Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/738 E. 2022/1486 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO:2022/738
KARAR NO:2022/1486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI:2021/94 Esas 2022/217 Karar
KARAR TARİHİ:17/03/2022
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (eser sözleşmesinden kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:02/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 03/11/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki kapsamında davalıya ait inşaatın alçı, boya, mantolama ve inşaat işlerini üstlendiğini, yükümlülüğünü sözleşme doğrultusunda yerine getirdiğini, hak edişlere ilişkin faturaları düzenleyerek davalıya teslim ettiğini, davalının fatura bedeline yasal süre içinde itiraz etmediğini, davalıya düzenlenen fatura toplamının 124.960,00 TL olduğunu, davalının bu faturalara karşılık 40.000,00 TL ödeme yaptığını ve 84.960,00 TL bakiye alacağının kaldığını, söz konusu alacak için Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, taraflar arasında imzalanan 29/05/2015 tarihli taşeronluk sözleşmesinde taraflar arasındaki hukuki münasebet, yapılacak işler ve hak edişlere ilişkin hususların ayrıntılı olarak yer aldığını, davacının edimlerine yerine getirilmesine rağmen davalının yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek; davalının Kayseri 3. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasıyla aleyhine yürütülen icra takibine yapmış bulunduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 29/05/2015 tarihli taşeronluk sözleşmesi bedelinin 660.000,00 TL olduğunu, davacıya 6 parça çek ile 60.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, ayrıca davacıya her biri 150.000,00 TL olan 4 daire verildiğini, müvekkilinin yükümlüğününü bu şekilde yerine getirdiğini savunarak; davanın reddine, gerek icra takibi gerekse dava yönüyle kötü niyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece; alınan bilirkişi raporu ve ek raporlar uyarınca fazla yapıldığı iddia edilen işlerin diğer işler içerisinde kalmasının uygun olduğu, aksi halde diğer işler miktarının fazla oluşu dikkate alındığından uygun olmadığı bu nedenle yapılan işlerin sözleşme kapsamında kaldığı ve davacının aksini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı şirket arasında 29/05/2015 tarihinde Taşeronluk sözleşmesi imzalandığı, dava konusu 18/04/2017 tarihli 84.960,00 TL bedelli faturanın sözleşme kapsamında olduğunu, bu sebeple bahse konu faturadan tarafının alacaklı olamayacağı şeklinde yersiz bir kanaate varıldığını, bilirkişinin sözleşmede belirtilmeyen ancak müvekkil tarafından yapılan Banyo+lavabo+wc imalatı için 43.956,00 TL, bodrum kat için 5.400,00 TL ve kapıcı dairesi için ise 3.708,00 TL bedel çıkarttığını, ancak sözleşmede yapılacak işin 26.500 m² olduğunu, tespit sonucu yapılan işin bu kadar olmadığını ifade ettiğini, yapılan işin metre karesi konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme ile üzerine aldığı işi gerektiği gibi yaptığını, müvekkilinin sözleşme dışı fazla işler yaptığını ve bilirkişi tarafından buna ilişkin hesaplama yapıldığını, son alınan bilirkişi raporunda fazla imalatların bedelinin 84.756,00 TL olarak hesaplandığını, ancak bilirkişinin yapmış olduğu bu hesaplamanın eksik olduğunu, bu faturadaki işler bakımından yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, mahkeme tarafından davasının tamamen reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, taşeronluk sözleşmesinin paket bir sözleşme olduğunu, bu sebeple daha sonra çıkan ek işler için yapılan harcamaların ekstradan alınacağının sözleşme ile kararlaştırıldığını, ancak sonrasında davalının talep etmesiyle birlikte müvekkil tarafından sözleşmenin 2. maddesinde yer alan işler dışında ek işler yapıldığını, yapılan bu işlere ilişkin faturalar kesilmiş olduğu halde de davalı tarafından ödemesinin müvekkile yapılmadığını, anlaşılacağı üzere hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunun eksik ve gerçeklikten uzak biçimde tanzim edilmiş olup kesin kanaatler barındırmamasının, söz konusu davanın değerlendirilmesi açısından çelişkilere ve kafa karışıklıklarına da neden olduğunu, tüm bunların yanında ekstra yapılan tüm işler için müvekkil tarafından fatura kesildiğini ve davalıya teslim edildiğini, davalı tarafça faturalara yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğini hatta ticari defterlerine eklendiğini, bu kapsamda gerek sözleşmeye gerekse de faturaya itiraz etmeyen davalı yönünden sözleşmede belirlenmeyen alanlara yapılan tüm işlerin ekstra iş kapsamında hesaplanması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: İddia, savunma, sözleşme evrakları, tapu kayıtları, keşif ,bilirkişi raporu ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgeler.
