Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1263 E. 2021/1535 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1263
KARAR NO: 2021/1535
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2021
ESAS NO: 2019/875
KARAR NO:2021/531
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 27/09/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 03/06/2021 tarih ve 2019/875 Esas 2021/531 Karar sayılı ilamına karşı ,davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında sözlü olarak aktolunan sözleşmeler gereği müvekkili şirket tarafından dava dilekçesinin ekinde örnekleri bulunan faturalardaki malların davalıya satışının gerçekleştirildiğini ve malların teslim olduğunu, satım bedellerinin bir kısmının satım öncesi ve satım sonrası muhtelif tarihlerde müvekkili hesabına parça parça ödendiğini, bakiye 8.530,88 TL borcun TTK 1530. Maddesi hükümleri gereği son fatura tarihi 17/04/2019 tarihine 30 gün eklenmek suretiyle 17/05/2019 tarihi itibariyle işlemiş faizi ile birlikte ödenmesi yönündeki girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine davalı aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile takip başlatıldığını, ödeme emrinin tebliği üzerine herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle icra takibine itirazda bulunulduğunu, davalı borçlu tarafından teslim alınan faturaların iade edilmeyerek veya itiraza uğramayarak benimsenmiş olması karşısında malların satın alınmadığına veya fatura içeriğine ilişkin sair itirazların dinlenmesine olanak bulunmadığını, ürünlerin teslim edilmiş olduğunun kabulü ile süresinde itiraz olunmayarak kesinleşen fatura kapsamında yer alan miktarın da alacaklıya ödenmesi gerektiğini, davadan önce arabulucuya da başvurulduğunu ancak anlaşma gerçekleşmediğini ileri sürerek; davanın kabulüne, itirazın iptaline, davalının dava ve takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİNİN İLK DERECE MAHKEMESİNE VERMİŞ OLDUĞU CEVAP DİLEKÇESİNDEN ÖZETLE: Mahkememizin 2019/875 esas sayılı dosyasıyla alakalı müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, konuyla alakalı muavin defter ve kayıtlarının bilahare sunulacağını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda “…Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde talimat mahkemesi aracılığı ile yapılan inceleme neticesinde aldırılan 18/02/2020 havale tarihli bilirkişi raporuna tarafların ticari defterleri itibariyle 7.590,68 TL miktarında alacağının ispat edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda bu miktar her ne kadar 7.600,68 oalrak belirtilmiş ise de, davacı vekilinin 24/02/2020 tarihli dilekçesinde de belirttiği üzere 10,00 TL’lik kısım yönünden bilirkişi raporunda hesaplama hatası bulunduğu anlaşılmıştır. Bu bilirkişi raporunda belirtilen … numaralı 97,29 TL bedelli, … numaralı 503,79 TL bedelli ve … numaralı 389,12 TL bedelli faturalarında ise davalı defterlerinde kayıtları bulunmamaktadır. Davacı vekilince bu faturalar yönünden sevk irsaliyelerinin sunulması nedeniyle ve teslim alan kısmında imzalar bulunması nedeniyle davalı vekiline 18/06/2020 tarihli celse (2) nolu ara karar gereği beyanda bulunması için süre verilmiş, davalı vekili de 08/07/2020 tarihli dilekçesi ile … numaralı sevk irsaliyesi altındaki imzayı kabul etmiştir. Bu … numaralı sevk irsaliyesi içeriği incelendiğinde … numaralı 503,79 TL bedelli faturaya yönelik olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Yani davacı taraf bu fatura yönünden davalının sevk irsaliyesinin altındaki imzayı kabul etmesi nedeniyle malın teslim hususunu ve dolayısıyla akdi ilişkiyi ispat etmiştir. Bu fatura bedelinin önceki taraf defterlerinde itibariyle tespit edilen tutara eklenmesi gerekmektedir. Yani 7.590,68+503,79=8.094,47 TL yönünden davacı akdi ilişkiyi ve üzerinden bulanan ispat yükünü gerçekleştirmiştir. Bu husus basit matematik hesabı niteliğinde olduğundan HMK’nun 30. Maddesi gereği ek rapor aldırılması yoluna gidilmemiştir. Davacı vekili … numaralı 97,29 TL bedelli ve … numaralı 389,12 TL bedelli faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinde imzaları bulunan kişileri bildirmiş mahkememizce de bu kişiler tanık olarak dinlenilmişler ise de, bu kişilerin davalının çalışanları olmadığı gelen Kayseri Melikgazi Sosyal Güvenlik Merkezi’nin yazı cevapları ile de sabittir. Davalı çalışanı olmadığı remi kayıtlar ile sabit olan kişilerin mal teslimine yönelik kabullerinin mahkememizi bağlamayacağı ve bu konuda davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği kanaatine varılmıştır. Davalının bu bedele ilişkin varsa ödeme hususunu bu durumda ispat etmesi gerekir. Davalının bu alacak yönünden ödeme savunması da bulunmamaktadır. Davalı deftelerinde bir kısım ödeme kayıtları olsa da bu kayıtların davacı defterlerinde yer almaması ve ödemeye ilişkin başkaca ispata elverişli bir belge sunulmaması davalının 8.094,47 TL davacı alacağını ödemediği kanaatine varılmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 18/09/2018 tarihli 2017/3266 