Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1451 E. 2021/1866 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1451
KARAR NO: 2021/1866
KARAR TARİHİ:28/10/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2018/174 E. 2021/614 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 01/11/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ nin istinafa konu edilen 23/06/2021 tarih ve 2018/174 E – 2021/614 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…” logosu ile yurt içi ve yurt dışı paket kargo taşımacılığı yaptığını, davalı ile arasında 01.11.2016 tarihli yurt içi taşıma ve cari hesap sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği davalının gönderilerinin taşınarak, karşılığında faturalar düzenlenip gönderildiğini, ancak gönderilen bazı faturaların bedellerinin tahsil edilemediğini, ödemelerin cari borçla ilgili olduğu, ödenmemesi halinde yasal işlem başlatılacağı konusunda 06.11.2017 tarihli yazı gönderildiğini ancak bir cevap alınamadığını, bunun üzerine 101.552,83 TL tutarındaki taşıma ücretinin tahsili amacı ile Ankara 30. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçlu firmanın yetki itirazı ile birlikte borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takip dosyası, Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’ne gönderilerek … Esasını aldığını ve durdurma karar verildiğini, alacaklarının kayıtlar ve delillerle sabit olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeni ile % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, sunulan ve dava konusu edilen 01.11.2016 tarihli sözleşmenin yürürlükte olmadığını, asıl sözleşmenin 01.12.2015 tarihli sözleşme olduğunu, davacı – karşı davalının imal ettikleri ürünlerin yurt dışına ihracı ve ürünlerin gümrükleme işleminin yapılmasını üstlendiğini, ancak hatalı gümrükleme yaparak müvekkili şirketin ve ortağının maddi manevi zarara uğratıldığını, ayrıca hatalı sevkiyat nedeniyle de ürün iadesi ve bedel ödemek zorunda kaldıklarını, ayrıca davacı- karı davalı firmanın Haziran 2017, Temmuz 2017, Ağustos 2017, Eylül 2017 ve Ekim 2017 dönemlerine ait ihracı gerçekleştiremediğini, bu nedenle toplam 3.601,82 TL KDV kayıplarının meydana geldiğini, bu durumun müvekkili şirketin ve ortağını itibarsızlaştırmaya yönelik kasıtlı hareket olduğunu, ayrıca iade faturaların hesap ekstrelerinden düşülmediğini, karşı davalıya 07.11.2017 tarihli yazı ile … sayılı fatura ile ilgili 03.10.2017 tarihli ETGB beyan formu gönderdiklerini, gönderilen bu ihtara cevap verilmediğini, davacı tarafın alacak iddiasının yersiz olduğunu, yasal olmayan vade farkı ücretlerinin müvekkilinin cari hesabına yansıtılmak suretiyle hesap bakiyesinin kötü niyetli olarak artırıldığını, davacı tarafın 01.12.2015 tarihli hizmet sözleşmesine aykırı olarak taşıma ve gümrük işlemlerini durdurduğunu davacı tarafça tek tarafı olarak düzenlenen cari hesap ve buna dayalı olarak taşıma işleminin bırakılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, davacı – karşı davalı şirket tarafından açılan davanın reddine, şirkete borçlu olmadıklarının tespitine, bu taşıma sebebi ile meydana gelen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kadı ile 500.00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın davacı – karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “…Toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, alınan uzman bilirkişi raporları dikkate alındığında; davalı tarafından belirtilen ve 01/06/2017 – 31/10/2017 dönemine ait davacı firma aracılığıyla “hızlı kargo taşımacılığı” kapsamında yapmış olduğu ihracat işlemleri için davacı firmadan temin edilebilen Elektronik Ticaret Gümrük Beyanı (ETGB) örneklerinin, dava dosyasındaki davalı firma fatura listeleriyle karşılaştırılması ve bu ETGB’ler ile ilgili … Kargo Gümrük Müdürlüğünün yazısı doğrultusunda ihracat işlemlerinin gerçekleşmiş olduğu ve ihracat eşyalarının yurtdışı edildiğinin tespit edildiği, davalı firmanın iddia ettiği şekilde ihracat işlemi gerçekleşmeyen bir eşyasının tespit edilemediği, davacı firma tarafından davalıdan teslim alınan ihracat eşyalarının tamamının ETGB’sinin yapılmış