Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1224 E. 2021/1358 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1224
KARAR NO: 2021/1358
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2021
NUMARASI: 2019/561 Esas, 2021/250 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ:16/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 16/09/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 03/03/2021 tarih ve 2019/561 Esas 2021/250 Karar sayılı ilamına karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif tarafından alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkarıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini ve aynı toplantının 9. maddesinde … A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılması, çıkartılan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8.madde şartları dahilinde ödenmesi hususunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, daha sonra 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatif vekiline yetki verildiğini, verilen yetkiye istinaden davalı aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının kooperatif ortağı olmadığını ve borcu olmadığını ileri sürerek takibe itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, kesin maliyet hesabı yapılmadan kooperatif ortaklığından çıkmanın mümkün olamayacağını, alınan genel kurul kararlarından sonra yönetim kurulunun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her bir ortağına kök maliyete ilave olarak 16.301,89-TL ek maliyet çıkarıldığını, aynı tip dairelere davalıların yaklaşık 100.000,00-TL bedelle sahip olduğunu, diğer üyelerin ise yaklaşık 350.000,00-TL’ye sahip olduğunu, bu durumun kooperatiflerde hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığından bahisle davanın kabulü ile Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan ilamsız takibin haksız ve mesnetsiz olarak başlatılmış olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin kesin maliyet bedelini ödemeden tapusunu devraldığı ve halen kooperatif üyesi olduğu hususlarının kooperatif mevzuatı uygulamasıyla bağdaşmadığını, müvekkilinin kooperatif üyeliğinin yıllar önce sona erdiğini ve mevcut halde koperatif üyeliğinin söz konusu olmadığını, kooperatif ile karşılıklı ibralaşmadan ve üyeliğinin sonlanmasından sonra bir kaç yıl boyunca genel kurul toplantılarına üye olmadığı için çağrılmadığını, müvekkilinin yıllar önce kendisine çıkarılan konut kesin maliyet hesabını ödedikten sonra tapusunu aldığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı kooperatifin müvekkilinden bir alacağı olsaydı dahi zamanaşımına uğradığını, kooperatif üyeliğinin sonlanmasının ardından yasal 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra müvekkilinin herhangi bir borçtan sorumlu tutulmasının söz konusu olamayacağını, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış olan itirazın iptali davasının reddine ve icra takibine konu miktarın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “…davalının yönetim kurulu tarafından belirlenen daire bedellerini ödeyerek taşınmazın tapusunu aldığı, tapu alınmasının veya istifanın kooperatif üyeliğinin sona erdirilmesine yeterli olmadığı, üyeliğin sona ermesi için tapusu alınan dairenin iadesi ile dairenin elde tutulduğu dönemde yararlanılan faydanın da karşılığının kooperatife ödenmesi gerektiği, davalının böyle bir işlemi yapmadığı, öte yandan kooperatif ana sözleşmesinde belirtilen ilkelere göre yapılmış bir maliyet ve bunun ödeme şartlarının belirlendiği genel kurul kararının da bulunmadığı, yapılan ödemenin kooperatif yönetimince belirlenen finansman sağlamak amacına yönelik ara maliyet olup kesin maliyet hesabında dikkate alınması gerektiği, üyeliğin devam etmesi nedeniyle üyelikten kaynaklanan alacağın zamanaşımına uğramayacağı, davacı kooperatifin 30.06.2018 tarihli 2014-2017 yılları arasını kapsayan genel kurulun 8.ve 9. maddelerinde kesin maliyete ilişkin kararların usulüne uygun olarak alındığı, davalıya tahsis edilen dairenin endekslenmiş maliyetinin 161.098,60-TL, ödemelerin endekslenmiş tutarının 98.242,76TL, şerefiye bedelinin 2.000,00-TL ve neticeten davacının kesin maliyet borcunun 64.855,84TL olduğu, genel kurulda alınan karar gereğince bu kesin maliyetin 24 eşit taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığı, her bir taksit tutarının 2.702,33-TL olup davacının kesin maliyet taksit tutarı ve faizini ödemek zorunda olduğu, takip tarihi itibariyle kesin maliyet asıl alacağının 10.809,31TL, işlemiş faizinin 151,92TL olmak üzere toplam borcun 10.961,23TL olduğu, davacı tarafından talep edilen ek maliyetin üyelere verilen dairelerin m2 büyüklükleri farklı olmasına rağmen belirlenen ek maliyetin üye sayısına bölünerek bütün üyelere eşit tutarda belirlenmesinin eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle talep edilemeyeceği, alacağın yargılama sonunda belirlenmiş olması nedeniyle icra inkar, takip başlatılmasında davacının kötüniyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle de kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmayacağı” gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra takip dosyasına davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptali ile asıl alacak 10.809,31-TL, işlemiş faiz 151,92-TL olmak üzere 10.961,23-TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin icra takibi başlatmakta davacının kötü niyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme huzurunda yapılan ikrarın kesin delil niteliği taşıdığını, yerel mahkeme kararında bu delile hiçbir şekilde yer verilmemiş olmasının hiçbir gerekçe gösterilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatiften usulüne uygun olarak istifa eden müvekkiline halen üyeymiş gibi muamele yapılmasının hukuki dayanağı bulunmayıp bu savurma ve itirazlarına rağmen mahkemece inceleme yapılmaksızın eksik ve hatalı hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynı bilirkişinin iki aynı mahiyette ve aynı nitelikteki dosyada farklı rapor tanzim ederek müvekkilinin istifasının geçerliliği ile davacı kooperatifin yönetim kurulu kararı ile ilişiğinin kesildiğine ilişkin herhangi bir tespite yer vermediğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ödemesine ilişkin endeksleme bile yanlış olup endekslenmiş olarak belirtilen miktarın zaten yıllar öncesinde müvekkilince ödenen miktar olduğunu, hal böyle iken hatalarla dolu bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, davacı kooperatifin müvekkili olan eski üyesini istifa tarihinden sonra birkaç yıl genel kurula da çağırmayıp bilahare 2015 yılı ve daha sonraki genel kurul toplantılarına çağırmış olmasının, müvekkilini hazirun cetvellerinde göstermiş olmasının hukuki dayanağı olmayıp buna dayanarak da müvekkilinin sanki üyeymiş gibi müvekkilinden haksız ve mesnetsiz yere para talep etmesinin kabul edilebilir olmadığını, sadece yüklenici firma ve davacı kooperatif arasında yapılan iki blok yapım sözleşmesinin yorumlanması yoluyla hesaplama yapıldığı sabit olmasına rağmen yerel mahkemece dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2010 yılında yapılan kesin maliyet bedelini ödeyerek tapusunu almış olan müvekkili ile de hiçbir şekilde alakası olmayan, henüz ortada yapım aşaması tamamlanmış somut olarak bir A ve B Blokda bulunmadığını, bu iki blokla ilgili ve esasen 1163 sayılı kanun ve ana sözleşmeye tamamen aykırı bir şekilde yapılan hesabın ve buna göre hesaplanan ek maliyetin de hiçbir hukuki ve somut dayanağının olmadığını, kesin hesap kooperatifin yapılmış ve yapılacak olan tüm konutları için birlikte çıkartıldığını, maliyet hesaplamasının geçerli olmasının ana şartının yapıldığını ve yapılacak olan dairelerin tüm maliyetlerinin birlikte çıkartılması olduğunu, nitekim genel kurul tutanaklarının bilirkişice incelenseydi davacı kooperatifçe yapılan son iki genel kurul içinde toplantı yeter sayısının sağlanmadığı bu sebeple de toplantıda alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunun ortaya çıkacağını, dolayısıyla davacı kooperatifin kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamalarına dayanak edilen son iki genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan batıl olduğundan kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamasının da yok olduğundan kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamasının da yok hükmünde olduğunun anlaşılacağını, halihazırda yönetim kurulunun 550 civarındaki üyeye rağmen son genel kurulunun kendilerine ödeme yapmayı kabul edenleri ayırmak ve çıkarmak suretiyle 350 civarında bir üye sayısına göre nisap belirleyip toplanmış ve karar aldıklarını,
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde ve istinafa cevap dilekçesinde özetle; dava konusu maliyet hesabı kesinleşmiş olduğundan bilirkişilerce bu maliyet hesabına ilişkin yerindelik denetimi yapılamayacağını, mahkemece faiz oranının yıllık % 9 alınmış olup alınması gereken oranın yıllık % 18 olduğunu, yerel mahkemece alacağın yargılama sonunda belirlenmiş olması gerekçesi ile icra inkar tazminatı talebinin haksız yere reddedildiğini, davalı alacağın tümüne itiraz etmiş olsa bile itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu tespit edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına mahkum edileceğini, zira borçlunun itirazının borçlu olduğu tespit edilen kısım için haksız olduğunu, borçlunun borçlu olduğunu ve borcun miktarını bildiği veya bilebilecek durumda olduğu halde itiraz ettiği için itirazının haksız olduğunu, davalı …’ ın genel kurul ve yönetim kurulunda alınan kararlar doğrultusunda 24 eşit taksitte ödemesi gereken meblağın ilk dört taksitini ödemediğini, aleyhine başlatılan icra takibinin dayanağını, ne kadar borcu olduğunu bildiği veya bilebilecek durumda olmasına rağmen ilgili takibe itiraz ettiğini, borçlunun borcu olduğunun bilindiği veya durum icabı bilinmesi gerektiği hallerde yapılan itirazın, kötü niyetle yapılmış kabul edileceğini, kötü niyetle yapılmış itirazın kaldırılması ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili