Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1345 E. 2021/1540 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1345
KARAR NO: 2021/1540
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
ESAS NO: 2020/903 2
KARAR NO:2021/437
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:28/09/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 15/06/2021 tarih ve 2020/903 Esas 2021/437 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı şirket yetkilisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin genel kurulunun müvekkilinin yokluğunda 27/11/2020 tarihinde olağanüstü olarak toplandığını ve sermaye artırım kararı aldığını, zikredilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkilinin ciddi derecede hak kaybına uğramasına neden olduğunu, müvekkili ile amcası …’in ortak olduğu davalı şirketin 17/05/2005 tarihinde tescil edildiğini, sermayesi 50.000,00-TL her biri 50,00-TL’ye ayrılmış 1000 adet hisseden oluştuğunu, bunun 667’sinin …’e 333’ünün müvekkiline ait olduğunu, davalı şirketin idaresinin …’e ait olup tek başına karar aldığını, 10/11/2020 tarihli müdürler kurulu kararı ile 27/11/2020 tarihinde sermaye artırım amacıyla olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verildiği, müvekkilinin yokluğuna rağmen 27/11/2020 tarihli genel kurulunda şirket sermayesinin 250.000,00-TL’ye çıkarılarak 4000 adet hisse arttırıldığını, artırılan hisselerin tamamının …’in payına dahil edildiğini, davalı şirketin bu derece sermaye artırımını gerektirecek kadar faal olmayıp sürekli zarar ettiğini, söz konusu kararın hukuka aykırı olup kararın geçerliliğinin bulunmadığını, aradaki husumetten dolayı müvekkilinin şirketin hiçbir işine dahil edilmediğini, şirketteki hissesinin eritilerek diğer ortak tarafından şirketin tamamen ele geçirildiğini, …’in açıkça kötüniyetle hareket ettiğini bildirerek söz konusu genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: 27/11/2020 tarihli olağanüstü genel kurula ilişkin olarak şirket hissedarlarına taahhütlü mektupla bilgilendirme yapıldığını, ancak davacının genel kurul toplantısına katılmadığını, davacının işbu dava için taraf sıfatının bulunmadığını, sermaye artırımının şirketin kapasitesi üzerinde olduğu hususunun doğru olmadığını, şirketin durumunun sermaye artırımını zorunlu hale getirdiğini, dava dilekçesindeki iddiaların tamamen soyut olduğunu, herhangi bir gerekçeye dayanmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Dava konusu edilen sermaye artırımına ilişkin 27/11/2020 tarihli olağanüstü genel kurul kararında toplantı ve karar yeter sayısı mevcuttur. Zira sermaye artırım kararı öncesi 1000 payın asaleten olmak üzere 667 adet pay toplantıda temsil edilmiş, genel kurulda yapılan teklif 667 pay kabul oluy olmak üzere oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Dosyada mevcut 09/11/2020 tarihli mali müşavir raporundan da anlaşılacağı üzere, önceki sermayenin tamamı nakden ödenmiştir. Ayrıca dava konusu genel kurul kararında artırılan sermayenin 1/4’ü şirketin tescil tarihinden itibaren 3 ay içerisinde, kalan 3/4’ü ise şirketin tescilini izleyen 24 ay içerisinde ödeneceği taahhüt edilerek, TTK madde 585/2, c.2, ve madde 344/1, c.1 şartları yerine getirilmiştir. Genel kurul toplantısının hazırlanması ve toplantıda alınan genel kurul kararlarının yürütülmesi bakımından bir aykırılık bulunmamakla birlikte, çağrı ve ilan usulüne uyulmadığı görülmektedir. Sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararı 27/11/2020 tarihlidir. Dosyada mevcut PTT Gönderi Takip başlıklı evrakta, davacı ortağa 16/11/2020 tarihinde taahhütlü bir mektup gönderildiği, söz konusu evrakın 18/11/2020 tarihinde teslim edildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacıya gündem, toplantı günü ve ilanın çıktığı/çıkacağı gazetelerin bildirildiği anlaşılmadığı gibi, genel kurul kararının kanun ve ana sözleşmeye uygun bir şekilde ilan edildiği de anlaşılmamaktadır. Ayrıca 15 günlük süreye de uyulmamıştır. Zira bilinmeyen taahhütlü mektup ile toplantı arasındaki süre 15 günden azdır. Oysa limited şirketlerde genel kurulun toplantıya çağrılması için çağrıya yetkili kişiler tarafından toplantı