olduğu ve fiili ihracatının gerçekleşmiş olduğu, ancak davacı firmanın beyan sahibi olarak hazırladığı ETGB’lerde, davalıdan aldığı bilgiler dışında sehven olduğu değerlendirilen farklı beyan ettiği ETGB’ler olduğunun tespit edildiği, bu farklılıkların 9 adet ihracat işleminin ETGB’de beyan edilen ülke ismi ile ihracat faturasındaki ülke isminin farklı olduğunun tespit edildiği, bu ihracat işlemlerinin doğru adreslere teslim edilip edilmediği hususunda yazılı bir delil ve belge sunulmadığı, davacı tarafından ETGB’lerde yapılan hatalar nedeniyle, davalının vergi dairesinden KDV iadesi alamadığı hususunda davacı firmanın gümrük idaresi nezdinde beyan sahibi olarak, bu ETGB’lerde geriye dönük düzeltme yapmasının mümkün olmadığı, davacı – karşı davalı ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davalı – karşı davacının 03.01.2018 takip ve 07.03.2018 dava tarihi itibariyle 120 alıcılar hesabında 101.552,83 TL tutarında borçlu durumda olduğu, davalının ETGB’lerin eksikliğinden dolayı alamadığı KDV tutarının 4.683,42 TL, davacı tarafından farklı beyan edilen ülkeler GTİP ve ETGB’ler dolayısıyla ibraz edilen faturalar üzerinden yapılan incelemede ise TCMB döviz alış kurlarına göre davalının mahrum kaldığı zararın 18.649.01 TL olduğu, Katma Değer Vergisini Kanunu’nun 29 uncu maddesi gereği; 28.12.2020 tarihli Kasım dönemine ait KDV beyannamesinin indirilecek KDV tutarının oranlara göre dağılımı bölümünde yer alan sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının iadesinin söz konusu olamayacağı, devreden KDV’nin davacı veya davalı tarafından alacak borç ilişkisi olmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmakla; Asıl dava yönünden davalı – karşı davacının 03.01.2018 takip ve 07.03.2018 dava tarihi itibariyle 120 alıcılar hesabında 101.552,83 TL tutarında borçlu durumda olduğu, davacının alacaklı olduğu, davacı – karşı davalının icra takibi yapmakta haklı, borçlu davalı şirketin itirazında ise haksız olması nedeniyle açılan davanın kabulü ile, davalının Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, itirazın iptaline karar verilen alacağın kayıtlara dayalı hesap edilebilir likit alacak olması nedeni ile 101.552,83-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalı – karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalıya verilmesine, karşı dava yönünden ise, davalının mahkum kaldığı zararın 18.649,01TL olduğu belirlenmiş olup, davalı – karşı davacı talebi de nazara alınarak karşı davanın da kabulüne 500,00 TL’nin 16.08.2018 karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı – karşı davalıdan alınarak davalı – karşı davacıya verilmesine, manevi tazminat talebi yönünden de, davacının hatalı gümrükleme ve hatalı sevkiyatı nedeni davalı-karşı davacı şirketin itibarının zedelenmesine yol açtığı iddiasının yerinde olması dikkate alınarak, karşı davada talep edilen 1.000,00-TL manevi tazminatın davacı – karşı davalıdan alınarak davalı – karşı davacıya verilmesine karar verilerek esas ve karşı dava yönünden davanın kabulüne …” şeklinde karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davalı- Karşı Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya içeriğinin incelendiğinde baştan beri iddia ettikleri gibi, ortada iki adet sözleşme olduğunu , bunlarda “yurt içi satış sözleşmesi” icra takibine konu edildiğini, fakat davanın açılırken, esas husumet oluşturan ” ihracat işlemlerinde geçerli olmak üzere ihracat sözleşmesi” davaya konu edildiğini, yurt içi sözleşmeyi şirket temsilcisinin imzalamadığını, bu sözleşmenin icra takibine konu edilirken, ihracat sözleşmesinin davaya konu edildiğini, davanın sebep ve konu unsurları eksik olduğunu, davacının davasının sadece bu yüzden dahi olsa reddi gerekirken, mahkeme kanaatlerince sehven davayı kabul ettiğini, müvekkili firmanın yaptırılmayan ihracat işlemleri nedeniyle uğradığı zarar net ve açık bir şekilde tespit edilemediğini, uğranılan zarar miktarının taraflarından tespit edildiğini, bu miktarın iade alınmayan KDV’ye denk geldiğini, bunun haricinde müvekkilinin itibarının zedelenmiş olmasının, dikkate alınmayarak, cüzi bir tazminat verildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeyi temsilcinin imzalamadığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, bu hususun cevap dilekçesinde ve yargılamada iddia edilmediğini, davalının iddialarının mesnetsiz olduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda ” İlgili kanun maddesi gereği KDV tutarının iadesinin mümkün olamayacağı” yönünde rapor tanzim edildiğini, davalının KDV talep edemeyeceğinin net bir şekilde tespit edildiğini beyan ederek Yerel Mahkeme kararının onanmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Davalı karşı davacı istinaf dilekçesinde takibe konu edilen faturaların “yurtiçi satış sözleşmesine” dayandığını buna rağmen davacı tarafından dava açılırken “ihracat işlemlerinde geçerli olan ihracat sözleşmesinin” dava konusu edildiği, takibe konu faturaların dayandığı sözleşmeyi şirket yetkilisinin imzalamadığını ihracat işlemleri nedeniyle uğradığı zararın net ve açık şekilde tespit edilmediğini bunun haricinde takdir edilen manevi tazminatın cüzi olduğunu belirttiği görülmüştür. Esas dava yönünden yapılan inceleme; Kayseri 3 İcra dairesinin … esas dosyasında faturalardan doğan bakiye 101.552,83 TL tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Kayseri 3. İcra dairesinin … esas dosyası incelendiğinde; takip dayanağı olarak 21.09 2016-12.12 .2017 tarihleri arasını gösterir hesap ekstresinde görülen faturalardan doğan baki alacağa tevfikan olarak gösterildiği görülmüştür. Davacı karşı davalı taraflar arasında 0111 2016 tanzim tarihli yurtiçi taşıma ve cari hesap sözleşmesi imzaladığını Bu sözleşmeye istinaden davalı şirketin gönderilerinin taşındığı, fatura düzenlendiği, bir kısım faturaların davalı karşı davacı tarafından ödenmediğini, bu doğrultuda davalı karşı davacı hakkında Ankara 30. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Kayseri 3. İcra müdürlüğüne gönderildiğini beyan ettiği görülmüştür. Davalı karşı davacı dilekçesinde; davacının mahkemeye ibraz ettiği 01.11.2016 tarihli hizmet sözleşmesinin yürürlükte olmadığını, davacı ile aralarında yürürlükte olan sözleşmenin 01. 12.2015 tarihli yurtdışı taşıma ve cari hesap sözleşmesi olduğunu, davacının mahkemeye sunduğu 01. 11 2016 tarihli sözleşmenin şirketi temsile yetkisi olmayan kişi tarafından imzalandığını, şirketi yetkilisinin sadece … olduğunu, Davaya konu faturalara esas teşkil eden sözleşmenin 01.12.2015 tarihli sözleşme olduğunu davacının sözleşmeyi ve içeriğini kabul etmediklerini, konu faturaların açıklama kısmında açıkça gönderinin export ve uluslararası taşıma ücreti olarak belirtildiği oysa davacı tarafça sunulan sözleşmenin arka kısmında yurtiçi taşıma ve cari hesap sözleşmesi başlığının olduğunu, her iki sözleşmelerinin birbirinden farklı olduğunu yurt dışı taşıma için geçerli olan sözleşmenin 01.12.2015 tarihli sözleşme olduğunu, davacı ile yaptıkları 01.12.2015 tarihli sözleşme uyarınca davacının kendilerinin imal ettiği ürünleri yurt dışına ihracını ve ürünlerin gümrükleme işlemini yapmayı üstlendiğini fakat hatalı gümrükleme yaparak şirketi maddi ve manevi zarara uğrattığını, hatalı sevkiyat nedeniyle ürün iadesi ve bedel ödemek zorunda kaldıklarını yine davacının Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim 2017 tarihlerini kapsar ihracatı gerçekleştirmediğini, davacının kendilerine iade faturalarını hesap ekstrelerinden düşmediğini, 101.552,83 TL alacaklı olduğunun doğru olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacının cevaba cevap dilekçesi incelendiğinde; davacı davalının hem yurt içi hem de yurt dışı gönderilerinin taşıdığını, bundan dolayı 2 adet sözleşme imzalandığını, yapılan tek bir cari hesap ekstresini takip edildiğini dava konusu edilen alacağın her iki tutarı kapsadığı için her iki sözleşmenin de geçerli olduğunu, iade fatura ve vade farkı faturasından ihtilafı olan tutarın 7237,51 TL olduğunu davalı karşı davacının iddialarını kabul etmediği görülmüştür. Davacının icra dosyasında takip dayanağı olarak sunduğu hesap ekstresi incelendiğinde; 21.09 2016 tarihi ile 12.12.2017 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan takibe dayanak yapıldığı