Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1212 E. 2021/1332 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1212
KARAR NO: 2021/1332
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2021
ESAS NO: 2020/810
KARAR NO: 2021/346
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/09/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/03/2021 tarih ve 2020/810 E – 2021/346 K kararına karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2009 yılında kamu sektöründe taahhüt işlerini yapmak amacıyla kurulduğunu, 2013 yılına kadar özel sektörde alt taşeron olarak faaliyetlerine devam ettiğini, 2013 yılından itibaren kamu ihalelerine katılmaya başladığını, bugüne kadar ana firma olarak faaliyetlerine devam ettiğini, birçok kamu kurumundan aldığı taahhüt işlerini zamanında teslim ettiğini ve hali hazırda çalışmalarına devam ettiğini, diğer taraftan şirketin gıda ve hayvancılık sektöründe faaliyette bulunduğunu, 600 büyükbaş hayvan kapasitesine sahip üretim tesisine sahip olduğunu, damızlık ve besi hayvancılığı ile süt ve süt ürünleri üretimi yaptığını, bu alanda marka yaratma çalışmalarına devam ettiğini, şirketin hizmet sektöründe de faaliyetlerinin bulunduğunu mülkiyeti Erciyes Üniversitesi … Yüksek Okulu’na ait olan kantin ve cafesinin işletmesinin şirket tarafından yürütüldüğünü, şirketin konut inşaat faaliyetlerinin de bulunduğu, halihazırda Kayseri’nin … mevkiinde 6 adet villa yapım işine başlanıldığını, ruhsat sürecinin devam ettiğini, şirket bünyesinde toplam 150 işçi çalıştığını, … ‘nin önde gelen firmalarından olduğunu, şirketin borca batık olmadığını, müvekkilinin konkordato talebinin iflas dışı, tenzilat konkordatosu ile mühlet esaslı ve borçların yapılandırılarak vadelendirilerek, şirketin bir kısım taşınmazlarının alacaklılara devredilerek ya da piyasa fiyatlarından satarak finansman maliyetlerinin azaltılmasına, borcun tasfiyesine yönelik konkordato olduğunu, şirketin olağan faaliyetlerinden elde edilecek gelirler, şirketin mal ve hizmet satışından ortaya çıkan senetsiz ve senetli alacakların tahsili ile şirket adına kayıtlı taşınır ve taşınmazların paraya çevrilmesi ile elde edilecek gelirlerle şirket borçlarının ödeneceğini, İİK’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunun mahkemece tespiti halinde davacı şirket için tensiben derhâl üç aylık geçici mühlet kararı verilmesini; İİK’nun 287. maddesine göre geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi ve İİK’nun 290. maddesinde sayılan görevleri ifa etmek üzere geçici konkordato komiseri görevlendirilmesine; komiser ücretinin şirket bünyesinden ödenmesine karar verilmesini; müvekkili şirket hakkında tensiben İİK’nun 297. maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, müvekkili borçlu şirketin malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirlerin alınmasını; bu kapsamda olmak üzere İİK’nun 294. müvekkili borçlu şirket aleyhine İİK’nun 206. maddesinin birinci sırasında yazılı alacaklar hariç olmak üzere 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere takip işlemleri yapılmasının yasaklanmasına ve evvelce başlamış takiplerin durdurulmasına, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararlarının uygulanmasının yasaklanmasına, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemesinin durdurulmasına tensiben karar verilmesini; İİK’nun 297. maddesine göre, müvekkili şirketin mühlet içinde komiserin nezareti altında işlerine devam edebileceğine; buna karşılık mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemeyeceğine, kefil olamayacağına, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemeyeceğine, takyit edemeyeceğine ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağına; aksine yapılan işlemlerin hükümsüz olduğuna karar verilmesine; geçici mühlet içerisinde İİK’nun 298. maddesine göre, konkordato komiserinin müvekkili şirketin mallarının defterinin tutulmasına ve mallarının kıymet takdirlerinin yaptırmasına karar verilmesine; müvekkilinin başka yerdeki malları bakımından değer tespit işlemlerinin o yer icra dairesi marifetiyle yaptırılabileceğine karar verilmesini; İİK’nun 288. maddesine göre, 3 aylık geçici mühlet kararının, … Gazetesi’nde ve … Kurumu’nun resmî ilân portalında ilân edilmesine; derhal … müdürlüğüne, … müdürlüğüne, vergi dairesine, gümrük ve posta idarelerine, … Birliği’ne, … Bankaları Birliği’ne, mahallî ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kurulu’na ve diğer lazım gelen yerlere bildirilmesine; İİK’nun 289. maddesine göre geçici mühlet süresi içinde (3 ay + 2 ay) mahkemece bilirkişi incelemesi de dahil olmak üzere tüm incelemelerin yaptırılarak müvekkili şirket hakkında 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahil … vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Katılım Bankası Anonim Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil … Ltd. Şti. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetlerinden dolayı alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Ltd. Şti. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Limited Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Anonim Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetlerinden dolayı alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … A.Ş. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … A.Ş. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … A.Ş. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Anonim Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … A.Ş. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Limited Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … A.Ş. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Anonim Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetleri nedeniyle alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Bankası …. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Finans A.Ş. vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Anonim Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … Limited Şirketi vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten ticari faaliyetlerinden dolayı alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahil … vekili müdahale dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, müdahil sıfatı ile davaya kabullerini ve davacının konkordato talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Talep, İİK’nun 285. ve devamı maddeleri uyarınca konkordatonun tasdiki isteğine ilişkindir. Davacı, … Müdürlüğü’nün…/Merkez sicil numarasında kayıtlı bir Limited şirkettir. Adresi ve muamele merkezi … olduğundan işbu konkordato talebi yönünden mahkememiz görevli ve yetkilidir. Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde konkordato tasdik talebinde bulunulabileceğine ilişkin yetkinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı şirketin dava dilekçesi ve ekindeki ön projesi ve belgelerine istinaden yapılan inceleme sonucu 13/09/2018 tarihli tensip tutanağı ile İİK’nun 286. ve devamı maddelerine binaen 3 aylık geçici mühlet kararı verilmiş ve geçici mühlet süresi içerisinde İİK’nun 294, 295, 296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına, şirket aleyhine ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmasının tedbir yoluyla durdurulmasına, şirkete konkordato komiseri atanmasına karar verilmiş ve atanan komisere şirketin defterlerini tutarak projesinin incelenmesi, şirketin faaliyetlerine nezaret etmesi ve kanundan kaynaklanan diğer görevleri yapmak suretiyle rapor düzenlemesi görevi verilmiştir. Ayrıca yasada yazılı ihtiyati tedbirlere karar verilmiştir. Verilen geçici mühlet kararı, tedbirler ve atanan konkordato komiseri ile ilgili gerekli ilanlar yapılmış ve ilgili kurumlara gerekli bilgiler verilmiştir. Davacı tarafından gerekli iflas avansı ve konkordato gider avansı verilen süre içerisinde dosyaya yatırılmıştır. Konkordato komiserinin raporları ile davacı tarafın talebi birlikte gözetilerek 10/12/2018 tarihli duruşmada, 3 aylık geçici mühletin süresinin dolmasından itibaren 2 ay süreyle uzatılmasına karar verilmiştir. Tüm kararların yasa gereği ilanları yaptırılmış ve ilgili mercilerine yazılan yazılarla bildirilmiştir. Davacı şirketten alacaklı olduğunu bildirenlerin müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmiş ve gerek yazılı gerekse sözlü beyan ve itirazları alınmıştır… Tüm bunlar dikkate alındığında davacı ile aralarında tek tek anlaşma belgesi düzenleyen alacaklılar yönünden yapılan incelemede kimi alacaklıların konkordato projesinde ön