Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/478 E. 2022/738 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO:2022/478
KARAR NO:2022/738
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI:2019/405 Esas, 2022/42 Karar
KARAR TARİHİ:20/01/2022
DAVA KONUSU:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:02/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :06/06/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜNÜŞÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde, özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 2014 yılında Güneş Enerjili Elektrik Santrali Yapım işi için sözlü olarak anlaşıldığını ve işe başlandığını, müvekkili şirketin inşası planlanan santralin tüm projelerinin masrafını ödeyerek tamamladığını, gerekli idari izinleri kendi personel kaynaklarının kullanarak temin ettiğini, hazırlanan projelerin onaylanmasından sonra davalı şirketin santralin inşa edilmesi için araziyi müvekkili şirket yerine kötü niyetli davranarak kendi imkanlarıyla tamamladığını, bu sebeple müvekkili tarafından emek ve para harcanarak tüm projeleri tamamlanan, kabul ve onay belgeleri temin edilen santralin inşasını, yapı arazisi teslim edilmediği için tamamlanamadığını, müvekkili şirketin yaptığı işler karşılığında herhangi bir ödeme yapılmadığını, hazırlanması oldukça güç olan benzer güneş enerji santrali projelerinin yaklaşık 180.000 Euro olduğunu, bu nedenlerle bu aşamada miktar ya da değeri tam ve kesin olarak belirleme olanağı bulunmadığını beyanla, yapılan işler için harcanan masraflar ve ortaya çıkarılan bedeli ödenmeyen işlerin piyasa rayiç değeri için 10.000 TL’nin dava tarihinden başlayacak faizi ile davacıya verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde, özetle; müvekkili şirketin 2015-2016 yıllarında 1 adet GES işlettiğini, müvekkili şirketin davacı firma ile ne yazılı ne de sözlü herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığını, davacının 180.000 Euro tutarında olduğunu iddia ettiği GES projesi üzerinde sözlü anlaşmayla çalışmaya başladığını iddia ettiğini, hiçbir tacirin bu denli kapsamlı ve bedeli yüksek bir işe arada yazılı bir anlaşma olmaksızın giremeyeceğini, iddia edilen işin arada yazılı bir sözleşme olmadan ispatlanamayacağını, müvekkilinin 1 adet GES’inin bulunduğunu, … Ltd. Şti ve … A.Ş.isimli firmaların yükleniciliğinde anahtar teslimi şeklinde tamamlandığını, proje, idari izinler, masraflar, proje onay ücreti, enerji hizmetleri danışmanlığı, teknik danışmanlık, mühendislik, müşavirlik, hizmet bedelleri, malzeme bedelleri, tedarikle alakalı bütün giderler kısacası bu işlerle alakalı iş geliştirip sonuçlandırma ile alakalı tüm işleri de bu iki şirketin yaptığını, bu firmalar ile davacı firma arasındaki ilişkilerin, aralarındaki güvene dayalı sözlü ya da yazılı sözleşmelerin varlığının, alacak verecek meselelerinin müvekkili firma ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddiasının asılsız ve haksız kazanç elde etmek amaçlı olduğunu savunarak bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve fer’ilerini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “… davacının ileri sürdüğü sözleşmeye konu alacağın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, usulüne uygun olarak tutulmuş davalı defterlerinde Güneş Enerjili