Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/500 E. 2022/716 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/500
KARAR NO: 2022/716
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI :2017/93 Esas 2022/12 Karar
TARİHİ:12/01/2022
ASIL DOSYADA:
DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/01/2017
BİRLEŞEN KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/404 ESAS, 2017/504 KARAR SAYILI DOSYASINDA:
DAVA KONUSU : Eser sözleşmesine dayalı alacak
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün İstinaf yoluyla duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, dosya kapsamına göre takdiren duruşma isteminin reddi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosyanın duruşmasız olarak yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … ili … ilçesi,… ada, parsel numaralı, … ada … parsel numaralı ve … ada … parsel numaralı taşınmazlar üzerinde Güneş Enerjili Elektrik Santrali (GES) yapılmasına ilişkin olarak dava dışı üçüncü şahıs yatırımcılar ile 17.12.2014 tarihli “Mühendislik, Tedarik ve İnşaat Sözleşmesi” imzaladıklarını, ardından imzalanan 18.04.2016 tarihli ek protokol ile sözleşmenin tümüyle yürürlüğe girdiğini, imzalanan sözleşmeler uyarınca müvekkili üzerine düşen yapı arazileri üzerinde yapılacak GES santralinin tüm yapım ve inşa işleri için alt yüklenici olan davalı şirket ve yetkilisi olanı … ile anlaştıklarını, davalı şirket yetkilisi … , 31.08.2016 tarihinde e-posta göndererek mekanik işlerin % 94-95’nin, elektrik işlerinin ise% 94-70’nin bittiğini belirttiğini, hak ediş ödemesini talep etmiş, talep ediler miktarın bir kısmının dava konusu çek keşide edilerek kalan kısmının nakit ve diğer çeklerle iyi niyetle taraflarınca ödendiğini, 19.12.2016 tarihinde davalı şirket yetkilisi … ‘ye müvekkili şirket yetkilisi … tarafından e-posta gönderilerek davalı şirket yetkilisi sözleşme imzalamaya davet edilmiş ve eksik kalan işlerin kararlaştırıldığı gibi en geç 1 ay içinde tamamlanmasının talep edildiği, talep edilen tüm bedellerin kendisine ödenmiş olmasına ve 20.12.2016 tarihinde tekrar e-posta gönderidiğini ve defalarca aranmasına rağmen davalı şirket yetkilisinden bir cevap alınamadığını, eksik kalan işlerin tamamlanmasına başlanmadığını, haber alınamaması ve işe başlanmaması sebebiyle davalı şirket tarafından yüklenilen işin ne kadarının yapıldığının tespiti gerektiğini, özel bir şirket aracılığı ile inceleme yaptıran müvekkilinin davalı şirketin Mekanik işlerin %95’ni değil % 53,3’nü bitirdiğini Elektrik işlerinin %70’nin değil %20’sinin bitirildiğinin tespit ettirildiğini, Boğazlıyan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/10 D.İş. dosyası ile tespit davası açıldığını, tespit incelemesinin yapıldığı 04.01.2017 tarihinde kendisine hiçbir şekilde ulaşılamayan davalı şirket yetkilisinin gerçeğe aykırı ve açıklamasız bir şekilde müvekkilinden 305.600,00 TL alacaklı olduğuna ilişkiri yazı gönderdiğini, söz konusu yazının tespitin yapıldığı gün gönderilmiş olmasından davalı şirketin kötü niyetli olduğunun açıkça anlaşıldığını, ayrıca söz konusu belge taraflar arasındaki taşeronluk ilişkisini de açıkça gösterdiğini, tedbir taleplerinin olduğunu, davalının anlaşma gereğince yapılan işin tamamını yapmadığını bu nedenle 08/02/2017 tarihli, 8042912 nolu ve 144.000,00 TL bedelli çek nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.Birleşen dosyada Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı şirket yetkilisi … ‘ye müvekkil şirketin 1.345,200,00 TL ödeme yaptığını, davalı şirkete vadesi 08/02/2017 olan 144.000,00 TL bedelli çekin keşide edildiğini, vadesinden önce 12/01/2017 tarihinde Mahkememizin 2017/93 esas sayılı davası ile menfi tespit davası açıldığını ve dosyanın aralarındaki bağlantı nedeni ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/93 Esas sayılı dosyası ile birleştirmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesi bulunmadığını, dolayısıyla sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu ihtilaf konusu olmadığı, müvekkili ile davacı şirket yetkilisi arasında düzenlenen tutanaklardan da anlaşılacağı üzere, fatura edilen ve ödemesi yapılan söz konusu işleri müvekkilim eksiksiz ve projesine uygun olarak teslim edildiğini, davacı tarafın, her ne kadar taraflar arasında e-mail yazışmalarında