Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/581
KARAR NO: 2022/719
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI:2021/634 Esas 2022/92 Karar
TARİHİ:03/02/2022
DAVA KONUSU :Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; dava dışı üçüncü şahıs … Belediyesi Başkanlığı tarafından idareleri aleyhine açılan tazminat davası neticesinde Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/10/2016 tarih 2016/504 esas 2016/642 karar sayılı ilamı ile davanın kabulü ile 50.000,00 TL’nin 23/10/2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte idarelerinden alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, davacı vekilinin iş bu ilama konu alacaklarının tahsili maksadıyla idarelerine gönderdiği 29/03/2017 tarih ve … sayılı yazı ile ve ilama ağlı alacağını talep ettiğini, idareleri tarafından 31/03/2017 tarihinde … Belediyesi Başkanlığına ait Ziraat Bankası hesabına yapılan 91.603,75 TL ödeme ile talep edilen bedelin ödendiğini, davalıların ortak girişiminin idareleri ile imzaladıkları 20/06/2008 tarihli sözleşmeye konu işi “sözleşme ve yapım işleri genel şartnamesinde belirlenen standartlar” ile “fen ve sanat kurallarına” uygun ifa etmediklerini, sözleşmeye konu işin imalat ve işçilik bakımından kusurlu olması, davalıların kullandığı boruların kusurlu olması nedenleriyle davalı ortak girişimin kullandığı borularda patlamalar meydana geldiğini ve bahsettikleri davanın davacısı olan dava dışı üçüncü şahsın zarara uğradığını, davalıların zararın meydana gelmesinde %100 kusurlu ve sorumlu olduklarını, boruların test edilebilmesi için kullanılan borulardan örnekler alınarak … A.Ş. ‘ye gönderildiğini ancak … A.Ş. tarafından yaptırılan uygunluk testinin ardından 04/02/2009 tarihli … A.Ş. raporlarına göre test sonuçlarının olumsuz olduğunun görüldüğünü, bu kusurlu ifa yüklenici firma adına …’ın imzasının bulunduğu 28/12/2009 tarihli tutanak ile de teyit edildiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 91.603,75 TL rücuen alacaklarının ödeme tarihi olan 31/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri aleyhine açılan haksız ve mesnetsiz davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın müvekkillerinden hukuken rücu hakkı bulunmamakta olup, davanın reddi gerektiğini, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren işin tamamlanıp, geçici kabul tarihine kadar gerek malzeme temini gerek malzemenin kullanımı ve gerekse işin yapımı kapsamındaki müvekkillerinin bütün edimlerini, ihale, sözleşme, şartname ve bütün emredici, belirleyici ve açıklayıcı yasal düzenlemeye uyulmak suretiyle ifa edildiğini, davacı … Genel Müdürlüğünün rucüen alacak davasının muhatabının müvekkilleri ortak girişim olmadığını, boru muayene ve test tutanağında imzası bulunan, yeterli ve zorunlu testleri yaptırmayan kendi yetkilisi olduğunu, davanın … Limited Şirketi ile … A.Ş.’ye ihbar edilmesini, müvekkilleri hakkında açılan iş bu haksız ve yersiz davanın reddi ile mahkeme masrafları ile avukatlık ücretini karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “Davacı … Genel Müdürlüğü ile davalılardan … Şirketi ile … Mühendislik arasında, 20.06.2008 tarihli yapım işlerine ait sözleşme imzalanmış, Talas kısmî içme suyu ve kanalizasyon inşaatı ile kısmî içme suyu ve kısmî kanalizasyon şebeke hattı yapılması işi davalılar tarafından üstlenilmiştir. Sözleşmeye konu işin imalat ve işçiliklerinde kusurlu malzemeler ile kusurlu imalatların yapılması neticesinde borularda patlamalar meydana gelmiş, bu sebeple … Belediyesi tarafından davacı aleyhine Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/504 Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açılmış, açılan dava neticesinde davacı aleyhine olmak üzere 50.