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, eser sözleşmesi nedeniyle fazladan yapılan işler nedeniyle davacı yüklenici tarafından düzenlenen faturaya dayalı başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen önceki kararın, Dairemizin 19.11.2020 tarih 2020/687 Esas-652 Karar sayılı ilamı ile; davacının takibe konu faturaların fazladan yapılan işe ilişkin olduğunu ileri sürerken davalı yanın fazladan iş yapıldığını kabul etmediği, söz konusu faturaların sözleşmeye konu asıl iş yönünden düzenlendiğini savunmakla burada ispat yükünün davacıda olduğu, davacının keşif deliline dayanmış olduğu ve fakat yerel mahkemenin bu talebi red ettiği anlaşılmakla davacının takibe konu ettiği faturaların taraflar arasındaki 29/05/2015 tarihli taşeronluk sözleşmesi (inşaat) kapsamındaki işlere dair mi yoksa fazladan yapılan işe mi ait olduğunun tespiti gerekmekle, bu hususta mahallinde inşaat mühendisi bilirkişi beraberinde keşif yapılarak davacı tarafından yapılan işler, takibe konu faturalar, tarafların arasındaki sözleşme hükümleri, sözleşme kapsamında yapılacak işler göz önüne alınarak tanıklar keşif mahallinde dinlenerek inceleme yapılması, taraflar arasındaki sözleşmedeki asıl işin yapımına ilişkin fatura düzenlenip düzenlenmediği, yani takibe konu faturalar dışında taraflar arasındaki 29.05.2015 tarihli taşeronluk sözleşmesi kapsamında başka fatura düzenlenip düzenlenmediği, tarafların ticari defter ve kayıtlarında birbirlerinden ne miktarda alacaklı borçlu oldukları, davalının davacıya yaptığı tüm ödemeler ortaya konularak inceleme yapılması gerektiğinden bahisle kaldırılmasına karar verilmiştir. Davaya konu Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’ne ait … esas sayılı icra takip dosyasında takip alacaklısının davacı, takip borçlusunun davalı olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine 124.960,00 TL fatura bedeli ve 3.433,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 128.393,95 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, takibin dayanağının … numaralı 40.000,00 TL bedelli fatura ve … numaralı 84.960,00 TL bedelli fatura olduğu, ödeme emrinin 11/07/2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 14/07/2017 tarihli dilekçesi ile ödeme emrinde belirtilen faturaya, faize ve diğer kalemlere borçlarının olmadığından dolayı itiraz ettiklerini ileri sürerek takibin durdurulmasını talep ettiği ve icra müdürlüğünce 29/05/2018 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği ve işbu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür. 05/11/2016 tarihli … numaralı 40.000,00 TL bedelli faturanın taş yünü file yapıştırıcı olarak düzenlendiği, 18/04/2017 tarihli … numaralı 84.960,00 TL bedelli faturanın alçı, boya işi, malzeme olarak düzenlendiği, takibin bu iki faturaya dayandığı, davalı tarafından BA formunda faturaların beyan edildiği görülmüştür. 17/08/2016 tarihli … numaralı 65.000,00 TL bedelli faturanın (makine alçı, köşe benti) için düzenlendiği, bu üç fatura dışında davacı tarafça düzenlenen başkaca bir fatura bulunmadığı görülmüştür. 29/05/2015 tarihli tarafların imzaladığı, kabulünde olan taşeronluk sözleşmesinin 2, 10 ve 11 numaralı maddelerinde işin konusu, fiyatı ve ödeme hususunun düzenlendiği görülmüştür.
