Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1430 E. 2021/1632 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1430
KARAR NO: 2021/1632
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/05/2021
ESAS NO: 2020/334
KARAR NO: 2021/318
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 12/10/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 20/05/2021 tarih ve 2020/334 E – 2021/318 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalının davacı kooperatifin ortağı iken kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her bir üyenin 9.500,00-TL ödemesine dair karar alındığını, davalının yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle Kayseri … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, itiraz üzerine icra takibinin durduğunu, davacı kooperatifin 21/06/2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde kooperatifin kalan inşaatlarının tamamlanması ve kooperatifin varlığını sürdürebilmesi için her bir üyeden yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00-TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine karar verildiğini, anılan genel kurul ile vaki genel kurulda alınan tüm kararların davalı yönünden kesinleştiğini, davalı tarafından kesin hesap borcunun ödendiği iddia edilmiş ise de kesin hesap üye borç tablosu belgesinde üyenin borcunun belirlendiği tarihin açıkça yazıldığını, yapılan hesabın tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğunu, davacı kooperatif imalatlarına devam etmesi, inşaat maliyetlerinin artması ve imalatlarını zamanında yetiştirememesi hasebiyle kira borcu altına girmesi, davalının konutuna 2012 yılında çıkartılan geçici maliyet hesabının ana sözleşmeye aykırı olması, kooperatifin devam etmesi nedeniyle genel giderlerin artması gibi nedenlerle davalının daha önce yaptığı ve adına isabet eden ödemelerin yetersiz kaldığını, bu nedenlerle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça talep edilen alacaktan davalının sorumlu bulunmadığını, davacı kooperatife üye olduğu tarihten itibaren tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, aidatlarını düzenli olarak ödediğini, aidat dışında kalan kesin hesap sonucu belirlenmiş bedeli ödediğini, kooperatifle ibralaştığını, kooperatife herhangi bir borcunun bulunmadığını, ferdileşme yoluyla kuraya karşılık gelen taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, mülkiyetini aldığını, davacı tarafça bu durumun kabul edildiğini, daha önce kooperatif tarafından belirlenen kesin maliyetin geçerli bir kesim maliyeti olduğunu, kooperatifçe alınan kararın ek ödeme yükümlülüğü şeklinde ise genel kurul tarafından ek ödeme yükümlülüğünün kooperatif 31. Maddesinin açık hükmüne göre ek ödeme bilanço açıklarının kapatılmasında ve nitelikli çoğunlukla alınan bir karar olduğundan bu şekilde alınmasının mümkün olmadığını, kooperatif tip sözleşmesinin 61-63 maddelerinde ortaklara kesin maliyet yapıldıktan sonra inşaat maliyeti istenemeyeceğini, davacı kooperatifin davalı aleyhine aynı genel kurulda alınan karara ilişkin 3.000,00-TL bedel ile kooperatif alacağı konulu dava ikame ettiğini, Kayseri 2. ATM 2019/116 Esas sayılı dosya ile yargılama yapıldığı, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, bu nedenlerle davanın reddini, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; davacı kooperatif tarafından davalı hakkında 21/06/2015 tarihli genel kurul toplantısının 7. maddesi gereği belirlenen bedelin ödenmesi için takip yapılmış olduğu ve davalının itirazı üzerine mahkememizde dava açıldığı anlaşılmakla, her ne kadar toplanan delliller sonucu alınan bilirkişi raporunda, davacı kooperatifin dava konusu alacağı talep etme hakkının 18/11/2018 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesi dikkate alınarak hukuki dayanağı olmadığı belirtilmiş ise de, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/687 E, 2019/672 K sayılı ve 18/04/2019 tarihli kararında belirtildiği üzere söz konusu alacak talebinin inşaat finansman gideri niteliğinde bir alacak olması, davanın itirazın iptali davası olması nedeni ile alacağın takip tarihindeki şartlar itibari ile değerlendirilmesinin gerekmesi, sonradan alınan genel kurul kararının talep konusu alacağa etkisinin olmaması, davacı kooperatifin 18/11/2018 tarihli genel kurul kararında 9.500,00 TL bedel talebinin devamına karar verilmiş olması nedeni ile borçtan sorumluluğunun devam etmesi hep birlikte dikkate alınarak davacının takip konusu alacak nedeni ile alacaklı olduğu anlaşılmış ve böylece davanın kabulüne, vaki itirazının iptaline, takibin devamına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Davalıya tebliğ edilen ve kooperatif genel kurulu kararı uyarınca belirlenen takip konusu alacağın likit nitelikte olduğu gözetilerek yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebin de kabulüne karar verilmiş”1-Davanın KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına, 2-Davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (12.065,00-TL) %20’si tutarında olmak üzere 2.413,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, “şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilin kooperatife borcu olmadığını ve üyeliğinin sona erdiğini, her ne kadar huzurdaki davada kooperatifin tamamlayacağı konut sayısı 150 olarak ifade olunsa da bu gerçekle bağdaşmamakta olup asıl sayı 78 olduğunu, bu 78 dairenin de %85’i tamamlanmış durumda olduğunu, yaklaşık 4-5 seneden bu yana da inşaat faaliyetleri hiçbir şekilde devam etmediğini, davalı müvekkilin, davacı kooperatife herhangi bir borcu bulunmadığını, zira davalı müvekkile teslim edilen daire yönünden kesin hesap yapılmış, kesin hesap kapsamında müvekkile borç çıkarıldığını ve müvekkil, kooperatife karşı toplu ödemede bulunmuş olup ortaklık ilişkisinden doğan ana edimlerini yerine getirmiş durumda olduğunu, akabinde müvekkil, kooperatif ile konut kesin hesabı ibra sözleşmesi imzalayarak kooperatif ile olan üyelik ilişkisini sonlandırdığını, gerekçeli kararda atıf yapılan “istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maaliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur.” şeklindeki yargıtay kararı, ortaklara yükümlülük yükleyen genel kurul kararının usule uygun alındığı dava ile ilgili olduğunu, huzurdaki dava bu şartları taşımamakla beraber yine emsal gösterilen kararda kooperatif üyesi tarafından ödenen konut kesin hesabı ibra sözleşmesi kapsamında toplu bir ödemede bulunmadığını, ancak huzurdaki davada müvekkil toplu ödemede bulunduğunu, kooperatifçe, üyeliği sona eren müvekkil ve üyeliği sona eren birçok üyeler aleyhinde 21.06.2015 tarihli kooperatif genel kurulunda kararlar alındığını, bu genel kurulun toplanacağına ilişkin hiçbir tebligat/bildirim müvekkile yapılmadığını, hiçbir genel kurul kararından haberdar olmayan ve üyeliği sona eren müvekkilin genel kurulda alınan yükümlülüğe katlanmasını beklemek hakkaniyet ve iyiniyete aykırı olduğu gibi usul ve yasaya da aykırı olduğunu, kooperatifin kendi genel kurul kararının batıl olduğunu iddia etmesi iyiniyet kuralına aykırı olduğunu, butlan- bekletici mesele – gk. kararı iptaline ilişkin iddia ve devam eden derdest dosya hakkında huzurdaki davadan ayrı olarak açılan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. Sayılı dosyasında, üyelerden bir kısmı kooperatifle ibra sözleşmesi imzaladığını ve ibra nedeniyle genel kurala çağrılmadıklarını arz ettiğini, öncelikle yerel mahkeme genel kurulun iptalinde hukuki yararlarının olmadığından davayı reddetmişse de yargıtay hukuki yararlarının var olduğuna hükmettiğini ve detaylı bir şekilde kararında derç ettiğini, bu davanın devam ettiğini, huzurdaki dava konusu 9.500 TL’lik bu istem, butlan hükmü nedeniyle batıl olması muhtemel olup konusuz kalacağını, hal böyleyken ilk derece mahkemesinin, 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E dosyasını bekletici mesele yapmak yerine müvekkil aleyhine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması ve dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, 23 kişi tarafından açılan genel kurul kararının iptali davasını açanlardan birisi de müvekkil olduğunu, yerel mahkeme bu hususu dikkate almadan bekletici mesele hususunda hukuka aykırı karar verdiğini, yine yukarıda her iki paragraf dikkate alındığında hükmün gerekçesinin bir kısmında davalının koop. üyesi olduğu, gerekçenin son bölümünde ise üye olmadığından bahsetmekle gerekçeli kararda bir çelişki bulunmakla beraber asıl önemli olan husus genel kurul kararının iptalinin kim tarafından açıldığının olmadığını, bu açılan dava neticesinde g.k’nin iptal olup olmayacağının irdelenmesi olduğunu, davanın kabulune karar verilmişse de ek maliyetin esas sözleşmede yer alan usul ile belirlenmesi gerektiğini,bu usule göre belirlenmediğini, ek ödeme yükümlülüğünün kooperatifçe talep edildiği düşünülecek olursa; koop. kanunu amir hükmü gereğince “ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatılmasında ve nitelikli çoğunlukla alınan bir karar” olması hasebiyle, genel kurulda alınan 9.500 tl’lik istemin her iki varsayımda da usul ve yasaya aykırı belirlenmesinden dolayı müvekkili bağlayıcılığının olmadığını, toplantı nisabı sağlanmadan genel kurul toplandığını, Kooperatifin 21.06.2015 tarihinde gerçekleştirdiği G.K’da yeterli çoğunluk usule