müvekkilinin yükümlü olduğu işlerin kararlaştırıldığını iddia etmekte ise, elektronik postaların incelenmesinde de anlaşılacağı üzere müvekkil şirket yetkilisi … tarafından gönderilen 31/08/2016 tarihli elektronik postada, panel harici konstürksiyon mekanik işlerin %95’inin tamamlandığını, elektrik montajın ise %70’inin tamamlandığını ve taraflar arasında kararlaştırılan bedel karşılığında ödenmesi gerektiği belirtildiğini, Müvekkil şirket yetkilisinin işbu e-mail cevabına 16-19-20/12/2016 tarihlerinde gönderdiğini dosya kapsamından yeni öğrendikleri davacı şirket yetkilisi … tarafından elektronik postalara ise ikrar niteliğinde müspet bir cevap verilmediğinden işbu e-mailler müvekkil şirketi bağlamayacağını, taraflar arasında cari hesap ilişkisi söz konusu olduğunu, müvekkilinin yükümlendiği ve tamamlanan işler açısından faturalar kestiğini, buna istinaden davacı şirket 6762 sayılı TTK’nın 23/II. maddesine göre 8 gün içinde kendisine gönderilen faturalara yönelik herhangi bir itiraz sürmediğini, hatta müvekkilinin firmaya ödemeler yaparak faturanın içeriğinin kesinleştiğini, bu nedenle faturaların sözleşme kapsamındaki işler için düzenlendiği ve faturalara istinaden ödeme yapıldığının kabulü gerektiğini, davacı şirket tarafından eksik ve tamamlanan işlerin tespiti amacıyla gerek dava dışı özel bir şirkete gerekse Boğazlıyan Sulh Mahkemesi’nde(2016/10 D.İş) yaptırılan tespiti kabul etmediklerini, davacı şirket tarafından yaptırılan her iki tespit de tek taraflı, müvekkilinin katılımı sağlanmaksızın yapıldığını, hükme esas alınamayacağını, bu nedenle mahkeme aracılığıyla özellikle müvekkilinin yükümlü olduğu işler de dikkate alınarak müvekkili tarafından tamamlanan işler hususunda mahallinde yeniden keşif yapılarak tespit yapılmasını talep ettiklerini, davacı vekilinin, yargılamanın ilerleyen aşamasında yargılamaya konu çekin ciro edilmek suretiyle hamil sıfatını kazanan … .Ltd.Şti’ye ödendiğinden bahisle açılan işbu menfi tespit davasının istirdat davası olarak devamına ilişkin beyanının yer olduğunu, müvekkilinin şirket tarafından, çek keşidecisi davacı aleyhine karşı başlatılmış bir icra takibi bulunmadığını, bu nedenle davanın istirdat davası olarak devamına imkan bulunmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde ayrıca taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunduğunu iddia etmekte ise de, taraflar arasında akdi ilişki sözlü olarak kurulduğunu, dolayısıyla davacı tarafın Mahkemeyi yanıltmaya yönelik işbu beyanları kötüniyetli davrandığının göstergesi olduğunu, Müvekkili tarafından gönderilen yazıdan da anlaşılacağı üzere, müvekkilininin ilaveten davacı şirketten 305.600,00 TL lik hak ediş alacağının bulunduğunu, bu nedenle müvekkilinin yüklendiği edimini sözleşme şartlarına uygun olarak yerine getirmesi nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Birleşen dosyada Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir eser sözleşmesi bulunmadığını, sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu ihtilaf konusu olmadığını, Boğazlıyan SHM’nin 2016/10 değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespitini kabul etmediklerini, davacı şirket tarafından her iki tespitin de tek taraflı olduğunu, müvekkil şirketin katılımı sağlanmaksızın yapıldığını, hükme esas alınamayacağını, yeniden keşif yapılmasının gerektiğini belirterek davanın ve birleştirme talebinin reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Mahkemece “Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davalı tarafça davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, taraflar arasındaki yazılı olmayan alt taşeronluğa dayalı eser sözleşmesine konu ilişki kapsamında davacının, davalıya yaptığı işten fazla ödemesi olup olmadığı, bu kapsamda davalının iade etmesi gereken bedel olup olmadığının tespiti için deliler toplanmış, işin yapıldığı yerde talimat mahkemesi aracılığı ile keşif yapılarak 05/06/2017 tarihli rapor ile 22/05/2019 tarihli ek bilirkişi heyeti raporları alındığı, daha önce yapılan Boğazlıyan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/10 Değişik iş tespit incelemesi sonucu alınan rapor ve mahkememizce alınan raporlara yapılan itiraz nedeni ile mahkememizce dosya üzerinden inceleme yapılması ile 11/11/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu alındığı, yine tarafların söz konusu eser sözleşme ilişkisi kapsamında yaptığı ve aldığı ödemelerin tespiti için defterlerinin incelenmesi ile mali müşavir bilirkişilerden 11/08/2020 tarihli ve 25/01/2021 tarihli rapor alındığı ve alınan raporlara itirazların hep birlikte değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden 25/08/2021 ile 28/12/2021 tarihli raporlar alınmış olup alınan tüm raporlar dikkate alındığında, davalının yaptığı iş miktarı, eksik işin başkasına tamamlatılmış olması da bir bütün halinde değerlendirildiğinde davacının davalıya toplam 436.150,69 TL fazla ödemesi olduğu anlaşılmış ve bu miktarın 144.000 TL’sinin asıl dosya yönünden ve kalan 292.150,69 TL’sinin ise birleşen dosya yönünden 05/10/2022 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davacıya iade edilmesi gerektiği değerlendirilmiş ve böylece, DAVANIN KABULÜ İLE, 144.000,00 TL alacak bedelinin 08/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Islah nedeniyle yatırılan teminat bedelinin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, İhtiyati tedbir kararı nedeniyle yatırılan teminat bedelinin HMK madde 392/2 gereğince kararın kesinleşmesi halinde davacıya iadesine, BİRLEŞEN KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/404 ESAS, 2017/504 KARAR SAYILI DOSYASINDA; DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, 10.000,00 TL alacak bedelinin dava tarihi olan 24/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, ıslah edilen 282.150,69 TL’nin ıslah tarihi olan 05/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kabulüne, 144.000,00 TL alacak bedelinin 08.02.2017 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ile 10.000,00 TL alacak bedelinin dava tarihinden 282.150,69 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin davanın reddine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporuyla tespit edilen 510.000 TL alacağından sadece davalı şirketin ticari defterlerinde borç olarak görünen 73.849,31 TL’nin mahsup edilerek birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, nitekim hem davacı şirketin hem de davalı şirketin ticari defterlerinde davalı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, hem de davalı şirketin bu alacakla ilgili herhangi bir başvurusu bulunmadığını, eldeki davada da talep edilmediğini, davalı defterindeki bu alacağın sözleşme tarihinden öncesine dayanıp eldeki alacakla ilgili olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; hem asıl hem de birleşen davada verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, Boğazlayan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/10 D.iş dosyasında müvekkilinin katılımı olmadan tek taraflı alınan bilirkişi raporuna itibar edilmesinin doğru olmadığını, müvekkil şirketin sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı şirket saha sorumlusu olan … tarafından imza altına 29/07/2016 tarihli tespit tutanağında yapılan işlerin oranının belirlenmiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı tarafça eksik bırakıldığı iddia olunan işlerin dava dışı … Ltd. Şti. yaptırıldığı ve bunun karşılığı ise 601.000 TL fatura bedeli kesildiği iddia olunmuş ise de bunun adı geçen firmaya ödenip ödenmediğinin araştırılmadığını, taraflar tacir olup davacının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, faturalara itiraz etmeyip dava açmasının kötün niyetli olduğunu, 1.345.200,00 TL tutarındaki faturanın davacı defterine kaydedilmiş olması nedeniyle bu miktardaki işin yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:Fatura, ticari defterler, keşif, bilirkişi raporları, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı,
GEREKÇE:HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, sözlü olarak kurulan eser sözleşmesine istinaden verilen 144.000,00 TL bedelli çek nedeni ile borçlu olmadığının tespiti, birleşen doya ise aynı sözleşme uyarınca fazladan ödenen iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Asıl ve birleşen dosyalarda davacı yüklenici davalı ise taşerondur.Yargılama sırasında davaya konu çekin tahsil edilmesi üzerine davaya alacak olarak devam edilmiştir.Mahkemece taraflar arasında sözlü eser ilişkinin kurulduğu, davacının sözleşmeye konu işin bir kısmını yaptığını, geri kalan kısmın iş sahibi tarafından başkasına yaptırıldığı, iş sahibinin