görülen 1 yıllık ödemesiz dönemi beklemeden borç ödenmesine başlanacağı, yine projede ön görülen 36 aylık vadelendirmeden daha kısa süreli vadede borcun ödenerek kapatılacağı, bankalar yönünden kararlaştırılan vadelendirme dönemi içinde faiz işlemeye devam edeceği görülmekte olup, bu anlaşma ve vadelendirmeler ilgili alacaklının lehine, diğer alacaklıların ise aleyhinedir ve bu nedenle de alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini bozacak niteliktedir. Davacının sunmuş olduğu konkordato ön projesindeki takvime uygun hareket etmeden çoğu alacaklılar ile protokoller imzalayarak alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi ve her alacaklıya garameten yahut eşit taksit sayısı ile ödeme yapılması kuralına aykırı hareket ettiği ortadadır. Yukarıda sözü edilen bazı alacaklılarla yapılandırmaların mahkememizin denetiminde gerçekleştiği söylenemez. Zira mahkeme konkordato komiserini atamakla onun hukuka uygun biçimde davranacağı konusunda bir öngörüden hareket eder. Komiserin, borçlunun açıkça hukuka aykırı işlemlerine göz yumması ya da destek olması mahkememizin bunları tasvip ettiği anlamında yorumlanamaz. Davacı vekili mahkemenin emredici düzenleme olan İİK’nun 305/son fıkrası anlamında gerek komiser raporları sonrasında gerekse tasdik duruşması sırasında komisere emir verseydi söz konusu yapılandırmaların geçerli olmadığı durumlarda komiser tutanağında da yer aldığı üzere konkordato projesine evet oyu kullanan kişilerin konkordato projesine yine de evet deyip demeyeceklerinin komiser tarafından belirlenebileceği ileri sürmüştür. Oysaki alacaklılar toplantısı yapılıp bitirildikten sonra geri dönülerek tahminlere dayalı olarak hangi alacaklının ne yönde oy kullanacağı hakkında fikir üretmek ve buna göre yeniden nisap sağlanması da mümkün değildir. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/d maddesindeki düzenlemenin sadece tenzilat konkordatoları için uygulanacağına dair ne yasalarda ne de öğretide bir görüş bulunmamaktadır. Kaldı ki faizsiz bütün konkordatolar yıllık faiz oranı kadar tenzilat içermektedir. Süreç içinde komiserin onayıyla yapılan sözleşmelerin konkordato hükmünün dışında kaldığında tereddüt bulunmamaktadır (İİK m.308/c, f.IV). Ancak bu sözleşmeler yeni finansal kaynak bulunması ya da uygun bir maliyet/kâr oranı ile kaynak yaratarak borçların ödenmesini sağlayacak sözleşmelerdir. Oysa eldeki davada sözleşmenin tarafları zaten davacı borçludan alacaklıdır yani bunlar arasında bir sözleşme vardır. “Protokol” adı altında düzenlenen metinler aslında yeni sözleşmeler değil, mevcut sözleşmelerin “ödeme/ifa” kısımlarını yeni şartlara bağlayan tadillerdir. Bu tadillerin komiserin onayıyla yapılmış yeni sözleşme olduğu ve konkordato hükmü dışında kalacakları da kabul edilemez. Yukarıda yer alan istinaf kararlarında da belirtildiği üzere alacaklılar arası eşitlik ilkesine göre kural olarak hiçbir alacaklı diğerinin zararına olarak öncelik ya da ayrıcalık elde edemez. Borçlu açısından bakıldığında ayrıcalık sağlama yasağı hem proje aşamasında hem de konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte söz konusudur. Bu yolla oylamanın manipüle edilmesi suretiyle nisabın sağlanmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Konkordato taleplerinde uygulamada sıklıkla görüldüğü üzere alacaklılar toplantısı neticesinde İİK’nun 302/3. maddesinde yer olan oy nisaplarını sağlayamayan konkordato talep eden gerçek ve tüzel kişiler 7 günlük iltihak süresi içerisinde red oyu verenlerle konkordato projesinden daha lehe olacak şekilde anlaşma ve protokoller yaparak bu alacaklıların projeye evet oyu vermesini istemektedir. Konkordato talep eden borçlu ilgili alacaklıların iltihak süresindeki evet oyları ile birlikte projesini tasdik ettirmeye çalışmaktadır. Her ne kadar İİK’nun 308/d. maddesi uyarınca bu şekilde yapılan anlaşmalar geçersiz ise de konkordato talep eden borçlunun bu şekilde işlemlerinin mahkemece resen gözetilmesi ve bu hususun konkordato talep edenin iyi niyetli olup olmadığı konusunda değerlendirmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Yukarıda da açıkça ifade edildiği üzere konkordato talep eden İİK’nun 308/h. maddesi uyarınca rehinli alacaklılarla ayrı ayrı anlaşma yapabilir