esas, 2018/4228 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere TTK’nın 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup taraflar arasında mal alım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali davasında uygulama yeri bulunmamaktadır. Ayrıca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 20/10/2017 tarihli 2017/289 esas, 2017/1425 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere TTK 1530. maddenin konuluş amacına baktığımızda, mal tedarik sözleşmeleri kapsamında küçük ve orta ölçekli tedarikçiyi, büyük şirketlere karşı korumak amacıyla getirilmiş bir hüküm olduğu, tacirler arası satım sözleşmelerinde uygulanmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenler ile TTK’nun 1530. maddesi hükümlerinin dava konusu olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda TTK’nun 1530. Maddesinin dava konusu olayda uygulama yerinin bulunmaması ve davalı tarafın takip öncesi temerrüte düşürülmemesi nedeniyle davacının icra takibinde talep ettiği işlemiş faiz isteminde bulunmayacağı kanaatine varılmıştır.Bu nedenler ile davanın davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile, 8.094,47 TL asıl alacak üzerinden icra takibinin devamına, 8.094,47 TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 21,25 oranını geçememek üzere değişen oranlarda avans faiz yürütülmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.Davacı taraf dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. İİK’nın 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davanın kabulüne karar verilen alacak miktarının taraf defterlerine dayalı likit yani belirlenebilir bir alacak miktarı olduğu kanaati ile, İİK’nın 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 8.094,47 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve verilen karar ile; Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile, 8.094,47 TL asıl alacak üzerinden icra takibinin devamına, 8.094,47 TL asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 21,25 oranını geçememek üzere değişen oranlarda avans faiz yürütülmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, İİK’nın 67/2. Maddesi gereği itirazın iptaline karar verilen 8.094,47 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” dair karar verilmiştir.
İş bu kararı davalı vekili süresinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Bilirkişi raporu incelendiğinde tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini tutmadığını, davacının ticari defter kayıtlarına göre müvekkilinin davacıya 7.590,68 TL borcu bulunduğunu, müvekkilinin ticari defter kayıtlarına göre müvekkilinin davacıya hiç bir borcunun olmadığını, davacının açık hesap ilişkisine davalı olarak açtığı davada ticari defter deliline dayanarak davasını ispatlayamadığını, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.İstinafa cevap veren davacı vekilinin dilekçesinden özetle; HMK 344 maddesi hükmü gereği istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasını, kararın kesinleştiğini, istinaf talebinin reddi ile dosyanın ilk derece mahkemesine iadesini, yerel mahkemece verilen karara karşı hukuka aykırı biçimde gerçekleştirilen istinaf başvurusunun esastan reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere ve özellikle hükme esas alınan 17.02.2020 tarihli bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin hukuken isabetli ve yerinde olmasına göre ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, keza her ne kadar davalı cevap dilekçesinde yasal delilleri arasında yemin deliline de dayanmış ise de bu hususun istinaf konusu edilmediği gibi kamu düzenine de ilişkin olmadığının görülmüş olmasına göre HMK 355. Maddesi uyarınca bu husus resen dikkate alınamayacağından davalı vekilince yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür. Bu itibarla; yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara,yasal sebep ve gerekçelere binaen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı,kararın hukuka uygun olduğu,bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına karşı davalı vekilince yapılan istinaf itirazlarının reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Belirtilen nedenlerle, davalı taraf vekilinin asıl borca ve davacı taraf defterlerinin lehe delil olamayacağı hususlarına yönelik yerinde görülmeyen istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 03/06/2021 tarih ve 2019/875 Esas 2021/531Karar sayılı ilamına karşı davalı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b,1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 552,93 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 493,63TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf eden davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-H.M.K. 302/5 maddesi gereğince iş bu ilamın kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararın yerine getirilmesi için gerekli bildirilmlerin, H.M.K. 359/4 maddesi gereğince iş bu kararın taraflarına tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.27/09/2021