Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1551 E. 2023/1601 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1551
KARAR NO: 2023/1601
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/06/2022
NUMARASI: 2020/39 Esas, 2022/518 Karar
DAVA KONUSU : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 22.07.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 02.10.2023
YAZILDIĞI TARİH: 02.10.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/39 Esas, 2022/518 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, asıl dosyasının dava dilekçesinde özetle; Sürücü … ‘nun sevk ve idaresindeki …plaka sayılı aracıyla seyir halinde iken bisikletli olan müvekkili …’a çarpmak suretiyle yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin kemik kırıkları meydana gelecek şekilde yaralandığını, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 14 gün yoğun bakımda olmak üzeri 1 ay boyunca hastanede tedavi gördüğünü, müvekkilinin kaza sonucunda zor durumda kaldığını, bakıma muhtaç duruma geldiğini, kaza neticesinde davalı sigorta şirketine 22/11/2019 tarihinde başvuru yaptıklarını ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.100,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalı …’den tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle söz konusu davanın görevli mahkemede açılıp açılmadığı konusunun ele alınması gerektiğini, sigorta şirketi de davalı olarak gösterildiği için davanın asliye ticaret mahkemesinde açılmış olsa da müvekkili … ile sigorta şirketi arasındaki ilişkinin bir tüketici ilişkisi olduğundan söz konusu davanın tüketici mahkemesinde açılması gerektiğini, ayrıca söz konusu dava haksız fiilden kaynaklı bir tazminat davası olduğundan da aslında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, bisikletli olan …’ın yola birden atladığı ve çapraz bir şekilde ilerlediğinin sabit olduğunu, bu durumda müvekkiline tali kusur, …’a ise asli kusur verildiğini, ancak müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, müvekkiline ait araç ile ilgili 3.234,18-TL tamirat masrafı ödediğini, aracın değerinin normalde 35.000,00-40.000,00-TL civarında olduğunu, fakat kazadan ötürü şimdiki değerinin ise 25.000,00-TL olduğunu, bu zararın giderilmesi gerektiğini, bildirerek araçta meydana gelen hasar sonrası tamir ve işçilik bedeli olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL, değer kaybı için 100,00-TL’nin yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, dava konusu kazanın davacı bisiklet sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, davacının kaza sırasında koruyucu kıyafetleri giyip giymediğinin araştırılması gerektiğini, davanın kabulü manasına gelmemekle birlikte kalıcı maluliyet söz konusu ile maluliyet tespitinin uzmanlarca yapılması gerektiğini, davacı tarafın kalıcı maluliyeti söz konusu ise davacının maluliyetinin özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre tespit edilmesi gerektiğini, bakıcı giderlerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, tedavi giderleri sigorta şirketinin sorumluluğunda olmadığından SGK’dan talep edilmesi gerektiğini, davacıya kazadan dolayı rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı, gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini, davacı yanın kaza tarihinden işleyecek temerrüt faizi talebinin haksız olduğunu, davacının zararının tespiti halinde tazminata esas alınacak ücretin asgari ücret olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/444 Esas sayılı dosyasında davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/39 Esas numaralı dava dosyası üzerinden açıp yürütmekte oldukları trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemli davalarının yargılamasının halen devam ettiğini, bu dava ile Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/39 esas sayılı dosyası ile aralarında şahsi ve fiili irtibat bulunduğunu, davaların birleştirilmesinin isabetli olacağını, sürücü …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla …Mah. … Bulvarı üzerinde seyir halinde iken bisikletli olan müvekkiline çarpmak suretiyle yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin hayati tehlike geçirdiğini, 14 günü yoğun bakım olmak üzere 1 ay hastanede yattığını, müvekkilinin %20 oranında malul kaldığını, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle yaklaşık 3.000,00 TL maaş ile çalıştığını, kazadan sonra Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/370 esas sayılı dosyası ile taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan dava açıldığını ve yargılama sonucunda davalının 2.240,00 TL adli para cezası aldığını ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını, müvekkilinin tedavisinin halen devam ettiğinden dolayı henüz maluliyet oranının tespit edilemediğini, kalp damar bölümünden %20 oranında engellik raporu verildiğini, müvekkilinin bu kaza neticesinde çok zor durumda kaldığını, bakıma muhtaç duruma düştüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle işbu davanın Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/39 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, 100,00 TL bakıma muhtaçlık tazminatı’nın davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/444 Esas sayılı dosyasında davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/39 esas sayılı dosyasının halen derdest olup bu dosyanın o dosya ile birleştirilmesinin doğru olacağını, davacı taraf %20 maluliyeti olduğunu hem de 5 – 6 ay bakıma muhtaç olduğunu beyan etse de müvekkilinin haricen edindiği bilgilerin davacının gayet iyi olduğu yönünde olduğunu, hem 6 ay bakıma muhtaç olmasının hem de şuan bu kadar sağlıklı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, söz konusu maluliyete ilişkin belgenin de kabulünün mümkün olmadığını, ATK’dan rapor alınması