Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1379 E. 2021/1616 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1379
KARAR NO: 2021/1616
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2021
NUMARASI: 2020/23 Esas, 2021/441 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:01/10/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:01/10/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarih, 2020/23 Esas, 2021/441 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının benzin istasyonunda faaliyet gösterdiğini, davacı ile davalı arasında 19/03/2014 tarihinde anlaşmaya varılması üzerine davacının ilk ödeme 07/09/2015 olan 5 ayrı bir milyon TL’lik 60 ay vadeli kredi kullandığını, davalının erken ödeme durumunda erken kapama komisyonu ve sair masraflar almayacağını beyan ettiğini, davacının 2019 yılına kadar pratik çözümler ile davalı ile çalışmaya devam ettiğini, davalının işlemlerinin davacıya maddi manevi zorluklar yaşattığını, davacının kredileri erken kapaması üzerine her bir kredi için 14.761,37 TL erken kapama komisyonu ile 738,07 TL BSMV ödediğini, davalının almayacağını söylemesine rağmen piyasa bedellerinin üzerinde bu miktarları davacıdan aldığını, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davacının kredilerini erken kapatması nedeni ile ne kadar zarara uğradığının tespiti ile tespit edilen bedelin faizi ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan tahsil edilen erken kapama komisyonunun hukuka, kanuna ve Yargıtay kararları ile sözleşmeye uygun olduğunu, davacının ödeme öncesi tüm şartları kabul ettiğini, davacının bu bedellerin talep edilmeyeceğine yönelik iddiasının yerinde olmadığını, kanunların şekil şartı öngördüğü haller haricinde akit serbestisinin mevcut olduğunu, tarafların tacir olduğunu, serbest iradeleri ile sözleşmeyi imzaladıklarını, davacıdan hakkaniyete uygun bedel tahsil edildiğini, davalının verdiği hizmet karşılığı ücret isteme hakkının bulunduğunu, BK madde 96 gereği de davalının almış olduğu bedelin uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…davacının davalı bankadan kullanmış olduğu kredileri erken kapaması nedeni ile davalının davacıdan erken kapama komisyonu ile BSMV adı altında beş ayrı kredi nedeni ile fazla bedel tahsil ettiği iddiasından kaynaklı fazla tahsil edilen bedelin iadesi amacı ile açılan davada, davacının kullandığı kredilere ve ödemelere ilişkin belgelerin toplanmasından sonra alınan 30/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda, emsal banka uygulamalarında kredinin % 2’sine denk gelen komisyon ile buna uygun BSMV alındığının belirtildiği, buna göre davacının kullandığı 5 ayrı krediden kaynaklı davacıdan fazladan toplam 58.295,25-TL erken ödeme komisyonu ile 2.914,75 TL BSMV’nin haksız tahsil edildiğinin belirtildiği görülmüş olup, raporun denetime elverişli ve hükme esas alınabilecek nitelikte olması ve davacı vekilinin 04/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davacının davasında haklı olduğu ” gerekçesiyle davanın kabulü ile, 61.210,00 TL alacak bedelinin 08/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. İş bu kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından tahsil edilen erken kapama komisyonunun hukuka, kanuna, yargıtay kararlarına ve sözleşmeye uygun olduğunu, davacı tarafın erken kapama ile ilgili tüm şartları ve hususları kabul ederek ve banka ile mutabık kalarak krediyi erken kapadığını, davacı borçlunun iddia ettiği gibi banka tarafından talep edilen % 2 erken kapama komisyonu dışında, gerek daha alt bir komisyon bedeli ile gerekse de komisyon alınmaksızın kredinin kapatılacağının ne taahhüt edildiğini, ne de kendisine bu yönde bir yönlendirme yapıldığını, davacının erken kapama komisyonu ödemeyi ve komisyon oranını peşin olarak kabul ettiğini, davacı taraftan alınan erken ödeme komisyonu, diğer bankalar tarafından alınan erken ödeme komisyonları ile karşılaştırıldığında gayet hakkaniyet ilkesine uygun olup, bankanın iyiniyetini de açıkça gösterdiğini, zira diğer bankalar tarafından alınan erken ödeme komisyon oranları oranlarının %10-%20’lere varmakta iken davalı banka tarafından davacıdan % 2 oranında erken ödeme komisyonu alındığını, bu durumun da hakkaniyete uygun olduğunu, davalı bankanın, taraflar arasında imzalanan genel kredi taahhütnamesinde kendisine erken ödeme komisyonu bakımından serbestçe belirleme hakkı tanındığı halde bunu davacı taraf lehine iyiniyetli olarak kullandığını, maruz kaldığı kar mahrumiyeti ve zararı dolayısıyla daha yüksek oranda komisyon talep edebilecek durumda iken gayet makul bir oranı davacıya