Elektrik Santrali yapımına ilişkin muhasebe kayıtları bulunmakla birlikte bu kayıtların dava dışı yüklenici niteliğinde iki ayrı şirkete ait kayıtlar olduğu ve bu kayıtların davalı tarafından santral yapımına ilişkin dosyaya ibraz ettiği iki ayrı sözleşmeye dayalı olarak projelendirme ve mühendislik hizmetleri ile santralin kurulumuna ilişkin olduğu, davacının ileri sürdüğü akdi ilişkinin kanıtlamadığı, ayrıca davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair hiçbir muhasebe kaydının davalı defterlerinde bulunmadığı, davacının ileri sürdüğü akdi ilişkinin HMK m.200 kapsamında senetle ispatının zorunlu olduğu, davacının senet ve buna benzer kesin delillerle iddiasını ispatlayamadığı gibi dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olması nedeniyle yemin teklifinin hatırlatıldığı, davacının davalıya yemin teklif etmeyeceklerini beyan ettiği, sonuç olarak; resmi kurum olan TEDAŞ’dan gelen kayıtlarda da davacının ileri sürdüğü eser sözleşmesinin kurulduğu, hüküm ve sonuçlarını doğurduğu iddiasını doğrulayacak bilgi ve belge bulunmadığı, davacının iddiasını kanıtlayamadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; diğer yazılı delilleri bir yana bırakılsa dahi davalı şirket tarafından müvekkil şirketin bordrolu çalışanları …, …, … ve taşeron mühendisi …, …, … ve o dönemdeki şirket yetkilisi … adlarına düzenlenen Kayseri 8. Noterliği’nin … tarih … yev. sayılı vekaletnamesinin taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisini tek başına ispat ettiğini,Davalı şirket adına … tesis numaralı güneş enerjili elektrik santralinin (GES) inşaatı amacıyla yüklenici müvekkil şirket ve iş sahibi davalı şirket arasında sözlü olarak eser sözleşmesi kurulduğunu, Türk Borçlar Kanunun 470 ve devamı maddelerinde şekil şartı öngörülmediği için sözlü olarak yapılan eser sözleşmelerinin de hukuken geçerli olduğunu, taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinin diğer yazılı belgeler ve tanık beyanlarıyla ispatlanabilmesinin de mümkün olduğunu, HMK m.200 hükmünün bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemler için getirilmiş bir kural olup iş bu davanın konusunu eser sözleşmesi oluşturduğundan bu kuralın huzurdaki dava için uygulanamayacağını, 03.10.2019 tarihli delil listelerinde belirtilen sekiz delilin de yazılı belgelerden oluştuğunu, (projeler, yazışmalar, idari izinler vs.) HMK m.200 kapsamında senet konumundaki yazılı delillere dayanılarak davanın ikame edildiğini, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde müvekkil şirketin dava konusu GES’in yapımı işi için davalı şirket adına 229.172,00 TL masraf yaptığının tespit edilmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesi tarafından taraflar arasında cari hesap alacağı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini,Davanın fatura veya cari hesap alacağının tahsili konulu bir dava olmadığını, nitekim davalı şirketin iş devam etmekte iken haksız olarak sözleşmeyi feshettiğini ve GES için yapılan işlerin bedelini müvekkil şirkete ödemediği için müvekkil şirket tarafından fatura düzenlenemediğini, bu nedenle tarafların ticari defterlerinde hiçbir alacak-borç kaydı görülmediğini” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;