gerektiğini, davacı tarafın tek amacının müvekkilini mağdur etmek olduğunu, davacının maaşının tespitinin gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/444 Esas sayılı dosyasında davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davaya konu alacağın zaman aşımına uğradığını, davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, dava konusu kazanın davacı bisiklet sürücüsünün kusuru ile meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, davacının kaza sırasında koruyucu kıyafetleri giyip giymediğinin araştırılması gerektiğini, davanın kabulü manasına gelmemekle birlikte kalıcı maluliyet söz konusu ile maluliyet tespitinin uzmanlarca yapılması gerektiğini, davacı tarafın kalıcı maluliyeti söz konusu ise davacının maluliyetinin özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre tespit edilmesi gerektiğini, bakıcı giderlerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, tedavi giderleri sigorta şirketinin sorumluluğunda olmadığından SGK’dan talep edilmesi gerektiğini, davacıya kazadan dolayı rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı, gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini, davacı yanın kaza tarihinden işleyecek temerrüt faizi talebinin haksız olduğunu, davacının zararının tespiti halinde tazminata esas alınacak ücretin asgari ücret olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; asıl dava dosyası yönünden; davacının 100,00 TL geçici iş göremezliğe ilişkin tazminat talebinin Reddine, davacının sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebinin kabulü ile; 60.025,57 TL tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 08/01/2020 tarihinden,diğer davalı …dan kaza tarihi olan 14/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 7.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava dosyası yönünden; davacının bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat talebinin kabulü ile; 3.372,54 TL tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 22/07/2020 tarihinden,diğer davalı …’dan kaza tarihi olan 14/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Günümüz ekonomik koşullarında paranın satın alma gücü dikkate alındığında mahkeme tarafından hükmedilen 7.000,00 TL manevi tazminatın çok düşük olduğunun görüleceğini, yaşanan trafik kazasında müvekkilinin yüksek oranda malül kalması da göz önünde bulundurulduğunda davalı …aleyhine hükmedilen manevi tazminatın çok düşük olduğunu, davacının yaşadığı elem ve ızdırabın karşılığı olarak hükmedilen manevi tazminat miktarı günümüz ekonomik şartlarında çok düşük olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı …vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya ilişkin müvekkiline atfedilen %20 kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, haricen öğrendikleri ve görgüye dayalı edindiği bilgiler neticesinde davacının normal her birey gibi hayatını idame edebildiğini, davacının vücut bütünlüğü yahut eklemsel fonksiyonlarında herhangi bir aksama veya bozukluk mevcut olmadığını, bu nedenle de karara esas alınan raporda davacının maluliyet oranının çok yüksek çıktığını, olayın sıcaklığı ile yapılan ve geçmişe dair yapılan tedavileri baz alarak yapıla maluliyet hesaplamasının da sağlıklı olmadığı ve davacının şu anki durumu hakkında doğru bilgileri veremeyeceği kanaatinde olduğunu, bu nedenle de davacının güncel muayenesinin başka bir ATK tarafından yapılarak yeni bir rapor tanzim edilmesi gerektiğini, bu nedenle kararın hatalı olduğunu, davacının iş göremezlik halinde de karara esas alınan rapordaki gibi afaki bir süre olmasının kabul edilemeyeceğini, davacının tedavi sürecinin devam ettiği tüm sürecin iş göremezlik süreci olarak değerlendirilmesinin akla da mantığa da uygun olmadığını, ATK tarafından makul iş göremezlik süresinin hesaplanabildiğini, artık kaza ile illiyet bağının kesildiğinin kabulü gerektiğini, bu nedenle de müvekkili ile davacı arasında gerçekleşmiş olan kaza neticesinde davacının ne kadar süre bakıcıya ihtiyaç duyduğunun tespiti dahi tam yapılamadığını, bu nedenle 9 ay gibi bir sürenin müvekkili aleyhine kabul edilmiş olmasının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur; davalı …vekili tarafından yasal istinaf süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen bu davalının istinaf harçlarını eksik yatırdığı tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalı vekiline muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 04/07/2023 tarihli ek kararıyla davalı ….’nin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair 04/07/2023 tarihli ek karar davalı vekiline 16/07/2023 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalı …vekilinin 23/06/2022 tarihli istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas, 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı vekili ve davalı …vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile manevi tazminat istemlerine, birleşen dava ise bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; asıl dava dosyası yönünden davacının 100,00 TL geçici iş göremezliğe ilişkin tazminat talebinin reddine, sürekli iş göremezliğe ilişkin maddi tazminat talebinin kabulü ile 60.025,57 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 08/01/2020 tarihinden, diğer davalı …’dan kaza tarihi olan 14/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava dosyası yönünden; davacının bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat talebinin kabulü ile 3.372,54 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 22/07/2020 tarihinden, diğer davalı …dan kaza tarihi olan 14/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 54. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … aynı zamanda araç malikidir) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı …’den isteme hakkı da vardır.
