Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/496 E. 2023/759 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO:2023/496
KARAR NO:2023/759
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARAS:2021/827 Esas 2023/17 Karar
KARAR TARİHİ:12/01/2023
DAVA KONUSU:Menfi Tespit ( Taşeronluk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:07/06/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :07/06/2023
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … A.Ş.’nin … alışveriş merkezinde açılacak yeni mağazasının açılış sürecindeki inşaat, mimarlık, mekanik gibi tüm işlemlerden sorumlu olacak şekilde … firmasıyla anlaştığını, açılacak olan mağazanın ısıtma ve soğutma sistemleri için davalı şirketle KDV dahil 165.000-TL üzerinden anlaştığını, anlaşma sürecinin davalı şirket yetkilisinin eşi ve şirket temsilcisi … ile yürütüldüğünü, dava konusu faturaya karşılık 10.11.2020 tarihinde 40.000 TL ödemenin şirket yetkilisi … hesabına yapıldığını; ayrıca 01.12.2020 tarihinde 20.000 TL; 02.11.2020 tarihinde 45.000 TL; 18.01.2021 tarihinde 45.000 TL ve 11.12.2020 tarihinde 15.000 TL davalı şirket hesabına gönderildiğini, … ’a gönderilen para dışındaki tüm ödemelerin davalı şirketin resmi hesabına yapıldığını, davacı ile davalı arasında fatura harici herhangi bir ticari ilişki olmadığını, davalı tarafın şirket yetkilisi … ’a yapılan ödemeyi fırsat bilerek kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, davacı şirket müdürü … ’in icratakibinden haberdar olduktan sonra … ile iletişime geçtiğini, … ’ın işbudavaya konu takip hakkında alacaklarının 200.000 TL civarında olduğunu, ilave ek faturakesmediklerini, dava konusu faturadan daha fazla alacağı olduğunu beyan ettiğini belirterekmüvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket sahibi ile davacı arasında başkaca ilişki bulunduğunu, davalı şirket sahibinin de davacı şirkete göndermiş olduğu paralar olduğunu, buna ilişkin banka dekontlarını dosyaya sunduklarını, davalı şirket sahibi olan … ’ın davacı şirkete gönderdiği para da olduğunu, davacının belirtmiş olduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının tüm ödemelerini davalı şirket hesabına yaptığını, borcunu ödememek adına … ’a yaptığı bir başka ödemeyi davalı şirket alacağından mahsup etmeye çalıştığını, şirkete yaptığı ödemelerin tamamına mekanik cari ödeme yada nida mekanik avans gibi açıklamalar yazdığını, ancak … ’a yaptığı ödemeye herhangi bir şeyyazmadığını, davacıda davalı şirkete ait hesap numarası olmasına ve bu hesaba birden fazla ödeme yapmasına rağmen, şirket sahibinin adına ödeme yapmış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflar arasında işlerin yapımı konusunda anlaştıklarında 02.11.2021 tarihinde davalı şirket hesabına 15.000 TL para gönderdiğini ve açıklamasına nida avans ödeme yazdığını, bu tarihten çok daha önce yapılan ödemenin davalı şirket hesabından mahsubunun mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :Mahkemece; taraflar arasındaki irade beyanlarının yorumundan alacaklı davalı şirketin, yetkilisi … ‘a borçlu davacıdan kendi yararına alacağa tahsil yetkisi verdiğinin anlaşılamadığı, taraflar arasında borcun alacaklı davalının, şirket yetkilisine elden yahut banka havalesi yoluyla yapılacağına dair bir anlaşma bulunmadığı, alacaklı davalının böyle bir talimatı da bulunmadığı, dava ve takip konusu 165.000-TL bedelli fatura bedelinin, taraflar arasında çekişmesiz ve ihtilafsız olan kısmının davacı borçlu tarafından davalı alacaklıya ödemesi yapılırken, davalı şirket yetkilisinin aracı kılınmadığı, diğer bir deyimle taraflar arasında zımni irade beyanları ile alacağın bizzat alacaklıya veya ona ait banka hesabına değil de alacaklının temsilcisinin hesabına havale yapılacağına dair bir anlaşma bulunmadığı, ayrıca bu yönde bir ticari örf ve adet kuralı bulunmadığı gibi ticari teamüller de bulunmadığı, davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu diğer tüm banka havalesi yoluyla yapılan ödemelerin bizzat davalı alacaklının nam ve hesabına yapılan banka havalesi yahut EFT suretiyle gerçekleştirildiği, ve bu ödemelerin ” … Mekanik cari ödeme”, ” … Mekanik ödeme” açıklaması yapılmak suretiyle gerçekleştirildiği, dolayısıyla davacı borçlunun dava ve takip konusu bakiye fatura borcunu, bizzat davalı şirketin banka hesabına mutat olarak ödeme yapması beklenir iken, bunun davalı şirketin yetkilisinin banka hesabına yapılmış olduğunun ve bu ifanın taraflar arasındaki sözleşmeye ve ticari teamüllere uygun olduğunun ispat yükünün davacı borçluya ait olduğu, fakat davacının bu olguyu ispat edemediği, yetkisiz temsil hükümleri çerçevesinde davalı şirket temsilcisine yapılan banka havalesi suretiyle yapılan ödemenin geçeli bir ödeme olarak kabul edilebilmesi ve dolayısıyla borcun sona erdiğinin, kabulü ile davacının takip konusu bakiye fatura bedeli yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilebilmesi için bu ödemeyi davalı alacaklının kendi alacağına mahsuben yapılmış bir ödeme olduğunu kabul, diğer bir deyimle yetkisiz temsilcinin kabul olduğu ödemenin kendi alacağının tahsiline ilişkin bir ödeme olduğunu kabul ve teyit etmesi gerektiği, ve fakat davalı alacaklının temsilcinin işlemlerini kabul