Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1222
KARAR NO: 2021/1383
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
ESAS NO: 2015/1373
KARAR NO: 2021/439
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİH: 17/09/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 21/04/2021 tarih ve 2015/1373 E – 2021/439 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; , müvekkilinin davalı kooperatifin … numaralı üyesi olduğunu, kooperatif bünyesinde çalışan yetkili personeller hakkında kooperatifteki usulsüz işlemleri ve tahsilatları nedeni ile ortadan kaybolduğunu, yüzlerce çiftçinin mağdur edildiğini, yapılan müfettiş incelemesinden de herhangi bir sonuç alınamadığını, ayrıca Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, davalı kooperatif çalışanının müvekkilinin imzasını taklit etmek suretiyle kredi sözleşmesi ve borç senetleri tanzim ettiğini, üyelerin kooperatife olan güvenini de kullanarak kredilerde imza eksiği olduğunu veya yapılandırma yapıldığını söyleyerek kredi sözleşmesi tanzim ettiğini ve yapılan ödemelerin borçtan düşülmediğini, müvekkilinin maddi olarak zor durumda bırakıldığını, 09/09/2013 tarih … nolu, 20.557,59-TL meblağlı senedin ödenmiş olmasına rağmen borcundan düşülmediğini, 21/10/2013 tarih … nolu 2.750,00-TL meblağlı kredi borç senedi ve 31/10/2013 tarih…nolu 5.691,00-TL meblağlı kredi borç senedi adı altında düzenlenen sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ve belirtilen ürünü müvekkilinin kullanmadığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla borçların dava sonuna kadar icra takibine konu edilemeyeceğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu kredi sözleşmelerine konu asıl alacakları ve ferileri yönünden davalı kuruma müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili kooperatif ile davacı arasındaki ilişkinin ticari bir ilişki olmadığını bu nedenle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, kooperatiflerin krediler ile ilgili alacak senetleri, kağıtlar ve her türlü taahhütname ve sözleşmelerin ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından parasız olarak tasdik olduğunu, bu suretle tasdik olunan senet ve belgeler İİK.”nun 38 maddesinde yazılı belgeler hükmünde olduğunu, senetlerin protestoya tabi tutulamayacağını, müracaat halinde tasdik muamelelerinin noterler tarafından da yapıldığını, tasdik edilen belgelerin yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun düzenledikleri belgeler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğunu, peşin ödeme iddiasının davacı tarafından yazılı delil ve belgelerle ispatı gerektiğinden bahisle haksız açılan davanın öncelikle görev yönünden reddine, bunun mümkün olmaması halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Davacı … numaralı 20.557,59TL bedelli,… numaralı 2.750,00TL bedelli ve…numaralı ve 5.691,00TL bedelli senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. 20.02.2019 tarihli celsede davacı … ve … numaralı senetlerdeki imzanın kendisine ait olduğunu,… numaralı senetteki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. … numaralı senet üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan teknik uzman raporuna göre iş bu senet üzerindeki imzanın davacının el ürünü olduğu anlaşılmıştır. Dosyanın incelenmesinde davacı ile davalı kooperatif arasında imzası ve içeriği inkar edilmeyen Tarım Kredi Kooperatifleri Kredi Genel sözleşmesinin düzenlenip imzalandığı, bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlığın olmadığı, bu sözleşmeye istinaden davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, sözleşmenin 19. maddesine göre ortak ve müteselsil kefiller, kooperatifle aralarında çıkacak her türlü anlaşmazlıklarda kooperatife ait defter, kayıt ve belgelerin yegane kesin delil olacağını ve bunlara hiçbir şekilde itiraz etmeyeceklerini kabul ve taahhüt ettiklerinin açıkça düzenlendiği, davacının iş bu sözleşmeyi imzalamış olması nedeniyle gerek davalı kooperatif, gerekse üyesi olan davacı yönünden tarafları hukuken bağlayıcı ve geçerli nitelikte bir sözleşme olduğu anlaşılmıştır