Somut olayda; 14/07/2017 günü saat 21:30 sıralarında, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … Bulvarını takiben havalimanı istikametine seyrederken …Caddesi kavşağını geçip kavşak çıkışına geldiğinde, seyrine göre soldan, orta refüj yaya geçiş aralığından bisikletine binili vaziyette çapraz şekilde yola girip havalimanı istikametine seyre geçmek isteyen davacı sürücü … idaresindeki bisiklete çarpması sonucu dava konusu kaza meydana gelmiştir. Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile gece vakti meskun mahalde bölünmüş yolda seyri sırasında kavşak çıkışı olan olay mahalline geldiğinde, ifadesinden de anlaşılmakla meskun mahal şartları üzerinde hızla seyredip, seyrine göre soldan, orta refüj yaya geçiş aralığından seyir yoluna giren bisikletliye karşı etkin tedbir alamayarak çarptığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle % 20 (yüzde yirmi) oranında kusurludur. Davacı sürücü …gece vakti aydınlatmanın olduğu meskun mahalde idaresindeki bisikletine binili vaziyette bölünmüş yolu bölen orta refüjdeki yaya geçiş aralığından geçiş yaparak taşıt yoluna katılmak isteyip, gelen trafiği kontrol etmeden, dikkatsiz şekilde yola girerek, sağ tarafından gelen otomobilin seyir şeridini kapatmasıyla düz seyirle gelen davalı idaresindeki bu aracın çarpılmasına maruz kaldığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle %80 (yüzde seksen) oranında kusurludur. İlk derece mahkemesince, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığından temin edilen 13/01/2022 tarihli kusur raporu da aynı yöndedir. Bu haliyle; ilk derece mahkemesince kabul edilen kusur durumunun olayın gelişimiyle ayrıca dosya kapsamı ve ceza dosyasında temin edilen kusur raporlarıyla uyumlu olduğu anlaşıldığından davalının kusur raporu ve oranı bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın … tarihli ve 05/11/2021 tarihli raporlarına göre davacının kalıcı maluliyetinin %20, iyileşme süresinin 120 hafta ve bakıcı ihtiyacının 9 ay olduğu tespit edilmiştir. Davacının kaza sonrası gördüğü tedavilere ilişkin tıbbi belgelerin tamamı toplanarak ve davacının yaralanması bakımından tüm şikayetleri dikkate alınmak suretiyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlandığı görülen Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın … tarihli ve … tarihli raporlarının dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından, bu maluliyet raporlarının hükme esas alınmasının doğru olup davalı …’nun kalıcı maluliyet oranı, geçici iş göremezlik süresi, bakıcı ihtiyacı olan süre, mevcut yaralanmalarla kaza arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı hususlarında yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 49 ve 56. maddelerine göre Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu olayın gerçekleşme biçimi, olay tarihi, davacının sürekli maluliyetinin bulunması, davalı …’nun kazanın gelişiminde %20 oranında kusurlu olması, davacının çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, tarafların sosyal ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde ayrıca hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi gözden uzak tutulmayarak ilk derece mahkemesinin takdir ettiği manevi tazminat miktarının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, kamu düzenini ilgilendiren başkaca bir aykırılık da tespit edilemediğinden davacı tarafın manevi tazminat miktarının uygun olmadığı yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekili ve davalı …vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacı ve davalı … nun istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) a-) Davacıdan alınması gereken harç olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) Davalı …’dan asıl ve birleşen dosya yönünden alınması gereken toplam harç olan 4.808,90 TL harçtan peşin alınan (80,70 TL + 1.121,50 TL) 1.202,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.606,70 TL harcın davalı …dan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/10/2023