-Davalı Şirket vekilinin istinafa cevap dilkeçesi özetle; “İşbu davada bahsi geçen projenin yapımı için 06/07/2015 tarihinde dava dışı … A.Ş. ile Danışmalık ve Proje Geliştirme Sözleşmesi ve sonrasında yine aynı firma ile 01/09/2015 tarihinde projenin inşaatı için sözleşme imzalanmıştır. Ve bu sözleşmeler kapsamında dava konusu proje sözleşmenin tarafı olan dava dışı … A.Ş. tarafından yapılarak tamamlanmıştır. Bu doğrultuda sözleşme nedeni ile yapılan işler kapsamında … Enerji firması tarafından müvekkil davalı firmaya 31/07/2018 tarihli fatura kesilmiş ve bu fatura bedeli müvekkil firma tarafından ödenmiştir.-Söz konusu proje yüklenicisi olan … Enerji firması, Ges projesi ile ilgili işin bir bölümünü davacı firma İntegreen’e yaptırmış olup bu durum aralarında kesilen 03/06/2016 tarihli fatura ile de sabittir. Bu fatura kapsamında gerekli ödemeler de dava dışı … Enerji tarafından yapılmıştır. Bu süreçte, açıkça ortada olduğu gibi davacı İntegreen ile müvekkil firmanın hiçbir bağlantısının ve aralarında yapılmış hiçbir sözleşme ve fatura kesiminin olmadığı gerçeği, dosyada bulunan 07/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda; müvekkil davalı firmanın ticari defterlerinde yapılan incelemede, davacı firmaya ait hiçbir muhasebe kaydına rastlanmadığı gibi, söz konusu kayıtlarda … Enerji firmasına ait iki sözleşme olduğu ve yüklenici … Enerji tarafından projenin fiilen kurulumu yapılarak bu kapsamda TEDAŞ nezdinde projenin kabulünün yaptırıldığı ifadeleri ile de sabit olmuştur. .. Davacı firmanın, aynı zamanda söz konusu projenin yüklenicisi olan … Enerji ve … Madencilik Enerji ye karşı alacak iddiaları nedeni ile haksız olarak açtığı davalar da göz önüne alındığında, davacının haksız kazanç peşinde olduğu açıktır. Davacı ile müvekkil arasında dava konusu işe ilişkin hiçbir sözleşme olmamasına rağmen açılan işbu haksız davada davacı firmanın, yapılan Güneş Enerjisi Elektrik Santraline ilişkin müvekkil davalının elde ettiği kârdan -sözleşmenin tarafı olmamasına rağmen- haksız şekilde pay elde etmek isteyerek ödeme talep etmesi, işbu davanın haksız olduğunun diğer bir kanıtıdır.
-..Vekaletname ile yetkilendirilen kişilerin davacı firma İntegreen çalışanları olması, taraflar arasında hukuki ilişkinin kanıtı olarak kabul edilemez. Davalı firma ile işin yüklenicisi olan … Enerji arasında iş ilişkinin bulunması sebebi ile davacı firmanın çalışanlarının adının söz konusu proje kapsamında belirli görevler için anılmış olması pek tabii olağandır.
-Aynı zamanda tacir olan ve TTK m. 18/2 hükmü gereği işlerinde tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davacı firmanın, iddia ettiği üzere kapsamlı ve bedeli yüksek bir işe ilişkin sözleşmeyi sadece ve sadece güven kapsamında sözlü olarak kurması ve sözlü beyanla işe başlaması ticari hayatın ilkelerine ve bahsi geçen kanun maddesine aykırıdır.
-Dosyada bulunan 22/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacı firmanın sadece üçüncü kişilere yaptırdığı işlere ait masrafların faturaları kapsamında hesaplama yapılmış olup bu hesaplamalar bilirkişinin raporunda da açıkça belirttiği üzere “sadece davacı beyanına göre” yapılmıştır. Davalı firma ile bağlantısı olmamasına rağmen sadece bu makbuzlar üzerinden yapılan hesaplamaların davalı müvekkil firmaya yükletilmesi hukuka ve hakkaniyete uygun değildir. ” şeklindedir.
