Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1235 E. 2021/1426 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1235
KARAR NO: 2021/1426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
ESAS NO: 2014/325
KARAR NO: 2020/590
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 27/09/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/11/2020 tarih ve 2014/325 E – 2020/590 K kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. ile müvekkili … (… San. ve Tic.) arasında ticari alışveriş bulunduğunu, aldığı malzemeler karşılığında davalı şirkete 24/09/2010 tanzim 01/12/2010 vade tarihli 50.000,00-TL bedelli, 08/10/2010 tanzim tarihli 15/01/2011 vade tarihli 20.000,00-TL, 08/10/2010 tanzim tarihli 15/02/2011 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli keşidecisinin …, kefilin ise … olduğu senetleri verdiğini, müvekkilinin davalı şirketten almış olduğu taşyünü malzemesi nedeniyle … Ltd. Şti. ile ekte sunmuş oldukları ince işler işçiliği sözleşmesi ile anlaşmaya vardıklarını ve bu inşaatta davalı tarafından satılan malzemeler ile inşaatın dış yalıtımını yaptıklarını, … Ltd. Şti.’ye yapılan malzemelerdeki hata nedeniyle inşaat dış yüzeyinin tamamen zarar gördüğünü, bu zarar nedeniyle … şirketinin müvekkiline ödemesi gereken hak ediş bedelini ödemediğini ve bu zararın tazminini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı şirkete durumu bildirdiğini ancak davalı şirketten zararın tazmininin sağlanmadığını, bunun üzerine müvekkilinin malzemenin ayıplı olup olmadığının tespiti için Türk Standartları Enstitüsü laboratuvarlarında malzemeyi inceletip hatalı üretim olduğunun raporunu aldığını, alacaklının müvekkiline verdiği ayıplı ve hatalı olan malı defalarca uyarılmasına rağmen düzeltmediğini ve değiştirmediğini, davalı … … A.Ş.’nin hatalı ve ayıplı mallarından dolayı açılacak davada senedin bedelsiz kalacağını bildiği, tespit davasından haberdar olduğu ve senetlerin bedelsiz kalacağını düşündüğü için kötü niyetli olarak 50.000,00-TL bedelli senedi icra takibine koyarak ayıplı mal karşılığında verilen senedi tahsil etmeye çalıştığını, diğer senetlerin vadesi gelmediğinden elinde bulunduğunu, alacaklı firmanın ayıplı mal karşılığında aldığı senedi tahsil etmesinin ticari örf ve kanunlara aykırı olduğunu, 08/10/2010 tanzim tarihli 15/01/2011 vade tarihli 20.000,00-TL ve 08/10/2010 tanzim tarihli 15/02/2011 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli senetlerin davalı elinde bulunduğunu ve bu senetlerinde icra takibine konulması ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenle bonoların icra takibine konulmaması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin … … Ltd. Şti. Firması ile yaptığı sözleşme gereğini yerine getirmemesinden dolayı hak edişin ödenmemesi durumu ile karşı karşıya kaldığını, müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, maddi ve manevi telafisi mümkün olmayan zararlara uğradığından bahisle öncelikle Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan 50.000,00-TL bedelli icra takibinin teminat mukabilinde durdurulmasını, 08/10/2010 tanzim tarihli 15/01/2011 vade tarihli 20.000,00-TL ve 08/10/2010 tanzim tarihli 15/02/2011 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli senetler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli olmasından dolayı %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; ……. A.