ve teyit etmediği anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ :Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin, davalı şirketin tek pay sahibi … ‘ın kendi şirketini temsil etme yetkisi olmadığını iddia ettiğini, tarafların ticari defter kayıtlarına göre fatura alacağı noktasında bir ihtilafın bulunmadığını, kalan bakiye borcun 40.000 TL olup, müvekkil şirket tarafından bu fatura borcuna istinaden ödeme yapıldığının açıkça ortada olduğunu, aksinin kabulünün iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre, şirket yetkilisi … ‘a yapılan bakiye ödemesinin kabulünün, davalının müvekkil ile şirket yetkilileri … ‘ın arasında var olan başka bir ticari ilişki olduğunu kanıtlayıp kanıtlayamamasına bağlı olduğunu, kaldı ki davalının, müvekkil ile şirket yetkilileri … arasında farklı bir ticari ilişki olduğunu ve müvekkilce yapılan 40.000 TL ödemenin buna istinaden yapıldığını iddia etmiş olsa da, bu iddiasını kanıtlayamadığını, yerel mahkemece müvekkilin yapmış olduğu ödemenin, davalı şirket yetkilisi … ‘a yapılması gerektiğine dair taraflar arasındaki dayanak bir sözleşme ve ticari teamüller gereği yapıldığının ispatlanamaması gerekçesiyle yerel mahkemenin davasının reddine karar verdiğini, müvekkilinin davalı şirket yetkilisi … ‘a yapmış olduğu 40.000 TL ödemenin, davalı ile arasındaki faturanın bakiye ödemesi olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin … ile başka bir ticari ilişkisi olmadığı da açıkken yapılan ödemenin şirket nam ve hesabına yapılmış kabul edilmemesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :İddia, savunma, icra dosyası, bilirkişi raporu ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgeler.
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı yüklenicinin … A.Ş.’nin … alışveriş merkezinde açılacak yeni mağazasının açılış sürecindeki inşaat, mimarlık, mekanik gibi tüm işlemlerini üstlenerek, açılacak olan mağazanın ısıtma ve soğutma sistemleri için davalı şirketle KDV dahil 165.000-TL üzerinden anlaştığı, bu kapsamda taraflar arasında taşeronluk sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafça 15.01.2021 tarihli 165.000,00 TL bedelli fatura düzenlendiği ve faturadan kaynaklanan 40.000,00 TL iş bedeli alacağının takibe konulduğu, davacı tarafça eldeki dava ile tüm fatura bedelinin ödendiği, davalı şirket temsilcisine yapılan ödemenin davalı tarafça fatura bedelinden mahsup edilmeyerek haksız olarak takip başlatıldığını ileri sürerek söz konusu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir.Davalı ise; davacı tarafça davalı şirket temsilcisine yapılan 40.000,00 TL ödemenin şirket temsilcisi ile davacı arasında olan başka bir hukuki ilişkiye istinaden yapıldığını, takibe konu fatura ile ilgisinin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre; davacının ödeme yaptığı … ‘ın davalı şirketin tek kurucu ortağı ve temsilcisi olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece yazılı gerekçe ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere, öğretide ve uygulamada ikrar, yapıldığı yere, kapsamına ve içeriğine göre türlere ayrılmaktadır.Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrardan söz edilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir.Kapsam yönünden, ikrar, çekişmeli olan maddi vakıanın tamamını veya belli bir kesimini kapsayabilir. İlkinde tam, ikincisinde ise kısmi ikrar söz konusudur.İçeriği itibariyle ikrar ya basit (adi), ya vasıflı (mevsuf) ya da bileşik (mürekkep, karmaşık) nitelikte olabilir. Vasıflı ikrara, gerekçeli ikrar da denilmektedir.Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Basit ikrarda, onun konusunu oluşturan vakıalar artık tartışmalı olmaktan çıkarlar; dolayısıyla bunların ayrıca kanıtlanmasına gerek kalmaz.Vasıflı ikrarda karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir.Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle; eş söyleyişle, vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır.Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceği kabul edilmektedir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” düzenlemesi mevcuttur.Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi ile davacı tarafça şirket temsilcisine yapılan ödemenin farklı bir ticari ilişkiden kaynaklandığı, takibe konu faturaya ilişkin olmadığı savunması ile ispat yükünün yer değiştirdiği ve bu savunmanın davalı tarafça kanıtlanması gerektiği göz ardı edilerek mahkemece ispat yükünün davacıda olduğuna yönelik hatalı kabul ile eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Bu nedenle, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, davalı tarafın savunmaları doğrultusunda bildirilen delillerin toplanması ve delillerin değerlendirilmesi ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a.6. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/01/2023 gün ve 2021/827 Esas 2023/17 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuranın yaptığı istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği İlk Derece Mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-Kararın taraflara Mahkemesince tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/1-a.6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/06/2023