ancak adi alacaklılarla bu şekilde ayrı ayrı anlaşma yapabilmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Konkordato talep edenin adi alacaklılarla ayrı ayrı anlaşma yapması halinde herkes için geçerli olan ve alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi gereğince mahkemece hükmedilen konkordato projesinin herhangi bir işlevi kalmayacak ve birtakım alacaklılar aleyhine bir durum oluşacaktır. Aslında bu şekilde yapılan proje dışı anlaşmalarda ilgili anlaşmayı imzalayan alacaklılar projeye değil kendi özel anlaşmalarına evet oyu vermektedir ve konkordato projesine göre değil, her birinin davacı ile imzaladığı protokol ve benzeri anlaşma belgeleri hükümlerine göre alacaklarını tahsil edeceklerdir. Konkordato talep eden davacı şirketin yukarıda açık açık ve ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere evet oyu veren alacaklılarla projeden hariç protokol ve benzeri şekilde belgelerle çeşitli anlaşmalar yaptığı bu yöndeki dosya içerisinde bulunan anlaşmaların alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini ihlali niteliğinde olduğu konkordato talep edenin konkordato projesini tasdik ettirmek için kötü niyetli olarak hareket ettiği kanaatine varılmıştır. Yine İİK’nun 305. maddesini son cümlesinin uygulanmasını talep etmiş ise, “….mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir” şeklindeki talep konusu bu düzenlemesinin uygulanabilmesi için konkordato talep edenin temel ilke olan iyi niyetli olması, konkordato projesinin alacaklar tarafından onaylanmış ve İİK’nun 305. maddesindeki tüm koşulların sağlanmış olması gerekir. İş bu davada da yukarıda açıklandığı üzere alacaklıların önemli bir kısmı ile davacının ayrı ayrı ödeme ve vadelendirme anlaşması yapmasının alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini ihlali niteliğinde olduğu konkordato talep edenin konkordato projesini tasdik ettirmek için kötü niyetli olarak hareket ettiğinden bu hükmün uygulanamayacağı açıktır. Bu nedenle davacı şirketin konkordato talep ve davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 30/10/2020 tarihli, 2020/684 Esas ve 2020/738 Karar sayılı ilamından sonra mahkememizce …, …, … ve …’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 20/02/2021 tarihli rapordan, konkordato komiser raporundan ve dosya kapsamındaki delillerden davacı şirketin borca batık olmadığı görülmektedir. Davacının borca batık olmaması ve İİK’nun 292. maddesinin koşullarının bulunmaması nedeniyle davacının iflasına, Davacının konkordato talep ve davasının reddine, davacı hakkında verilmiş olan kesin mühlet kararının ve konkordato komiserinin görevleri dahil olmak üzere davacı hakkında verilmiş olan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2020/684E. 2020/738K. Sayılı ilamı doğrultusunda, davacı şirketin borca batık olup olmadığı hususunda rapor alınmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edildiğini, bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemeler neticesinde tanzim edilen raporda, müvekkil davacı şirketin faaliyetlerine devam etmekte olduğu, davacı şirketin borca batık olmadığı, şirketin aktif ve pasiflerine bakıldığında 12.488.251,65TL öz kaynağının bulunduğu, şirketin yapmış olduğu işlerden kaynaklı hakedişe bağlanmamış 5.125.000,00TL alacağının bulunduğu belirtildiğini, bilirkişi heyeti raporu ile müvekkil şirketin borca batık olmadığı ispat edildiğini, Kayseri BAM 6. Hukuk dairesi kararında açıkça, İİK. 308/d. Maddesinde konkordato haricinde yapılan imtiyazlı vaatlerin hükümsüzlüğünün düzenlendiği ve proje kapsamında bir kısım alacaklılar yönünden yapılan ödeme vaatlerinin tek başına konkordato tasdik talebinin reddine yasal ve yeterli bir sebep ve gerekçe olmadığı belirtilmiş ve neticede müvekkil şirketin istinaf taleplerinin yerinde olduğu kanaatine varıldığını, bu durumda anılan Kayseri BAM 6. HD. kararı gereğince, davacı şirketin borca batık olup olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması dışında, protokole evet oyu verenlerin aslında konkordato projesine evet oyu verdikleri; bu çerçevede davacının konkordato projesinin tasdiki için gerekli çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığının bu şekilde yeniden incelenmesi ve hesaplama yapılmasına da karar verilmesi