Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1391 E. 2022/42 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1391
KARAR NO: 2022/42
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/526 Esas 2021/79 Karar
KARAR TARİHİ : 21/01/2021
DAVA KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 20/01/2022
Taraflar arasında görülen dava sonucu ilk derece mahkemesince verilen hükme yönelik süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine gönderilen dosyanın yapılan incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜNÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında Kayseri ili … Mahallesi … ada I blok 23 daire, 2 dükkan ve j blok 24 daire 2 dükkan kentsel dönüşüm konutları yapılması inşaatı işi ve Kayseri ili … ilçesi, … mahallesi … mevki … ada … parselde bulunan okul yapılmasına ilişkin inşaat işi için 28/06/2018 tarihli iki ayrı sözleşme yapıldığını, müvekkilinin bu sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeye başladığını, davalı tarafça müvekkilinin yerine getirdiği edimlerin bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, sözleşmeye konu olan işler için müvekkili ile davalı arasında sözlü olarak anlaşıldığını, sözleşmenin müvekkili tarafından imzalanmadığını, davadan önce taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşılamadığını, müvekkilinin sözleşmenin imzalandığı tarihte sözleşmeyi inceleme fırsatı olsaydı sözleşmeyi mevcut haliyle imzalamayacağının izahtan vareste olduğunu, iskele kurma işinin oldukça maliyetli bir iş olması sebebiyle bu işin karşılığında ekstra bir bedel ödenmeyeceğine ilişkin sözleşmenin 4.maddesinin müvekkili tarafından kabulünün mümkün olmadığını, sözleşme imzalandıktan ve sözleşme gereği yerine getirilmesi gereken edimler müvekkili tarafından yerine getirilmeye başlandıktan sonra fark edilen bu hükme rağmen müvekkilinin iyi niyetli davranarak sözleşmeyi ayakta tutabilmek için çaba gösterdiğini ileri sürerek; davanın kabulüne, sözleşmelerden kaynaklı iskele bedelinin mahkemece tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL bedelin yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hem sözleşmeyi kendisinin imzalamadığını, hem de sözleşmenin yürürlükte olduğunu, sözleşme uyarınca imalat yaptığını beyan ettiğini, işbu sözleşmenin müvekkili ile davacı tarafından imzalandığını ve uygulandığını, sözleşmenin 4.maddesinde yapılacak imalata dış cephe iskele malzemesi ve kurulumunun dahil olduğu ve iskele için ayrıca ödeme yapılmayacağının açıkça yazılı olduğunu, davacının bu sözleşmeyi SGK’ya sunarak müvekkilinin şantiyesi için alt yüklenici dosyası açtırdığını, davacının bilgim yok dediği sözleşmenin bizzat davacı tarafından SGK’ya sunulduğunu, davacının sözleşmenin gereği bir kısım imalat yaptığını ve sözleşmedeki alacağını da tahsil ettiğini, davacının tacir olduğunu basiretli davranması gerektiğini, davacının 30/09/2018 tarihinde bitirmeyi taahhüt ettiği işi bir yıl geciktirdiğini ve ardından işi yarım bıraktığını, davacının gecikmesi nedeniyle müvekkilinin ticari kayba uğradığını, müvekkilinin eksik ve hatalı imalatların bir kısmını kendi işçileriyle 04/10/2019 tarihinde …Yapı Ltd. Şti. … isimli taşerona tamamlattığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece; davacı taraf her ne kadar sözleşmeyi imzalamadığını ileri sürse de, imzalamadığı sözleşme gereği edimlerini yerine getirerek sözleşmeyi kabul etmiş olduğu, 28/06/2018 tarihli her iki sözleşmenin işin teknik tanımı ve birim fiyatları başlıklı 4. maddesinde sözleşme konusu işe ilişkin bedel belirlenmiş ve açıkça “…iskele için ayrıca fiyat ödenmeyecektir…” şeklinde ifade yer aldığını, davacının da dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında sözleşmelerden kaynaklı iskele bedelini dava konusu ettiği anlaşılmakla ayakta olan ve her iki tarafı da bağlayıcı nitelikteki sözleşme hükümleri uyarınca iskele bedeli şeklindeki dava konusu alacağı talep edemeyeceği gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen kararın eksik inceleme ile kurulmuş olduğunu, tanıklarının dahi dinlenmediğini, müvekkili …’ın … Yapı Isı-Su-Ses Yalıtım isimli şahıs şirketinin tek yetkilisi olup ; bahse konu sözleşmenin şirkette herhangi bir hukuki imza yetkisi olmayan … isimli şahıs tarafından imzalandığını, tarafların ileride sözleşme ile de netleştirilmek üzere sözlü olarak kendi aralarında anlaştıklarını, ancak sözleşmelerin müvekkilinin Türkiye’de bulunmadığı bir tarihte müvekkiline ait olan … Yapı Isı-Su-Ses Yalıtım isimli şahıs şirketinde şantiye şefliği yapan ve şirkette herhangi bir hukuki imza yetkisi olmayan … isimli şahıs tarafından imzalandığını, bu nedenle sözleşmenin incelenemediğini, sözleşmenin 4. Maddesinin sözlü anlaşmaya aykırı düzenlendiğini, söz konusu maddenin müvekkili tarafından sözleşme imzalandıktan ve sözleşme gereği yerine getirilmesi gereken edimler yerine getirilmeye başlandıktan sonra fark edildiğini, bu bakımdan müvekkili ile davalı şirketin sözlü anlaşmasına uygun olarak hazırlanmayan ve yetkili bir kişi tarafından da imzalanmayan işbu sözleşmenin her iki tarafı bağlayan bir sözleşme olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER : İddia, savunma, sözleşme evrakları ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgeler.
