Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/640 E. 2021/1151 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/640
KARAR NO: 2021/1151
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA KONUSU:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ :10/11/2021
KARARIN YAZIM TARİHİ:11/11/2021
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketlerin katlanır sandalye imal etme ve teslimi hususunda müvekkili ile anlaştıklarını, davalıların 20/06/2016 tarihine kadar 20.000 adet katlanır sandalyeyi imal edeceklerini ve bu sandalyeleri fabrika teslimi olmak üzere müvekkiline teslim edeceklerini taahhüt ederek sözleşme imzaladıklarını, taraflar arasında imzalanan 19/04/2016 tanzim tarihli sözleşmenin 4. maddesinde; imalatçı firmanın (davalının) 20/06/2016 tarihine kadar katlanır sandalyeleri hazır edememesi durumunda, müvekkil işverenin zararlarını karşılayacağının hüküm altına alındığını, sözleşmede imal olunacak sandalyelerin bütün ana ve sarf malzemelerinin müvekkil şirket tarafından temin edilerek 10/05/2016 tarihinde imalatçının fabrika adresi olan … Sanayi Bölgesi … Cadde No: … …/… adresine teslim edilmesinin kararlaştırıldığını ve müvekkilinin davalı şirketlere karşı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve davalılara şu ana kadar 45.000,00-TL ödeme yaptığını, ancak davalı şirketlerin sözleşme hükümlerine uymadığını ve 20/06/2016 tarihine kadar 20.000 adet katlanır sandalye imal etmediğini, bu durumun müvekkilinin maddi zarara uğramasına, müşterileri nezdinde yükümlülüklerini yerine getiremeyerek itibar kaybı yaşamasına ve kar kaybına uğramasına neden olduğunu, ayrıca davalı şirketlerce imal edilip de, müvekkile teslim edilmeyen sandalyeler bulunduğuna ilişkin duyumları bulunduğunu, gelişen olaylar sonucu müvekkili şirketin, davalı şirketlerin kusurları neticesinde sözleşmeyi haklı olarak feshetme dışında bir olanağı kalmadığını, sözleşmede 20.000 adet ürünün en geç 20/06/2016 tarihine kadar üretilip teslim edileceği kararlaştırılmasına rağmen, bu güne kadar toplam 7081 adet teslimat yapıldığını, davalı şirketlerin, sözleşme konusu sandalyelerin kalan kısmını halen imal etmediklerini, bu sebeple müvekkili şirketin, ciddi boyutlarda zarar ve kar kaybı yaşadığını, imale çevrilmeyen ve tüm maliyetleri müvekkili şirket tarafından yüklenilerek davalı şirketlere teslim edilen hammaddelerin, davalı şirketlere ait depolarda bulunduğunu, HMK’nun 389-390-391-392 maddeleri gereğince davalı şirketlerin deposunda bulunan müvekkiline ait hammaddelere ve varsa katlanır sandalyelere ilişkin olarak öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve akabinde yapılacak yargılama sonucu 100.000,00-TL maddi zararın, 132,000,00-TL kar kaybının ve 5.000,00-TL itibar kaybının davalılarca ürünlerin teslim tarihi olan 20/06/2016 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; 19/04/2016 tanzim tarihli sözleşme ile 20.000 adet katlanır sandalyenin imalatına ait montaj işçiliği hususunda müvekkili ile davacının anlaşma yaptığını, davacı tarafın dosyaya sunduğu tek taraflı olarak el yazısı ile bir takım ilaveler yapılmış sözleşme üzerinde anlaşma sağlanmadığını, sözleşmede yazılı olduğu gibi imalat için gerekli ham maddenin davacı tarafından tedarik edildiği ve imalat için müvekkiline eksiksiz ve süresinde verildiği iddiasının doğru olmadığını, sözleşmede kararlaştırılan tarihten çok sonra malzemelerin müvekkiline teslim edildiğini, böyle olunca montajın da geciktiğini, davacı tarafa ait malzemelerin müvekkili şirketin depolarında halen yer işgal ettiğini, açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …. … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin taraflar arasında yapılan sözleşmenin tarafı olmadığını bu nedenle husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, esasa girilmesi halinde ise malzemelerin davacı tarafça geç teslim edilmiş olması nedeniyle imalat ve teslim sürecinin geciktiğini, davacı tarafın iddia ettiği hususlarda müvekkilinin bir kusuru olmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : Mahkemece; davacının kendi müştesi olan …’e 17411 adet sandalye satacak olması nedeniyle davacı ile davalı ….Ltd.