görülmüştür. Davacı karşı davalı tarafından 01.11.2016 tarihli sözleşme incelendiğinde; Som halı imalatı kollektif şirketi … ve ortağı kaşesiyle … tarafından imzalandığı, sözleşmenin konusunun yurtiçi taşıma koşullarını düzenlediği, sözleşmeye göre göndericinin faturayı takiben 30 gün sonra ödeneceği bu sözleşmeden doğan ihtilafların Ankara mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiği görülmüştür.Karşı davacının kabulünde olan 16.01.2015 tarihli yurtdışı taşıma ve cari hesap sözleşmesi incelendiğinde; … kollektif şirketi … ve ortağı yetkilisince imzalandığı, sözleşmenin konusunun davalının göndereceği export ve davalıya gelen import kargoların olduğu, sözleşmeden doğan ihtilaflarda Ankara mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiği, anlaşmazlık durumunda davacı karşı davalı … şirketinin kanuni ve ticari defterleri ile taşıma ait tüm kayıt ve belgelerin kesin delil olarak kabul edileceğinin belirtildiği görülmüştür.Davalı karşı davacı … imalatı kollektif şirketi … ve ortağı şirketine ait Kayseri 3.Noterligince düzenlenen 24.10.2014 tarihli imza sirküleri incelendiğinde; …’in şirketi temsil ve idareye münferiden yetkili olduğu görülmüştür. Somut olayda uyuşmazlık takibe konu faturalardaki taraflar arasında imzalanan hangi sözleşmeden kaynaklandığı davacının takibe konu faturalardaki hizmeti davalıya verip vermediği noktalarında toplandığı görülmüştür. Mahkemece takibe konu faturaların davalı karşı davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, takibe konu faturaların hangi sözleşmeden kaynaklandığı, ticari defterlerine kayıtlı ise faturaya itiraz süresi olan 8 günlük süre içerisinde davalı tarafından faturaya itiraz edilip edilmediği, davalı tarafından yapılan ödemelerin olup olmadığı, taraf ticari defterlerinde ki kayıtların birbirini doğrulayıp doğrulamadıkları, faturaların davalı karşı davacı tarafından vergi dairesine bildirilip bildirilmedikleri, belirlenmeden, yine davacı karşı davalının 4458 sayılı gümrük kanununun bazı maddelerinin uygulanması hakkında kararın 126 maddesi kapsamında 28 01 2010 tarih 27476 sayılı resmi gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren gümrük genel tebliği uyarınca operatör firma olarak dolaylı temsil yetkisi aldığı sabit olup 22.01.2020 tarihli bilirkişi raporunun değerlendirmeler bölümününde 1 nolu bölümünde davacı tarafından ibraz edilmediği belirtilen(18557….19244 arası ) faturaların davalı karşı davacı ticari defterlerine kayıt edilip edilmediği araştırılmadan davanın tam kabulü yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. O halde mahkemece yukarıda belirtilen hususlarda bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup tüm bu açıklamalar ışığında ; davalı karşı davacının bu yöndeki İstinaf nedenlerinin yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davalı karşı davacı kabul edilen davasında mahkemenin yaptırılmayan ihracat işlemleri nedeniyle uğradığı zararı açık ve net şekilde tespit etmeden hüküm kurduğunu, şirketin itibarının zedelendiğini hükmedilen manevi tazminatın cüzi olduğunu iddia edip karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuş ise de davalı karşı davacının istinaf nedenlerini açıkça somut şekilde belirtmediği, bununla birlikte her ne kadar davalı yararına manevi tazminata hükmedilmiş ise de manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı ancak davacı-karşı davalı tarafından bu hüküm aleyhine İstinaf yasa yoluna başvurulmadığından kesinleştiği, kaldı ki davalı-karşı davacının dilekçesinde 1.000 TL manevi tazminat istediği, HMK 26. Maddesi gereğince taleple bağlılık kuralı nedeniyle mahkemenin bu meblağı geçmesinin mümkün olmadığı gibi talebin manevi tazminata ilişkin olması ve başlangıçta talep edilen manevi tazminata ilişkin meblağın sonradan ıslah suretiyle de artırılmasının usulen mümkün olmadığı görülmekle davalı karşı davacının karşı davasına yönelik istinaf nedenlerinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 23/06/2021 tarih ve 2018/174 E – 2021/614 K sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4.maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 28/10/2021