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, Eser Sözleşmesi nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının eser sözleşmesi niteliğindeki 28/06/2018 tarihli taşeron sözleşmeleri uyarınca iskele bedelini davalıdan talep edip edemeyeceği, sözleşmenin davacı açasından bağlayıcı olup olmadığı hususuna ilişkindir. Temsil, yalnız sözleşmelerde değil, tek taraflı hukuki işlemlerde de uygulama alanı bulabilir. Aynı şekilde hem borç sözleşmelerinde hem de aynî sözleşmelerde temsile başvurulabilir. Temsil hâlinde işlem temsilci tarafından temsil olunanın nam ve hesabına yapıldığından hukuki işlemin tarafı, doğrudan doğruya temsil olunandır. Temsilci hukuki işlemi temsil olunanı hiç söylemeden kendi adına yaptıktan sonra bu işlemden doğan hak ve borçları temsil olunana nakledebileceği gibi (dolaylı temsil), hukuki işlemi yaparken bu işlemi doğrudan temsil olunan nam ve hesabına da (doğrudan temsil) yapabilir. Temsilin söz konusu olabilmesi için temsilcinin hukuki işlemi/muameleyi temsil olunan adına yapması, bunu diğer tarafa bildirmesi, temsilcinin temsil yetkisinin bulunması veya temsil olunanın sonradan yapılan hukuki işleme icazet vermesi gereklidir. Bu noktada, mümessil tarafından yapılan hukuki işlemden doğan hak ve borçların temsil edilene ait olabilmesi için gerekli en önemli unsur; mümessilin, temsil edilen adına hukuki işlem yapmaya yetkili olmasıdır. Temsil yetkisi, temsil olunanın temsilciye, kendisini üçüncü kişiler nezdinde temsile yetkili olduğunu bildiren bir irade beyanıdır. Temsil ilişkisinin meydana gelmesi için yetki beyanının temsilcinin hakimiyet alanına ulaşması yeterlidir. Doğrudan doğruya temsilin söz konusu olabilmesi için gerekli olan temsil yetkisinin olmaması hâlinde, temsil olunanın sonradan icazet vermesi bu noksanlığı tamamlar. Ve bu icazetle temsilci ile temsil olunan arasındaki temsil ilişkisi ispatlanmış olur. Temsil yetkisinin olmaması ve temsil olunanın icazet vermemesi hâlinde hukuki muamele kesin olarak hükümsüzdür. Temsil olunan ve temsilci, hukuki işlem ile bağlı değillerse de yetkisiz temsil ile işlem yapan temsilcinin üçüncü kişinin zararını karşılamak ile yükümlü olduğu açıktır (HGK’nın 22.09.2010 tarih ve 2010/13-414 E., 2010/412 K.). 6098 sayılı TBK’nın 40. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun’un devam eden 46. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır. Görüleceği üzere temsil olunan, yetkisiz temsilcinin yaptığı sözleşmeye icazet verebilir. İcazet tek taraflı bir irade beyanı niteliğinde olup, TBK’nın 46. maddesindeki açık düzenleme uyarınca icazetin sarahaten veya zımnen (açık veya örtülü şekilde) bildirilmesi mümkündür. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı taraf 28/06/2018 tarihli 2 ayrı taşeron sözleşmesinin davacı … tarafından imzalanmadığını, imza yetkisi olmayan ve yanında şantiye şefliği yapan … tarafından imzalandığını, bu sözleşmenin kendisi açısından bağlayıcı olmayacağını, aralarındaki sözlü anlaşmaya istinaden iskele bedelinin davalıdan talep edilebileceğini ileri sürmüş, davalı ise sözleşmenin davacının ortağı tarafından imzalandığını ve sözleşme hükümleri uyarınca iskele bedelinin istenemeyeceğini savunmuş, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. 28/06/2018 tarihli sözleşmelerdeki imzanın davacıya ait olmadığı hususunda ihtilaf yoktur. İhtilaf imza yetkisi olmayan …’ın imzaladığı sözleşmenin davacıyı bağlayıp bağlamayacağı noktasında olup; dosya kapsamındaki deliller ve özellikle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/548 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı her ne kadar sözleşmenin kendisini bağlamadığını belirtmiş ise de; anılan sözleşmeye konu işin yapımına başlamış ve işe ilişkin davalı tarafa 26/09/2019 tarih … numaralı 102.136,08 TL bedelli “Dış cephe malzemeli mantolama kaplama ve boya yapım işi” konulu faturayı düzenlemiş ve bu fatura konusu iş için davalının 01/01/2019 tarihli 57.983,58 TL, 31/05/2019 tarihli 15.000,00 TL ve 09/08/2019 tarihli 10.000,00 TL ödemeleri kabul ederek ticari defterlerine işlemiş, bakiye 19.152,50 TL alacağı için ise 2020/548 Esas sayılı dosyada itirazın iptali davası açmıştır. Tüm bunlardan anlaşıldığı üzere davacı, yetkisiz temsilci tarafından imzalanan sözleşmeye işi yaparak, fatura keserek ve ödeme kabul ederek icazet vermiş olmakla askıda geçerli sözleşme artık geçerli hale gelmiş olup, sözleşmelerin davanın her iki tarafını da bağlayacağı anlaşılmıştır. Bununla birlikte tarafları bağlayan söz konusu sözleşmenin 4. Maddesinde iskele kurulumu için ayrıca bedel ödenmeyeceği düzenlenmiş olup, mahkemece davacının iskele bedeli için açtığı eldeki davayı reddetmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hmk’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye kalan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansı var ise; 6100 Sayılı HMK’ nun 333. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 59. Maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra başvuranlara iadesine,
6-Kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1, 361/1, 362/1-a ve 365/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya hükmü veren İlk Derece Mahkemesi’ne veya temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19.01.2022