Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1505 E. 2021/1547 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1505
KARAR NO: 2021/1547
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/08/2021 (EK KARAR)
ESAS NO: 2019/507
KARAR NO: 2021/538
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 28/09/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 24/08/2021 tarih ve 2019/507 Esas 2021/538 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Davacı kooperatifçe alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkartıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. Maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. Maddesinde… A.Ş tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeni ile kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması ve çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, davacı kooperatifin ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortaklarının borçlarının belirlenerek ferdileştirme suretiyle tapu verilmesi konusunun genel kurulun gündemine geldiğini, 09/05/2010 tarihli genel kurulun 6. Gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediğini ve yönetime yetki verilmesi teklifinin reddedildiğini, 2015 yılında oluşturulan teknik heyet tarafından kesin hesap yapıldığını ve bu kesin hesabın üyelere noter aracılığı ile gönderildiğini, bahse konu kesin maliyet ve şerefiye hesabının üyelere usulünce tebliğ edilerek itiraz imkanı sağlandığını ve yapılan itirazlar cevaplandırılarak bahse konu kesin hesaba ilişkin borçların kesinleştiğini, ancak bir kısım üyelerin borçlarını ödememesi üzerine banka borçlarının zamanında ödenemediği için inşaatlara devam edilmediğini, üyelerin bu davranışları nedeni ile kooperatifin acze düştüğünü, ödenmesi gereken 19.500,00-TL banka kredi borcunun ve yapılması gereken 98 dairelik 2 blok inşaatın ve ayrılan ortaklara yapılacak 1.500,000-TL geri ödemenin yapılmadığını, alacaklı…’a olan borcun protokole bağlanarak sabitlendiğini, kooperatifin protokole uyarak borcunu ödeyebilmesi, kalan inşaatları yapabilmesi ve çıkan üyelerin borçlarını ödeyebilmesi için daha önce çıkarılan kök maliyete ek maliyet çıkartılmasının gündeme geldiğini, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. Gündem maddesi ile kesin mayilet hesabı sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. Gündem maddesinde…’ın kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması ve inşaatlarını tamamlanması için kök maliyete ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. Günden maddesindeki şartlar dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, son olarak genel kurulun 11. Gündem maddesinde çıkan kesin hesap borçlarını tamamen ödeyen ortakların kooperatif ortaklığından çıkarılmasına karar verildiğini ve herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, alınan genel kurul kararından sonra teknik heyetin çalışmasını tamamladığını ve kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her ortağa kök maliyete ilave olarak 16.301,89-TL ek maliyet çıkarıldığını, bu tutarın Koop. Kan. Mad. 32 ve 54’de öngürülen ek ödeme niteliğinde olmadığını, ek maliyet hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve hesap cetveline göre her üyenin kooperatife olan toplam borcunun 01/02/2019 – 31/01/2021 tarihleri arasında toplanan 24 taksitte ödenmesinin gerektiğini, ilk taksitin son ödeme tarihin ise 28/02/2019 olduğunu, 24/05/2019 tarihli 24 sayılı kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlem başlatılması için kooperatife yetki verildiğini, huzurdaki davanın kök ve ek maliyet borçlarının ilk 4 taksitini ödemekte temerrüde düşen ve takibe haksız itiraz eden ortağa açıldığını, davalı ile aynı durumda olan bir kısım kooperatif ortaklarına karşı kesin hesap şerefiye bedeli borçları için 2016 yılında takip başlatıldığını, yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının davacı lehine sonuçlandığını ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf incelemesinin devam ettiğini, davalının toplam borcunun 42.133,38-TL olduğunu, bunun 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere 31/01/2021 tarihine kadar her ay 1.755,56-TL olarak ödemesi gerektiğini, davalının ödemesi gereken 4 taksiti geciktirdiğini ve bunun üzerine Kayseri … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının kooperatifin halen üyesi olduğunu, peşin bedelli ortak olmadığını, diğer üyelerle eşit statüde olduğunu ve borcunu ödemesi gerektiğini belirterek takip konusu borcun usulünce kesinleştiriliş