bakasına ödemiş olduğu miktarın KDV hariç 510.000,00 TL olduğu, bu bedelden davalının defterine göre alacaklı olduğu 73.849,331 TL düşüldüğünde 436.150,69 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, 144.000,00 TL’sinin asıl davaya konu çek nedeniyle, geriye kalan 292.150,69 TL’lik kısmının ise birleşen dava nedeniyle olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.Her ne kadar taraflar arasında açık hesap bulunmakta ise de davacı eldeki davayı açık hesaba dayandırmamıştır. Davacı, davalı tarafından dava konusu işle ilgili kesildiği kabul edilen ve ticari defterini kaydedip ödemiş olduğu 7 adet fatura bedeli 1.345,00 TL kadar işin davalı tarafından yapılmadığını savunarak fazla ödemenin tahsilini talep etmektedir.Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. (229. md.) Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır. (231/5. md.) 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (6102 sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. (6102 sayılı TTK 21/2) Bu hükümlerin sonucu olarak faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek kullanan kimse, bu faturanın ticari defterlerine kaydı gereken bir belge olduğunu, mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Ticari defterlerine kayıt etmemiş olsa bile kesin delil sayılan ticari defterlerinde kayıtlı olması gereken bir belge olduğu için ticari defterleri de aleyhine kesin delil olacağından, fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalının ticari defterleri incelenmemiş olsa bile ticari defterlerine kayıt edilmiş sayılan belge olduğu ispatlandığı takdirde artık mal veya hizmet alınmadığını ispat yükü faturayı kabul ederek kullanmış olan taraftadır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 30.05.2016 gün ve 2016/944 E. 2016/3009 K. sayılı ilamı)
Taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunmayıp işin kapsamı konusunda tarafların uzlaşması bulunmamamsına ve davalı tarafından yapılan iş kadar fatura kesildiği savunulmuş olmasına ve davacı tarafından faturalar itirazsız kabul edilip ticari defterine kaydedilmiş olmasına göre fazla ödeme yapıldığı iddiası ispatlanamamış olup davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenle asıl ve birleşen dosya davacısı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılasını gerektirmediğinden HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
B-Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/01/2022 gün ve 2017/93 E. 2022/12/ K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
C-Davanın yeniden esasıyla ilgili olarak;
1-Davanın ve birleşen davanın REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin yatan 2.459,16 T’den mahsubu ile bakiye 2.378,46 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Birleşen dava yönünden alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin yatan 170,78 TL’den mahsubu ile bakiye 90,08 TL ile tamamlama harcı 6.070,59 TL’nin iadesine,
4-Asıl ve birleşen dosyada davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Asıl dava yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre hesap ve takdir edilen 18.184,21 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Birleşen dava yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT göre hesap ve takdir edilen 24.920,00 TL vakalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansından kullanılmayan bölümün karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
D- İstinaf yargılaması yönünden;
1-Harç peşin alındığından asıl ve birleşen dosya davacısından yeniden alınmasına yer olmadığına,
2-Asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından yatırılan 7.499,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf eden davalı tarafından yapıldığı anlaşılan 441,40 TL istinaf başvuru harcından ibaret yargılama giderlerinin asıl ve birleşen dosya davacısından alınarak asıl ve birleşen dosya davalısına verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yolu aşamasında yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde talep aranmaksızın yatırana iadesine,
6-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2, 361/1, 362/1-a ve 365/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya hükmü veren İlk Derece Mahkemesi’ne veya temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02/06/2022