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmiştir. Mahkememizce alınan hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bilirkişi raporlarına göre ihbar olunan ve dava konusu işe ilişkin boruların satın alındığı … Şirketi’nin test sonuçlarına göre hatalı olduğu tespit edilen malzemelerin tedarikçisi olması sebebiyle meydana gelen zarardan %50 oranında kusurlu olduğu, davacının dava konusu işe ilişkin olarak mevcut tecrübe ve öngörülerini işe yansıtmaması, malzeme test sonuçlarını beklemeden işin devamına izin vermesi ve geçici kabul yapması sebebiyle meydana gelen zarardan %35 oranında kusurlu olduğu, davalı yüklenicilerin ihale şartlarına göre tercih edilen malzemeyi kullanmak suretiyle işi teslim etmesi ancak test sonuçlarını beklemeden mesleki öngörü ve tecrübesini kullanmaması sebebiyle meydana gelen zarardan %15 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Kesinleşen Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası kapsamında davacı tarafından … Belediyesi’ne ödenmiş olan 91.603,75 TL’nin %15’ine tekabül eden 13.740,56 TL’nin davalıların sorumlu oldukları miktar olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 13.740,56-TL’nin 31/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine fazla istemin reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; kusur oranlarına ilişkin bilirkişi raporlarına göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, öncelikle davanın … Ltd. Şti. alayhine açılmış olduğunu, karar başlığında davalının … Ltd. Şti. olarak gözüktüğünü, şayet davalı vekillerinin vekaletleri bahsi geçen davalıya kapsamıyor ise sunmuş oldukları dilekçelere muvafakatlerinin olmadığını, hesap uzmanı bilirkişi raporuna hiç değinilmemiş olduğunu, dayanak bilirkişi raporunda ise kusur oranlarının bilimsel hiçbir dayanağının olmadığını, idare tarafından söz konusu işte kullanılacak polietilen borular için ilgili fiyat tariflerinde PE borularının kullanılması ön şartının TSE’li veya TSE’ye uygun İSO belgeli PE-100/160 içme suyu boruları şeklinde tarif edildiğini, boruların TSE belgeli olduğunun kurumlarına ibraz edildiğini, idareleri tarafından yapılan genel uygulama ile boruların numuneleri ile fabrika laboratuvarında ilgili testleri yaptığını ve muayene tutanağı tanzim ettiğini, işin sözleşme ve yapım işleri sartnamesinde belirtilen standartlar ile fen ve sanat kurallarına uygun ifa edilmediğini, kullanılan boruların test edilebilmesi için borulardan örnek alınmış olup … A.Ş.’ye gönderilmiş ve ancak 04.02.2009 tarihli rapor ile olumsuz sonuç alındığını, buna aykırı yerel mahkeme kararını kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda sözleşme ve eklerinin değerlendirilmediğini, sözleşme ve eklerine göre malzeme kusurlarından sebebi kim olursa olsun yüklenicinin sorumlu olduğunu, üretici firmanın sonuçları olumlu çıkan numunelerin temsil ettiği boru partisi dışında başka bir -hileli- boru partisini kendi hür iradesi ile döşenmesi için sahaya gönderdiği, şayet üretici fabrika laboratuvarlarında yapılan testlerde bir yanılma var ise burda yine üretici firma adına muayene kabul tutanağı tanzim eden üretici firma yetkilisi ve üretici firmanın sorumluluğunda olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme gerekçeli kararında test sonuçlarını beklemeden mesleki öngörü ve tecrübesini kullanmaması sebebiyle şeklinde müvekkillerine kusur izafe edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, somut olayda müvekkiline atfedilebilecek kusursuz sorumluluk durumunun mevcut olmadığını, müvekkillerine %15 gibi bir kusur izafe edilmesinin kabul edilemez olduğunu, önceki beyanlarında da ısrarla belirttikleri üzere davaya konu ayıplı boruların davacı … Genel Müdürlüğünün bizzat iştirak ettiği bir kısım deneylerden ve testlerden geçirilmesinden sonra davacı kurumca kabul edildiğini, rücuen alacak davasının muhatabının müvekkillerinin olmadığını, görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporlarında tespit edildiği gibi müvekkillerinin davacı kurum tarafından kabul edilen malzemeleri kullandığını ancak testlerin sonuçlarını