Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1331 E. 2021/1913 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1331
KARAR NO: 2021/1913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2021
NUMARASI: 2016/647 Esas 2021/336 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/11/2021
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinafa konu edilen 25/05/2021 tarih ve 2016/647 E – 2021/336 sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 11/04/2009 tarihinden itibaren davacı şirkete ait araçlar ile … A.Ş.’ne ait inşaatlardaki şantiyelere toplamda 9.246,65 ton kum emtiası teslim ettiğini, teslim edilen emtialar için teslim fişleri düzenlendiğini, teslim alan şahıslarının … A.Ş.’nin yetkili personelleri olduğunu, … A.Ş.’nin ünvan değişikliği ile … Endüstri A.Ş. ünvanını aldığını, davacı şirket tarafından kum tesliminin yapılmasına rağmen davalı şirketin bir ödeme yapmadığını, Kayseri 3. Noterliği’nin … tarihli ihtarnamesi ile davalı şirkete ihtarın çekilmesine rağmen ihtarın da sonuçsuz kaldığını, 134.076.425,00-TL’nin 11/04/2009 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı şirketten inşaat işlerinde kullanılmak üzere kum satın almadığını, davacı ile davalı arasında kum teslimi hususunda yapılmış yazılı veya sözlü bir anlaşma olmadığını, davalı şirketin davacının davaya konu ettiği tarihlerde … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. (… Beton) ile kum alım satımı konusunda anlaşması bulunduğunu, davacı şirketin dava dışı … Şti. ile bir anlaşmasının olmasının ihtimal dahilinde bulunduğunu, davacı tarafın iddia ettiği gibi bir alacağı var ise alacağın … Şti.’nden talep edilmesinin gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “… taraflar arasında 2009-2010 yılları arasında kum alım-satımı konusunda yapılmış yazılı yahut sözlü bir anlaşma olup olmadığı, davacı şirketin davalı şirkete yahut davalının önceki ünvanı olan … A.Ş.’ne bir kum teslimi yapıp yapmadığı, davacı şirketin davalı şirketten kum teslimi dolayısıyla bir alacak talep edip edemeyeceği hususlarının tespiti amacıyla davalı şirketin yetkili temsilcisi … isticvap edilerek bizzat mahkememizde beyanı alınmış olup, ayrıca davaya konu teslim fişlerinde isimleri geçen davacı şirket çalışanlarına mahkememizce tanık olarak beyanlarının alınması hususunda davetiyeler tebliğ edilmek suretiyle davaya konu edilen davalı şirkete kum teslimine ilişkin beyanları alınmış olup, bu kişilerin beyanlarından davacı şirket çalışanı olup davalı şirkete kum teslimi yapıldığına ve bu kum bedellerinin davacı şirkete yapılıp yapılmadığına ilişkin kesin anlamda bir sonuç elde edilemediği, ayrıca davacı şirket çalışanı …’e ve diğer çalışan …’a HMK’nın 211. Maddesi doğrultusunda teslim fişlerindeki imzaların kendilerine ait olup olmadığı ve imza örneklerinin alınması amacıyla tebligat çıkarılmış olup, belirlenen gün ve saatte duruşmaya gelmedikleri takdirde belgelerdeki imzaların kendilerine ait olduğunun kabul edileceği hususu ihtar edilmekle, usulüne uygun davetiyelerin tebliğine rağmen bu şahısların duruşmaya gelmedikleri anlaşılmakla, teslim fişlerinde isimleri altındaki imzaların kendilerine ait olduğu kabul edilmiştir. Ayrıca mahkememizce aldırılan uzman bilirkişi raporunda da tarafların ticari defter ve belgelerine göre, kendi defterlerinde karşı tarafla ilgili bir kayda rastlanmadığı, davacının dosyaya sunmuş olduğu bir faturanın da olmadığı, dolayısıyla davacının davalıdan 2009-2010 yılları bakımından bir alacağının bulunmadığı belirlenmiş olup, bu haliyle davacının davasını ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.İş bu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde 5 yıl boyunca duruşmalarını takip ettikleri bu dosyanın mahkemece hiçbir şekilde incelenmediğinin anlaşıldığını, mahkemenin onca dinlenen tanığın davacı şirket çalışanı mı yoksa davalı şirket çalışanı mı olup olmadığı konusunda dahi bilgi sahibi olmadığını, davacı şirketin davalıya satmış olduğu kum emtiasına ilişkin alacağının ispatı için delil başlangıcı kurumuna başvurulduğunu, davacı şirketin davalı yana kum emtiası teslim ettiğine ilişkin teslim fişlerinin dosyaya ibraz edildiğini, teslim fişlerinde davalı adına kumu teslim aldığına dair imza atan kişilerin hepsinin, SGK’ya yazılan müzekkere ile davalı şirketin çalışanı olduğu hususunun ispatlandığını, mahkemece, teslim fişlerinde adı geçen kişilerin bir çoğunun davacı tanığı olarak dinlendiğini, bu kişilerin davacı şirketten davalı şirket adına kum teslim aldıklarını belirttiklerini, ayrıca teslim fişlerindeki imzaların