Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1377 E. 2021/1629 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1377
KARAR NO: 2021/1629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2021
ESAS NO: 2020/333
KARAR NO: 2021/421
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 06/10/2021
KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/06/2021 tarih ve 2020/333 E – 2021/421 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalının kooperatif ortağı iken davacının 21/06/2015 tarihli genel kurulunda devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için her üyenin 9.500,00 TL ödenme yapmasına dair karar alındığını, davalının borcunu ödememesi nedeni ile hakkında takip başlatıldığını, davalının itirazı nedeni ile takibin durduğunu, alınan genel kurul kararının tüm ortakları bağlayıcı mahiyette olduğunu, davacının halen inşaatlara devam ettiğini ve etap etap taşınmazları teslim ettiğini, genel kurul kararının kesinleştiğini, davacının kararının ek ödeme niteliğinde olmadığını, davalının kesin hesap borcunu ödemediğini, davacının 18/11/2018 tarihli genel kurulunda 2012 yılında çıkarılan maliyet hesaplarının geçersiz olduğuna karar verildiğini, bu nedenle evini teslim alan ile almayan üyeler arasında eşitsizlik olduğunu, aynı nitelikteki Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1667 E, 2017/1039 K sayılı dosyasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/687 E, 2019/672 K sayılı ilamı ile davacı lehine yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına karar verildiğini, sonrasında yerel mahkeme kararlarının davacı lehine olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin istinafları esastan reddettiğini, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın süresi içinde açılmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının kendisini ibra ettiğini, tüm borçları ödemesi nedeni ile borcu olmadığını, yokluğunda yapılan genel kurul toplantısını kabul etmediğini ve yeniden borç çıkarılmasının yasal olmadığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; davacı kooperatif tarafından davalı hakkında 21/06/2015 tarihli genel kurul toplantısının 7. maddesi gereği belirlenen bedelin ödenmesi için takip yapılmış olduğu ve davalının itirazı üzerine mahkememizde dava açıldığı anlaşılmakla, toplanan deliller sonucu alınan 08/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalının sabit fiyat peşin bedelli üye olmadığı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin ve Kayseri Bölge Adliyesi 6. Hukuk Dairesi’nin kararlarını emsal alınması halinde söz konusu alacak talebinin, inşaat finansman gideri niteliğinde bir alacak olması nedeni ile davacının davalıdan taleple bağlı kalınarak 9.500 TL asılı alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz alacağı olduğunun belirtilmesi ile davalının alacağın dayanağı olan 21/06/2015 tarihli genel kurul karar tarihinden sonra dosyada belge mevcut değilse de istifa etmiş olması halinde dahi davacıya taşınmazı iade etmesi gibi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeni ile dava konusu borçtan sorumluluğunun devam etmesi hep birlikte dikkate alınarak davacının takip konusu alacak nedeni ile alacaklı olduğu anlaşılmış ve böylece Davanın kabulü ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … (yenileme ile … ) sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.065,00 TL üzerinden devamına, İİK’nin 67/2. Maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 12.065,00 TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, davanın kabulü ile, Kayseri …İcra Dairesi’nin … (yenileme ile … ) sayılı icra dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 9.500,00 TL asıl alacak ve 2.565,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.065,00 TL üzerinden devamına, İİK’nin 67/2. Maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 12.065,00 TL toplam alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; itirazın iptali davası açabilmek için 1 yıllık sürenin dolduğunu, alacaklı tarafın icra dosyasında bir kısım iş ve işlemle yaparak itiraz edildiğini zaten öğrendiğini, dolayısıyla 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, iptali istenen genel kurul kararının iptali için açılan davanın sonucunun beklenilmesi gerektiğini, aksi halde geçersiz bir kurul kararına karşı para ödemek zorunda kalacağını, davacı kooperatife tüm borçlarını ödediği halde tekrar 37.226,00 TL borç çıkardıklarını, borcu olmamasına rağmen o borcu da 12/11/2011tarihli ibra sözleşmesi ile ödediğini, aradan geçen 5-6 yıl sonra 12.065,00 TL para daha istediklerini, kendisini ibra ettikleri ve tapuyu verdikleri halde tekrar para istediklerini, kabul edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, kendisine tapu dahi verildiğini, hem borç yok yazısı hem de tapu verildiğini, borcu yoktur yazısından sonra tekrar borç çıkarmalarının yasalaya aykırı olduğunu, ayrıca toplantıdan haberi olmadığını, yokluğunda yapıldığını, usulsüz