Ş. Tarafından imal edilen taşyünü … mantolama ürünü …… Ltd. Şti. Tarafından inşaatı sürdürülen … bölgesinde … adlı … blok inşaatında kullanılan ısı yatılım malzemelerinin müvekkili şirketin satışını yaptığı ürünler olduğunu, müvekkilinin bu ısı yatılım malzemesinin imalatçı firması olmadığını, yalnızca pazarlamasını yaptığı, bu nedenle davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, … taşyünü malzemesinin davacıların şantiyesine teslim edildikten sonra davacılar tarafından müvekkili şirkete süresinde ayıplı mal ihbarında bulunmadığını, adı geçen ısı yalıtım malzemelerini birçok şehirde onlarca binalarda kullanıldığını ancak herhangi bir şikayet gelmediğini, müvekkili şirketin pazarlamasını yapmış olduğu ısı yalıtım malzemesinin gerekli standartlara göre istenen değerlere sahip olduğunu, bilmesine rağmen yalıtım malzemesinin hatalı olup olmadığı, uygulama hatasının bulunup bulunmadığı, yine bina yüzeyinden kaynaklanan bir hata bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırdıklarını, bilirkişilerin … yapılarının bina dışı yüzeylerinde 12-14 cm’ye varan düşey ve yatay gönye bozukluklarının bulunduğunu, mantolama işini yapan firmanın mantolama işlemleri ve taşyünü yapıştırılması ile dübellenmesinin aşırı yağışların olduğu bir zaman aralığında yapıldığının, buharlaşmasına zaman tanımadan 1. Ve 2. Kat sıvaların katı yüzeyler oluşturması sonucu bina dışı yüzeyinde ortaya çıkan hatalara neden olacağı yönünde tespitte bulunduklarını, davacıların iddiasının aksine müvekkili şirketin icra takibinde bulunurken kötü niyetle hareket etmediğini, 01/12/2010 vade tarihli 50.000,00-TL bedelli senedin tahsili için 22/12/2010 tarihinde icra takibi yapıldığını, bunun dahi müvekkilinin borçluların borcunu ödemesi hususunda ne kadar yapıcı ve iyi niyetli davrandığını gösterdiğini, davacıların açmış oldukları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, Kayseri … İcra Müdürülüğünün … esas sayılı dosyası ile yaptıkları icra takibinin durdurulması ve 15/01/2011 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli ve 15/02/2011 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli senetler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönündeki taleplerinin reddine, davacıların borcu olmadığının tespiti yönündeki taleplerinin reddine ve haksız ve kötü niyetli dava açan davacıların %40 ‘tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı tarafından satılan taş yünü malzemesinin ayıplı çıkması sonucu bu satım nedeniyle verilen senetler bakımından borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. … Dosyamız kapsamında ihbar olunan … Tekstilin dava konusu taşyünü malzemelerinin üreticisi olduğu,davalı … şirketinin dava konusu malzemeler ile mantolamada kullanılan diğer malzemelerin toptan ticaretini yaptığı, davacılardan …’ün profesyonel olarak mantolama işleri yaptığı ve aynı zamanda davalı şirketin uygulamacı bayisi konumunda bulunduğu, diğer davacının keşide edilen senetlerin kefili olduğu, davalı tarafından davacıya satılan malzemelerin dosyaya sunulu TSE ve ÇŞB raporlarından anlaşılacağı üzere dava konusu taşyünü malzemelerin kısa süreli su absorbsiyonunun maksimum 1kg/m2 olması gerekirken laboratuvar testlerinde ortalama yaklaşık 2,5 kat fazla su emdiğinin tespit edildiği, malzemenin standart dışı ve dolayısıyla ayıplı olduğu, söz konusu ayıbın laboratuvar ortamında tespitinin mümkün olması nedeniyle gizli ayıp niteliğinde bulunduğu, davacının inşaat mühendisi ve profesyonel bir mantolama uygulamacısı olduğu, dolayısıyla malzemenin hangi koşullarda muhafaza edilmesinin gerektiğini bilecek durumda bulunduğu, aynı malzemelerle aynı sitede yer alan diğer blokta yapılan uygulamada dava konusu sorunların yaşanmamasının malzeme montajı tamamlandıktan sonra ve koruyucu sıva öncesinde, şiddetli yağmura maruz kalarak standardın çok üzerinde ve yaklaşık 2,5 kat su emen malzemenin, dava konusu sorunlara yol açtığı, ayrıca montaj öncesinde ve depolama alanında 2,5 kat fazla su emmiş bir malzemenin fark edilmeden işçiler tarafından yerine montajının mümkün olmadığı ve koruyucu ambalajı olmadan su içinde bırakılması veya montajı yapıldıktan sonra ve koruyucu sıva öncesinde yağmura maruz kalması halinde bile dava konusu malzemenin 2,5 kat civarında su emmemesi gerektiği anlaşılmakla ortaya çıkan sorunun teknik olarak montaj, depolama, saklama hatası ile açıklanamayacağı, davacının sorumluluğunun bulunamayacağı, malzemelerin gizli ayıplı olduğu TSE ve ÇSB raporları ile ortaya çıktığı için TSE raporunu 