ve davalıya tebliğ edilmiş olan kesin maliyet hesaplarına dayanması ve alacak kalemlerinin likit olması sebebiyle davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE:Davanın usulden reddi gerektiğini, davacının belirtmiş olduğu Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararının henüz kesinleşmediğini ve istinaf incelemesinde olduğunu, davacının davalı kooperatife üyeliğinin yıllar önce sona erdiğini, mevcut durumda üyeliğinin söz konusu olmadığını, kooperatif ile davalının karşılıklı ibralaşması sonucunda üyeliğinin sonlandığını, birkaç yıl genel kurul toplantılarına dahi çağrılmadığını, kooperatif avukatının iflas erteleme davasında verdiği dilekçede 310 ortağın tapusunu aldığını ve üyelikten ayrıldığını kabul ve ikrar ettiğini, netice itibariyle davalının davacı kooperatifte bir üyeliğinin olmadığını bu sebeple borç çıkarılamayacağını, davalının eski defter karıştırdığını ve üyeliğini sona erenleri tekrar hazirun listesine alarak borç çıkarmaya çalıştığını, davalının 2010 yılında kendisine çıkan dairenin bedelini ödeyerek tapusunu aldığını ve kooperatifçe ibra edildiğini, davalının mahkeme önündeki ikrarı ile bunun sabit olduğunu, davacının kötü niyetli olarak davalıya borç çıkardığını ve üyeliğini devam ettiğin ileri sürdüğünü, konut kesin maliyet bedelinin bir kez belirlendiğini, bunun üyeler yönünden kazanılmış hak olduğun, kesin maliyet çıkarılmadan ferdileştirmeye gidilemediğini, davalının 2015 yılında tekrar kesin maliyet ve şimdi de ek maliyet çıkardığını iddia ettiğini, maliyet bedellerinin ardı arkasının kesilmediğini, kooperatifin kötü yönetiminin yapılmayan inşaat bedellerini müteahhide ödediğini, bundan eski yöntemin sorumlu olması gerektiğini, davacının talebinin fahiş olduğunu, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan itirazın iptali davasının reddine, haksız ve kötüniyetli olarak başlatılan itirazın iptali ile takibe konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek olmadan genel kurullarca kararlaştırılan parasal yükümlülüklere ilişkin kararlar daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlacağı, davacı kooperatifin 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararın iptal edildiğine dair itirazın olmadığı gibi bu hususta dosya kapsamında bir delilin de bulunmadığı,bu nedenle alınan genel kurul kararının tüm üyeleri bağlayacağı,Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davalının ödemesi gereken kesin maliyet borcunun 25.831,49 TL olduğunun, 4 aylık kesin maliyet taksit tutarının ise 4.305,25 TL olduğu ve bu alacağa yıllık %9 faiz oranı üzerinden 59,45 TL faiz işlediğinin tespit edildiği ve davalının belirlenen bu kesin maliyet alacağından sorumlu olacağı anlaşıldığından Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 4.305,25-TL asıl alacak ve 59,45-TL işlemiş faiz üzerinden icra takibinin devamına karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili icra takibinde yıllık % 18 oranında faiz üzerinden hesaplama yapıp, takip tarihinden sonra da yıllık % 18 oranında faiz talep etmiş ise de davacı kooperatifin genel kurullarında daha önceden alınan gecikme faizi oranına ilişkin kararların aidata yönelik olduğu, kesin maliyet tutarına ilişkin olmadığı, kesin maliyet bedelinin ödenmemesi halinde uygulanacak faiz oranına ilişkin bir karar alınmadığı anlaşıldığından davacının alacağına yasal faiz uygulanması gerektiği kanaate varılmıştır. Davacı tarafça takip dosyasında ek maliyet alacağı da talep edilmiş ise de alınan bilirkişi raporlarından, kök maliyetin 492 kişi için ek maliyetin ise 378 kişi için hazırlandığı tespit edildiğinden bir kısım üyenin ek maliyet hesabına dahil edilmemiş olması nedeniyle kooperatif üyeleri arasında eşitlik ilkesine aykırı olacak şekilde karar alınarak hesaplama yapıldığı anlaşıldığından davacının ek maliyet talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğundan asıl alacak üzerinden davalı aleyhinde icra inkar tazminatına hükmedilerek hüküm kurulmuştur. Kurulan hüküm ile; Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddi ile; Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 4.305,25-TL asıl alacak ve 59,45-TL işlemiş faiz üzerinden icra takibinin devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar %9 yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, İtirazın iptaline karar verilen asıl alacak miktarı olan 4.305,25 TL’nin % 20’si oranında (861,05-TL) icra inkâr tazminatının davalı-borçludan alınarak davacıya verilmesine…” dair karar verilmiştir.