Menfi tespit davalarında genel ispat yükü alacaklı konumunda olan davalı tarafta bulunmaktadır. Ancak menfi tespit davasının kambiyo senedinden kaynaklanmış olması durumunda ispat yükü yer değiştirerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/04/2018 tarihli 2017/19-819 esas 2018/771 karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere menfi tespit davacısının üzerindedir. Davacının yazılı belgeye karşı yazılı belge kuralı gereğince iddialarını yazılı olarak ispatlayamadığı görülmüştür. Dosya kapsamındaki davalı kooperatif ile taraflar arasındaki borç ve alacak ilişkisinin, taraflar açısından yegane ve kesin delil olarak kabul edilmiş olan kooperatifin kayıtlarında yer aldığı ve işlendiği, dayanak belgelerinin de tarafların imzasını içerdiği, bu belgeler yönünden açık şekilde bir sahtelik ya da imza inkarının bulunmadığı, davacının bu konudaki işlemler yönünden davalı kooperatif çalışanının hata, hile vs. davranışları bulunduğuna dair menfi tespite ilişkin iddialarının da somut, yazılı, kesin ve yeterli delil ve belgelerle ispat edilemediği kanaatine varıldığından açılan davanın reddine, davalının tazminat talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı kooperatif çalışanı tarafından kooperatif üyelerine karşı üyenin yerine sahte imza atmak, borç ödemelerini elden alarak senet iade etmeyip mükerrer tahsilat yapmak, alınan ürünü fazla göstererek, aradaki farkı kendisi için menfaat olarak almak, borcu yapılandırıyormuşçasına yeniden kooperatif nezdinde borçlu göstermek gibi değişik yöntemlerle üyeler üzerinden kendisine menfaat sağlaması ve bu durumun da fark edilerek suç duyurusunda bulunulması üzerine Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … hazırlık sayılı dosyası ile soruşturma açılmış ve halen de devam ettiğini, huzurdaki davaya konu olayda da müvekkilin ödemiş olduğu borcu yenileme imiş tekraren borç olarak kayıtlara geçtiğini, bunun yanında sahte senet düzenleyerek müvekkili borçlu hale getirdiğini, müvekkile ait olduğu ileri sürülen ve imzasına itiraz edilen senet yönünden Kayseri” de imza incelemesi yaptırıldığını ve imzanın müvekkile ait olduğu yönünde rapor çıktığını, bu rapora karşı itirazların sunulduğunu ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması talep edildiğini ancak yerel mahkemece bu itirazların dikkate alınmadığını, bunun yanında imzasına itiraz edilmeyen senet yönünden ise gereği gibi inceleme yapılmadığını, öncelikle faturalar üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadığını, Müvekkilin ödeme yapması ise icra tehdidi altında olduğunu, bu borcu kabul anlamına gelmediğini, yerel mahkemece yapılan yargılama esnasında kooperatifin stoklarından ilgili senet tarihlerinde faturalarda belirtildiği şekilde motorin, gübre ve diğer mal ve para çıkışı yapılıp yapılmadığı tespit edilmediğini, bu tespit yapılmadan tanzim edilen bilirkişi raporunda borcun ödendiği yönündeki beyanların karara esas alınması usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatife mal giriş ve çıkışlarının karşılaştırılması halinde tüm olay açığa çıkacak iken bunun yapılmamıs olması büyük oranda hak kaybına sebep olduğunu, bu davayı salt ticari dava olarak kabul etmek mümkün olmadığını, yerel mahkeme karanının bozulmasını, davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak talep gibi davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, kooperatif üyesi davacının kooperatifte meydana gelen usulsüzlükler nedeni ile hakkında düzenlenene borç senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davacının davaya konu senetlerden dolayı borçlu olmadığını, yeterli ve kesin delillerle ispat edememesi nedeniyle davanın reddine ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul,yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı,bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı,kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 21/04/2021 tarih ve 2015/1373 E – 2021/439 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 362/1-a bendi uyarınca KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.16/09/2021