Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1574 E. 2021/1902 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1574
KARAR NO: 2021/1902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2016/77 E. 2020/736 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 05/11/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 22/12/2020 tarih ve 2016/77 E – 2020/736 sayılı kararına karşı süresi içinde davalı ve davacı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin toptan satış lisansı sahibi olduğunu, bu lisans dahilinde müşterilerine elektrik sattığını, davalı şirketin, davacı şirketin sattığı elektriklerin tüketim miktarını tespit ettiğini, davacı şirketin faturalandırdığı elektrik tüketim bedellerini tahsil ederek, davalı şirkete düşen kısmı da davalıya ödediğini, davalı şirketin Ocak 2012 ve Şubat 2012 dönem elektrik tüketim miktarlarını davacı şirkete bildirmediğini, elektrik tüketim bedellerini kendisi tahsil ederek sebepsiz zenginleştiğini, bu süreç içerisinde davacı şirketin faaliyetinin … tarafından durdurulduğunu, bu işlem aleyhine açılan davanın Danıştay 13. Dairesinin 2012/1511 Esasa kayıtlı olarak devam ettiğini, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine …’ın davalı şirkete bir yazı göndererek, davalı şirketin haksız topladığı paraları davacı şirkete iade etmesini istediğini, davalının ödeme yapmaması üzerine icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edildiğini bildirerek, itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ın 14 Şubat 2012 tarihli ve 446 sayılı yazısı ile davacı şirketin faaliyetlerinin durdurulduğunu, …’ın davalı şirkete, davacı şirketin portföyündeki tüketicilere enerji tedarik etmesi gerektiğini bildirdiğini, davalı şirketin bu yazı üzerine davacı şirket portföyündeki tüketicilerle perakende satış sözleşmesi imzalayarak bu tüketicilere enerji tedarik ettiğini, davacı şirketin Danıştay’da açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı verilmesi üzerine Şubat 2012 dönemine ait enerji bedelleri konusunda tereddütler ortaya çıktığını, davalı şirketin davacı şirket portföyündeki tüketicilere Şubat 2012 dönemi fatura bedellerini iade ettiğini, iade edilemeyen tüketicilerin fatura bedellerinin …’a gönderildiğini, davalı şirketin uygulamalarının mevzuata uygun olduğunu, husumetin …’a yöneltilmesi gerektiğini, Danıştay 13. Dairesinin 2012/1511 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu da gözetilerek davacı tarafça faturalandırılması gereken, ancak davacının faaliyetinin durdurulması ile davalının faturaladığı bedelin 159.542,50-TL olduğu, bu tutarın 109.821,28-TL’sinin davacıya iade edildiği, davalı uhdesinde kalan bedelin ise 49.721,22-TL olduğu, ancak bu bedellerden 6.505,98-TL’nin davacı müşterilerine iade edilecek bedel olduğu, kalan kısmın davacının …’a ve vergi idaresine ödenmesi gereken bedel olması ve bu bedelin de davalı tarafça ilgili kurumlara ödeme yükümlülüğü bulunması sebebiyle davalıdan talep edemeyeceği, davacının talep edebileceği tutarın 6.505,98-TL olduğu” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, Kayseri 4. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 6.505,98-TL üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine, takibe konu alacağın likit olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu gözetilerek davalı aleyhine toplam alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı taraf her ne kadar kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de, davacının icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.İş bu kararı taraf vekilleri süresinde istinaf etmişlerdir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı şirketin görev bölgesinde elektrik dağıtım hizmeti veren bir tüzel kişi olduğunu, Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezine (PMUM) mali sorumluluklarını yerine getirmeyen davacının elektrik alışına son verildiğini ve 2012 / şubat ayından itibaren kamuya ait … A.