aykırı şekilde toplandığını ancak usule uygun şekilde gösterildiğini, bu usule aykırılık Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. Sayılı dosyasının 21.09.2020 tarihli celsesinde dinlenen tanık… ve …’un beyanları ile de sabit olduğunu, yine bu toplantıda alınan kararlar toplantı nisabına uyulmaması hasebiyle butlan yaptırımına tabi olduğunu, isimleri zikredilen tanık beyanları yine bu husus yine sabit olduğunu, her ne kadar müvekkil bu toplantıya katılamayıp muhalefet şerhi koyduramasa da butlan yaptırımı mahkemece re’sen göztilmesi gereken bir husus olup müvekkilin muhalefet şerhi koymasına dahi gerek olmadığını, yerel mahkeme gerekçeli kararını kurarken atıf yaptığı Ankara Bam 23. H.D. 2018/687 E. – 2019/672 K. Sayılı dosyasına, tek taraflı bakarak, kesin karar olması olasılığına binaen karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, nitekim Ankara Bam 23. HD, genel kurul kararının butlan yaptırımına tabi olup olmadığı hususunu değerlendirseydi ve bu yönde inceleme yapmış olsaydı dava sonucu kooperatifin aleyhine sonuçlandığını, icra-inkar tazminatına hükmedilmesi usule ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme, icra inkar tazminatı noktasında Yargıtay içtihatlarını yok sayarak karar vermiş olup bu kararın kaldırılması gerektiğini, Hgk’nin aradığı bu 3 koşul oluşmadığından likit bir alacaktan söz edilemeyip icra inkar tazminatına hükmedilmesi usule ve yasaya aykırı olduğu dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. dosyasının sonucunun beklenmesine karar verilmesi ve yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf gerekçelerini daha ayrıntılı ifade edebilmek için istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep ettiğini, öncelikle Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/10 E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi gerekirken yapılmamış olması dolayısıyla ve ayrıca usule ve yasaya aykırı olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/334 E. – 2021/318 K. kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini, şayet bu talepler yerinde değilse en azından hükmedilen %20 icra-inkar tazminatının, alacağın likit olmaması nedeniyle kaldırılmasına, yargılama giderleri ile ilam vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK 355. maddesi gereğince inceleme kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu …Toplu Konut Yapı Kooperatifinin 21/06/2015 tarihli Genel Kurulunda alınan 7. nolu kararın aleyhine iptal davası açıldığı görülmüşse de dava açılmasının yeterli olmadığı, genel kurul kararının icrasının geri bırakılmadığı, genel kurul kararlarının iptali için dava açılmış olmasının, genel kurul kararlarının uygulanmasının önlenmesi konusunda bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadıkça kooperatifin genel kurul kararları ile belirlenen aidatların ödenmesini talep etme hakkını ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla bu davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır. Genel kurula bakanlık temsilcisinin katıldığı, toplantı ve karar nisaplarının oluştuğu, bir başka anlatımla genel kurul kararlarının yokluk sebeplerinin bulunmadığı görülmektedir. Genel kurulda yapılacak ödemenin kooperatife veya yönetim kurulunun izniyle yükleniciye ödenmesine karar verilmiş olup, davalı ve onun durumunda pek çok üye tarafından tapu devri öncesinde yükleniciye senetle ödeme yapılmış olduğu değerlendirildiğinde, bu sebeple genel kurul kararının yokluğu veya geçersizliğinden söz edilemez.Öte yandan, bilanço açığının kapanması veya ortağın kişisel sorumluluğunun artırılması halinde ek ödemeden söz edilebilir. Bu bağlamda, aidatların artırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararlar ek ödeme niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 31/1 ve 52/1. maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek yoktur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarih ve 2278 E., 2303 K., 05.07.2012 tarih ve 3297 E., 4652 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.10.2009 2008/1237 E., 2009/11038 K., 05.11.2007 tarih ve 2006/11109 E., 2007/13776 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.)Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Eldeki davada sadece yokluk sebeplerinin değerlendirilebileceği, iş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 20/05/2021 tarih ve 2020/334 E – 2021/318 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 824,16 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 206,40 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 617,76 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 30/09/2021