Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1385 E. 2021/1620 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1385
KARAR NO: 2021/1620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2021
ESAS NO: 2020/332
KARAR NO: 2021/423
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 06/10/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/06/2021 tarih ve 2020/332 E – 2021/423 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalının kooperatif ortağı iken davacının 21/06/2015 tarihli genel kurulunda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her üyenin 9.500,00 TL ödenme yapmasına dair karar alındığını, davalının borcunu ödememesi nedeni ile hakkında takip başlatıldığını, davalının itirazı nedeni ile takibin durduğunu, alınan genel kurul kararının tüm ortakları bağlayıcı mahiyette olduğunu, davacının halen inşaatlara devam ettiğini ve etap etap taşınmazları teslim ettiğini, genel kurul kararının kesinleştiğini, davacının kararının ek ödeme niteliğinde olmadığını, davalının kesin hesap borcunu ödemediğini, davacının 18/11/2018 tarihli genel kurulunda 2012 yılında çıkarılan maliyet hesaplarının geçersiz olduğuna karar verildiğini, bu nedenle evini teslim alan ile almayan üyeler arasında eşitsizlik olduğunu, aynı nitelikteki Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1667 E, 2017/1039 K sayılı dosyasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/687 E, 2019/672 K sayılı ilamı ile davacı lehine yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verildiğini, sonrasında yerel mahkeme kararlarının davacı lehine olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinafları esastan reddettiğini, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açılmadığını, Genel kurul kararının iptali nedeni ile açılan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1113 E sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmiş ise de kararın bozulduğunu ve dosyanını 2020/10 E sayısını aldığını, söz konusu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davalının 13/09/2011 tarihinde davacı ile kesin maliyet hesabı ibra sözleşmesi imzaladığını, davacının 01/07/2012 tarihli genel kurul kararı gereğince davalının 27/07/2015 tarihinde noter aracılığı ile istifasını ilettiğini, bu kararların yok sayılamayacağını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/297 E sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun dikkate alınması gerektiğini, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1671 E sayılı dosyasında da davanın reddine karar verildiğini, Bam kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yerel mahkemelerin daha önce açılan davaları reddettiğini, alacağa dayanak genel kurul kararının ana sözleşmenin 61-63. Maddelerinde belirtilen usullere göre belirlenmediği için hukuken geçersiz olduğunu, davacının ek maliyet yüklemeye çalıştığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacı kooperatif tarafından davalı hakkında 21/06/2015 tarihli genel kurul toplantısının 7. maddesi gereği belirlenen bedelin ödenmesi için takip yapılmış olduğu ve davalının itirazı üzerine mahkememizde dava açıldığı anlaşılmakla, toplanan deliller sonucu alınan 15/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalının sabit fiyat peşin bedelli üye olmadığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin ve Kayseri Bölge Adliyesi 6. Hukuk Dairesi’nin kararlarını emsal alınması halinde söz konusu alacak talebinin, inşaat finansman gideri niteliğinde bir alacak olması nedeni ile davacının davalıdan taleple bağlı kalınarak 9.500 TL asılı alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz alacağı olduğunun belirtilmesi ile davalının alacağın dayanağı olan 21/06/2015 tarihli genel kurul karar tarihinden sonra Kayseri … Noterliği’nin 20/07/2015 tarihli ve … yevmiye nolu istifanamesi ile istifa etmiş olmasına rağmen davacıya taşınmazı iade etmesi gibi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeni ile dava konusu borçtan sorumluluğunun devam etmesi hep birlikte dikkate alınarak davacının takip konusu alacak nedeni ile alacaklı olduğu anlaşılmış ve böylece Davanın kabulü ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … (yenileme ile … ) sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.065,00 TL üzerinden devamına, İİK’nin 67/2. Maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 12.065,00 TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davanın kabulü ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … (yenileme ile … ) sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.065,00 TL üzerinden devamına, İİK’nin 67/2. Maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 12.065,00 TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin karar gerekçesi çelişkili ve hatalı olduğunu, yargılama sırasında hukukçu bilirkişi talep etmelerine rağmen sadece mali müşavir bilirkişiden rapor aldırıldığını, dava konusuna ilişkin butlan itirazların değerlendirilmediğini, genel kurul iptali davası bekletici mesele yapılmadığını, dosya kapsamındaki bütün deliller hatalı değerlendirilerek yanılgılı hüküm kurulduğunu, öyle ki kooperatif tarafından, dava dışı erdal cebeci ye karşı açılan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/320 E sayılı dosyada 08/03/2021 tarihli celsesinde mahkemece eldeki davayı ve davanın çözümünü doğrudan ilgilendirdiğinden bekletici mesele yapılmasına karar verdiğini, davacı kooperatif tarafından takibe ve davaya konu