Şti arasında 19.04.2016 tarihinde 20.000 adet katlanır sandalye imalatı konusunda sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeyi diğer davalı … … Ltd.Şti’nin imzaladığı, sözleşmeye göre sandalyelerin bütün ana ve sarf malzemelerinin davacı tarafından karşılanacağı, sandalyelerin 20.06.2016 tarihinde davacıya teslim edileceğinin taraflarca kabul edildiği, daha sonra 10 gün öteleme ile teslim tarihinin 30.06.2016 olduğu, ham maddelerin davalılara teslim edildiği, davalıların 7081 adet sandalyeyi teslim ettiği, 1536 adet sandalyenin de hazır hale geldiği, bu sandalyelerin de bitmiş ürün olarak değerlendirilmesi gerektiği, toplamda teslimi yapılamayan sandalyenin 20.000 -(7081 ve 1536) 8617 = 11383 adet olduğu, davalıların depolarında tespit edilen 98.904,06-TL’lik ham madde ve yarı mamüllerin mahkeme kararı ile davacıya 65.735,93-TL’lik kısmının teslim edilmesi nedeniyle kalan 98.902,60 – 65.735,93 = 33.166,67-TL kadar davacının alacaklı olduğu, davacı … şirketinin deposunda keşifle kusurlu oldukları tespit edilen 1200 adet katlanır yazlık sandalyeler satılamayacağından toplamda 8617 – 1200 = 7417 adet katlanır yazlık sandalyelerin …’e satılabildiği, davacının müşterisi …’le 17411 adet katlanır yazlık sandalye satacağı konusunda anlaştığı ancak 17.411 – 7417 = 9994 adet katlanır sandalyelerin teslim edilememesinden dolayı …’e satılamadığı, davacı … şirketinin …’e eksik üretim ve kusurlarından dolayı satış yapamadığı 9994 adet katlanır yazlık sandalyelerin 1 adedinden elde edebileceği kâr 23,60 – 16,375 = 7,225-TL olacağından, 7,225-TL X 9994 adet = 72.206,65-TL davacının kâr kaybının olduğu, davalıların sözleşme şartlarını yerine getirmemeleri nedeniyle davacının zararını ve kay kaybını karşılamak zorunda oldukları ayrıca davalıların yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacı şirketin kendi müşterisi olan … ile yapmış olduğu sözleşme gereklerini yerine getirememesi nedeniyle ticari itibarının zedelendiği, bu sebeple itibar kaybı olarak 5.000,00-TL’nin yeterli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
a-Maddi zarar olarak 33.166,67-TL’nin 30/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b-Kar kaybı olarak 72.206,65-TL’nin 30/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
c-İtibar kaybı olarak 5.000,00-TL’nin 30/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her davanın, açıldığı tarihteki hukuki duruma ve haklılık durumuna göre karara bağlanması gerektiğini, mahkemece, dava açıldıktan sonra müvekkiline iade edilen malların değeri bakımından müvekkili lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmetmesi gerekirken; bu miktar yönünden “ret” hükmü kurulup davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira; dava açılırken, 100.000-TL maddi tazminat talep edildiğini ; mahkemece, bilirkişi raporunda belirtilen 33.166,67-TL yönünden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine ve reddedilen miktar üzerinden davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedildiğini; ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava tarihi itibariyle müvekkilinin 124.056,03 TL maddi zararı olduğunun belirlendiği, bununla birlikte müvekkiline teslim edilen ve ayıplı olduğu tespitli olan 1200 adet sandalye bakımından oluşan müvekkilinin zararının da 19.650-TL olduğu ve toplam müvekkilinin maddi zararının 143.706,03-TL olduğu ve bu zararın talep edilen 100.000-TL’den yüksek olduğu açık iken, davanın tam kabulü yerine kısmen kabulü yönünde hüküm kurulup, davalılar lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, dolayısıyla, yerel mahkemenin; davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkilinin maddi zararı üzerinden hüküm kurması, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hesaplanması; davanın açılmasından sonra davalılardan alınıp müvekkiline teslim edilen hammaddelerin bedeli olan 65.735,93-TL’nin ve yine davanın açılmasından sonra müvekkiline teslim edilen 1536 adet sandalye değeri olan 25.152-TL’nin infaz aşamasında dikkate alınması yönünde karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle mahkemenin, maddi tazminat yönünden kurduğu hükmün, gerek yasaya gerekse de Yargıtay uygulmasına açıkça aykırı olduğunu, müvekkili şirketin kar kaybına ilişkin kurulan hükmün , eksik ve hatalı hesaplamaya dayandığını, müvekkilinin kar kaybının daha yüksek olduğunu, zira; hükme esas alınan 10.