gerektiğini, İİK 308/d maddesinin düzenleme yeri gözetildiğinde mahkemenin tasdik şartlarını düzenleyen İİK 305 ve önceki maddelerinde yer almayıp; özellikle mahkemece tasdikten sonraki aşamayı düzenleyen tasdikten sonra ödeme şartlarını belirleyen konkordatonun feshine yönelik maddeler arasında yer aldığını, bu alacaklılar bakımından şirketin konkordato projesindeki hüküm ve koşulları geçerli olacağını, söz konusu madde bu anlamda konkordato projesinin tasdikine engel olmayıp, şirket tarafından diğer alacaklılardan farklı ödeme teklifleri projenin geçersiz olmasını, esas anlamda projenin geçerli olacağını belirlemekte; tasdikten sonra yapılan projeye aykırı ödemelerin de 308/f maddesi çerçevesinde feshi talep edebileceği açık olarak düzenlendiğini, yeniden belirtelim ki, İİK’da tasdik şartları içerisinde 308/d maddesi bulunmamakta olup; tasdikten sonraki aşamayı düzenlediğini, şirket yaptığı yapılandırmaları ve protokolleri komiser onayı ve denetimi ve mahkemenin gözetimi altında gerçekleştirdiğini, komiserin bilgisi ve onayı olmaksızın şirketin yaptığı protokol ve yapılandırma anlaşmaları bulunmadığını, yapılan protokol hükümleri peyderpey komiser raporları ile mahkemeye de sunulduğunu, bu yapılandırmalara mahkeme ve/veya diğer hiç bir alacaklı itiraz etmediğini, tüm diğer alacaklılar da dosya kapsamında sunulan komiser raporlarından ve konkordato müzakere toplantısında bu protokol ve anlaşmalara vakıf olduklarını, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin ilamı gereğince, müvekkil şirketin borca batık olup olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması dışında, yapılandırma ve protokole evet oyu verenlerin aslında konkordato projesine evet oyu verdikleri, bu çerçevede davacı müvekkilin konkordato projesinin tasdiki için gerekli çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığının yeniden incelenmesi ve bu hususta hesaplama yapılmasına da karar verilmesi gerekmekte iken, ilk derece mahkemesince bu hususta herhangi bir araştırma yapılmayarak müvekkil şirketin “kötüniyetli” olduğu varsayımla davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirketin konkordato projesinin önemli bir çoğunlukla kabul edilmesi de dikkate alınarak, şirketin olağan iş ve işlemlerinin aksamaması da gözetilerek, usul ve yasaya, ayrıca konkordatonun amacına hizmet eden bütün ilkelere açıkça aykırı olarak, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.03.2021 tarih ve 2020/810 E – 2021/346 K sayılı dosyasında verilen kararın istinafen bozulması ve kaldırılmasına ve yasada öngörülen şartları taşıyan müvekkil şirket konkordato projesinin tasdikine, telafisi imkansız zararların önüne geçmek adına tensiben, iik 304/son maddesi gereğince 11.02.2019 tarihinden başlamak üzere istinaf incelemesi süresince kesin mühlet hükümlerinin ve müvekkil şirket hakkında verilen tüm tedbirlerin aynen devamına, konkordatonun tasdiki konusunda sayın başkanlığınızın aksi kanaatte olması halinde ise, usul ve yasaya aykırı yapılan alacaklılar toplantısının ve hukuka uygun nisap hesaplamasının yeniden yapılması amacıyla müvekkil şirket hakkında 6 (altı) aylık ya da başkanlığınızca belirlenecek bir süre verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava, konkordato talebine ilişkindir.Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 02/03/2020 tarih ve 2018/634 E – 2020/182 K sayılı ilamı ile; “…davacı şirketin konkordato talep ve davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Konkordato komiser raporundan ve dosya kapsamındaki delillerden davacı şirketin borca batık olmadığı görülmektedir. Ancak davacının borca batık olmaması ve İİK’nun 292. maddesinin koşullarının bulunmaması nedeniyle davacının iflasına karar verilmemiş “1-Davacının konkordato talebinin REDDİNE, 2-Davacı hakkında verilmiş olan kesin mühlet kararının ve konkordato komiserinin görevleri dahil olmak üzere davacı hakkında verilmiş olan tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına,3-İİK’nun 289/son. maddesi gereğince İİK’nun 288. maddesine göre işbu kararın ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine” şeklinde hüküm kurmuştur. Davacı vekili işbu kararı süresinde istinaf etmiş, dosya dairemize gelerek 2020/684 E sırasına kaydedilmiştir.
