Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1423 E. 2021/1612 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1423
KARAR NO: 2021/1612
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2020/96 Esas, 2021/354 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:01/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:01/10/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2021 tarih, 2020/96 Esas, 2021/354 Karar sayılı kararı davalılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde; 02/06/2018 tarihinde …’nın sevk ve idaresinde bulunan plakasız … marka motosikletin davacı şirketin … numaralı poliçesi ile kasko sigortalısı bulunan …’a ait … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda tescilsiz motosiklet sürücüsü …’nın tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza nedeniyle davacı şirkete kasko sigortalısı bulunan araçta oluşan 11.597,00-TL hasar bedelini 28/06/2018 tarihinde davacı şirket sigortalısına ödediğini, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kamununun 1472.maddesi halefiyet ilkesi gereği davacı şirketin ödediği hasar bedelini Kayseri … İcra Müdürlüğünün 2019/2480 Esas sayılı dosyasında …’nın mirasçılarının talep ettiğini, davalı mirasçılar tarafından borca itiraz edilerk icra takibinin durdurulduğunu, borcun ödendiğine dair bir belge sunulmadığını, arabuluculuk yolu ile de anlaşma sağlanamadığı, bu nedenlerle davalıların icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müteveffa …’nın sevk ve idaresindeki … marka motosiklet ile …istikametinde seyir eden …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpıştığını, …’nın vefat ettiğini, davacının kasko poliçesi kapsamında … plakalı aracın 11.597,00-TL hasar bedelini ödediğini ve ödenen hasar bedelinin rücuen ödenmesini talep ettiğini, Kayseri C.Başsavcılığı soruşturma dosyası incelendiğinde araç sürücüsü …’ın hız limitlerinin üzerinde olduğunu gösterdiğini, …’ın sürücü belgesine ait ceza detaylarından da anlaşılacağı üzere herhangi bir kusur atfetmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, bu nedenlerle rücu sebeplerinin oluşmaması, kusur oranlarının tam olarak belirlenmemesi gözetilerek davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİİlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…dosya kapsamına uygun ve maddi gerçeği yansıtan bilirkişi raporu çerçevesinde davalıların murisi olan …’nın sürücü olarak tescil plakasız motosiklet ile 2918 Sayılı KTK m.47/1-c ve KTY m.136/a-6 maddelerinde belirtilen şekilde diğer araçlar izlenirken, geçilirken, manevra yapılırken karayollarını kullananların hareketini zorlaştırıcı, tehlike doğurucu davranışlarda bulunulmaması kuralını ihlal ettiği, kendine göre sağından gelen, geçen, geçmekte olan araçların varlığını kontrol etmesi, devlet yolunda araçların hızını dikkate alarak mesafeyi öngörmesi ve kendisi için risk oluşturmayacak şartların oluşması halinde yola dahil olmak veya karşıya geçişini sağlaması gerekirken sağından gelen ve geçiş üstünlüğü olan aracın geçişini beklemeyerek %100 (tam) kusurlu olarak davacının sigortalısına ait … plakalı Ford … marka ve model otomobile çarpması sonucu maddi hasara sebebiyet verdiği, kaza tarihi itibariyle davacının ”Genişletilmiş Kasko Paket Poliçesi” kapsamında sigorta poliçesi ile meydana gelen maddi hasarı sigortalısına ödeme yapmakla sigortalısının haklarına halef olduğu, oluşan hasarın takip talebinde belirtilen tutar nispetinde olduğu anlaşılmakla; başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olduğu, davacının talebinin sigortalısına yapmış olduğu ödemeden itibaren işleyen yeni bir zamanaşımı süresine tabi olduğu, sigortalıya yapılan ödeme tarihi 28/06/2018 olup takip tarihinin 02/07/2019 olduğu, davalıların murisi sürücünün bu zarar nedeni ile sorumluluğunun 2918 sayılı KTK m.109 uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin takip tarihi itibariyle henüz dolmadığı, bu süre henüz dolmadan davacının, davalı hakkında icra takibi başlattığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İş bu kararı davalılar vekili istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme her ne kadar davanın kabulüne karar vermişse de yargılama esnasında alınan 26/02/2021 tarihli raporun kaza tespit tutanağı ile çeliştiğini, eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak verilen kararın hatalı olduğunu, davalıların murisine atfedilen kusurun KTK 47. Maddenin ihlali olup bu ihlalin yüzde yüz kusurun müteveffaya verilmesinin hatalı olup olayın oluş şekline bakılması gerekmekte olup yargılama esnasında bu hususta eksik değerlendirme yapılarak alınan kusur raporu