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda; yalnızca müvekkilinin … şirketine satışını yaptığı 17411 adet üründen, … şirketine teslim edilemeyen 9994 adet ürün üzerinden kar kaybı hesabı yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği müvekkiline teslim edilmesi gereken sandalye sayısının 20000 adet olduğunu, dolayısıyla, müvekkilinin kar kaybının hesabında, 20000 – 17411 = 2589 adet sandalyeden kaynaklı kar kaybının da hesaplanması gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilleri arasında komşuluk ilişkisinden başka hiçbir bağ bulunmadığını, sicil adreslerinin farklı olduğunu, davacı … şirket ile davalı müvekkili … şirketi arasında ticari ilişki kurulduğuna dair hiçbir kayıt ve belgenin olmadığını, davalı … şirketinin kaşesi ve imzası olan belgenin sözleşme değil davacının sözleşme teklifi olduğunu, davacı şirket de davalı … ile aralarında anlaşma gerçekleşmeyince davalı … şirketi ile görüşerek anlaşma sağladığını ve sözleşmenin davacı şirket ile davalı … şirketi arasında yapıldığını, bu iki şirket arasında imzalanan sözleşme belgesi üzerinde ise herhangi bir değişiklik, tahrifat, karalamanın olmadığı halde, davalı … ile olan sözleşme teklifinde bir çok karalama, tahrifat bulunduğunu, bu nedenle sözleşmenin tarafı olmayan, davacı ile her hangi bir ticari ilişkiye girmeyen davalı … şirketi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafından sunulan sözleşmeye göre müvekkili … şirketi tarafından montajı yapılacak olan sandalyelere ait hammaddeleri kimin temin edeceği, hammaddelerin temini ile imalatı için … şirketine teslim edilmesi gereken son tarih, teslimatın nerede yapılacağı gibi tüm hususların açık olduğunu; fakat açık sözleşme hükümlerine rağmen davacı şirket üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmeyerek hammaddeleri sözleşmede belirtilen tarihte imalatı gerçekleştirecek olan davalı müvekkili … şirketine teslim etmeyerek , imalatın gecikmesine sebep olduğunu, mobilya bilirkişisi raporunda davacı tarafından temin edilen hammaddelerin girişlerinin kararlaştırılan tarihten çok sonra müvekkili şirkete teslim edildiği , hatta sözleşmeye göre montaj tamamlanıp son teslim edilmesi gereken tarihe çok yakın bir zamanda henüz hammaddelerin bir kısmının getirilebilmiş olduğu, ana hammaddelerden olan kumaşın bile çok azının temin edilebildiği ve davalı müvekkili şirkete teslim edilmiş olduğunun tespit edildiğini, buna göre üretimin gecikmesinin sebebinin davacı şirket olduğunu, yine 20.000 toplam sandalyeden 8.400 adedinin sevkedilmiş olduğu, geriye 11.600 adet sandalye kaldığı, davacı şirket tarafından eksik temin edilen hammaddeler dolayısı ile kalan sandalyelerin yapılabilmesi için gerekli olan kumaşın, perçinin, galvanizli telin ihtiyacı karşılayacak miktarda olmaması nedeniyle kalan sandalyelerin üretiminin gerçekleşemeyecek durumda olduğunun da bildirildiğini, sandalyelerin imalat ve montajı, gerekli olan 20-30 kalem hammaddelerin tamamının bir arada bulunması halinde fiilen mümkün olduğunu, 20-30 kalem hammaddeden sadece 1 tanesinin bile eksik olması demek montajın tam olarak yapılamaması anlamına geleceğini, tüm bu imalat gerçeklerine ve açık sözleşme şartlarına rağmen 21.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda yapılan tespitler, davacı şirket tarafından yapılan hammadde tedarikine yönelik olarak dosyaya sunulan fatura ve irsaliye tarihleri ışığında davacı taraf sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini gösterdiğini, davalı müvekkili … şirketi yetkililerinin, davacı şirketi defalarca arayıp hammaddelerin gelen kısmının geç geldiğini, imalatın başlayabilmesi için kalan hammaddelerin de derhâl gelmesi gerektiğini bildirmesine rağmen davacı şirketin uyarıları dikkate almadığını , bunlardan başka davacı şirketin gerek numune olarak üretilen gerek bir kısmı geç de olsa üretilebilen sandalyelerin plastik kısımlarının kırıldığını, bu durumun davalı müvekkili şirketin kusuru olduğunu iddia ettiğini; ancak alınan teknik bilirkişi raporu ve diğer bilirkişi raporlarında da açığa çıktığı üzere