kooperatif nezdinde maliyet hesabının ilk defa 2015 yılında çıkartıldığını, 2010 yılı genel kurulunda maliyet hesabının çıkartılmasının gündeme alındığını ancak buna genel kurulca izin verilmediğini, bu nedenle davalının 2010 yılında maliyet hesabını ve % 10 risk payını da ödeyerek istifa ettiği yönündeki savunmasının mesnetten yoksun olduğunu, kooperatif ortaklarının yapmış olduğu toplu ödemelerin endeksleme sonucu kendi lehlerine olduğunu, toplu ödeme yapmanın endeksleme haricinde bir getirisinin bulunmadığını beyan ederek davalının istinaf başvurusunun reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı Kooperatife üye iken üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olması ve 2010 yılında çıkartılan kesin maliyet hesaplamasındaki bedelin % 10′ luk risk payını da ödediğini ve istifa dilekçesi vermiş olması sonucu davacı Kooperatifle karşılıklı ibralaştığını ve ilişiğinin kesildiğini, müvekkilinin kendisine tanınan hak ile tapusunu alarak üyeliğinin sona erdiğini, müvekkilininde bu haktan faydalanarak 2010 yılında hesaplanan konut kesin maliyet bedelini, % 10 risk payını da ödeyerek karşılıklı ibralaşma ve istifa sonucu ayrıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve mahkemece verilen kararın gerekçesinde ibralaşmaya ve özellikle mahkeme önündeki ikrara dayalı savunmaya yer verilmemiş olmasının mahkemece verilen kararın eksik ve hatalı olduğunu gösterdiğini, mahkeme huzurunda yapılan ikrarın kesin delil niteliği taşımadığını, mahkeme kararında bu delile hiçbir şekilde yer verilmemiş olmasının hiçbir gerekçe gösterilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin de aralarında bulunduğu 310 üyenin karşılıklı ibralaşma neticesinde tapularını da alarak kooperatif üyeliğinden ayrıldığının sabit olduğunu, müvekkilinin istifasının geçerliliği ile davacı kooperatifin yönetim kurulu kararı ile ilişiğinin kesildiğine ilişkin herhangi bir tespite yer vermediğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ödemesine ilişkin endekslemenin bile yanlış olup endekslenmiş olarak belirtilen miktarın zaten yıllar öncesinde müvekkilince ödenen miktar olduğunu, hal böyle iken hatalarla dolu bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın kabulünün mümkün olmadığını, davacı kooperatifin, müvekkili olan eski üyesini istifa tarihinden sonra birkaç yıl genel kurula da çağırmayıp bilahare 2015 yılı ve daha sonraki genel kurul toplantılarına çağırmış olmasının, müvekkilini hazirun cetvellerinde göstermiş olmasının hukuki dayanağı olmayıp buna dayanarak da müvekkilinin sanki üyeymiş gibi müvekkilinden haksız ve mesnetsiz yere para talep etmesinin kabul edilebilir olmadığını, sadece yüklenici firma ve davacı kooperatif arasında yapılan iki blok yapım sözleşmesinin yorumlanması yoluyla hesaplama yapıldığının sabit olmasına rağmen mahkemece dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, maliyet hesaplamasının geçerli olmasının ana şartının yapıldığını ve yapılacak olan dairelerin tüm maliyetlerinin birlikte çıkartılması olduğunu, davacı kooperatifçe yapılan son iki genel kurul için de toplantı yeter sayısının sağlanmadığı bu sebeple de toplantıda alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunun ortaya çıkacağını, dolayısıyla davacı kooperatifin kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamalarına dayanak edilen son iki genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan batıl olduğundan kesin maliyet ve ek maliyet hesaplamasının da yok hükmünde olduğunun anlaşılacağını, yerel mahkemece dikkate alınmayan, buna karşılık Dairemizce yapılacak istinaf incelemesinde bu konuda tekrar kooperatife alınan üyelerin araştırılması ödemede bulunup bulunmadığının araştırılması ve genel kurullara katılıp katılmadığı ve oy kullanılıp kullanmadığı hususlarında inceleme yapılmasını talep ettiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili istemiyle Kayseri … İcra Dairesi’ nin… Esas sayılı dosyası ile başlatılmış icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.Kayseri …İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyasında; alacaklının …Konut Yapı Kooperatifi, borçlunun … olduğu, 13.899,83-TL toplam alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu anlaşılmıştır.Kooperatifinin 30/06/2018 tarihli Genel kurul toplantısında alınan 8. numaralı kararda; kesin maliyet sonucu (tapusunu alan dairenin teslimi alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit halinde ödenmesinin kabul edildiği, 9. maddesinde ise 2014 yılında yapılan kesin maliyet hesabından sonra … A.Ş’ nin başlattığı icra takipleri ve işletilen temerrüt faizleri sebebiyle çıkan ek maliyet ve ek ödemelerin görüşülüp karara bağlandığı, bu doğrultuda …’ ın kooperatif için kullanılan kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması nedeniyle yönetim kuruluna kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyeti de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartlarında ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği görülmüştür.