07/10/2010 tarihinde verdiği ve standartlara uygun olmadığını ve kullanılamaz olduğunu bildirdiği, davacının bunun üzerine ihbarını yaptığı malzeme, işçilik, imalat dahil davalının garantisini taşıyan taahhütler nedeniyle davacı alıcının dava konusu ayıplı imalattan sorumlu bulunduğu, davacının hemen hemen aynı zaman dilimi içinde davalıdan hem dava konusu proje şantiyesi ve hem de dava dışı … projesi şantiyesi için malzeme çektiği, dava konusu senedin hangi şantiye için verildiğinin tespitinin mümkün olmadığı, bu durumda anılan senedin cari hesap alacağına karşılık verilmiş olabileceğinin kabulünün gerektiği, dava konusu taşyünü malzemelerin ayıplı tarih itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı B.K’nun 202. Maddesi hükümleri yönünden değerlendirme yapılarak bu seçimlik hakların hangisinin somut olaya uygun düşeceği bakımından yapılan incelemede: davacı vekili senetlerin bedelsizliğini talep ettiği için B.K.’nun 202. Maddesi anlamında ayıp oranında semenin tenzilini talep etmekte olduğu yapılan keşifte kullanılan ayıplı malzemelerinde halen keşif mahallinde olduğu, herhangi bir sökme işlemi gerçekleşmediği için bedelin tenzilini talep etme hakkını kullandığı, bu hakkın B.K’nun 202. Maddesi ile uyumlu olduğu, dava konusu standart dışı ayıplı malzemenin inşaata zarar verilmeden sökülüp davalıya iadesini mümkün ve ekonomik olmadığı ayrıca anılan malzemenin sökme ve moloz döküm alanlarına nakli için ise yaklaşık 12.000,00-TL civarında ekstra bir harcama gerektiği, teknik bilirkişi raporları doğrultusunda malzemenin sökülmesi mümkün ve ekonomik gözükmediği, TSE raporlarında da malın kısmen değil tamamen ayıplı olduğu ve kullanılmaması gerektiği belirtildiği için bedelin tamamının tenzilinin talep edilmesinin yerinde olduğu sonuç kanaatine varılmakla, Açılan davanın kabulü ile, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … takip dosyasına konu edilen 50.000,00-TL bedelli bono ile 08/10/2010 tanzim 15/01/2011 vadeli 20.000,00-TL bedelli bono ve 08/10/2010 tanzim 15/02/2011 vadeli 20.000,00-TL bedelli bono yönünden davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, Davacıların kötü niyet tazminatı talebinin, davalının takip yapmakta kötüniyeti ispatlanamadığı ve tek başına takibin kötü niyeti göstermeyeceği görülmekle reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi gidermeden, ayıplı olduğu iddia edilen malzemeden gerekli numune alınıp, laboratuvar ortamında gerekli deney ve analizler yapılmadan, soyut gerekçeler ve varsayımlar üzerinden düzenlenene bilirkişi raporuna dayanarak karar verildiğini, mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkil şirket tarafından davacıların … … Evleri şantiyesindeki inşaatına, dış cephe için kullanılan 150 yoğunluk – 4 cm mantolama levhası gönderildiğini, malın ayıplı olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, Ümraniye 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/249 D.iş dosyası ile yapılan tespit neticesi verilen raporda “mantolama yapılan yüzeydeki hataların bina dış yüzeyinin aşırı gönye bozukluğu ve uygulama yanlışlıklarından kaynaklandığı” şeklinde değerlendirildiğini, müvekkil şirketin pazarlamasını yapmış olduğu ısı yalıtım malzemesinin gerekli standartlara göre istenen değerlere sahip olduğunu bildiği halde … … Evlerinde uygulanan … taş yünü ısı yalıtım malzemesinin hatalı olup olmadığı ve uygulayıcı firmanın uygulama hatasının bulunup bulunmadığı, yine bina yüzeyinden kaynaklanan bir hatanın bulunup bulunmadığı konusunda bilgi almak için bilirkişi incelemesi yaptırdığını ve bunun için Kimya Mühendisleri Odası … Şubesine müracaatta bulunduklarını ve bilirkişi raporu aldırdıklarını, mahkemenin, davacının kendi uygulama ve ısı yalıtım malzemesinin gerektiği şekilde muhafaza edememesinin ve dava konusu binanın dış yüzeyindeki gönye bozukluklarından kaynaklanan dalgalanma, yüzeyde kabarma ve çökmenin olumsuz sonuçlarından müvekkil şirketi sorumlu tuttuğunu ve istinafa