MAHKEME TARAFINDAN VERİLEN 24/08/2021 TARİHLİ EK KARARINDAN ÖZETLE:Mahkememizin 02/07/2021 tarihli 2019/507 Esas – 2021/538 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekilince 24/08/2021 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; davanın kabul edilen kısmının 4.364,70 TL olup, HMK’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi olan 24/08/2021 tarihi itibariyle 5.880,00-TL olan kesinlik sınırının altında kaldığından davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır. HMK’nın 346/1.maddesi uyarınca istinaf dilekçesi kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir. Mahkememizce verilen karar kesin olduğundan yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş ve hüküm kurulmuştur. Kurulan hüküm ile; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 346. Maddesi gereğince, istinaf eden – davalı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE, Kararın istinaf eden davalı vekiline tebliğine…” dair karar verilmiştir. İş bu Ek kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Yerel mahkeme tarafından eksik inceleme sonucu usule, yasaya, kamu düzenine, kanunun emredici hükmüne aykırı olarak verilen 24/08/2021 tarihli ek kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, istinaf başvurularının incelenmesini, mahkeme tarafından verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda davanın tamamen reddini, dairenin aksi kanaatte olması halinde eksikliklerin tamamlanması için adil yargılama hakkının kapsamında savunmalarının ve itirazlarının dikkate alınmak suretiyle yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahal mahkemesine iadesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlığını taşıyan 341. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” 4. Fıkrasında :”(4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” şeklinde düzenlenmiştir.02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlığını taşıyan 341. maddesinin 2-3-4. fıkralarında değişiklik yapılarak “binbeşyüz” Türk Lirası ibaresi “üçbin” Türk Lirası olarak değiştirilmiş, yine 6763 sayılı Kanunun 47. maddesinde kanunun yayımı tarihi ile yürürlüğe gireceği aynı Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1. maddesinde;”(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.(2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü getirilmiştir.Mahkemece 02/07/2021 tarihinde nihai karar verilmiş olup, hükmün verildiği tarih itibariyle kesinlik (İstinaf edilebilme) sınırı 5.880,00 TL’dir. İstinaf eden Davalı … yönünden toplam 4.364,70 TL alacak ( %20 İcra İnkar Tazminatı da eklense dahi 4.364,70 + 861,05 TL =5.225,75 TL) üzerinden davanın kabulüne karar verildiğinden, karar tarihine ve kabul edilen kararın miktarına göre HMK 341/2 gereğince kesinlik sınırı kapsamında kaldığından, mahkemece ilgili istinaf başvuru dilekçesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunun 346/1. maddesi uyarınca kararın kesinliği nedeniyle reddine dair 24/08/2021 tarihli ek karar verilmiş,davalı vekili işbu ek kararı da süresinde istinaf etttiğinden öncelikle işbu ek karar yönünden dosya kapsamı ve istinaf sebepleri incelenmiştir. Bu yönden yapılan incelemede,Karar tarihine göre Miktar itibariyle kesin olan kararın davalı tarafça istinafı talebinin/dilekçesinin HMK 346. Maddesine göre mahkemesince reddine dair istinaf edilen işbu 24/08/2021 tarihli ek kararında usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuka uygun bulunmuştur. (T.C.YARGITAY 20. Hukuk Dairesinin ESAS NO: 2017/5341,KARAR NO: 2019/127 sayılı emsal içtihadı da bu yöndedir.) Açıklanan nedenlerle davalının işbu ek kararı istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden davalı vekilinin 24/08/2021 tarihli iş bu ek karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar vermek gerekmiş,bu nedenlerle davalının asıl istinaf dilekçesindeki istinaf sebepleri incelenmemiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/08/2021 tarihli, 2019/507 Esas 2021/538 Karar sayılı EK KARARININ usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun H.M.K’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE ,
2- İstinaf eden davalıdan alınmış 59,30 TL istinaf karar harcının yeterli olması nedeniyle yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf posta/yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 .maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 28/09/2021