Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1134 E. 2021/1283 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1134
KARAR NO: 2021/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2021
NUMARASI: 2019/980 Esas, 2021/293 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:08/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ:08/09/2021
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2021 tarih ve 2019/980 Esas,2021/293 Karar sayılı ilamına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize gelmekle dosya üzerinden yapılan incelemesonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ve davalıdan 52.741,28-TL asıl alacak, 11.405,12-TL faiz olmak üzere 64.146,40-TL talep edildiğini, talip dayanağının 18/11/2016 tarihli … numaralı 52.741,28-TL bedelli fatura olduğunu, faturanın davalıya tebliğ edildiğini, davacının davalıya ait inşaatlara 46 adet panel çelik kapı, 29 adet yangın çıkış kapısı ve 9 adet elektrik şaft kapağı monte edildiğini, taraflar arasında kapı alım satımından kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, faturanın 46 adet çelik kapı ile ilgili irsaliyeli açık fatura olduğunu, davalının yaptığı itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip konusu faturadan dolayı davalının davacıya borcunun bulunduğunu ve bu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, ancak söz konusu borcun dava dışı … ve … tarafından üstlenildiğini, alacaklı şirket temsilcisi …’un da bunu kabul ettiğini, borcun bu şekilde sona erdiğini, alacaklının borçludaki alacağının üçüncü şahıslar tarafından üstlenilmesi halinde borçtan üstlenen üçüncü şahsın sorumlu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk Derece Mahkemesi Tarafından; “…davanın kısmen kabulü ile Kayseri 2. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalının vaki itirazının kısmen iptali ile 46.384,33-TL asıl alacak üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden tahsil tarihine kadar 46.384,33-TL asıl alacağa takipteki taleple bağlı kalınarak değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, sübut bulmadığından davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine, dava ve takip konusu alacak faturaya dayalı ve likit olduğundan İİK’nun 67. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen 46.384,33-TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Davalı vekili işbu kararı yasal süresi içerisinde istinaf etmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; icra takibine konu borcun takip tarihinden evvel davacı tarafın kabulüyle Borçlar Kanunun 195 ve devamı maddeleri uyarınca … ve … tarafından üstlenildiği bizzat davacı şirket yetkilisi …’un 15.03.2021 tarihli duruşmada ettiği yemin ile sabit olduğu halde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin borcunun 31.07.2017 tarihinde o dönemde içerisinde bulunduğu ve ayrılma aşamasında olduğu adi ortaklığın diğer ortağı … ve kardeşi … tarafından üstlenildiğini ve alacaklı şirketin temsilcisi …’ un da bunu kabul ettiğini, oysa davacı tarafın alacağını müvekkili şirket yerine adi ortaklığın diğer ortakları tarafından ödenmesini kabul etmesiyle birlikte müvekkili şirketin borçtan kaynaklanan sorumluğu sona erdiğini, bu aşamadan sonra davacı şirketin … ve …’den alacağını tahsil edemeyerek yeniden müvekkili şirkete dönmesinin hukuken mümkün olmadığını, bunun için müvekkili şirketin açık rızası gerekir ki böyle bir rızanın hiç bir zaman olmadığını, dosya kapsamıyla sabit olan tüm bu hususlar karşısında yerel mahkemenin yanlış bir yorum ile borcun ödenmemiş olmasını gerekçe göstererek davanın kısmen kabulüne karar vermesi hatalı olduğunu, davacı tarafın isticvabı ve bilirkişiden ek rapor alınmadan davacı şirket yetkilisine yemin teklif edilip karar verilmesinin hatalı olduğunu, karara dayanak yapılan 24.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda alternatifli hesaplamalar yapıldığını, bu hesaplamalardaki en belirgin hata takip tarihinden sonra 10.10.2020 tarihinde yapılan ödemenin davaya konu borçtan mahsup edilmemesi olduğunu, bu ödemenin bu borca yönelik olduğunu, davacı tarafın defterine işlerken belirttiği 2019/921 sayılı dosya davacı tarafça daha önce başlatılan ancak itiraz üzerine duran dosya olduğunu, bu dosyadaki borç ile davaya konu dosyadaki borcun aynı olduğunu, takipten sonra yapılan ödemenin bu borca yönelik olup olmadığı hususunda davacı tarafın isticvap edilmesi, sonucuna göre dosyanın getirtilerek karşılaştırma yapılmasını talep etmesine rağmen bu talebinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, ayrıca bilirkişinin … kodlu hesabı da inceleyip o hesap hakkında da tespitlerini yapması gerekirken bu tespitin yapılmadığını, buna yönelik itirazının da dikkate