Mahkemece aldırılan 22/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davacı Kooperatifin davalıdan 10.809,31-TL kesin maliyet taksit alacağı, 151,92-TL işlemiş faiz alacağının olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur. (Yargıtay 23. HD 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar) Bu durumda davacının talep edebileceği alacak tutarının 10.961,23-TL olduğu yönündeki mahkeme kararında usul ve esas açısından herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Aynı zamanda davacının davalı hakkında işbu ilamsız icra takibini başlatırken kötüniyetle hareket ettiği ve dolayısıyla İİK.67/2 mad gereği haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden koşullarının oluşmaması nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur.
Davacının katılma yoluyla istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirme: İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarının belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilir olduğunun kabulü için borcun bütün unsurlarının bilinmekte ya da bilinmesi gerekmektedir. Böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Olayımıza gelince; icra takibinin dayanağına ve niteliğine göre miktarı belli,hesaplanabilir yani likit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıda açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, koşulları oluştuğu halde kabul edilen miktar üzerinden davacı alacaklı lehine takibin devamına karar verilen 10.961,23-TL asıl alacak üzerinden % 20 oranında icra tazminatına da hükmedilmesi gerektiği halde yanılgılı sebeplerle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir. Belirtilen nedenlerle davacının katılma yoluyla istinafı yerinde görülmekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince araştırılacak başkaca husus bulunmadığından ve yeniden yargılamayı da gerektirmediğinden belirtilen yönlerden düzeltilmek suretiyle yeniden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 03/03/2021 tarih ve 2019/561 Esas 2021/250 Karar sayılı nihai kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
HMK ‘nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 03/03/2021 tarih ve 2019/561 Esas 2021/250 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına buna göre;
“1-Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra takip dosyasına davalı tarafın yapmış olduğu itirazın iptali ile asıl alacak 10.809,31-TL, işlemiş faiz 151,92-TL olmak üzere 10.961,23-TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olduğundan takibin devamına karar verilen 10.961,23-TL asıl alacağın % 20’si oranındaki 2.192,24-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin icra takibi başlatmakta davacının kötü niyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle reddine,
4-Reddedilen kısım yönünden, alınması gerekli 59,30-TL ilam harcı ve 279,06-TL arabuluculuk ücreti olmak üzere toplam 338,36-TL’den, dava açılışı sırasında tahsil edilen 167,88-TL peşin harcın mahsubu ile 170,48-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Kabul edilen kısım yönünden, alınması gerekli 748,76-TL ilam harcı ve 1.040,94-TL arabuluculuk ücreti olmak üzere toplam 1.789,70-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafın yaptığı 44,40-TL başvurma harcı, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 92,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 636,40-TL’nin kabul – red oranına göre; (davalı tarafın yaptığı 1.353,00-TL yargılama giderinin kabul – red oranına göre mahsubu ile) 215,82-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
9-Davalı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalı tarafa iadesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davacıya ödenmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 2.938,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davalıya ödenmesine,”
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı 59,30-TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yatırdığı 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 3 adet elektronik tebligat ücreti 16,50-TL, dosya gönderi gideri 57,50-TL olmak üzere toplam 236,10-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak istinaf eden davacıya verilmesine,
5-İstinaf eden davalıdan alınması gerekli olan 748,76-TL istinaf karar ve ilam harcından davalının peşin yatırdığı 187,19-TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye eksik kalan 561,57-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafın yatırdığı istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve yaptığı istinaf posta/yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-HMK’nın 302/5. maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 16/09/2021