Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1344 E. 2021/1461 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1344
KARAR NO: 2021/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2021
NUMARASI: 2020/908 Esas, 2021/364 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:24/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:24/09/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2021 tarih, 2020/908 Esas, 2021/364 sayılı kararı davalı vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından davacı hakkında 25.10.2010 keşide tarihli 87.000,00 TL bedelli çeke dayanılarak borçlu olduğundan bahisle Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacının hiçbir ticari faaliyetle uğraşmadığını, buna binaen tacir sıfatına haiz olmadığını, davacının davalıyı tanımadığını, davacının icra takibine konu olan çek ile hiçbir ilişkisi bulunmadığını, davacının imzası taklit edilerek davacıya ciranta sıfatı yüklendiğini ve ciranta olduğundan bahisle borçlu sıfatı ile icra takibi ikame edildiğini, haksız ve yasalara aykırı iş bu icra takibinde sadece çek keşidecisinden istenilebilecek çek tazminatının davacıdan talep edildiğini, hukuken cirantadan çek tazminatının talep edilebilmesinin mümkün olmaması ile birlikte usul ve yasalara da aykırı olduğunu, her ne kadar takibe konu çekte davacı cirosu mevcut gibi görünse de söz konusu imzanın davacı tarafından atılmadığını, davacının söz konusu çekin varlığından dahi haberdar olmadığını, takibe konu çekteki davacının cirosu gibi görünen ciro imzasının sahte olduğunu, sahte olarak başkası tarafından imzalanıp davacı adına cirolandığını, mutlak def’i olan sahtelik iddiasının herkese karşı ileri sürülebileceği sabit olup, davacının dava konusu çekten dolayı sorumlu tutulamayacağının ilgili Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile; davacının davalıya 95.961,00 TL ve ferileri yönünden borçlu olmadığının tespitine ve Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli alacaklı …’ın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının … Bankasına ait … numaralı, 25/10/2020 keşide tarihli, 87.000,00-TL bedelli çek nedeniyle alacaklı olduğunu, işbu çekin davacının çocuklarına ait olan … … Ltd. Şti.’ne ait olduğunu, davacının oğlu olan dava dışı …’in davalı ile olan ticari ilişki nedeniyle borcuna karşılık dava konusu çeki verdiğini, söz konusu çekin 27/10/2020 tarihinde davalı tarafından bankaya ibraz edildiğini çekin karşılığının çıkmadığını, çekin arkasına banka tarafından şerh düşüldüğünü, her ne kadar davacı tarafından davalıyı tanımadığı yönünde beyan etmiş ise de telefonda yapılan görüşmelerde hasat sonrası borçlarını kapatacağına ilişkin beyanda bulunduğunu, bunun üzerine davalı tarafından Kayseri … İcra Dariesi’nin … esas sayılı takip dosyasından ödeme emrinin gönderilmemesinin icra dairesinden talep edildiği, sehven ödeme emrinin gönderildiği, davalı talebi üzerine sehven yapıldığına ilişkin tebliğ işleminin yapıldığını, ancak davacı tarafından kötüniyetli olarak işbu davanın açıldığını belirterek öncelikle davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise ticari ilişki nedeniyle verilmiş olan çek nedeniyle davalının alacağı bulunduğundan esastan reddine, kabul anlamına gelmemek üzere çekin arkasındaki cironun davacıya ait olmadığının tespiti halinde ise alacağını tahsil etmek için davacının oğlu olan dava dışı …’in getirmiş olduğu çek nedeniyle yasal hakkını kullanan davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davacının takibe dayanak çek üzerindeki imzasını inkar etmiş olması nedeni ile çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını tespit amacı ile grafolog bilirkişiden rapor alınmış olup, 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda, takibe dayanak çek üzerinde davacının ismi altına atılmış olan imzanın davacının el ürünü olmadığının tespit edilmesi nedeniyle davacının davasında haklı olduğu, davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerektiği, dava dışı … ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle doğmuş olan borcuna karşılık dava konusu çekin davacının oğlu … tarafından davacıya teslim edildiğine ilişkin beyanı nazara alındığında, davalının dava konusu çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, İİK’nın 72/5. maddesindeki koşullar oluşmadığı” gerekçesiyle davanın kabulü İle, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takibe konu, Finansbank … Şubesi’ne ait, keşidecisi … Ltd Şti, lehtarı … olan, … numaralı, 25/10/2020 tarihli, 87.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasındaki takibin dosyamız davacısı … yönünden iptaline, davacı tarafça takibin kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından İİK madde 72/5 gereğince davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İş bu kararı davalı vekili süresi içinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eldeki davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiğini, menfi tespit davasının arabuluculuğa tabi olduğunu, dosya kapsamında toplanan deliller ile eldeki davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediğinin sübuta erdiğini, hal böyle iken yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesinin yerinde olmadığını, davalının gerek davacıyı gerekse de davacının çocuklarını aralarında ticari ilişki olmasından dolayı tanıdığını, aralarındaki ticarete ilişkin kayıtların dosya arasına sunulduğunu, bu nedenlerle davacının oğlu tarafından verilen çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığının davalı tarafından bilinmesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu hususun ispatı noktasında tanık dinletme talebinin yerel mahkemece reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olup kaldırılmasını talep ettiğini, davalının basiretli bir tacir gibi davrandığı ve alacağını tahsil etmeye yönelik hukuki hakkını kullandığının açık olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının lehine kaldırılmasına, davanın açılmasına sebebiyet vermediği ortada olan davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının haklı davasını kabul etmek zorunda kaldığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden kurtulmaya çalıştığını, davalının davayla hiçbir şekilde bağdaşmayan bir yargıtay kararını beyanlarını doğrular nitelikte olduğunu iddia etmesinin davalının kötü niyetini açıkça gösterdiğini, davacının imzasının taklit edilerek ciranta sıfatının yüklendiğini ve ciranta olduğundan bahisle borçlu sıfatı ile icra takibinin ikame edildiğini, akabinde ise tarafınca menfi tespit davasının açıldığını, bu davada yapılan bilirkişi incelemesi ile de iddialarının haklılığının ispat edilmiş olup davanın kabulüne karar verildiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verildiğini beyan ederek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, İİK’nun 72. Maddesi uyarınca, kambiyo senedi vasfındaki çek nedeniyle başlatılmış icra takibinden dolayı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı taraf kambiyo senedi niteliğindeki dava konusu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek, menfi tespit talebini mutlak defilerden olan imzanın sahteliği iddiasına dayandırmış, davacının ciranta olarak çek üzerindeki imzasının, mevcut mukayese imzaları ile kıyaslandığında davacının elinden çıkmadığı yönünde rapor sunulduğu, tüm bunlar ışığında ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu, davalının davacıya karşı başlattığı takipten feragat etmediği, yargılama sırasında da davalının davayı kabul etmediği görülmekle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının da usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davalının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nın 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/05/2021 tarih, 2020/908 Esas, 2021/364 Karar sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması nedeniyle davalının istinaf başvurusunun H.M.K. ‘nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 6.555,01-TL istinaf karar harcından kendisinden peşin olarak alınan 1.640,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 4.915,01-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve istinaf posta giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflarına tebliği işlemlerinin HMK 359/4 uyarınca Dairemiz tarafından yapılması yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde YARGITAY’A temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/09/2021