alınmadığını, bu eksiklikler giderilip bilirkişiden ek rapor alınması gerekirken bunlar yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, savunmaları kapsamında hazırlanan yemin metninde belirtilen hususların bir kısmının davacıya ettirilen yeminde yer almamasının hatalı olduğunu, alacağın likit ve muayyen olmadığını, gerek miktar ve gerekse alacağın varlığı konusunda ihtilaf bulunduğunun sabit olduğunu, ayrıca İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun itirazında haksız olması yeterli olmayıp aynı zamanda kötü niyetli olması da gerektiğini, müvekkili şirketin kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceğini, bu sebeple icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmamakta olup davanın reddi ile müvekkili şirket lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket vekilinin yemin teklifinin müvekkili şirketin yetkili temsilcisi tarafından gerçekleştirildiğini, yeminin kesin delil mahiyetinde olduğunu, davalının savunmasını kanıtlayamamış olması ve davacının da teklif edilen yemini usulüne uygun olarak eda etmiş olması halinde davalı aleyhine karar verilmesi gerekeceğini, mahkemede usulüne uygun şekilde müvekkili şirketin yetkili temsilcisine yemini eda ettirdiğini, davalı şirket aleyhine karar verdiğini, 15/03/2021 tarihli duruşmada yapılan yemin sonrasında davalı vekilinin yeminin şekline itirazı olmamasına rağmen istinaf dilekçesinde hazırladığı yemin metninde belirtilen hususların bir kısmının davacıya ettirilen yeminde yer almadığına ilişkin itirazını da kabul etmediğini, borcun üstlenilmesi söz konusu olmadığı gibi, takibe konu faturaya ilişkin ödemenin de alınmadığını, alınan bedelin icra dosyasıyla ve dava dosyasıyla bir ilgisinin de bulunmadığını, bu dosyadaki alacak ile ilgili mahsup yapılmasına rıza ve muvafakatının bulunmadığını, alacağının faturaya-alım satım akdine dayalı olmakla likit olmakla, davalı vekilinin likit olmadığına ilişkin itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, borçlu lehine tazminat hükmedebilmek için alacaklının takibe geçmede ve itirazın iptali davasını açıp yürütmekte kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerektiğini, davalının davacının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığı ve dava açtığını ispatlaması gerektiğini, müvekkili şirket yetkililerinin haksız ve kötü niyetli olmayıp, bu hususun davalı tarafça da ispatlanmadığını, müvekkili şirketin alacağını tahsil edemeyip, davalıya dönmesinin de söz konusu olmadığını, davalı vekilince 01/02/2021 tarihli 6 numaralı duruşmada 1 ve 2 numaralı ara kararlarına süresi içerisinde itiraz olunmayıp, yemin metin hazınlanması-teklifi cihetine gidilmesini müteakip istinaf sebebi yapılmasının da haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
H.M.K 355. Maddesi gereğince inceleme Kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Dava Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı hakkında faturaya dayalı olarak başlatılan takipe yapılan itirazın iptali davasıdır.
Kayseri … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davalılar hakkında 52.741,28-TL asıl alacak, 11.405,12-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.146,40-TL üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağı olarak 18.11.2016 tarih seri …sıra numara 52.174,12-TL meblağlı faturanın gösterildiği görülmüştür.
Davalı cevap dilekçesinde takibe konu şirket defterlerini kayıt edildiğini, bahse konu fatura borcunun … ve … tarafından üstenildiğini, davacının da bu durumu bildiğini ve kabul ettiğini, dolayısıyla şirket borcunun sona erdiğini beyan ettiği görülmüştür.
Davacı davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü borcun üçüncü kişiler tarafından üstenildiği yönündeki iddianın gerçek olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
Somut olayda davalı takibe konu faturadaki malın teslim alındığını kabul etmiş olup borcun sona erdiğini ileri sürdüğüne göre ispat külfeti davalıdadır.
Mahkemece her iki taraf ticari defterleri incelenmek suretiyle aldırılan bilirkişi raporu incelendiğinde; takipe konu faturanın her iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olduğu, davacı ticari defterlerin de … tarafından 10.10.2020 tarihinde 2019/21 sayılı dosya sonucu açıklaması ile 45.000,00-TL tahsilat kaydı gözüktüğü, davacının ticari defterlerin de önceki dönemlerden devam eden işlemler neticesinde davalı yapma 18.961,21-TL borcunun gözüktüğü, takibe konu edilen faturadan bu borcun düşülmesi halinde takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 33.835,07-TL alacağının olduğu, davalının takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 05.05.2019 tarihinde 6.500,00-TL daha ödeme yaptığının belirtildiği görülmüştür.