hatanın imalat ve montaj kaynaklı olmadığı, davacı şirket tarafından tedarik edilen plastik hammaddelerin ince, zayıf ve çürük olmasından kaynaklı olduğu, imalat ve montajı gerçekleştiren davalı müvekkili şirketin bunda bir hatasının olmadığının tespit edildiğini, bu durumun da davacının kusurundan kaynaklandığını, mahkeme kararına dayanak olan ek raporu hazırlayan bilirkişilerce önceki alınan raporlar, haciz tutanakları, taraf defterleri, dosya kapsamındaki tüm belgeler ve tanık beyanları incelenerek hazırlanan 27.11.2019 tarihli ayrıntılı bilirkişi raporunun sonuç kısmında davacı … şirketinin davalı … şirketinden alacağı bulunmayıp tam tersine davacı … şirketinin davalı … şirketine 133.844,51 TL borçlu olduğunun belirlendiğini, dosya kapsamında alınan 27/11/2019 tarihli bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişilerin sunduğu 10/09/2020 tarihli ek rapordaki tespitlere ayrıntılı olarak 21/10/2020 tarihli itiraz dilekçesi ile itiraz etmelerine rağmen itirazları karşılanmadan dosya kapsamına, somut gerçeklere, bilirkişi raporlarına aykırı olarak verilen mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :İddia, savunma, sözleşme evrakları, bilirkişi raporu ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgeler.
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinde (TBK 470.vdm) belirlenen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi zarar, itibar kaybı ve kar kaybının tazmini talebine ilişkindir.Davacı iş sahibi dava dilekçesinde; davalı yüklenicilerin sözleşmede belirlenen süre içerisinde sözleşme konusu malları teslim etmemelerinden doğan maddi zarar, kar kaybı ve itibar kaybının tazminini talep etmiş olup, davalılardan … şirketi husumet itirazında bulunurken, akdi ilişkiyi kabul eden diğer davalı … firması ise davacının sözleşmede üstlendiği malzeme teslimi edimini süresinde ve gereği gibi yerine getirmediğini, bu nedenle davanın reddini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile verilen karara karşı taraf vekilleri istinaf talebinde bulunmuştur.Davacının davaya dayanak yaptığı 19/04/2016 tarihli sözleşmeye göre; bahse konu imal olacak sandalyenin bütün ana ve sarf malzemeleri işveren firma tarafından temin edilip imalatçı firmanın … OSB … CD. NO: … /Cadresine teslim edileceği, İmalatçı firmanın 20.000 adet Katlanır Sandalyeyi 20.06.2016 da fabrika teslimi olmak üzere hazır hale getireceği, Hammaddelerin 10.05.2016 da imalatçı fabrikaya teslim edilmiş olması gerektiği hususlarının açık olarak ve kesin vadelerle düzenlendiği anlaşılmaktadır.Öncelikle davacının sözleşmenin yerine getirilmemesinden doğan maddi zarar alacağı yönüyle inceleme yapıldığında; davacı tarafın bu zarar kapsamı mahkemece davalıya teslim edildiği ve bedeli ödendiği halde teslim edilen ham madde ile yapılabilecek sandalye imalatı kadar davalı tarafça imalat yapılmadığından davalı uhdesinde kalan ham maddenin parasal değeri olarak kabul edilmiş, davacı tarafça da bu kabule itiraz edilmemiştir.Gerçekten de; davacının her ne kadar 20.000 adet sandalye üretecek kadar malzeme teslim etmediği dosya kapsamı itibariyle sabit ise de; teslim edilen bir kısım ham maddenin tamamı ile de imalat yapılmadığı ve teslim edilen ham madde ile imal edilebilecek sayıda sandalye imal edilmediği de dosya kapsamı itibariyle sabittir. Bu doğrultuda; davacının bu kalem alacağı davalıdan sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklanan maddi zarar olarak istemesinde bir isabetsizlik yoktur.Ancak ; mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 21/11/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; davalı firma adreslerinde faturalar üzerinde yapılan inceleme sonucunda davalı firma üretim hatlarında bulunan hammadde ve yarı mamul halde bulunanan malzemelerin parasal değerinin 98.904,03 TL + KDV , buna mukabil ; Davalı üretici firmanın elinde sevke hazır davacı firmaya gönderilebilir, ambalajlı 1536 adet sandalye bulunduğu, bunun parasal değerinin ise 29.152 TL+ KDV olduğu, 20.000 sandalyeden 8.400 tanesinin sevk edilmiş olduğu, geriye 11.600 adet sandalye kaldığı, davalı … Mob. … Ltd. Şti.’nin elinde bulunan ham maddeler ile kalan sandalyelerin yapılabilmesi için gerekli olan ham madelerden