Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1386 E. 2021/1754 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1386
KARAR NO: 2021/1754
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2019/142 Esas, 2021/473 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:15/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:15/10/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih, 2019/142 Esas, 2021/473 Karar sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin davacı aleyhine aynı alacağa ilişkin olarak Kayseri…İcra Dairesi’nin …ve … sayılı dosyaları ile mükerrer olarak ilamsız takip başlattığını, davacının davalı şirketten 2017 ve 2018 yıllarında fatura karşılığı mal aldığını ve fatura bedellerini ödediğini, davalının buna rağmen takip başlattığını, davacının yeterli hukuki bilgisi olmaması nedeni ile takibin kesinleştiğini, dava konusu takip nedeni ile konulan hacizlerin teminat karşılığında kaldırılmasını talep ettiklerini, davacının dilekçede belirtilen bankalar aracılığı ile ve defter ve kayıtlar incelendiğinde davalıya borçlarını ödeğinin anlaşılacağını belirterek menfi tespit ve tazminat talebinde bulunmuş olduğu görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın HMK madde 194 gereği üzerine düşen somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, taraflarınca sehven başlatılan mükerrer takipten dava açılmadan önce vazgeçilmiş olup dosyanın kapatıldığını, bu nedenle … sayılı takip dosyası yönünden dava açılmasında hukuki yararın olmadığını, davacının 86.233,25 TL’lik almış olduğu ürüne rağmen davalıya 25.233,25 TL borcu olduğunu, davacının yeni şirket kuracağını belirtmesi ve yeni alacağı ürünlerin faturalarının bu şirket adına kesilmesi talebi olduğunu, davacıya bu sürede fatura kesilmeden ürün teslimi yapıldığını, bunun bedelinin 22.394,00 TL olduğunu belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatı ve davalı ile aralarında imzalanan vekalet ücret bedelinin ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı tarafça davalının başlatmış olduğu Kayseri…İcra Dairesi’nin … ile …sayılı dosyaları nedeni borçlu olunmadığı belirtilerek mahkememizde menfi tespit davası açıldığı, davalı tarafça davacı hakkında aynı alacak sebebine ve miktarına dayalı olarak mükerrer takip yapıldığı, davacının davalıdan tek takibe konu faturalar nedeni ile almış olduğu ürünlerin bedelini ödediği savunmasında bulunduğu, davalı tarafça sehven mükerrer takip başlatıldığının ancak davadan önce takipten vazgeçilerek dosyanın kapatıldığının belirtilmiş olduğu görülmüş olup Kayseri…İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında davalı vekilinin 25/03/2019 tarihli dilekçesi ile mükerrer takip nedeni ile bu dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, talebin 26/03/2019 tarihinde icra dosyasına ulaştığı, karar tensip zaptının 26/04/2019 tarihinde oluşturulduğu, gerekli harcın ise dava açıldıktan sonra 26/04/2019 tarihinde tahsil edildiğinin belirtildiği görülmüş olup takipten feragat edilmemiş olması da dikkate alınarak iş bu takip yönünden de davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu değerlendirilerek inceleme yapılmış ve mükerrer takipten kaynaklı olarak davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşılarak Kayseri…İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası nedeni ile davacının davasının kabulü ile, takipten kaynaklı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Kayseri…İcra Dairesi’nin …sayılı dosya yönünden ise, davacının takibe konu faturalar yönünden ödeme yapıp yapmadığının tespiti için yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 16/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacının defter kayıtlarına göre borcu sıfırlanmış görünüyor ise de ödemeye ilişkin belgelerin olmadığının belirtildiği, davacının form ba kayıtlarının olduğu, davalının defterlerini sunmadığı ancak ödeme iddiası nedeni ile ispat yükünün davacıda olmasına rağmen davacının davalıya Kayseri…İcra Dairesi’nin …sayılı takip dosyasından kaynaklı olarak açmış olduğu davada ödemeyi yazılı delil ile ispat edemediği anlaşılarak bu takip nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve böylece Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 1-A-Davacının Kayseri…İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası nedeni ile Davasının kabulü ile, takipten kaynaklı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 1-B – Davacı tarafça takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığı, davalının takibin işlemden kaldırılması talebide dikkate alınarak ispatlanamadığından davacı tarafın tazminat talebininin İİK madde 72/5 gereğince reddine, 2-A-Davacının Kayseri…İcra Dairesi’nin …sayılı takip dosyası nedeni ile açmış olduğu davanın reddine 2-B- Davalının tedbir kararı nedeni ile alacağını geç almış olması nedeni ile tazminat talebinin İİK madde 72/4 gereğince kabulü ile, takip değeri olan 25.233,25-TL’nin % 20 oranında tazminat bedelinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir. İş bu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin borçlu olmadığının ispatı açısından dosyaya ticari defterlerini, faturaları ve ödeme yaptığı çekleri sunmuş olup bu defterlerin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerine göre borçlu olmadığı tespitinde bulunulduğunu, müvekkilinin iddiasını ispatlamak amacıyla ticari defterlerini sunmuş olmasına rağmen davalının ticari defterlerini biraz etmekten kaçınmış olması ve başkaca yazılı bir delilde sunmamış olması sonucu müvekkilinin mahkemenin verdiği kararın aksine iddiasını ispatladığını, taraflar arasında 63.839,25-TL’lik bir ticari alışveriş olduğunu, müvekkilinin bu borcun 48.000,00-TL’sini çeklerle kalan kısmını ise elden ödediğini, söz konusu çeklerin bankalardan celp edildiğini, müvekkili tarafından davalıya keşide edildiği ve bankalar tarafından karşılıklarının ödendiğinin tespit olunduğunu, ticari defterlere göre borçlu olmadığının kabul edilmedi halde dahi celp edilen çeklere göre kalan borcun 15.839,25-TL olması gerekirken mahkeme tarafından takip tutarı olan 25.233,25-TL’lik takibin tamamının devamına karar verildiğini, takibe konu alacakların yargılamayı gerektirdiğinden davalı lehine alacağın % 20’si oranında tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir.Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.Başka bir deyişle hukukî bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.Uyuşmazlığın çözümü için ispatın hukukî niteliği üzerinde de durmakta fayda bulunmaktadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir. Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Keza açılan menfi tespit davasında alacaklı (davalı) nın senedin ihdas (veriliş) nedenini değiştirmesi (tâlil etmesi) hâlinde de kanıt yükü alacaklı davalıya düşer (Çavdar, 755).Borçlu bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukukî ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukukî ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukukî ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukukî ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmektedir. Borçlu (davacı) menfi tespit davasına konu senedin teminat, hatır senedi olduğunu veya alacaklı (davalı) ya avans olarak verildiği iddiasıyla menfi tespit davası açabilir. Bu şekilde açılan menfi tespit davasında, kanıt yükü borçlu (davacı) dadır (Çavdar, 766). (Hukuk Genel Kurulu 2017/(6)3-969 Esas 2021/866 Karar) Davacı dava dilekçesinde davalıdan 2017 ve 2018 yıllarında davalıdan fatura karşılığı mal aldığını aldığı bu mallara karşılık ödeme yaptığını ancak buna rağmen davalının aynı alacak için hem Kayseri…İcra Dairesinin …ve hem de … esas sayılı takip dosyasıyla hakkında takip başlatığını beyan ettiği görülmüştür.Davalı davacının dilekçesinin ekinde sunduğu 10 adet fatura karşılığında 63.839,25-TL’lik fatura kesmeksizin 22.394,00-TL olmak üzere toplam 86.233,25-TL’lik mal verdiğini, buna karşılık davacının 61.000,00-TL ödeme yaptığını, kalan 25.233,25-TL’lik kısmını ödemediğini beyan ettiği görülmüştür.Kayseri…İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı hakkında 25.233,25-TL “2017 devir ile 17.04.2018 tarih … numaralı fatura ile 22.06.2018 tarihli … numaralı fatura arasındaki bakiye” açıklaması ile takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak 30.12.2017 tarihinden devir eden 21.277,73-TL ve 17.04.2018 tarih … numaralı 9.102,52-TL meblağlı fatura ile 22.06.2018 tarihli … numaralı 1.208,00-TL bedelli fatura tarihleri arasında muhtelif tarihlerde tarafınıza fatura edilerek teslim edilen muhtelif ürün bedellerinin ödemeler düşüldükten sonra bakiye tutarı olarak gösterildiği, davacının Kayseri…İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazında davalıdan 2017 yılında 41.996,86-TL, 2018 yılında 11.561,52-TL’lik mal aldığını, buna karşılık Denizbank … numaralı 31.08.2018 vade tarihli 15.000,00-TL bedelli Denizbank … numaralı 30.09.2018 vade tarihli 15.000,00-TL bedelli, Vakıfbank … Numaralı 30.06.2018 vadeli 9.000,00-TL bedelli, Vakıfbank… Numaralı 30.07.2018 vadeli 9.000,00-TL bedelli çeklerle 48.000,00-TL ödeme yaptığını kalan bakiye borcunun 5.558,32-TL olduğunu beyan ederek borca itiraz ettiği görülmüştür.Mahkemece 18.11.2019 tarihli oturumda davacıya ait 2017-2018 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmasına karar verilmiş olup, bu karar üzerine davacı tarafından 2017-2018 yıllarına ait Yevmiye ve Envanter defterlerinin mahkemeye ibraz edildiği, Defteri Kebirin ibraz edilmediği bilirkişi tarafından defterlerin incelendiği görülmüştür.16.09.2020 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; defterleirn açılış kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı 2017-2018 yıllarına ait 04.04.2017 tarih …fatura numaralı 9.760 TL bedelli, 12.05.2017 tarih … fatura numaralı 520,87 TL bedelli, 06.07.2017 tarih … fatura numaralı 6.734,78-TL bedelli, 09.08.2017 tarih … fatura numaralı 5.898,26-TL bedelli, 08.09.2017 tarih…fatura numaralı 7.419,05-TL bedelli, 15.09.2017 tarih … fatura numaralı 6.436,20-TL bedelli, 03.09.2017 tarih … fatura numaralı 12.392,38-TL bedelli, 17.10.2017 tarih… fatura numaralı 3.116,19-TL bedelli, 17.04.2018 tarih … fatura numaralı 2.459,0-TL bedelli, 17.04.2018 tarih … fatura numaralı 9.102,52-TL bedelli olmak üzere toplam 63.839,25-TL’lik faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anacak davacının dilekçesinde belirtiği çeklerin defterde kayıtlı olmadığının belirtildiği görülmüştür.Mahkemece 07.10.2019 tarihli oturumda davalıya ait 2017-2018 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde bilirkişi marifetiyle 12.11.2020 tarihinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiş olup davalı tarafından belirtilen tarihte defterlerin ibraz edilmediği görülmüştür.Mahkemece davalı tarafın ticari defterlerin ibraz etmemesi üzerine, davacı tarafın ticari defterlerinde ödemeye dair kayıt olmaması nedeniyle davalının takibe konu faturalardan dolayı davacıya ödeme yapmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş olduğu görülmüştür.Somut olayda davacı tarafından davalıya 63.839,25-TL’ lik faturalı mal verildiği buna karşılık davalı tarafından 61.000,00-TL ödeme yapıldığı noktasında ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunmayan davalı tarafından davacıya faturasız şekilde teslim edildiği beyan edilen 22.394,00-TL’lik malın teslim edilip edilmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Davacı icra dosyasında davalıya 5.558,32-TL’ lik borcu bulunduğu kabul ettiğine ve itiraz sebepleriyle bağlı olduğuna göre öncelikle davalı davacıya 16.835,68-TL (22.394 – 5.558,32) mal teslim ettiğini ispat külfeti altında olup mahkemece ispat külfetinde yanılgıya düşülerek davacının ödemeleri ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Davalı kendisine verilen sürede defterlerini sunmamış olup cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı görülmüştür. Bu doğultuda davalının yemin hakkı hatırlatılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi amacıyla Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/142 Esas 2021/473 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.Davacı Kayseri…İcra Dairesinin …Esas sayılı takip dosyasında mahkemece borçlu olduğundan bahisle aleyhine İİK 72/4 hükmü uyarınca kötü niyet tazminatı hükmedildiği gerekçesiyle karara karşı istinaf yasa yoluna başvurmuş olup yukarıda belirtilen kaldırma gerekçesine göre bu yöndeki istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.Davacı Kayseri…İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında mahkemece borçlu olunmadığına dair karar verildiği halde lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmediği gerekçesiyle karara karşı istinaf yasa yoluna baş vurmuş olup yapılan incelemede;Mahkemece Kayseri…İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konulan alacağın …Esas sayılı dosyasındaki takibe konulan alacakla aynı olduğu bu anlamda takibin mükerrer olduğu belirtilerek davacının Kayseri…İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki takipten dolayı borçlu olmadığına karar vermiştir.Davacının kabul edilen kısım bakımından kötü niyet tazminatına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5 maddesi “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere, menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17/03/2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K., 07/12/2011 tarihli ve 2011/13-576 E. 2011/747 K. ve 20/03/2013 tarihli ve 2012/19-778 E. 2013/250 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Kayseri…İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasında davalı vekilinin 25.03.2019 tarihli dilekçesi ile dosyanın işlemden kaldırılmasını talep ettiği icra müdürlüğünce 26.04.2019 tarihinde % 4,55 oranında tahsil harcının ödenmesi halinde tüm hacizlerin kaldırılmasına ve dosyanın vezgeçme nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verildiği davalı vekilince 26.04.2019 tarihinde vazgeçme harcı yatırıldığı, eldeki menfi tespit dosyasının 28.03.2019 tarihinde açıldığı mahkemenin kabulünde olduğu üzere davacı tarafından aynı alacak için mükerrer takip yapılmakla davacı takibinde haksız ve kötü niyetlidir.Bu durumda davacı lehine kabul edilen kısım yönünden kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmekle davacının bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.Bu itibarla; davacı vekillinin istinaf başvurusu yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2021 tarih, 2019/142 Esas, 2021/473 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden davacı taraftan tahsil edilen istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf eden davacı tarafça yapılmış istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda değerlendirilmesine,
6-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olarak oybirliğiyle karar verildi.15/10/2021