Dairemizin 30/10/2020 tarih ve 2020/684 E – 2020/738 K sayılı ilamı ile; “…Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından talepte bulunan şirketin İİK 308/d maddesi kapsamında bir kısım alacaklılar için imtiyazlı vaatlerinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, bu kapsamda konkordato projesine onayın İİK 302. Maddesi 1. Fıkrasının a ve b bentlerinde aranan nispette gerçekleşmediğinden bahisle talebin reddine karar verilmiş ise de; İİK 308/ d maddesinin ” Borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüzdür” hükmüne haiz olduğu , ilgili maddenin konkordato haricinde yapılan imtiyazlı vaatlerin hükümsüzlüğünü düzenlediği , proje kapsamında bir kısım alacaklılar yönünden yapılan ödeme vaatlerinin tek başına konkordato tasdik talebinin reddine yasal ve yeterli bir sebep ve gerekçe olamayacağı , bu yönüyle konkordato talep edenin istinafının yerinde olduğu ,ayrıca mahkemenin kabulüne göre de , konkordato talebinin reddi halinde İİK 308. maddesine göre “Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir.Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde mahkeme,borçlunun iflasına resen karar verir.” şeklindeki hümkü gereğince konkordato talep eden davacı şirketin konkordato talebinin reddine karar verildiğinden iflasına da karar verilmesi gerekip gerekmediğinin de resen mahkemece incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda konkordato talep edenin en son tarih itibariyle borca batık olup olmadığına yönelik tüm bilgi ve belgeleri toplanılarak usulüne uygun araştırma sonunda ve mahkemece oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi heyetinden konkordato talep eden davacı şirketin güncel tüm aktif ve pasifi hesaplattırılıp değerlendirilerek güncel borca batıklık durumu hakkında nihai rapor alındıktan sonra incelenip değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bu konuda bir karar verilmesi gerektiği halde sadece davacının bu konudaki beyanları ile konkordato komiserinin beyanları ve raporlarına itibar edilmek suretiyle karar verildiği anlaşıldığından, açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemesine gönderilen dosya Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesince 2020/810 E sırasına kaydedilmiş ve Dairemizin 30/10/2020 tarihli, 2020/684 Esas ve 2020/738 Karar sayılı kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonrasında; bilirkişiler …, …, … ve …’dan alınan … tarihli bilirkişi kurulu raporu ile konkordato komiser raporundan ve dosya kapsamındaki tüm delillerden davacı şirketin borca batık olmadığı, bu itibarla davacının konkordato talebinin reddi ile İK’nun 292. Maddesinde belirtilen koşullarının bulunmaması nedeniyle davacı şirketin iflasına karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.İlk derece mahkemesince düzenli bir şekilde aldırtılan konkordato komiseri raporlarına ve kaldırma kararı sonrasında aldırılan bilirkişi heyeti raporuna göre karar verdiği, alınan bu raporla davacı şirketin borca batık olmadığı ve İİK’nin 292.maddesindeki koşulların bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu suretle ilk derece mahkemesi dairemizce de karar vermeye elverişli bulunan … tarihli bilirkişi kurulu raporu benimsenmek suretiyle konkordato talep ve davasının reddine ve davacının borca batık olmaması nedeniyle koşulları oluşmadığından iflasına karar verilmemesinde herhangi bir isabetsizlik , usul ve yasaya aykırılık bulunmamış, bu nedenle istinaf isteminin reddi gerektiği değerlendirilerek, mahkemenin gerekçesinin alınan raporlara göre yeterli olduğu kanaatine varılmıştır.Yukarıda belirtilen gerekçelerle ve HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf başvurusu sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda söz konusu istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının HMK’nun 353/1-b.1.maddesi gereğince usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu değerlendirilerek davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmaması nedeniyle istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 29/03/2021 tarih ve 2020/810 E – 2021/346 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; harç tahsil işlemlerinin, HMK’nın 359/4 maddesi gereğince işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin yapılması ve varsa artan gider avansının ilgili tarafa iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile İİK nun 293/2 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/09/2021