kumaşın, perçinin ve galvanizli telin bu adedi karşılayacağı miktarda olmaması nedeniyle kalan sandalyelerin üretiminin gerçekleşemeyecek durumda olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında davacının davalıya teslim ettiği ve davalı uhdesinde bulunan ham madde ve yarı mamul halde bulunan malzemelerin icra marifetiyle davalıdan alınarak davacıya teslimine şeklinde oluşturulan ara karar gereği, davacıya 65.735,93 TL+KDV tutarında malzeme iade edildiği, gelinen son aşamada mahkemece davalıya teslim edilen ham madde ile davacıya iade edilen ham madde ve yarı mamul malzemenin parasal karşılığı arasındaki fark (98.904,03 TL- 65.735,93 TL= 33.168,10 TL olup mahkemece 33.166,67 TL’ye hükmedilmiştir.) davacının sözleşmenin yerine getirilmemesinden kaynaklanan maddi zarar alacağı olarak hükme bağlanmış ve bu miktar üzerinden kabul kararı verilmiştir.Davalı taraf bu kalem alacağa yönelik istinafında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptığı 21/10/2020 tarihli itirazının dikkate alınmadığını belirtmiş olup, bilirkişi raporuna itirazında ise ; kendisinden iade ile teslim alınan hammaddelerin eksik olduğu ve davacıya 33.166,67 TL eksik teslimat yapıldığı tespitini kabul etmediklerini, mevcut hammaddelerin tespitine yönelik hazırlanan 21.11.2016 tarihli bilirkişi raporu ile icra dairesi marifeti ile teslim alınan malların arasındaki farktan yola çıkarak bu hatalı sonuca vardıklarını, zira ; 21.11.2016 tarihinde yapılan tespitin tamamen elindeki dosya ve faturalar üzerinden hammaddelerin sayı ve miktarları uyarınca yapıldığını, İcra Dairesi kanalı ile sayılıp tartılarak teslim edildiği için sayma ve tartma işlemi sonucu malların iade edildiğini, bu nedenle bilirkişi raporundaki sayı ve tutar ile İcra dairesinin iade almış olduğu sayı ve tutarın birbirini tutmadığını, kaldı ki; 21.11.2016 tarihli bilirkişi raporu eldeki mevcut faturalardaki miktarlar üzerinden hazırlanmış olup daha önceden montajı yapılıp davacıya teslim edilen 8.400 adet sandalyede de bu hammaddelerin kullanıldığını, o anda atölyedeki hammaddelerin fiili sayım ve tartımı yerine faturalardaki tutarlardan yola çıkıldığı için 8.400 adet montajı tamamlanmış sandalyede kullanılan bu hammadde tutarları da düşülerek rapor hazırlanması gerekirken bu husus unutularak rapor hazırlandığı için sanki davacıya 33.166,67 TL lik eksik hammadde teslimatı yapılmış gibi bir durum ortaya çıktığını belirterek hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz etmiş; ancak mahkemece bu hususta hiç bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiştir. O halde; mahkemece maddi zarar alacağı olarak kabul edilen ham madde alacağı noktasında yukarıda izah edilen davalı itirazlarının incelenip bu itirazları karşılayacak şekilde bilirkişi raporu alınarak, davacı tarafça davalıya teslim edilen ham madde ile 21/11/2016 tarihli bilirkişi raporu ile imalatı tamamlanmış ve davacıya teslim edilen ile halen teslim edilmeyi bekleyen sandalyeler de olduğu tespit edildiğine ve imalatı tamamlanan sandalyelerin de davalıya teslim edilen ham madde ile yapıldığı göz önünde bulundurularak iade edilmesi gerektiği halde davacıya iade edilmeyen ham madde bedeli bulunup bulunmadığı konusunda hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup; 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a.6. maddesi gereğince hükmün bu nedenle kaldırılmasına, kaldırma nedenine göre, davalı tarafın sair, davacı tarafın tüm istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalılar vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2020 gün ve 2016/1631 E. 2020/749 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan 1.884,90 TL istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuranın yaptığı istinaf giderlerinin kararın niteliği gereği ilk derece mahkemesinde yeniden yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
7-Kararın taraflara Mahkemesince tebliğine,
8-İİK’nun 36/5 maddeleri gereğince kaldırmanın niteliğine göre 19.896,47 TL teminatın talep halinde davacıya iade edilmesine,
9-Davalı tarafın sair, davacı tarafın tüm istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/1-a.6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/11/2021