neticesinde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, ağır kusurlu olunduğunun kabulüne dair yeterli verinin olup olmadığına dair mahkemede oluşan kanaate göre rücu şartlarının değerlendirilmesi gerektiğini, müteveffa …’ nın eylemlerinin kasta yakın bir ihmal olarak görülmesi halinde rücu şartlarının oluştuğu aksi halde ağır kusurlu olmadığı ve rücu şartlarının oluşmadığının kabul edilmesi gerektiğini, kusur raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığından bu rapora dayalı olarak rücu şartlarının gerçekleştiği kanaati ile verilen kararın hatalı olduğunu, murisin kusurunu kabul etmemekle birlikte hakkaniyet indirimi yapılmamasının da hatalı olup kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini, mahkemenin davacının icra inkar tazminatı talebini reddetmesine rağmen tarafına vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu beyan ederek davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın iddialarının hem maddi hem hukuki mesnedinin bulunmadığını, davacı şirkete sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada herhangi bir kusurunun olmadığını, davalı tarafın davacı şirket sigortalısı …’ ın sürücü belgesine ait geçmiş ceza detaylarıyla somut olayda kusursuz olamayacağını bu sebeple mahkemenin eksik ve hatalı incelemeye dayalı karar verdiğini ve bu kararın kaldırılması gerektiği beyanlarının, hukukilikten uzak, tamamen dayanıksız bir iddiadan öteye geçmeyeceğini, somut olaydaki kazada müteveffanın KTK md. 47. hükmüne uygun hareket etmemesinin bu kazaya sebebiyet verdiğini, bu kusurlu hareketi somut olay yorumlandığında müteveffanın hareketi kasta yakın bir kusur olduğunu, dolayısıyla % 100 kusurlu olduğunu, rücu şartlarının gerçekleştiğinin aşikar olduğunu beyan ederek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tazmini istemine ilişkindir.HMK’nın 1. maddesine göre; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” HMK’nın 114/1-c bendine göre; “mahkemenin görevli olması” dava şartlarındandır. HMK’nın 115/1. maddesine göre; “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.”Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda;Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.Somut olaya bakıldığında; davacı sigortanın sigortalısı …,… Ltd. Şirketi ile davalı arasındaki hukuki ilişki de haksız fiilden doğmuştur. Sigortalı aracın hususi nitelikte olduğu da göz önüne alındığında, haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek; davaya Asliye Ticaret Mahkemesi olarak bakılması doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece, somut uyuşmazlık yönünden davaya bakmak üzere Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle HMK.114, 115 mad gereği davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Görev hususunun kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olması nedeniyle davalının istinaf talebinin mahkemenin görevi yönünden kabulü ile, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmesine ve HMK nun 353/1-a-3 maddesi gereğince esası incelenmeden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, HMK.’nın 20. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflarına tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca yerel mahkemesine müracaat/talep edilmesi halinde, dosyanın davanın yeniden görülmesi için Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne iadesine dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin İstinaf Başvurusunun KABULÜ ile,
2-HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2021 tarih, 2020/96 Esas, 2021/354 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf edilen kararın esası ve davalının istinaf sebepleri incelenmeden HMK nun 353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği yönünden kaldırılarak,mahkemece görevsizlik kararı verilmesi ve HMK nun 20. Maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflarına tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca Yerel Mahkemesine müracaat/talep edilmesi halinde, dosyanın davanın yeniden görülmesi için görevli KAYSERİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine dair karar verilmek üzere Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine İADESİNE,
4-Davalının peşin yatırdığı istinaf karar harcının kendisine iadesine, istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvuru harcının ise görevli ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda dikkate alınmasına,
5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, harç tahsil işlemlerinin,H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan incelemeyle H.M.K’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/10/2021