konu kararı verdiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi7nin 2014/9 Tal.sayılı dosyası ile yaptırılan bilirkişi incelemesi ile verilen raporda ve ek raporda müvekkil şirket tarafından pazarlaması yapılan … marka taş yünü malzemesinin ayıplı olmadığının tespit edildiğini, … marka taş yünü malzemesinin davacının şantiyesine teslim edildikten sonra davacıların müvekkil şirkete yasa maddeleri uyarınca usulüne uygun biçimde ve süresinde ayıp ihbarında bulunmadıklarını, yerel mahkemenin … … Evlerinin dış cephesinin uygulamasının tamamına … taş yünü malzemesi kullanıldığı iddiasını kabul ederek hüküm tesis etmesinin hukuka aykırı olduğunu, taahhütnamenin tarihinin 09/08/2010 olduğunu, müvekkil şirketin tadilat ve düzeltme imalatında kullanılacak … … ürünle ilgili, davacının ipotek vermesi şartıyla taahhütname verdiğini, ancak sonradan müvekkil tarafından herhangi bir malzeme gönderilmediği gibi, davacının da ipotek vermediğini, yani bu taahhütnamenin, tadilat ve düzeltme imalatı işi için gönderilmesi muhtemel malzemeler için verildiğini, deney ve laboratuvar incelemesi yapılan ürünün müvekkil şirkete ait olup olmadığının belli olmadığını, müvekkil tarafından dış cephede kullanılan taş yünü malzemesinin davacıya son teslim tarihinin 01/07/2010 olduğunu, aradan geçen uzun bir zaman sonra 23/01/2011 tarihinde davacının, kime ait olduğu belli olmayan taş yünü malzemesinin laboratuvarda deney ve test yaptırması ve bunun müvekkiline ait olan malzeme olduğunu iddia etmesinin hukukta bir karşılığı olmadığını gibi hayatın olağan akışına ters olduğunu, davacı tarafından bina yüzeyindeki taş yünü uygulamasından, davacının tamamen sorumlu olduğunu, davacının, işçilerin hatalarını, binadaki gönye bozukluklarını, yani kendi kusurunun sonuçlarına katlanmadığını, müvekkil tarafından pazarlaması yapılan … taş yünü malzemesi TSE kalite belgesine sahip, yasanın ve yönetmeliklerin aradığı tüm standartlara sahip gerek yurt içinde gerekse yurt dışında satışı ve dağıtımı uzun yıllardır yapılan bir malzeme olduğunu, bugüne kadar da davacının isnat ettiği olumsuz iddialarla karşılaşılmadığını, yerel mahkemenin delillerin takdirinde hataya düştüğünü, yerel mahkemenin yasaya aykırı kararının kaldırılması gerektiğini, iddia edilen numunenin 23/01/2011 tarihinde alındığını, müvekkil tarafından davacıya gönderilen taş yünü … ısı yalıtım malzemesinin en son teslim tarihinin 01/07/2010 olduğunu, usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı tarafından satılan taş yünü malzemesinin ayıplı çıkması sonucu bu satım nedeniyle verilen senetlerin bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dosya kapsamı içerisindeki bilgi ve belgelere, mevcut delil durumuna ve özellikle söz konusu bonoların davaya konu alım satım nedeniyle davalıya verildiği konusunda taraflar arasında herhangi bibr uyuşmazlık bulunmaması ve mahkemece hükme esas alınan 11.05.2019 tarihli kök ve 19.03.2020 tarihli ek bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmelerin dosyaya uygun olduğunun anlaşılmasına göre, ilk derece mahkemesinin uyuşmazlık konusu maddi olgulara yönelik tespit ve hukuki değerlendirmelerinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davalının tüm istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak yerel mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere göre usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kararın hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle usul ve yasaya uygun mahkeme kararına yapılan istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmış, belirtilen nedenlerle, davalının yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 04/11/2020 tarih ve 2014/325 E – 2020/590 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 6.147,90 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 1.536,98 TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 4.610,92 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2021