Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1129 E. 2021/1313 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1129
KARAR NO: 2021/1313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2021
ESAS NO: 2020/21
KARAR NO: 2021/428
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/09/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ: 13/09/2021
KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/04/2021 tarih ve 2020/21 E – 2021/428 K kararına karşı süresi içinde davacı / davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin PVC alt ve üst yapı boru pazarlama, dağıtım işi yaptığını, davalının ise bahse konu ürünlerin üretim ve satışını yaptığını, 20/10/2018 tarihinden sonra davacının davalı şirketin bayiliğini yapmaya başlatığını, davalının mal teslimlerini standartlara ve anlaşma şartlarına aykırı yapması sebebiyle Samsun … Noterliği’nin 13/12/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayiliğin sonlandırıldığını ve bu ihtarname ile davalıya yapılan peşin ödemelerden kaynaklanan ve karşılığında ürün teslim edilmeyen 40.666,66-TL’nın ödenmesini talep ettiklerini, ayrıca davalının uhdesinde bulunan her birisi 179.000,00-TL olan 3 adet çekin iadesini istediklerini, bu çeklerin bankadan tahsilini önlemek için Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1002 D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını ve %15 teminat mukabilinde çeklerin üzerine ödeme yasağı konulduğunu, davacının ticari defterleri üzerinde yeminli mali müşavir … tarafından yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 25/12/2019 tarihli ve 2019/26 sayılı raporda davaya konu çeklerle birlikte müvekkilinin davalıdan 577.666,66TL alacaklı olduğunu beyanla davacının mal alımı için yaptığı peşin ödemeden kaynaklanan 40.666,66-TL’nın iadesini ve bağlantı çeki olarak verilen her birisinin 179.000,00-TL olan üç adet çek sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu çeklerin ödenmesi halinde derdest davanın alacak davasına dönüştürülerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasında imzalanan 13/10/2018 tarihli sözleşme ile davalının bayiliğini yapmaya başladığını, davacının davalıya Samsun … Noterliği’nin 13/12/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek bayiliğini sonlandırdığını, bu ihtara karşı davacıya Kayseri … Noterliği’nin 24/12/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, davacının iade talep ettiği çeklerin sözleşme kapsamında verildiğini ve diğer çeklerle birlikte sürekli erteleme talep ettiğini, davacının ödeme güçlüğüne düşmemesi için çek tarihlerinin ötelendiğini, davacının siparişlerinin nasıl verileceğine ilişkin sözleşmede açıklama olduğunu, davacının sözleşmedeki yazan şekilde bir siparişinin olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının sözleşme gereğince sipariş vermemesinden dolayı davalının temerrüdünün söz konusu olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İddia ve savunmalar, yapılan yargılama, toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyet raporu ve tekmil dosya mündericatı birlikte değerlendirildiğinde; “…Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki dolayısıyla alacak ve kambiyo senetleri nedeniyle İİK’nun 72. maddesine göre menfi tespit istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında ticari ilişkin bulunduğu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık davacının dava dilekçesi ile dava ettiği hususlar yönünden davalıdan alacağı olup olmadığı ve davacının dava konusu çekler nedeniyle davalıya borcu olup olmadığı konularında toplanmaktadır. Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında (takipten sonra) borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. (İİK’nun 72/1) Bu anlamda, davacının davalı hakkında dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti için açtığı dava İİK’nun 72. maddesinde yer alan bir menfi tespit davasıdır. Dava dilekçesinde davacı ayrıca davalıya mal alımı için yaptığı peşin ödemeden kaynaklanan 40.666,66-TL’nın iadesini talep etmektedir. … Davacı vekili 40.666,66-TL miktarlı alacak kalemine arabulucuya başvuru tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi talep etmiştir. Temerrüt, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir. Kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Temerrüdün oluşması için açıkça bir alacak talebinin varlığı aranır. Arabulucuk dava şartı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile getirilmiş, bir kısım hukuki uyuşmazlıkların çözümü için öngörülen bir düzenlemedir. Belirtilen yasanın 5. maddesine göre, taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği, arabuluculuk faaliyeti esnasında taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü ile sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında delil olarak ileri sürülemez. Görüldüğü gibi, arabuluculuk süreci tümüyle farklı bir prosedür olup, arabulucuya başvurulmuş olması, karşı tarafın temürrüde düşürülmesi şeklinde yorumlanamaz. (Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 14/04/2021 tarihli, 2021/194 Esas ve 2021/648 Karar sayılı emsal kararı) TBK’nun 117 . maddesindeki “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” hükmü uyarınca davacı tarafından davalı usulune uygun bir şekilde temerrüde düşürülmediğinden kabul edilen 40.666,66-TL alacak istemine dair faiz başlangıç tarihi dava tarihi olarak hükmedilmesi gerekmiştir. Yukarıda değinildiği üzere menfi tespit istemine konu edilen 3 adet çekin dava tarihinden sonra 01/04/2020 tarihinde davacıya iade edilmesi nedeni ile konusu kalmayan menfi tespit davasında esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Menfi tespit davasının kabulü halinde davacı lehine tazminatı düzenleyen İİK’nun 72/5. maddesine göre; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklindedir. Buna göre davanın kabulü halinde davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanması gerekir. Dava konusu çeklere dayalı icra takibi başlatılmadığı gibi davalının kötü niyetli olduğunu ispata elverişli herhangi bir delil bulunmadığı kanaatine varıldığından İİK’nın 72/5. maddesindeki koşullar oluşmadığı kanaatine varılarak davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir. … Somut olayda; davacı alacak davası ve 3 adet çek yönünden menfi tespit istemi ile dava açmakta haklıdır. Bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi gerekmiştir. Alacak istemi ile açılan davanın KABULÜ ile 40.666,69-TL’nin dava tarihi olan 13/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dava konusu 3 adet çekin dava tarihinden sonra 01/04/2020 tarihinde davacıya iade edilmesi nedeni ile konusu kalmayan menfi tespit davasında esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, koşulları bulunmadığından davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin 40.666,69 TL’nin dava tarihi olan 13/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine ilişkin kararı açıkça hukuka aykırı olduğunu, öyle ki müvekkil, … numaralı, 37.991,56 TL tutarlı iade faturasını e-fatura olarak düzenlediğini, E-Fatura olarak düzenlenen evrakların davacıya iletildiğinin kabulü esas olduğunu, E-Fatura, her iki tarafın da elektronik fatura kullanıcısı olduğu durumlarda kullanılan elektronik fatura çeşidi olduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sunucuları üzerinden alıcı ve satıcıya iletileceğini, E- Fatura olarak düzenlenen faturalar doğrudan davacının sistemine düştüğünü, İadesi talep edilen her birisi 179.000,00 TL olan 3 adet çek ile ilgili müvekkilin iade etme zorunluluğu bulunmadığı halde müvekkil bu çekleri iade ettiğini, yerel mahkemenin nispi vekalet ücreti ile ilgili kararı hatalı olduğunu, hatalı hükmedilen vekalet ücreti ile ilgili ikinci bir husus ise iadeye konu toplam bedeli 537.000,00 TL olan çekler ile ilgili olduğunu, Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunmaması nedeniyle kaldırılmasına, karar icra takibine konu olduğundan istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın tehirine, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından ilk derece mahkemesine sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararı hak ve hakkaniyet, usul, yasa, dosya kapsamı, ticari teamüller ile Yargıtay Yerleşik İçtihatlarına uygun olduğunu, davalı şirketin suiniyetli olup alacakların tahsilini sürüncemede bırakma, müvekkil şirketin mali durumunu zora sokma amacıyla kararı istinaf ettiğini, davalı şirketin istinaf talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalının istinaf taleplerinin reddi ile usul, yasa ve Yargıtay Yerleşik Kararlarına uygun kararın onanmasına, Yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle alacak ve kambiyo senetleri nedeniyle İİK’nın 72.maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkindir. Dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, davalının alacak talebinin kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf talebi yönünden, savunmasına konu iade faturasında bildirilen malların davacıya teslim edildiğinin davalı tarafından geçerli yasal delillerle ispat edilmemiş olması, menfi tespit talebine ilişkin ilk derece mahkemesinin davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara yönelik davalı istinafı yönünden ise, AAÜT’nin 6.maddesine göre davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği hallerde ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra davanın konusuz kalması halinde AAÜT’nde bildirilen nispi vekalet ücretinin tamamına hükmedileceğinden belirtilen nedenlerle davalının istinaf talebi yerinde görülmemiş, istinaf edilmiş kararda mahkemesince yazılı ayrıntılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin istinafa konu edilen 19/04/2021 tarih ve 2020/21 E – 2021/428 K sayılı nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alacak talebi yönünden; Alınması gerekli olan 2.777,94 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından istinaf eden davalı tarafından peşin yatırılmış 694,49 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.083,45 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye Gelir kaydına,
3-Çeklerin iade talebi yönünden; alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ile HMK 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/09/2021