Ş. (…) tarafından davacının portföyünde bulunan müşterilerine şirketleri tarafından satışının yapılması ve faturalandırılması için talimat verildiğini, alınan bilirkişi raporlarında 49.721,22 TL’nin davalı şirketin uhdesinde olduğunu belirttiğini, bu miktarın, davacı şirket portföyünde bulunan serbest tüketicilere ait olduğunu, zira serbest tüketicilerin bir kısmının davalı şirkete iade faturası düzenleyerek talepte bulunmuş ve onlara ödeme yapıldığını, ancak bir kısım serbest tüketicilerin halen iade faturası düzenlememiş olduğundan onlara ödeme yapılamadığını, bu miktarın bir kısmının da serbest tüketicilerin davalı şirketin dağıtım sistemini kullanmasından dolayı kanunen alması gereken dağıtım sistem kullanım bedelleri olduğunu, mali sorumluluklarını yerine getirmeyen davacının piyasa faaliyetlerine son verildiğini ve … tarafından davalı şirkete davacının portföyünde bulunan müşterilerine yönelik işlem yapması için talimat verildiğini, davalı şirketin müşterilere 2012/Şubat faturalarını düzenleyerek bedellerini tahsil etttiğini, davacının idari yollara başvurması neticesinde, … tarafından 2012/Şubat döneminde düzenlenen faturaların bedellerinin iade edilmesine karar verildiğini, davalı şirketın …’ın son bildirimine uygun olarak fatura bedellerini, faturaların yasal tarafı olan müşterilerine iade ettiğini, yerel mahkeme tarafından hükmedilen 6.505,98-TL bedelin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bu miktarın davacı şirket portföyünde bulunan serbest tüketicilere ait olduğunu, serbest tüketicilerin bir kısmının davalı şirkete iade faturası düzenleyerek talepte bulunduğunu ve onlara ödeme yapıldığını, ancak bir kısım serbest tüketicilerin halen iade faturası düzenlememiş olduğundan onlara ödeme yapılamadığını, hükmedilen miktarın davalı şirketin uhdesinde olduğunu, ancak kesinlikle davacıya ait olmadığını ileri sürerek yerel mahkemenin 2016/77 Esas 2020/736 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı şirketin sahip olduğu toptan satış lisansı dahilinde müşterilerine elektrik sattığını, elektrik sattığı müşterilerinin tüketim miktarlarını tespit eden ve taraflara bildirenin de davalı şirket olduğunu, davacı şirketin, bildirilen bu endeksler üzerinden; Elektrik Piyasası Kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, EPDK Kurul Kararları ve tarife tabloları ve davacı ile müşterileri arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca faturalandırdığı elektrik tüketim bedellerini dava dışı üçüncü kişi olan müşterilerinden tahsil edip, yasal düzenlemeler doğrultusunda payına düşen kısmını davalı şirkete ödediğini, bu tespit ve bildirimin davalı şirket açısından yasal bir zorunluluk iken, Ocak 2012 tüketimlerini tam bildirmediği gibi Şubat 2012 tüketimlerini hiç bildirmediğini, bildirilmeyen tüketim bedellerini kendisi tahsil ederek sebepsiz zenginleştiğini, davacı şirketin faaliyeti … tarafından yapılan haksız bir uygulama ile durdurulduğunu, haksız ve yasaya aykırı işlem ve uygulama aleyhine, ‘Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in iptali istemiyle açtıkları davanın Danıştay 13. Daire Başkanlığında 2012/1511 Esas sayısında kayıtlı olduğunu, adı geçen dava … Kurumu ve … – … A.Ş. Genel Müdürlüğü aleyhine açıldığını, belirtilen davada Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2012/1511 Esas ve 19.09.2012 tarihli kararıyla Yürütmenin Durdurulması kararı verdiğini, Danıştay 13. Daire Başkanlığının yürütmenin durdurulması kararı sonrası … davalı şirkete 10.01.2013 tarihinde bir yazı göndererek durumu düzeltmesi ve haksız topladığı paraların iade edilmesi yönünde talimat verdiğini, davalı şirketin ise Danıştay kararına ve …’ın 10.01.2013 tarihli yazısına rağmen söze konu paraları davacı şirkete iade etmediğini, bu dönemde davacı şirketin de yürütmenin durdurulması kararı üzerine davalı şirkete yazılı bildirimde bulunduğunu ve haksız olarak tahsil ettiği tutarları davacıya iade etmesini talep ettiğini, söze konu tutarlara davalı şirket tarafından haksız olarak tahsil edildikleri dönemden itibaren gecikme zammı işletilmesi gerektiğini, buna rağmen, karara esas alınan bilirkişi raporunda bu belgenin gözden kaçırıldığı ve davacının davalıya yazılı ihtarda bulunmadığı ve takip öncesi dönem için faiz talep edemeyeceğinin değerlendirildiğini, Sayın Yerel Mahkemenin de bu yönde hüküm kurduğunu, ekli belgeden de anlaşılacağı üzere davacının davalıya