Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/884 E. 2023/1485 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/884
KARAR NO: 2023/1485
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2022
NUMARASI: 2022/376 D.İş Esas, 2022/407 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir ve Delil Tespiti
DAVA TARİHİ: 06.09.2022
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 20.09.2023
YAZILDIĞI TARİH: 20.09.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/376 D.İş Esas, 2022/407 D.İş Karar sayılı kararına karşı ihtiyati tedbir ve delil tespiti isteyen vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: İhtiyati tedbir ve delil tespiti isteyen vekili, talep dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin iştigal alanıyla ilgili faaliyetlerinde kullanılmak üzere …seri nolu, … isimli makinayı 04/09/2019 tarihinde … Ltd. Şti.’den satın aldığını, bu makinanın davalı şirketin uhdesinde … mh. … Sk. No: … Kayseri adresinde bulunduğunu, müvekkili şirketin 21/03/2019- 09/12/2019 tarihleri arasında bu adreste faliyetlerini yürüttüğünü, dava konusu makinenin bu süreçte satın alındığından bu adrese kurulduğunu, şimdi ise müvekkili şirketin bu adresten taşındığını, müvekkilini davalı tarafla yaptığı görüşmelerle bu makinenin ayıpsız ve eksiksiz şekilde iadesini talep ettiklerini, karşı tarafın ise malın iadesine yanaşmadığını, makine işletilmediği için müvekkili şirketin zarara uğradığını, taşınırın 3. kişilere satış vs. gibi gösterilerek hileli surette devri halinde hakkın elde edilmesi tamamen imkansız hale geleceğinden tüm bu nedenlerden dolayı taşınır hakkında ivedi tedbir kararı verilerek tedbiren müvekkili şirkete iadesini veya tedbiren yediemin deposunda muhafaza altına alınmasını ayrıca taşınırın kaybolacağı, davanın lehe sonuçlanması durumunda iadesinde zorlukla kaşılaşılacağı kuşsusunu uyandıran nedenler bulunması, taşınıra uzun süredir ulaşılamaması ve taşınırın akıbetinden duyulan endişe sebebiyle delil tespiti yapılmasını, bu tespitle taşınırın tespit tarihi itibariyle mevcut durumu, rayiç piyasa değeri, üretim kapasitesi, kiralanmak istense davacının adres değişikliğinden itibaren işleyecek kira geliri, tespit tarihinde fiilen üretimde kullanılıp kullanılmadığı, hasar ve ayıp mevcut ise hasar ayıp giderim bedelinin bilirkişi marifetiyle tespitini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince; Delil tespiti ve ihtiyati tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: İhtiyati Tedbir ve Delil Tespiti İsteyen vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, her ne kadar ilk derece mahkemesi gerekçesinde taşınırı ihtiyati tedbir yoluyla tesliminin yapılacak yargılama sonucunda tespit edilebileceği belirtilmişse de, bu kabulün de hatalı olduğunu, ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlığın esasını çözmeye matuf olmayıp onu geçici olarak koruma altına almayı amaçlayan geçici hukuki koruna mahiyetinde olduğunu, diğer anlatımla ihtiyati tedbir uyuşmazlığın esası ile doğrudan ilgili olduğunu, esası değiştirmediğini, mevut hali muhafaza altına aldığını, bunun içindir ki ihtiyati tedbir esas hakkında yetkili ve görevli mahkemeden talep edilebileceğini, ayrıca mahkemenin red gerekçesinde HMK m.391 hükmü gereğince ardıl talepleri olan “veya tedbiren yediemin deposunda muhafaza altına alınması” talepleri hakkında müspet veya menfi karar verilmediğini, her ne kadar ilk derece mahkemesi gerekçesinde taşınır eşyanın zilyetliğinin çekişmeli olduğu, ihtiyati tedbir ya da delil tespiti yoluyla zilyetliğin korunamayacağı belirtilmişse de, bu kabulün de hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesi kabulünün aksine davalı tarafın zilyetlik iddiası olmadığı için zilyetliğin ihtilaf arz ettiğinden söz edilemeyeceğini, öte yandan ilk derece mahkemesi gerekçesinde taşınırın karşı taraf uhdesinde olup-olmadığının ihtilaflı olduğundan bahsetmişse de, davacının delil tespiti talep etmekteki amacı tam da buna yönelik olduğunu, zira, taşınırın davalı uhdesinde olduğu ispat edildiğinde ileride açılacak taşınır iadesi davasına delil elde erilmiş olacağını, izah olunan nedenlerle mahkemenin hukuki yarar yokluğuna dair kabulü de dosya kapsamına açık ve kesin surette aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, yargılama giderinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: A-) Delil Tespiti Talebinin Reddi Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusu Bakımından; 6100 sayılı HMK’nın 341. maddesinde, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bahsi geçen maddenin gerekçesinde de delil tespiti kararlarına karşı hukuki denetimin ön görülmediği açıkça belirtilmiştir. Konuyla ilgili Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 21/02/2014 tarih ve 2013/1 Esas, 2014/1 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da “Yasa koyucu sadece uygulamada önem arzeden ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacze karşı istinaf yolunu açmış diğer geçici hukuki tedbirler (delil tespiti, defter tutma gibi) bu kapsama dâhil edilmemiştir.” şeklinde benzer yönde bir açıklamaya yer verilmiştir. Her ne kadar açılacak davayla ilgili delillerin tespiti ile birlikte, ihtiyati tedbir isteminin değerlendirilmesi için delil tespiti istenmiş ise de, bu istem HMK’nın 400. vd. maddelerinde düzenlenen delil tespiti istemine ilişkin olup, bu konuda mahkemece verilen kararın HMK’nın 341. maddesi uyarınca istinafı kabil olmadığından, ilk derece mahkemesinin delil tespit isteminin reddine dair kararına yönelik talep eden vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesi mümkün değildir. Bu haliyle; delil tespiti talebinin reddi kararına karşı istinaf yolunun kapalı olması nedeni ile talep eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK md. 352/1-b gereğince usulden reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