Davacı 15.03.2021 tarihli oturumda takibe konu fatura borcunun dava dışı … ve … tarafından üstlenildiğini, bu kapsamda bu kişilerin takibe konu fatura borcuna karşılık kendilerine daire vereceklerini, daire bedelinin fatura bedelinden düşüleceğini ancak bu şahısların kendilerine dairenin devrini yapmadıklarını beyan ettiği görülmüştür.
Bilindiği üzere borcun nakli 6098 sayılı borçlar kanunu 195-200 maddelerinde düzenlenmiştir. Kural olarak borcun nakline alacaklının muvafakat etmesi gerekir. Türk Borçlar Kanunu 195. maddesine göre; borç ilişkileri dışında olan üçüncü kişi borçluya karşı borcu üzerine alma ve borçluyu borçtan kurtarma yükümlülüğü altına girer. Üçüncü kişi ile borçlu arasındaki bu ilişki alacaklı etkilemez borcun iç üstlenilmesi adını alan bu ilişki borçlu ile üçüncü kişi arasında sonuç doğurur. 3. kişi borcu eda etmezse borçlu borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Buna karşılık 196. maddesinde düzenlenen borcun dış üstlenilmesi alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılır. Böyle bir sözleşme ile eski borçlu borçtan kurtulur ve borcu istenen 3. kişi borç altına girer. Diğer bir tanımla borç ilişkisi varlığını sürdürmekle birlikte borcun borçlu tarafı değişir. Borcun dış yüklenilmesi için borçlunun bir icapta alacaklarınında kabul beyanda bulunması gerekir. Karşılıklı olarak icap ve kabul beyanından sonra borcun nakli gerçekleşir ve yukarıda açıklandığı üzere borçlu borçtan kurtulur. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 21.11.2019 tarih, 2018/1521 Esas 2019/7401 Karar )Somut olayda davacı mahkeme huzurunda davalı ile dava dışı … ve … yapılan borcun üstlenilmesi sözleşmesini kabul ettiğini ikrar etmiş olup bu durumda takibe konu fatura borcunun borçlusunun değiştiğinin kabulü gerekir. Başka bir deyişle alacaklı muvafakat ettiği bu sözleşmeden ötürü takibe konu fatura alacağını davalıdan talep edemeyecek olup dava dışı üçüncü kişilerden istemesi gerekir.Açıklamalar ve davacının mahkeme huzurunda ki beyanı dikkate alındığında davacının davalı ile dava dışı … ve … arasında yapılan borcun iç üstlenilmesi anlaşmasını kabul ettiği, davacının bu kabulünün 6098 sayılı yasanın 196. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan borcun dış üstlenilmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Davacı ile dava dışı üçüncü kişiler arasında konu fatura borcu için borcun dış üstlenilmesi sözleşmesi yapıldığına göre davalının takip tarihi itibariyle faturaya konu borctan dolayı borçlu sıfatı bulunmamaktadır. Açıklamalar ışığında davanın reddi yerine davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş olup bu doğrultuda davalı istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.Dosyada tüm deliller toplanmış olup bu aşamada araştırılacak başka bir husus bulunmadığından dairemizce Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/980 Esas 2021/293 karar ilamının kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
Belirtilen nedenlerle davalının istinafı yerinde görülmekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince araştırılacak başkaca husus bulunmadığından ve yeniden yargılamayı da gerektirmediğinden belirtilen yönlerden düzeltilmek suretiyle yeniden davanın esasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
HMK ‘nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 15/03/2021 tarih ve 2019/980 Esas, 2021/293 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ,
düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına buna göre;
“1-Davanın REDDİNE,
2-Yürürlükteki Harçlar tarifesi gereğince alınması gerekli 59,30-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 774,74-TL harçtan mahsubu ile bakiye 715,44-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince davalı lehine tayin ve takdir olunan 7.656,37-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve sarf edilmeyen bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, “
2-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcı 792,13-TL’ nin talep halinde davalıya iadesine ,
3-Davalının yatırdığı 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve 45,50-TL istinaf posta gideri, 1 adet tebligat ücreti 19,00-TL olmak üzere toplam 226,60-TL’nin davacıdan alınarak istinaf eden davalıya verilmesine ,
4-HMK’nın 302/5.maddesi gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin; HMK’nın 359/4 maddesi gereğince de karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile H.M.K. 362/1-a bendi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi. 08/09/2021