Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1567 E. 2021/1822 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2021/1567
KARAR NO:2021/1822
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:18/06/2021
ESAS NO:2020/67
KARAR NO:2021/459
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:14/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 26/10/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Borçlu … Ltd.Şti. nin müvekkilli …’ e olan borcu sebebiyle Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup borçlu şirket tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, Borçlu şirket vekili itiraz dilekçesinde müvekkile herhangi bir borcu olmadığını, borcun ne olduğunun bulli olmadığını ve alacağın likit olmadığını belirterek alacağın tamamı ile tüm ferilerine itiraz ettiğini. ancak müvekkilinin bir ajans firması olduğunu, reklam alanında hizmet verdiklerini, davalı şirket ile de uzun yıllardır karşılıklı güvene dayalı olarak çalıklarını, ancak daha sonra müvekkiline ait olan 4.yıl 12.sayı 88-89 sayfalar 4.yıl 13 sayı 80-81 sayfalar Ayılı 14 sayı 76-77 sayfalar 4.yıl 15 sayı 72-73 sayfalarında mevcut reklam bedelleri müvekkile ödenmediğini, müvekkili 22/09/2018 tarihli … numaralı 4.720 TL bedelli fatura düzenleyerek davalı firmaya gönderdiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle borçlunun haksız olan itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı tarafça müvekkil ile kendileri arasında uzun yıllar karşılıklı güvene dayalı olarak davacının dergisinde, müvekkilinin reklamlarının yayınlandığını, davalı ile davacı ticari ilişkilerini yıllarca sözleşmeye dayalı olarak yerine getirdiğini, ancak aralarında anlaşmazlık olduğunda taraflar sözleşmeyi yenilemediğini, dolayısı ile aralarında bir ticari ilişki bulunmadığını, davacı tacir olduğundan TTK. 21 ispat karinesinden yararlanamayacağı gibi akdi ilişkiyi de ispatlayamadığı müddetçe düzenlenen fatura sebebiyle de alacağın kabul edilmemesi gerektiğini, bu durumda davalıya husumet yöneltilmesinin mümkün olmayacağını, yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkili aleyhine yersiz hukuka ve kanuna aykırı açılan davanın reddi ile kötü niyetli olarak yapılan itirazdan dolayı alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yanda bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dosyada yer alan dava dilekçesi ve ekleri incelenmekle; “…Dava, davacı tarafından faturaya dayalı olarak davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafın süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır. … Takibe konu alacak fatura alacağıdır. Faturanın TTK’da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika” olarak tanımlanmıştır. Buna göre fatura, tek taraflı düzenlenmesi her zaman mümkün olan bir belgedir. TTK 21/1.maddesine göre, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bununda faturada gösterilmesini isteyebilir”. TTK 21/2.maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. 27.06.2003 tarihli 2001/1 E.2003/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir…” denilmiştir. Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle akdî ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir. Somut uyuşmazlıkta davalı, taraflar arasında akdi ilişkinin sona erdiğini ve sözleşmenin yenilenmediğini beyan etmiştir. Davacı alacaklı ise akdi ilişki olduğuna dair dosyaya delil sunamamıştır. Davacının sunduğu faturada davalı şirket yahut yetkililerince atılmış bir imza yoktur, davalı tarafça imza edilmiş bir sevk irsaliyesi veya teslim belgesi sunulabilmiş değildir, yine davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda dava konusu fatura bedelinin nakit olarak tahsil edilmiş olduğu tespit edildiğinden ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, davacı tarafın kötü niyetli olarak takip başlattığı ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Davacı vekili, süresinde işbu kararı istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, faturaya davalı olarak davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. 4.720,00 TL alacak miktarı üzerinden icra takibi başlatıldığı ve takibe itiraz edildiği, bu miktar üzerinden itirazın iptali davası açıldığı ve mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın reddine kararı verildiği görülmüştür. Davacı işbu kararı istinaf ettiğinden istinaf edilen ret karar miktarının/dava değerinin 4.720,00 TL olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200üncü, 201inci, 341inci, 362nci ve 369uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 18/06/2021 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 5.880,00-TL’dir. Davacı tarafından istinaf kanun yoluna konu edilen karara ilişkin dava değerinin ise 4.720,00TL’ye ilişkin olduğu görülmüş olup HMK 341/2-4 maddesi gereğince hükmün verildiği tarih itibariyle miktar veya değeri 5.880,00 (beşbinsekizyüzseksen) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesin olduğundan, mahkemece her ne kadar ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmemiş ise de; aynı Kanun hükme ve 352. madde hükmü uyarınca, istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle davacının istinaf dilekçesinin/başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir. HMK 352/1-b maddesine göre kesin olan kararların istinafı halinde Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk dairesince ön incelemede öncelikle gerekli karar verilir. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf ettiği karara ilişkin dava değerinin/ret karar miktarının kesinlik (istinaf edilebilme) sınırının altında olması nedeniyle kesin sayılan kararla ilgili işbu istinaf dilekçesinin/talebinin HMK 341/2-4 ve HMK 352/1-b maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinafa konu dava değerinin/ret karar miktarının karar tarihi itibari ile kesinlik (istinaf edilebilme) sınırı kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2-4 ve 352/1-b maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-İstinaf eden davacının peşin yatırdığı 59,30 istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 14/10/2021