Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/9 E. 2022/121 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/9
KARAR NO: 2022/121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/467 Esas 2021/946 Karar
TARİHİ: 26/10/2021
DAVA KONUSU :Alacak
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 11/02/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili özetle; taraflar arasında imzalanan 18/11/2016 tarihli sözleşme uyarınca; davalıların, davacıya ait taşınmazdaki mevcut demir-çelik yapıyı sökerek söktükleri metal parçalara kumlama ve boyama işlemi yapıp iki adet halı sahadan oluşan bir spor kompleksi inşa edeceklerini, sözleşme kapsamında yapılan iş sırasında davalıların davacıya ait yapıdan parça parça toplamda 92.500 kg demir söktüklerini, bunlardan 8.940 kg.nı davacının muvafakati ile üçüncü kişilere sattıklarını, 83.560 kg’ının davalılarda kaldığını, ayrıca davacının dava dışı bir şirketten 30.240 kg demir satın aldığını, bu demirin de davalılara teslim edildiğini, buna göre davalılara toplamda 113.800 kg demir teslim edildiğini, davalıların sözleşme gereği yapacakları işler için toplamda 80.640 kg demir kullandıklarını, 33.160 kg demirin ise davacıya teslim edilmediğini, davacının tüm çağrılarına rağmen davalıların sözleşme ile üstlendikleri işi tamamlamadıklarını, söz konusu 33.160 kg demir nedeni ile davalıların haksız menfaat edindiklerini, sözleşme bedelinin 105.000,00 TL olduğunu, davacının davalılara şimdiye dek 36.000,00 TL ödediğini, akdi eylemli olarak fesheden davalıların, müvekkil Şirket’e ait 33.160 kg demiri müvekkil şirkete teslim etmediklerinden müvekikil Şirket’in 32,000 kg demir satın almasında tam kusurlu olduğunu beyanla müvekkilin 32,000 kg demir için ödediği 115.026,14 TL’nin davalının temerrüde düştüğü 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, sökümü yapılan demirlerin davalılar tarafından satılmadığını, taşınmaz üzerinde bulunan yapıların yıkılıp demirlerin sökülmesinden sonra davalıların işe yarayacak olanlarını sözleşme konusu inşaat yapımında kullandıklarını, kullanılan bu demirler haricinde kalan kısmın davacı tarafça değerlendirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede de demirleri davalıların satacağına dair davalılara yüklenen bir edim olmadığını, davacının sunduğu kantar fişlerinin iddiasını ispatlamaya yetmediğini, bu fişlerin her zaman temininin mümkün olduğunu, yıkılan yapılardan sökülen demirlerin miktarını müvekkillerinin de bilmediğini, ancak davacı tarafın iddia ettiği kadar da demir çıkmadığını, sökülen demirlerin miktarını ispat yükünün de davacı taraf üzerinde olduğunu, müvekkillerinin akdi eylemli olarak feshetmediğini, zira davacı tarafça yeteri kadar ödeme yapılmaması ve yeterli malzemenin sağlanmaması nedenleriyle işin tamamlanamadığını, davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “Yapılan tüm açıklamalar ve dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava dilekçesinin ekinde ekli olup davacıların teslim aldıklarını kabul ettiklerin faturaların içeriklerinin incelenmesinde, faturaların içeriğinin demir malzemesine ilişkin olmayıp, sac, boya gibi malzemelere ilişkin oldukları, davacının ise dava dilekçesinde yalnız demir malzemesi için dava açtığı, diğer malzemelerin dava konusu olmadığı, futbol sahasının inşa edildiği taşınmazda önceden var olan hangar ile hangar yıkıldıktan sonra yerine inşa edilen futbol sahasının proje ve yapı ruhsatlarının olmadığı, bu nedenle, eski binadan ne kadar demirin sökülüp, sökülen demirinin ne kadarının yeni inşa edilen yapıda kullanıldığının tespitinin mümkün olmadığı ancak dinlenen davalı tanıkları ile davalıların bir kısım (3 ton) demiri davacıya ait halı sahanın yapımı aşamasında monte etmediği ve bu 3 ton demirinin davalıların uhdesinde kaldığı, yani davalıların edimlerini eksik ifa ettikleri, davacı 33.160 kg demirin davalıların uhdesinde kaldığını iddia etmekte ise de toplanan tüm delillere göre davacı 33.160 kg – 3000 kg = 30.160 kg demirin davalılar uhdesinde kaldığı iddiasını ispatlayamadığı, davacının iddiasının ispatı zımnında dava dilekçesinin ekinde sunduğu kantar fişlerine dayanmış ise de kantar fişlerinin incelenmesinde davalıların imzasını taşımadığı ve bu belgelerin herhangi bir resmi nitelik taşımadığı, kim tarafından düzenlendiğinin belli olmadığı, bu belgelerin her zaman tek taraflı düzenlenmesi mümkün belgelerden olduğu, dolayısı ile bu belgelerin davalılar aleyhinde sonuç doğurmayacağı, davacının, basiretli bir tacir gibi davranmadığı, kantar fişlerine davalıların imzasını almadığı, yine davacı bazı malzemelerin piyasadan kendisi tarafından satın alınıp davalılara teslim edildiği iddiasına dayanmış ise de dava dilekçesinin ekinde olan faturaya konu malzemelerin demir olmadığı, dolayısı ile bu faturaların işbu davanın konusunu oluşturmadığı anlaşılmıştır. Ancak dinlenen davalı tanıkları … , … ve … ın beyanlarından davacıya ait inşaat alanından sökülen ve kullanılabilir nitelikte olan 3 ton (3.000 kg) demirin davalıların iş yerinde kaldığı anlaşılmıştır. Dinlenen tanık beyanları ile söz konusu 3 ton demirin, inşaattan sökülen demir oldukları, bilirkişi raporuna göre 3 ton demirin bedelinin 4.5000,00 TL olduğu, bilirkişi tarafından tespit edilen 4.500,00 TL’lik tutara taraflarca itiraz edilmediği görülmüştür. Üç tondan fazlasına ilişkin demirin davalılar uhdesinde bulunduğu davacı tarafça ispatlanamadığı ve davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığından Mahkememizce 29/06/2021 tarihli celsede davacı vekiline davalılara yemin teklif hakkı hatırlatılmış, davacı vekili yemin deliline dayanmamıştır. Davalılar vekili cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından, davalılar vekiline davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davalıların davacıya yemin teklif etmediği görülmüştür. Her ne kadar mahkememizce kaldırma kararından önce davacının alacağına ticari temerrüt faizi talep ettiği, ticari temerrüt faizi adı altında bir faiz türünün olmaması nedeni ile alacağa yasal faiz işletilmesine karar verilmiş ise de söz konusu hususta yargı kararları arasında içtihat farklılığı bulunmakta olup, eser sözleşmelerinden doğan ihtilaflara bakmaya görevli kapatılan Yargıtay 15.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın ticari temerrüt faizini kabul ettiğine dair içtihatlarının bulunması karşısında, infazda tereddüt yaşanmaması için davacı vekilinden talep ettiği ticari faiz türünün avans faizi mi yoksa reeskont faizi mi olduğunu açıklaması istenmiş, davacı vekili 16/11/2020 tarihli dilekçesi ile talebini avans faizi olarak açıklamış, mahkememizce davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 4.500,00 TL’nin davalılardan temerrüt tarihi olan 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 4.500,00 TL’nin davalılardan temerrüt tarihi olan 15/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tüm çağrılarına rağmen işi tamamlamayan davalıların müvekkiline ait 33.160 kg demiri sattıklarını müvekkil şirket yetkililerine söylediklerini, tanık beyanlarıyla demirlerin davalılar tarafından sökülüp götürüldüğünün belli olduğunu, bunların tartılmadan ne kadar demir gidip geldiği belli olmadan işin yürümeyeceğinin açık olduğunu, tartıma ilişkin ve davalıların teslim ettiği kantar fişlerinden demirlerin ağırlıklarının öğrenildiğini, davalıların kötü niyetli olduklarını, mahkemece yapılan keşif incelemesinin hatalı olduğunu, değişik iş dosyasından yapının hali hazır durumunun belirlendiğini, buna göre ne kadar demir kullanıldığının tespitinin mümkün olduğunu, kantar fişleri üzerindeki tarihlerin sözleşme konusu işin ifa edildiği tarihleri gösterdiğini, kantar fişlerine müvekkili tarafından davalıların imzasının alınmamış olmasının iyi niyetli tacir olan müvekkili aleyhine yorumlanamayacağını, müvekkil şirketçe 3. şahıs ve şirketlerden satın alınıp da işin ifası için davalılara teslim edilen mallara ilişkin fatura ve sevk irsaliyelerinin de dikkate alınması gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin uhdelerinde kalan demir miktarının 3 tondan az olduğunu, demirlerin teslim alınması davacıdan istenilmesine rağmen davacının buna yanaşmadığını, demir fiyatının yöntemince belirlenmediğini son olarak sözleşmede …’ın taraf olmadığını kendisi yönüyle husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak katılma yoluyla hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında imzalanan sözleşme, değişik iş dosyası, kantar fişleri, faturalar, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı,
GEREKÇE: HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık 18/11/2016 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşme tarihine göre uygulanması gereken hükümler 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddeleridir. Davacı vekili dava dilekçesinde davalılar tarafından sökülüp de davacıya iade edilmeyen 33.160 kg demir için yeniden satın alma nedeniyle ödenen 115.026,14 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı yüklenici taraf sökülen malzemenin kullanıldığını, kalanların tamamen davacı iş sahibi tarafından değerlendirildiğini, çünkü sökülen demirlerin büyük kısmının davacının iş sahasında bırakıldığını, bir miktarını satmasının da söz konusu olmadığını, sözleşmede böyle bir hüküm bulunmadığını savunmaktadır. Bu hali ile uyuşmazlık; davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye teslim edilen malzemenin sözleşme konusu işte kullanılıp kullanılmadığı ve iade edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemenin davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin önceki günlü kararı sadece davacı tarafça istinaf edilmesi üzerinde Dairemizce “Mahkemece yapılan keşifte, inşaat mühendisi bilirkişi tarafından, söküm yapılan yerden kaç kg demir çıkmış olduğu, bunların ne kadarının sözleşmeye göre yeniden kullanılabilir durumda olduğu, yeni imal edilen halı saha demir aksamında ne kadar demir kullanılmış olduğuna dair bir tespit yapılmamıştır. Bilirkişi raporu, dosyaya sunulan davalının kabulünde olmayan kantar fişleri ve faturalar üzerinde yapılan incelemeye göre düzenlenmiştir. Tarafların ticari defterlerinde ise dava konusu işe ilişkin bir kayıt tespit edilememiştir. Ayrıca davalıya teslim edildiği ancak iade edilmediği iddia olunan demirlerin tespiti için de sözleşmeye konu hangar ile davalı yüklenici tarafından imal edilen halı sahanın onaylı projelerinin ilgili kurumdan istenip incelenerek sökülmüş olan hangardan çıkmış olup kullanılabilecek demir miktarı ile halı saha imalatında kullanılan demir miktarı ve davacı tarafından satın alınıp davalıya teslim edilmiş olduğu ispatlanmış olan miktarların karşılaştırılıp varsa kullanılmayan demir miktarının belirlenmesi mümkün olacaktır. Bu kapsamda sözleşmeye konu sökülen ve imal edilen yapıların projelerinin dosyaya sağlanması ve bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, projeler ve dosya arasında bulunan değişik iş tespit dosyası da değerlendirilmek suretiyle sökülen yapıdan çıkan demir ile yeni imal edilen yapıda kullanılan demir miktarının hurdaya çıkmış olabilecek kısmı da nazara alınmak suretiyle belirlenmesi, bu şekilde yeni imal edilen yapıda kullanılmış olan demir miktarının tespiti, davacı tarafından satın alınıp davalıya imza karşılığı teslim edilen bir kısım malzemelere ilişkin, davalının teslim alan sıfatıyla imzaladığı faturalara konu malzemelerin davaya konu yapıda kullanılıp kullanılmadığı, davalı tarafça kullanılan demir miktarının bu şekilde tespiti ile artan kısım olup olmadığına ve davacının bundan kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığına dair ek rapor alınması, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle kaldırılmıştır. Mahkemece kaldırma kararı sonrası sözleşmeye konu edilen ve sökülmesi gereken yapılar ile imal edilen yapıların projeleri istenmiş olup … ada … parselde kayıtlı taşınmazda yapı ruhsatının bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacı tarafından sökülen yapıdan ne kadar demir çıktığı ispatlanamamıştır. Davacı kullanılan demir miktarının 80.640 kg olduğunu ileri sürmektedir. Davacı tarafça sökülen yapı dışında davalı tarafa fatura ve irsaliyelere göre 30.845 kg demir teslim edildiği ispatlanmıştır. İnşa edilen yapıdan malzeme artıp artmadığı sökülen yapıdan ne kadar malzeme çıktığına bağlı olup çıkan malzemenin miktarı sözleşmede yazılı olmadığı gibi davacı tarafından ispatlanmadığından ve davalılar tarafından da malzeme artmadığı savunulduğundan davacı artan malzeme olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Mahkemenin önceki günlü kararında dava kısmen kabul ve kısmen reddedilmiş olup hüküm sadece davacı vekili tarafından reddedilen bölüm yönüyle istinaf edildiğinden ilk hükümde kabul edilen 4.500,00 TL davalılar yönüyle kesinleşmiş olup davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmektedir. Ayrıca davalılar istinaf dilekçesinde …’in sözleşmenin tarafı olmadığı savunulmuş ise de cevap dilekçesiyle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kabul edilmiş olup eser sözleşmesinin de yazılı şekil şartı zorunluluğu bulunmadığından bu itiraz de yerinde değildir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf nedenleri yerinde görülmeyerek istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan REDDİNE,
2-Davacı yönüyle alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin yatan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davadan alınarak hazineye irat kaydına,
Davalılar yönüyle alınması gerekli 307,39 TL harçtan peşin yatan 76,85 TL’nin mahsubu ile bakiye 230,54 TL’nin davalılardan müştereken ve mütesilsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Taraflarca tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerine bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bölümünün karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1, 361/1, 362/1-a ve 365/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya hükmü veren İlk Derece Mahkemesi’ne veya temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022