Mahkemece kaldırma kararı sonrası mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; davacının takip konusu yaptığı faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, Taraflar arasında imzalanan taşeronluk sözleşmesinin toplam bedelinin 660.000 TL olduğunu, davalının sözleşme kapsamında 60.000,00 TL çek ve 600.000,00 TL’sini 4 adet daire karşılığı teslim ettiği tarafların kabulünde olduğunu, Davacının takip konusu 18.04.2017 tarih ve … nolu 84.960,00 TL bedelli fatura içeriği incelendiğinde “alçı boya işi malzeme” açıklamalı olduğu faturaya istinaden her ne kadar imalatın sözleşme dışında yer aldığı iddia edilse de sözleşme kapsamında belirlenen 26.500 m² alanın içerisinde yer alabileceği bu nedenle bahse konu faturadan alacaklı olamayacağı, yüce mahkemece konu faturayı sözleşme kapsamı dışında yapılan iş olarak değerlendirmesi durumunda sözleşmede belirtilmemiş olmasına rağmen tuvalet ve banyolarda yapılan imalat bedeli; Banyo + lavabo + wc: 2.442 m² x 18 TL/m² = 43.956,00 TL olduğunu, bodrumda yer alan kapıcı dairesinde sözleşmede belirtilmemiş olmasına rağmen alçıpan saten boya işleri için Bodrum kat 300 m² x 18 TL/m² = 5.400,00 TL, Kapıcı Dairesi 206 m² x 18 TL/m² = 3.708,00 TL olarak hesaplanması gerektiğini, davacının takip konusu 05.11.2016 tarih ve … nolu 40.000,00 TL bedelli faturada “taş yünü, file yapıştırıcı” açıklaması bulunduğunu, Strafor ile taş yünü arasındaki fark: 170.000 TL – 129.200 TL = 40.800 TL hesaplandığını, 40.800 TL bedelin “diğer işler” bedeli arasında kalabildiğini, dolayısı ile de 2. Alternatif hesabın daha gerçekçi sonuçlar verdiğinin düşünüldüğünü, sözleşme kapsamında EPS mi yoksa taşyünü imalatı için mi anlaşıldığı konusunda kararın yüce mahkemede olduğunu belirtmiş, itiraz üzerine alınan ek raporlarda da kök rapordaki görüşlerin aynen geçerli olduğunun belirtildiği görülmüştür. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda takibe konu faturaların sözleşme kapsamında yapılan iş olduğunun ve ticari defter kayıtlarına göre davalının sözleşme bedelini ödediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık; fatura konusu işlerin sözleşme kapsamında yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.Bilirkişi raporunda sözleşme kapsamında; 26.500 metrekare iç alçı ve 3.400 metrekare dış cephe işi için toplam 660.000,00 TL bedelle anlaşıldığı, iç cephede saten altı, boya işleri ile dış cephede taş yünü mantolama işinin tamamlandığının görüldüğü, Bodrumda yer alan kapıcı dairesinde sözleşmede belirtilmemiş olmasına rağmen alçıpan saten boya işlerinin yapıldığı, keşif mahalline yapılan gözlemde imalatlar tamamlanmış olup sığınakta kara sıva üzeri boyasının yapılı olduğu, boya altında alçı imalatına rastlanmadığı, sıva üzeri boya imalatının yapılı olduğu, kapıcı dairesinin ise zemin katta yer aldığı, alçı, saten, boya imalatı için sözleşmede ayrı bir madde olarak yer almasa da belirlenen 26.500 m² imalat kapsamında olduğunun değerlendirildiği, zira yapılan hesaplamalarda sadece salon, oturma odası, antre, yatak odası, çocuk odası ve mutfak için alçıpan, saten, boya hesabı dikkate alındığında toplam metrajın yaklaşık 16.492 m2 olduğunu, dış cephenin strafor olarak yapılması gereken kaplamasının taş yünü olarak yapıldığını, sözleşmede belirtilmemiş olmasına rağmen tuvalet ve banyolarda da alçı uygulaması yapıldığını, tavanlarda da alçıpanlar ve satenlerin ekstra olarak yapıldığını, keşif mahalline yapılan gözlemde tavanlarda kısmen tam, kısmen perdelik kısımlarında alçıpan uygulaması yapıldığının gözlemlendiğini, bu hususun sözleşmede “Daire alçıpanı yapılacak yerler; salon, oturma odası ve antreye tam alçıpan, saten boya çekimi” olarak yer almış olduğundan sözleşme kapsamında iş olduğunun değerlendirildiği, yapılan hesaplamalarda; sözleşmeye konu imalatların varlığının değerlendirildiği, belirlenen alçı, saten, boya imalatları için mahallinde hesaplanan alan ile sözleşmedeki alanın uyuşmadığını, sözleşmede alçı-boya işleri için 26.500 m² alan belirlense de bu imalatların 16.492 m² olduğunun hesaplandığı bildirilmiş, mahkemece de fatura konusu işlerin sözleşme kapsamında kaldığı kabul edilmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hmk’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinafı nedeniyle harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansı var ise; 6100 Sayılı HMK’ nun 333. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 59. Maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra başvuranlara iadesine,
6-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1, 361/1, 362/1-a ve 365/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya hükmü veren İlk Derece Mahkemesi’ne veya temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2022