bildirdiğini, davacı taraf kullandığı kredinin faizinden kurtulmak için kendi menfaati doğrultusunda, bankanın bildirdiği şartlar dahilinde erken ödeme komisyonu ödeyerek kredi borcunu kapatma yolunu tercih ettiğini, bu nedenle, davacı tarafın ödediği tutar için haksız olduğundan bahisle işbu davayı açması kötüniyetinin açık göstergesi olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davacı tarafın serbest iradesi ile imzaladığı bir sözleşme olup, davacıyı bağladığını, davacının tacir olduğunu, sıradan bir vatandaş olmadığını, davacı tarafın tacir olması nedeniyle TTK. M. 18/2 hükmü uyarınca ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinin sabit olduğunu, davacı tarafın sözleşme içeriğine müdahale edilmediğinden bahisle haksız şart hükümlerinden faydalanma olanağının bulunmadığını, tacir sıfatına haiz olan davacının Genel Kredi Sözleşmesi imzalayarak davalı bankadan ticari kredi kullanmış olduğundan, tahsil edilen tutarların, gerek Genel Kredi Sözleşmesi gerek T.T.K hükümleri ve yasal düzenlemeler çerçevesinde yasal olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından usul ve kanunlara uygun olarak nedenlerini içerir istinaf dilekçesi sunulmadığı gibi dilekçenin içeriğinin dava konusu olaylar olmadığını beyan ederek davalının istinaf isteminin reddi ile mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, davacının kullanmış olduğu ticari krediler nedeniyle erken kapama komisyonu ve BSMV adı altında davalı tarafından fazladan yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olduğu, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği; sözleşmenin ücret ve komisyonları düzenleyen 2.8.1. Maddesinde;” Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi bankanın kabulüne bağlıdır. Bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödeme vadesinde tahsil edilir. Müşteri bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep edibilir,” hükmünün düzenlendiği anlaşılmaktadır.Davalı bankanın TCMB. Bildirdiği ücret ve komisyon tarifesini dosyaya ibraz etmediği tespit edilmiştir.Türk Borçlar Kanunu’nun erken ifayı düzenleyen 96. maddesi; “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kasdettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz” hükmünü havidir… tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.
Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı).Somut olayda, davalı TBK’nın 96.maddesi uyarınca erken kapamayı kabul etmek zorunda değil ise de erken kapamayı kabul ederek komisyon almıştır.İlk derece mahkemesi tarafından aldırılan bilirkişi raporunda davalı banka tarafından yapılan kesintilerin uygun olup olmadığının emsal banka uygulamaları araştırılarak belirlendiği görülmüştür. Bankanın kendisine tanınmış olan takdir hakkını hakkaniyete uygun olarak bankaların emsal uygulamaları, bankacılık teamüllerine ve iyi niyet ilkelerine göre kullanmasının gerekeceği, hükme esas alınan bilirkişi incelemesine göre diğer bankaların uyguladıkları erken kapama ücret oranlarının ortalamasının %2 olduğu, davalı bankaca ise esas alınan oranın %9,52 olduğu, davalının belirlediği oranın emsallere ve hakkaniyete uygun olmadığı, davacıdan fazladan erken kapama ücreti ve BSMV alındığı gerekçesiyle davalı bankanın fazladan aldığı tutarın davacıya iadesi yönündeki kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır.Davalı bankanın Merkez Bankasına erken kapama komisyon oranlarını bildirip bildirmediği yönünde bir araştırma yapılmamış ise de, davalı tarafça mahkemece kabul edilen oranın üzerinde bir oranın Merkez Bankasına bildirilmiş olduğu yönünde bir iddia ileri sürülmediğine göre, mahkemece alınan bilirkişi raporunda emsal banka uygulamaları %2 oranında erken kapama komisyonu alındığı tesbit edilmiş olup; mahkemece %2 oranın makul bir oran olarak kabul edilip buna göre fazladan ödenen erken kapama komisyon oranının ve BSMV tespitinde ve bu talebe ilişkin verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir. Açıklamalar ışığında davanın kabulü yönündeki mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davalının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2021 tarih, 2020/23 Esas, 2021/441 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun H.M.K. ‘nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 4.181,26-TL istinaf karar harcından kendisinden peşin olarak alınan 1.045,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.136,26-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve istinaf posta giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5. maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 01/10/2021