edilmiş olan miktarın isteniliş amacı açık ve net olarak belirli olmadığını, kooperatifin talep ettiği bu miktar ek maliyet olarak talep edilmekte ise; bu hususun aidat başlığı adı altında görüşülüp karara bağlanması hukuken mümkün olmadığını, ayrıca bu şekilde talep edilen ödemenin müteahhide yapılması da istenemeyeceğini, keza ne aidatın ne de ek maliyetin, genel kurul kararı ile üçüncü bir şahsa devredilmesi mümkün olmadığını, sadece kooperatif tarafından toplanabileceğini, kooperatifin talep ettiği miktar şayet ek maliyet, yani kesin maliyetten eksik hesaplama ile kalan kısım ise; kooperatif esas sözleşmesinin 61-63. maddelerinde yer alan usul ile belirlenmesi gerekir ki, bu durumda da daha önce yapılan, fakat gerçek ve doğru olmayan kesin maliyet halinde mümkün olduğunu, anılan kararın butlan olduğu açıkça ortada olduğunu, tüm butlanlık itirazların yerel mahkemece dikkate alınmadığını ve hatalı hüküm kurulduğunu, 21.06.2015 tarihli genel kurulun 7. maddesi butlana tabi olduğunu, herkes tarafından her zaman ileri sürülebileceğini, kaldı ki ileri sürülmese bile butlanlık mahkemece resen gözönüne alınır ve buna göre karar verilir. her ne kadar yerel mahkemece alacağın niteliğinin inşaat maliyet gideri olduğu kabul edilse de bu durum gerçeği yansıtmamaktadır. davacı kooperatifçe 01.07.2012 tarihli genel kurulda tespit edilen kesin maliyet bedeli doğru ve geçerli kesin bir maliyettir. mahkemece karar gerekçesinde dava konusunun kesin maliyet olmadığı, inşaat maliyetlerine ilişkin olduğu belirttiğini, anılan genel kurul metninin 6.maddesinde belirlenen bedelin açıkça kesin maliyet olduğu yazdığını, kaldı ki kesin maliyet değil de inşaat maliyet gideri ise kooperatif tarafından müvekkilin dairesi ferdileştirilip tapusu neden verildiğini, yerel mahkemece emsal karar olarak gösterilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.H.D. 2018/687 E sayılı kararı huzurdaki davaya emsal alınmaz. anılan kararda genel kurul iptali davacı açılmadığı buna ilişkin iddianın da olmadığı ifade ediliğini, ancak genel kurul iptali davası açıldığını ve derdest durumda olduğunu, yerel mahkemece davalının bu genel kurul tarihinden sonraki bir tarihte istifa ettiği ve de kesinleşmiş genel kurul kararını ile bağlı olduğuna karar verdiğini, yine mahkemece hatalı değerlendirildiğini, öyle ki anılan genel kurul kararı Yargıtay bozması üzerine kesinleşmediği derdest olduğu görüleceğini, ayrıca iptal davası açılmasa bile butlanla batıl olan bir durum kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafından sonradan belirlenen ek maliyet bedeli usule aykırı olduğunu ve geçersiz olduğunu, yerel mahkemece dava konusu inşaat maliyet gideri yani ek maliyet bedeli olarak değerlendirildiğini, bu değerlendirme de hatalı ve kooperatif ana sözleşmesine aykırı olduğunu, yine kooperatif, benzer durumda olan üyeler hakkında, eşitlik kuralına aykırı şekilde işlem yapmakta, müvekkilden talep ettiği alacağı benzer diğer üyelerden talep etmediğini, yerel mahkeme kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK 355. maddesi gereğince inceleme kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’ninkooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu … Toplu Konut Yapı Kooperatifinin 21/06/2015 tarihli Genel Kurulunda alınan 7. nolu kararın aleyhine iptal davası açıldığı görülmüşse de dava açılmasının yeterli olmadığı, genel kurul kararının icrasının geri bırakılmadığı, genel kurul kararlarının iptali için dava açılmış olmasının, genel kurul kararlarının uygulanmasının önlenmesi konusunda bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadıkça kooperatifin genel kurul kararları ile belirlenen aidatların ödenmesini talep etme hakkını ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla bu davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır. Genel kurula bakanlık temsilcisinin katıldığı, toplantı ve karar nisaplarının oluştuğu, bir başka anlatımla genel kurul kararlarının yokluk sebeplerinin bulunmadığı görülmektedir. Genel kurulda yapılacak ödemenin kooperatife veya yönetim kurulunun izniyle yükleniciye ödenmesine karar verilmiş olup, davalı ve onun durumunda pek çok üye tarafından tapu devri öncesinde yükleniciye senetle ödeme yapılmış olduğu değerlendirildiğinde, bu sebeple genel kurul kararının yokluğu veya geçersizliğinden söz edilemez.Öte yandan, bilanço açığının kapanması veya ortağın kişisel sorumluluğunun artırılması halinde ek ödemeden söz edilebilir. Bu bağlamda, aidatların artırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararlar ek ödeme niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 31/1 ve 52/1. maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek yoktur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarih ve 2278 E., 2303 K., 05.07.2012 tarih ve 3297 E., 4652 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.10.2009 2008/1237 E., 2009/11038 K., 05.11.2007 tarih ve 2006/11109 E., 2007/13776 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.)Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Eldeki davada sadece yokluk sebeplerinin değerlendirilebileceği, iş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/06/2021 tarih ve 2020/332 E – 2021/423 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 824,16 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 206,04 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 618,12 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 30/09/2021