beklemeden işe başlama gibi bir keyfiyetin bulunmadığını, bekleme talimatını vermesi gereken tarafın davacının kendisi olduğunu, kabul işlemlerinin yapılmasından sonra boruların döşenmesi talimatı üzerine müvekkilleri tarafından işe başlanmak zorunda kalındığını, yine dosya kapsamından bilirkişi raporlarıyla sabit olduğu üzere … Ltd. Şti.’nin üreticisi olduğu malzemelerin ayıplı olduğunu, müvekkillerinin bu malzemelerin ayıplı olmasını bilme şanslarının olmadığını, ayrıca işe başlamadan test sonuçlarının beklenip beklenmemesi kararının müvekkillerine değil davacıya ait olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan feri müdahil … Ltd. Şti. vekili, istinaf dilekçesinde özetle; gerek bu davada gerekse bu davaya dayanak olarak gösterilen 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek kesinleşen dosyada baştan beri bahsi geçen ihaleye konu projede ve hali hazırda kullanılan borularda yerinde inceleme yapılarak doğru kullanılıp kullanılmadığı, müvekkil tarafından ihale için verilen boruların halen bu proje kapsamında kullanılan borularla aynı veya eşdeğer olup olmadığı hususunda keşif icra edilmek suretiyle alanında uzman kişilerden bir rapor düzenlenmesinin istenilmiş ise de geçen on yıla yakın bir zamanda hem davalı hem de kendileri tarafından bahsedilen hususların kulak arkası yapıldığını, müvekkili şirketin ihale konusu işen yapımı ile ilgisi olmayıp mal tedarik eden konumunda olduğunu, müvekkili tarafından tedarik edilen borularda herhangi bir ayıp olmayıp buradaki borularda meydan gelen sorunların tamamen … tarafından yapılan ihale konusu projenin hatalı olmasından kaynaklandığını, bilirkişi raporunun tamamen önceki bir dava dosyasına dayanak ve bu dosyadan yola çıkarak davalının kusurlu olduğu varsayımına dayanak düzenlendiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ihale evrakları, Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyası, bilirkişi raporları, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı,
GEREKÇE: HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.Davacı … Genel Müdürlüğü ile davalılar … Ltd. Şti ile … Mühendislik ve Taahhüt (…) Orak Girişimi arasında 20.06.2008 tarihli … Kısmi İçme Suyu ve Kanalizasyon İnşaatı işi sözleşmesi imzalanmıştır.Davalılar tarafından anlaşma sonucu yapımı üstlenilen işle ilgili meydana gelen hasarlar dolayısıyla … Belediyesi tarafından açılan dava sonucunda Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.2016 gün ve 2016/504 E. 2016/642 sayılı ilamıyla 50.000,00 TL tazminatın 23.10.2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş ve bu karar 07.02.2017 tarihinde kesinleşmiştir.Anılan karara dayalı olarak … tarafından … Belediyesine 91.603.75 TL ödenmiştir.Davalı yüklenici dayanak ilama konu asfalt hasarına kullanılan boruların ayıplı olmasının neden olduğunu, ayıbın sorumlusunun davacı … olduğunu, davacının işte kullanılacak boruların testine bizzat katılıp deneylerden sonra kabul tutanağı düzenlemesinden sonra malzemelerin kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 472/I. maddesinde malzemenin yüklenici tarafından sağlanmış olması halinde yüklenicinin bu malzemenin ayıplı olması yüzünden iş sahibine karşı satıcı gibi sorumlu olacağı belirtilmiştir. Gerek 818 sayılı BK’nın 357/II. gerekse 6098 sayılı TBK’nın 472/II. maddelerinde malzeme iş sahibince sağlanmışsa yüklenicinin onları gereken özeni göstererek kullanmakla yükümlü olduğunu belirttikten sonra BK’nın 357/III. ve TBK’nın 472/III. maddelerinde iş sahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa yüklenicinin bu durumu hemen iş sahibine bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olacağı belirtilerek, yüklenicinin genel ihbar mükellefiyeti hususu düzenlenmiştir.Buna göre özen borcunun sonucu olarak malzemeyi yüklenici seçmişse yapılacak işe, beklenen amaca uygun olan malzemeyi seçip kullanmak zorunda olduğu gibi, malzemeyi iş sahibi temin etmiş olsa dahi, işinin ehli olduğu ve basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğundan temin edilen malzemenin o iş ve eserin amaca uygun yapımına yeterli olduğunu bilmek ve genel ihbar yükümlülüğü uyarınca temin edilen malzemeyle eserin sözleşme, şartname ve amacına uygun olarak yapılamayacağını iş sahibine bildirmek zorundadır. Aksi halde bundan doğan sonuçlardan yüklenici sorumlu olacaktır.(Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 13.07.2017 gün ve 2017/907 E. ve 2017/2889 K. sayılı ilamı)Yüklenici tarafından sağlanmış olaması nedeniyle iş sahibine karşı satıcı gibi sorumlu olmasına, davalı yüklenici tarafından zararın ayıplı borular tarafından meydana geldiğinin kabul edilmesine, işin ifası sırasında boruların yapılan işe uygun olmadığının iş sahibine ihtar edildiği iddia edilip ispat edilmemiş olmasına, boruların ayıplı olduğunun test raporu ile belirlenmiş olmasına, davacı iş sahibinin davalı yüklenici tarafından temin edilen boruların kullanılmasına uygun görmesinin borulardaki gizli ayıpları da kabul ettiği şeklinde yorumlanamayacağını göre davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlere davalılar ve davalı yanında katılan şirket vekillerinin istinaf başvurularının reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, anılan hatanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkeme karar başlığında … Mühendislik ve Taahhüt – … yerine şirket ismi yazılmış ve karar şirket adına istinaf edilmiş ise de dosyada bulunan vekaletnameden vekilin hem şirket hemde … vekili olduğu görülmekle karar başlığındaki hata her zaman düzeltilebileceğinden sonucu etkili görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
A-1- Davalılar … Mühendislik ve Taahhüt – … ile … Ltd. Şti. ve ihbar olunan feri müdahil … ltd. Şti.’nin istinaf başvurularının REDDİNE,
2- Davacı …’nin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
B-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/02/2022 gün ve 2021/634/ E. 2022/92 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
C-Davanın yeniden esasıyla ilgili olarak;
1-Davanın KABULÜ İLE; 91.603,75-TL’nin 31/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Alınması gereken 6.257,45 -TL nispi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 1.564,37-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.693,08 -TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan başvuru harcı 80,70, peşin harç 1.564,37-TL ve 245,00-TL posta müzekkere gideri ile 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.290,07 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilesine,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üstlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine,
6-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir olunan 12.652.35-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
D- İstinaf yargılaması yönünden;
1-Alınması gerekli 938,61 TL nispi harçtan peşin yatan 235,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 703,61 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
2-Alınması gerekli 938,61 TL nispi harçtan peşin yatan 235,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 703,61 TL’nin ihbar olunan feri müdahilden alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacı tarafından yapıldığı anlaşılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından ibaret yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf yasa yolu aşamasında yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep aranmaksızın yatırana iadesine,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4. maddesi gereğince; kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe çıkarılmasına,
6100 sayılı HMK.nun 353/1-b.2 ve 362/1-a maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde dava değeri dikkate alınmak suretiyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02/06/2022