gününden en az on beş gün önce, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlatılması, şirketin kendine ait internet sitesinde ilan edilmesi ve pay defterinde yazılı şirket ortaklarına iadeli taahhütlü mektupla bildirim yapılması gerekirdi. Bu haliyle davaya konu olağanüstü genel kurula çağrı usulüne uygun olarak yapılmamıştır. Somut dava, rüçhan hakkı bakımından değerlendirildiğinde ise, kural olarak, her ortak esas sermaye payı oranında, esas sermayesinin artırılmasına katılmak hakkını haizdir. Dış kaynaklardan sermaye artırımı neticesinde yönetim kurulunun yeni rüçhan hakkının kullanılabilmesinin şartlarını bir karar ile belirlemesi, bu kararda pay sahiplerine en az onbeş gün süre vermesi, ayrıca bu kararın tescil ve ilan edilmesi şirketin ve internet sitesine de konulması gerekir. Oysa işbu davaya konu olayda bu yönde bir karar alınmamış olup, artırılan 4000 pay, dava dışı …’in payına dahil edilmiştir. Buna göre dava konusu genel kurul kararıyla davacı ortağın rüçhan hakkının ihlal edildiği sabit olup, söz konusu olağanüstü genel kurul kararı için iptal sebebinin mevcut olduğu kanaatine varılmıştır. İptal davası açabilecekler TTK madde 446’da düzenlenmiştir. TTK madde 446; “
a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilir.”
Somut dava konusu olayda, davacı toplantıya katılmadığı için ilgili hükmün (b) bendi bakımından değerlendirme yapmak gerekmektedir. İşbu maddenin (b) bendine göre ortağın toplantıya katılması veya olumsuz oy vermesi gerekmeksizin bazı usuli aykırılıklar mevcutsa ve bu aykırılıklar kararın alınmasına etkili ise herhangi bir ortağın da bu davayı açabileceği değerlendirilmiş olup, TTK madde 446/1-b hükmündeki ilk sebep çağrının usulüne göre yapılmamasıdır. Usulsüz çağrı nedeniyle genel kurul kararının iptalinin talep edilebilmesi için ayrıca o kararların kanuna, şirket sözleşmesine ve dürüstlük kuralına aykırı da olması gerekir. Yukarıda bahsedilen kanun hükümleri, dosya arasına getirtilen tüm kayıt ve belgeler ile mahkememizce aldırılan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan uzman bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davaya konu olağanüstü genel kurula çağrının usulüne göre yapılmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği, ayrıca davacı ortağın, genel kurula katılamayarak rüçhan hakkının kullanılmasının engellendiği anlaşılmış olup, davacı ortağın genel kurul kararının iptaline ilişkin dava açma hakkı bulunduğu kanaatine varılmakla, davanın kabulü ile, davalı … Ltd. Şti’nin 27/11/2020 tarihli olağanüstü genel kurulu ile bu kurulda alınan kararların iptaline dair karar vermek gerekmiştir. Verilen karar ile; Davanın KABULÜ ile, Davalı … Ltd. Şti’nin 27/11/2020 tarihli genel kurulu ile bu kurulda alınan kararların İPTALİNE…” dair karar verilmiştir.İş bu kararı davalı şirket yetkilisi süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Yerel mahkeme tarafından verilen kararın eksik inceleme sonucu hatalı olarak verildiğini, mahkemenin kararında şirketin gerçekleştirmiş olduğu 27/11/2020 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısı çağrısının usulüne uygun yapılmadığını belirttiğini, mahkemenin uzman bilirkişilerce şirket sözleşmelerinin göz önünde bulundurmadan vermiş olduğu kararın son derece yanlış olduğunu, bu sebeple kararın bozulması gerektiğini, tüm bu nedenlerle mahkeme tarafından verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, limited şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle hükme esas alınan 20.05.2021 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin hukuken isabetli ve yerinde olmasına göre ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre davalı tarafça yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür.Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davalı tarafça yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.Belirtilen nedenlerle, davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 15/06/2021 tarih ve 2020/903 Esas 2021/437 Karar sayılı ilamına karşı davalının yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken istinaf karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28/09/2021