Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1427 E. 2021/1555 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1427
KARAR NO: 2021/1555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2021
ESAS NO: 2020/456
KARAR NO: 2021/145
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 30/09/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/03/2021 tarih ve 2020/456 E – 2021/145 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketten 12/11/2019 tarihli irsaliyeli faturadaki adıyla XL Çayomat-23lt 3 Musluklu Full Otomatik Şebeke+Damacanadan Otomatik Su Alır Otomatik Demler ürünü satın aldığını, ürün bedeli olan 5.882,30-TL yi davalıya ödediğini, ürünün hatalı olması nedeniyle davacının ürünü iade etmek istediğini ancak davalı tarafın kabul etmediğini, bunun üzerine Kayseri … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takibe başlanıldığını, yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerine başvurulduğunu, davalı tarafın yetki itirazında bulunduğunu, Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/249 Esas sayılı dosyası ile yetki itirazının reddine kesin olarak karar verildiğini, arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç alınamadığını, bu nedenlerle davalının haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibinin devamını, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davacının davalı şirketten satın aldığı ürünün ayıplı olduğu iddiası ile satın aldığı malın faturasına dayanarak davalı şirket aleyhine icra takibi başlattığını, süresinde içinde takibe itiraz edildiğini, takibe, borca, borcun sebep ve kaynağına, icra takip şartlarına ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiklerini, tarafların tacir olması dikkate alınarak takip başlatılmadan önce arabulucuya başvurunun zorunlu olduğunu, başlatılan takibin hukuka uygun olmadığını, davalı şirketin ticari merkezinin İstanbul da olduğu dikkate alınarak Kayseri İcra Dairelerinin yetkili olmadığını, itiraz üzerine takibin durduğunu ve arabuluculuk görüşmelerinden anlaşma sağlanamadığını, yetki itirazının Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/249-238 E-K sayılı ilamı ile reddedildiğini, mahkemece verilen ret kararının yerinde olmadığını, bu nedenle temyiz-bozma talebinde bulunulduğunu, halen sonuçlanmadığını, mahkemece yetki itirazının reddine dair bir karar olmadığını, mahkemenin yetkili olmadığını, İstanbul Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalının davacıya borcu bulunmadığını, davacıya satılan ürünün ayıplı olmadığını, davacının ürünü aldıktan aylar sonra ayıp iddiası ile icra takibi ve dava açıldığını, süresi içerisinde ve usulüne uygun biçimde yapılmış ayıp ihtarının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, alıcının en geç iki gün içerisinde satıcıya bildirmek zorunda olduğunu, aksi halde ürünü o hali ile kabul etmiş sayılacağını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre ürünün nakliyatçıya teslimi ile satıma konu ürünün zilyetlik ve mülkiyeti davacı-alıcıya geçtiğini, teslimden sonra davacının yasal süresi içerisinde hiçbir ayıp ihbarında bulunmadığını, bu nedenlerle haksız davanın reddini, %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “Genel Somut olayda davacı ve davalı tarafların her ikisi de ticaret şirketi olup (TTK. m.124/I), ticaret şirketleri 6102 Sayılı TTK m.16/I uyarınca tacir sayılırlar. Dolayısıyla taraflar arasında yapılacak bir yetki sözleşmesi yahut yetki şartı her iki tarafı da bağlayıcı olacaktır. Davacının takip dayanağı olarak sunduğu, davalı tarafça düzenlenip davacıya tebliğ edilen faturada, anlaşmazlık halinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağına dair yetki şartı konulmuştur. Fatura içeriğine konulan bu tür bir yetki şartı, sözleşmenin ifa safhasına ilişkin olması nedeniyle faturanın mutat içeriğinden olduğu kabul edilmeli; taraflar tacir veya kamu tüzel kişisi ise, tarafları bağlayan geçerli bir yetki şartı olarak değerlendirilmelidir. Öte yandan; taraflar arasında çıkacak uyuşmazlıklara ilişkin mahkemelerin yetkisine dair yetki şartı, aynı zamanda icra dairelerinin de yetkili kılınmasına dair bir yetki şartı olarak geçerli kabul edilmelidir. Bu açıklamalar çerçevesinde; davacının davalı hakkında başlatacağı icra takibini, aksi yetki sözleşmesinde öngörülmediği için yalnız İstanbul İcra Dairelerinde başlatmalıdır. Taraflar arasındaki yetki şartının bağlayıcı olduğu gözetildiğinde icra takibinin başlatıldığı Kayseri … İcra Dairesi yetkili icra dairesi olmayıp, yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmıştır. Bu husus, özel bir dava şartı olduğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir. İşbu dava tümüyle davalı lehine sonuçlanmış ve davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirmiştir. Açılan dava, davacı ve davalı bakımından ticari dava olduğundan dava şartı niteliğindeki arabuluculuğa tâbidir. Dosyada mübrez arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde davalıya iadeli taahhütlü davet mektubunun gönderildiği ve davalının geçerli bir mazeret bildirmeksizin toplantıya katılmadığı anlaşılmaktadır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11. maddesi ile taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile bu tarafın yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulacağı ve bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği ve yine 18/A-13 maddesi ile arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması halinde arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı düzenlenmiştir. Bu maddede sayılan yargılama gideri, arabuluculuk bürosunca yapılan ve Bakanlık bütçesinden karşılanan yargılama gideridir; aksine dava açıldıktan sonra mahkemece yapılan yargılama gideri değildir. Zira 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunu ile düzenlenen yargılama giderinin davada haksız çıkan taraftan tahsil edilerek Hazine’ye gelir kaydedileceği düzenlenmiştir. Bu yargılama gideri 6183 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edilir. Yargılama boyunca mahkemece yapılan ve davanın taraflarının delil avansından karşılanan yargılama gideri Bakanlık bütçesinden karşılanmadığından, bütün yargılama giderlerinin bu madde kapsamında sayılarak Hazine’ye gelir kaydı şeklinde hüküm kurulması, Bakanlığın sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verir. O halde 6325 Sayılı Yasa’da düzenlenen yargılama giderinin Arabuluculuk Bürosu tarafından Bakanlık bütçesinden karşılanan giderler olduğu açıktır. İzah edilen nedenlerle; dava tümüyle davalı lehine sonuçlanmış olsa dahi davalının geçerli bir mazeret bildirmeksizin toplantıya katılmaması nedeni ile lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş, Bakanlık bütçesinden ödenen ve yargılama gideri sayılan ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. (Benzer yönde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi nin 2019/4125 E – 2019/3193 K) Davanın yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmış olması nedeniyle usulden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine yapılan icra takibine karşı, yetki itirazını da kapsayan vaki itiraz üzerine, karşı tarafın ara bulucuya müracaat ettiğini, ara bulucunun yetkisine karşı itirazın ise Kayseri 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/249 sayılı dosyası ile yetki itirazına ilişkin belgeler itiraz dilekçesine eklenmediği gerekçesi ile ret edildiğini, bu ret kararına karşı 28.02.2020 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılğı’ nın … Muh. sayısı ile Adalet Bakanlığına, aynı savcılığın … Muh. Sayısı İle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan dilekçe ile Kayseri 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulması istendiğini, Adalet Bakanlığına yaptıkları başvuru sonucu kendilerine tebliğ edilmediğini, hal böyle iken, davacı, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesine müracaatla, eldeki 2020/456 E sayılı davayı ikame ederek icra takibine vaki itirazın iptalini talep ettiğini, bu davada da yetki itirazı ileri sürüldüğünü, mahkemece yetki itirazının kabul edilerek icra takibinin yetkisiz icra dairesinde ikame edildiği gerekçesi ile eldeki dava usulden ret edildiğini, mahkemenin davayı usulden ret etmesine rağmen ara buluculuk ilk toplantı görüşmesine katılmadıkları gerekçesi ile 1.320,00 TL’nin müvekkilden tahsili ile hazineye irat kaydına karar verildiğini, mahkemenin müvekkili 1.320,00 TL’sı ödemeye mahkum eden karar kısmı hatalı olduğunu, somut olayda, müvekkil kanunlarda düzenlenmiş bir kanun yolu olan, kanun yararına bozma prosedürünün işletilmesi için yasal başvurularını yaptığını, bu başvurulardan Adalet Bakanlığına yapılan başvurunun sonucu müvekkile tebliğ edilmediğini, yasal kanun yolları tüketilip kesinleşmeden açılan davada, dava nedeni ile 6325 sayılı yasaya dayanılarak müvekkilin hazineye para ödemeye mahkum edilmesi hatalı olduğunu, müvekkilin ara bulucunun yetkisine vaki itirazı, tüm kanun yolları tüketilerek kesinleşmediğini, mahkeme hükmünün, müvekkilin Hazineye 1.320,00 TL’sı ödemesini öngören kısmı hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının düzeltilerek, esas hakkında yeniden bir karar verilmesini, hükmün müvekkili hazineye 1.320,00 TL’sı ödemeye mahkum eden bölümünün kaldırılmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, TBK’nun 227. Maddesi gereğine tacirler arasındaki satışa konu malın ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedeli iadesi hususunda girişilen ilamsız icra takibine yapılan itirazın İİK’nun 67. Maddesi gereğince iptali talebine ilişkindir. HMK’nun 355. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle davalının arabuluculuk görüşmelerine mazeretsiz olarak katılmadığının dosya kapsamından sabit olması karşısında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununu 18/A-11. maddesi ile taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan tarafın davada kısmen veya tamamen haklı çıkması halinde dahi bu tarafın yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulacağı ve yine aynı yasanın 18/A-13 maddesi ile arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması halinde arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı düzenlendiğine göre, ilk derece mahkemesince Bakanlık bütçesinden ödenen ve yargılama gideri sayılan ara buluculuk ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, buna göre davalı taraf vekilince yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerine görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/03/2021 tarih ve 2020/456 E – 2021/145 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 29/09/2021