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı iş (eser) bedelinin ödenmesi istemine ilişkindir.Davalı Şirket ticrai kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde; “Davalı tarafından ibraz edilen 2015-2016-2017-2018 yıllarına ait defterlerin açılış ve kapanış noter tasdiklerinin mevcut olduğu, sahibi lehine delil teşkil ettiği, defter kayıtlarının muhasebe tekniğine uygun olduğu, davacı adına açılan herhangi bir hesap bulunmadığı, davacının davalı defterlerinde herhangi bir alacağı bulunmadığı, dava dilekçesinde sözü edilen Güneş Enerjili Elektrik Santrali yapımına ilişkin davalı defterlerinde muhasebe kayıtlarının bulunduğu, söz konusu kayıtların santralin yapım işini yüklenen …, A.ş.’ne ve … Ltd. Şti’ne ait olduğu, davalı tarafından santral yapımına ilişkin dava dosyasına ibraz edilen iki sözleşmeden ilkinin yapım öncesi projelendirme ve mühendislik hizmetlerine diğerinin santralin sahada kurulmasına ilişkin olduğu, sözleşme kapsamında santralin … Enerji A.Ş. tarafından projelendirilerek fiilen kurulumunun yapılarak devreye alınıp TEDAŞ nezdinde kabulünün yaptırıldığı, bu kapsamda davacı ile davalı arasında santralin kurulumuna ilişkin sözleşmesel ilişkiye dair dava dosyasında herhangi bir belge ve bulguya rastlanmadığı” şeklinde rapor sunulmuştur.İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi kanalıyla davacının ticari defter, kayıt ve belgeleri üzerinden alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak;”Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğuna dair ticari defterlerde herhangi bir kayıt görülmediği, davacının davasına konu ettiği yapılan işler ve harcanan masraflar ile ilgili yine sadece davacı beyanına göre, davacı yevmiye defterinde kayıtlı olan masraf faturaların toplam tutarının 229.172,00 TL olarak hesaplandığı, (fatura fotokopileri, şirket isimleri ile yevmiye defteri kayıtları dosyaya ek olarak iliştirilmiştir.)” şeklinde rapor sunulmuştur.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, sözlü eser sözleşmesi uyarınca mimari proje ve hizmet bedelini istemekte, davalı ise aralarında sözlü eser sözleşmesi bulunmadığını savunmaktadır.İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.Taraflar arasındaki hukuki ilişki 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK. 470). Yüklenicinin borcu sözleşmeye ve fen ve tekniğine uygun şekilde ve zamanında işi teslim, iş sahibinin borcu ise, iş bedelinin ödenmesidir (TBK. 471 ve TBK. 479). TBK’nın 481. maddesine göre eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.Eser sözleşmelerinde akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti ise yüklenicidedir. Bir başka deyişle davacı yüklenici eser meydana getirdiğini ve iş bedelini hak ettiğini usulüne uygun yasal delillerle kanıtlama yükümlülüğü altındadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Somut olayda davacı, davalı ile eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğunu iddia etmekte, davalı ise davacı ile aralarında sözleşme ilişkisinin kurulmadığını savunmaktadır. O halde, davacı akdî ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. Davacı taraf, müvekkili şirketin inşası planlanan güneş enerjisi santrallerinin tüm projelerini masraflarını ödeyerek ve imkanlarını kullanarak tamamladığını ve gerekli tüm idari izinleri kendi personel ve kaynaklarını kullanarak temin ettiğini ancak yapılan iş bedelinin ödenmediğini iddia etmekte olduğundan iddiasını, müddeabihin miktarına göre 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi hükmü gereği senetle ispat etmek zorundadır. Davalının ticari kayıtlarında yer alan bir belge ileri sürülmemiş ve sunulmamıştır. Taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunu ispat açısından aynı Kanun’un 200/2. maddesi gereğince tanık dinlenmesine karşı tarafın açık muvafakatı da bulunmadığından tanık deliline de dayanılamayacaktır. Ayrıca davacı mahkemece hatırlatılmasına rağmen yemin teklifinde de bulunmamıştır. Davacı tarafça dayanılan vekaletname akdi ilişkiyi ispata yeterli değildir. Davalının elinden sadır bir belge olmaması itibarı ile yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Davacı ile davalı arasındaki akdî ilişkinin varlığı usulünce kanıtlanamamış olup, davacının vekaletsiz iş görmüş olabileceği yönündeki değerlendirmede de, yapılan işin davalının yararına olduğu ileri sürülüp ispatlanamadığından bu yönden de alacağının varlığı sonucuna ulaşılamamıştır. Bu nedenlerle davanın reddine ilişkin Mahkeme kararına vaki istinaf başvurusunun reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına.
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansı var ise; 6100 Sayılı HMK’ nun 333. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 59. Maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra başvuranlara iadesine,
6-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1, 361/1, 362/1-a ve 365/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya hükmü veren İlk Derece Mahkemesi’ne veya temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022