imza toplayarak karar aldıklarını, genel kurulun iptali davasının devam ettiğini, öncelikle zamanaşımı itirazları doğrultusunda kaldırılarak davanın reddine, mahkeme aksi kanaatteyse esastan kaldırılmasını ve davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK 355. maddesi gereğince inceleme kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, kooperatifin ortağı olan davalının 21/06/2015 tarihli genel kurulda, devam eden konut inşaatlarının maliyeti ve kooperatif giderlerinin karşılanabilmesi için kararlaştırılan miktarı ödememesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep ettiği, davacı kooperatife karşı olan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı kooperatifle karşılıklı olarak ibralaştıklarını, bu nedenle açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu savunduğu görülmüştür.Davacı kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun 6. ve 7. gündem maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kooperatifin inşaatlarının tamamlanması için her bir üyeden, yaklaşık olarak belirlenen 9.500,00 TL’nin kooperatife veya kooperatif yönetim kurulunun izni ile yükleniciye avans olarak ödenmesine oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu …Toplu Konut Yapı Kooperatifinin 21/06/2015 tarihli Genel Kurulunda alınan 7. nolu kararın aleyhine iptal davası açıldığı görülmüşse de dava açılmasının yeterli olmadığı, genel kurul kararının icrasının geri bırakılmadığı, genel kurul kararlarının iptali için dava açılmış olmasının, genel kurul kararlarının uygulanmasının önlenmesi konusunda bir ihtiyati tedbir kararı bulunmadıkça kooperatifin genel kurul kararları ile belirlenen aidatların ödenmesini talep etme hakkını ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla bu davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır. Genel kurula bakanlık temsilcisinin katıldığı, toplantı ve karar nisaplarının oluştuğu, bir başka anlatımla genel kurul kararlarının yokluk sebeplerinin bulunmadığı görülmektedir. Genel kurulda yapılacak ödemenin kooperatife veya yönetim kurulunun izniyle yükleniciye ödenmesine karar verilmiş olup, davalı ve onun durumunda pek çok üye tarafından tapu devri öncesinde yükleniciye senetle ödeme yapılmış olduğu değerlendirildiğinde, bu sebeple genel kurul kararının yokluğu veya geçersizliğinden söz edilemez.Öte yandan, bilanço açığının kapanması veya ortağın kişisel sorumluluğunun artırılması halinde ek ödemeden söz edilebilir. Bu bağlamda, aidatların artırılması, tapu alınması için bazı giderlerin alınması, gecikme faizi, konutların yapımının hızlandırılması için ek aidat, çevre ve bahçe düzenlemesine yönelik alınan kararlar ek ödeme niteliğinde değildir. Bu gibi hallerde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 31/1 ve 52/1. maddelerindeki ağırlaştırılmış karar yeter sayısına gerek yoktur. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarih ve 2278 E., 2303 K., 05.07.2012 tarih ve 3297 E., 4652 K.,Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.10.2009 2008/1237 E., 2009/11038 K., 05.11.2007 tarih ve 2006/11109 E., 2007/13776 K. sayılı ilamları aynı yöndedir.)Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Eldeki davada sadece yokluk sebeplerinin değerlendirilebileceği, iş bu davanın genel kurul kararının iptali davası olmaması nedeniyle genel kurul kararlarının yerindeliğinin denetlenemeyeceği, ayrıca, bir kooperatif ortağının bağımsız bölümüne ait tapu kaydının adına tescil edilebilmesi için, ortağın taşınmazına yönelik olarak kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olması gerekmektedir. Davacı kooperatifçe, bu ilkeye uygun olarak, davalı ortağın bağımsız bölümünün adına tescili öncesinde, o tarih itibariyle borçları belirlenmiş, bu borçların ödenmesi üzerine ibra edilmiş ve tapu kaydı adına tescil edilmiştir. İbra sözleşmesi malikin tapu tescili öncesi borcuna yönelik olup, ileride doğacak borçların talep edilmeyeceği anlamını içermediği, Kooperatifin inşaatlarının devam etmesi, henüz tasfiye aşamasına da geçmemiş olması, belgede borç miktarının belirlendiği tarihin yazılı olması gözetildiğinde, ana sözleşmenin 61. maddesindeki kesin hesabın somut olayda sözkonusu olmadığı, yapılan hesabın ve istenen bedelin tapu tescili öncesi ortağın borcunun belirlenmesine yönelik olduğu açıktır. (aynı yönde Ankara Bam 23. HD’sinin 07.02.2020 tarih ve 2019/2730 E-2020/207 K sayılı kararı)Bu durumda ilk derece mahkemesince, davalının, genel kurul kararına dayalı olarak talep edilen, inşaat finansman gideri olduğu anlaşılan ödemeden/borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılık bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 11/06/2021 tarih ve 2020/333 E – 2021/421 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 824,16 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 206,04 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 618,12 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 30/09/2021