da kendilerine ait olduğu hususunu belirttiklerini, ancak mahkemenin, dinlenen bu tanıkları, davalı şirket çalışanı olmasına rağmen, davacı şirket çalışanları sandığını, konuyla alakalı davacı şirket çalışanı olan tanıkların da dinlendiğini, davacı şirketin davalıya kum emtiası teslim ettiği dönemlerde çalışanı olan tanıkların davalı şirkete kum teslim ettiklerini bildirdiklerini, davalı tarafın kendi bildirdikleri tanıkları da mahkemeye gelerek beyanda bulunduklarını, davalı yanca bildirilen tanıkların da teslim fişlerinde davalı adına kum emtiası teslim alan kimseler olarak imzası bulunan kişiler olduğunu, davalı tanıklarına teslim fişlerinin gösterildiğini ve teslim fişlerindeki imzaların kendilerine ait olduğunu bildirdiklerini, davalı yanın husumet itirazında bulunmuşsa da bu iddiasını ispatlayamadığını, davalı tarafın kum emtiasını … adlı bir şirket adına teslim aldığını iddia ettiğini, ancak bu iddiasını ispatlayamadığını ileri sürerek yerel mahkemenin kararının kaldırılarak eksikliklerin giderilmesi ve davalarının kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen satım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davanın dayandığı temel ilişki, satış sözleşmesidir. Davacı tarafından davalı adına düzenlenen kantar ve teslim fişi gereği 134.076,43 TL alacaklı olduğu iddia edilmektedir.Davacı, davalıya 2009-2010 yılları arasında kum sattığını, mal satımı nedeniyle satım bedelinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise satım akdini ve malın teslim edildiği hususlarını inkar etmiştir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Satış sözleşmesi, 818 sayılı BK 182 (TBK’nın 207. ve devamı) maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması, ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Davacı, satım akdi uyarınca BK 182(TBK 207.md) satım konusu malların teslimini yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. Bu ispatlandığında, bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır.Davanın dayanağı olan ve davacı şirket tarafından düzenlenen teslim ve kantar fişlerinin isim ve imza olanlarında, teslim alan kısmında ismi geçenlerin SGK kayıtlarına göre davalı çalışanı olup olmadıklarının tespit edilmesi gerekmekte olup SGK kayıtları ve teslim-kantar fişleri bu noktada karşılaştırılarak davalı çalışanı oldukları tespit edildiği takdirde imzaların bu kişilere ait olup olmadıklarının tespiti yoluna gidilmesi, bu hususta imza sahipleri daha evvel tanık olarak dinlenmişlerse beyanlarına itibar edilerek hareket edilmesi, şayet dinlenmemişlerse davalının imzaları inkar ettiği gözönüne alınarak imza incelemesi yoluna gidilmesi, teslim fişleri altındaki teslim alan bölümlerinde bulunan imzaların sahiplerinin isim ve soy ismi yazılı olmayanlar için ise davacıya bu konuda açıklama yaptırılarak, davacının yapacağı açıklama doğrultusunda imzaların davalıya ya da davalının çalışanına ait olup olmadığı araştırılıp, gerektiğinde belge asılları üzerinde imza incelemesi yaptırıldıktan sonra davacı tarafından davalıya teslim edilen kum olup olmadığı var ise ne miktarda ve cinste olduğunun tespit edilerek karar tesis edilmesi gerekmiştir. Bu hususta aynı bilirkişiden inşaat mühendisi de eklenmek suretiyle bu hususlarda ek rapor alınmasının gerekip gerekmediği, davacının sunduğu teslim-kantar belgeleri, sgk kayıtları ve tanık beyanları örtüştürülerek davacı tarafından davalıya teslim edilen kum miktarı-cinsi belirlenerek 818 sayılı BK.209 (TBK.233) maddesi hükmü göz önüne alınarak teslim tarihindeki ve yerindeki malın ortalama piyasa fiyatı üzerinden alacak miktarının hesaplanması gerekirken eksik inceleme karar tesisi yerinde olmamış, davacının buna yönelik istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak HMK’nun 355. Maddesi uyarınca istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, istinaf eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yukarıda belirtilen yönlerden yerinde görüldüğünden HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince istinafa konu edilen yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-HMK’nın 353/1-a.6 md. gereğince, KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 25/05/2021 tarih ve 2016/647 E – 2021/336 sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde kendilerine iadesine ,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve isitnaf kanun yoluna başvurma harcının ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dava dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, KESİN olarak oybirliği ile karar verildi. 03/11/2021