ihtarda bulunduğunu ve takip tarihine kadar işletilen gecikme zammı ve KDV’sinin haklı olduğunu, bu kalemlerin reddedilmesi yönünden kararın kaldırılması gerektiğini, davalı şirketin uhdesinde 49.721,22 TL kalmış olduğu bilirkişi raporları ile kanıtlandığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında davacının uhdesinde 49.721,22-TL bulunduğunu belirttiğini, yerel mahkemenin gerekçesine ” ancak bu bedellerden 6.505,98-TL’nin davacı müşterilerine iade edilecek bedel olduğu, kalan kısmın davacının …’a ve vergi idaresine ödenmesi gereken bedel olması ve bu bedelin de davalı tarafça ilgili kurumlara ödeme yükümlülüğü bulunması sebebiyle davalıdan talep edemeyeceği, davacının talep edebileceği tutarın 6.505,98-TL olduğu anlaşılmakla,” şeklinde devam ettiğini yerel mahkemenin işbu değerlendirmesinin oluşa, usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının istinaf sebeplerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının 49.721,22 TL’yi davacı yerine haksız olarak tahsil ettiğini, bu tutarın davacı şirkete iadesi gerektiğini, davalının “bir kısım serbest tüketiciler halen iade faturası düzenlememiş olduğundan onlara ödeme yapılamamıştır. Hükmedilen miktar, müvekkil şirketin uhdesindedir ancak kesinlikle davacıya ait değildir.” beyanının davacının davadaki haklılığının ikrarı olduğunu, bir kısım serbest tüketicinin iade faturası düzenlememiş olmasının davalının sebepsiz zenginleştiği, davacının alacaklarının davalı tarafından haksız olarak tahsil edildiği ve davacıya iade edilmediği gerçeğini değiştirmediğini ileri sürerek istinaf kanun yolu başvurumuzun kabulüyle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/77 Esas2020/736 Karar sayılı 22/12/2021 tarihli kararının yeniden incelenerek istinaf başvuruları doğrultusunda kaldırılmasına, davalının istinaf kanun yolu başvurusunun reddine, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı toptan satış lisansı dahilinde elektrik satmakta olup davalının müşterilerin tüketim miktarlarını tespit ederek taraflara bildirmesi sonucu davacının elektrik tüketim bedellerini takip dışı üçüncü kişilerden tahsil edip payına düşen kısmını davalıya ödediğini, bu tespit ve bildirimin davalı açısından yasal bir zorunluluk iken, Ocak 2012 tüketimlerini tam bildirmediği, Şubat 2012 tüketimlerini hiç bildirmediği gibi bildirilmeyen tüketim bedellerinin davalı tarafından tahsil edilerek sebepsiz zenginleştiğini, Ocak 2012 ayının bir kısmında, Şubat 2012 ayının tamamında sattığı elektriğin bedelini davalının davacı şirketin sözleşmeli müşterilerinden haksız şekilde tahsil ettiğini iddia etmiştir.Danıştay 13. Dairesi’nin 2012/1511 esas sayılı dosyasında görülmekte olan dava 04.01.2014 tarih ve 2017/19 Karar sayılı kararı ile neticelenmiş olup davacının yönetmelik hükmünün iptalini istemi reddedilirken … tarafından tesis edilen işlemin ise iptaline karar verilmiştir.Dosya kapsamında somut olayın özelliklerine uygun, denetlenebilir bilirkişi raporu, toplanan deliller, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davalının davacıya iade etmesi gereken tutarın 6.505,98 TL olduğu, davacının davalıya gönderdiği 21.01.2013 tarihli ihtarda davacının davalının kendisine iade etmesi gereken tutarı bildirmesini istediği ve fakat davacının ihtarda belli bir meblağ bildirmediği, bunun temerrüdü doğurur geçerli bir ihtar sayılamayacağı, takip tarihinin 15.05.2013 olduğu, bu tarih itibariyle İİK.67. Maddesinde “red veya hükmolunan meblağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına” hükmedileceği düzenlenmekle ilk derece mahkemesince %20 oranında icra inkara hükmedilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasa yönünden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacı ve davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 22/12/2020 tarih ve 2016/77 E – 2020/736 sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı istinaf eden davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Alınması gerekli olan 444,42 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 111,12 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 333,30 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05/11/2021