B-) İhtiyati Tedbir Talebinin Reddi Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusu Bakımından; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince istinaf başvurusunun incelenebilmesi için öncelikle ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi zorunludur. Bu şartlar kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinafa konu dosya kapsamı incelendiğinde; ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı bakımından 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf talebinin ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.
İhtiyati tedbir talep eden vekili, talep dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait olduğunu ve karşı tarafın uhdesinde bulunduğunu ileri sürdüğü taşınır malın ihtiyati tedbir yoluyla yediemin sıfatıyla müvekkiline teslimini veya uygun görülecek bir depoda muhafaza edilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından 29/09/2022 tarihli değişik iş kararıyla, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, bu ret kararına karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İhtiyati tedbir kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş, geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır. Nitekim 6100 sayılı HMK’nın ihtiyati tedbir müessesesi 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde ihtiyati tedbirin şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar vs. hususlarda yapılması gereken usul açıklanmıştır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nun 391. maddesinin madde gerekçesinde de açıklandığı üzere mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemez. Aksi halde geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbir davanın yerine ikame edilmiş olur. Esasen Yüksek Mahkemenin çeşitli dairelerince verilen kararlarında da ihtiyati tedbir kurumunun bu niteliği vurgulanmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 01.06.2012 tarih, 2012/12474 E. -2012/14232 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin  26.11.2012 tarih ve 2012/9519 Esas, 2012/15466 Karar sayılı ilamı, 10.12.2012 tarih ve  2012/17116 Esas, 2012/16273 Karar sayılı ilamı, 13.11.2013 tarih ve  2013/14106 Esas, 2013/15221 Karar sayılı ilamı) Anılan kararlarda da belirtildiği üzere “dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde”, başka bir deyişle “davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde” ihtiyati tedbir kararı verilmesi doğru değildir. Ancak mevcut durumda gecikmesi halinde doğabilecek tehlikeyi önleme veya ciddi zararı dava süresince (geçici olarak) önlemek için yalnız bu amaçla sınırlı olmak üzere gereken tedbirlerin alınması için ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Bu haliyle; dosya kapsamı ve mevcut durum itibariyle dava konusu … seri nolu, … isimli makine bakımından uyuşmazlığı çözer mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmaması nedeniyle öte yandan yukarıda belirtilen Yargıtay kararlarında da açıklandığı üzere“dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde”, başka bir deyişle “davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde” ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmaması bir bütün olarak nazara alındığında, dava konusu … seri nolu, … isimli makinenin yediemin sıfatıyla talep edene teslimi veya bir depoda muhafaza edilmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesince verilen kararın doğru olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla, ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) a-) Talep eden vekilinin istinaf başvurusunun delil tespiti yönünden 6100 sayılı HMK’nın 352 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
b-) Talep eden vekilinin istinaf başvurusunun ihtiyati tedbir yönünden 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken harç olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın ihtiyati tedbir ve delil tespiti isteyenden alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, ihtiyati tedbir ve delil tespiti isteyen tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) İhtiyati tedbir ve delil tespiti isteyen tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-) İhtiyati tedbir ve delil tespiti isteyen tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 362/1-f uyarınca Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu kapalı (kesin) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/09/2023