Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/981 E. 2023/389 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/981
KARAR NO: 2023/389
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2021
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 06.01.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 27.02.2023
YAZILDIĞI TARİH: 27.02.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/11 Esas, 2021/1118 Karar sayılı kararına karşı davalı Güvence Hesabı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 01/05/2019 tarihinde davalı … idaresindeki… plakalı aracın yaya küçük …’e çarpması nedeni ile trafik kazasının meydana geldiğini ve küçüğün 02/05/2019 tarihinde vefat ettiğini, kazaya sebep olan … plakalı aracın ZMMS poliçesinin bulunmadığını, kazaya sebep olan aracın kusurlu olduğunu, Kayseri 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2019/398 E sayılı dava açıldığını, dosyada alınan raporda davalının tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza nedeni ile zarardan davalı Güvence Hesabının da sorumlu olduğunu, davalı Güvence Hesabına başvurulmasına rağmen 37.614,00 TL ödeme olduğunu, ancak davacının zararının çok daha fazla olduğunu, arabuluculuğa başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını, davacının oğlunu kaybetmesi nedeni ile derin acı ve üzüntü yaşadığını, bu nedenle davalı …’dan faizi ile birlikte manevi tazminat talepleri olduğunu ve davacının desteğini kaybetmiş olması nedeni ile şimdilik 500 TL destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı Güvence Hesabı vekili, cevap dilekçesinde özetle; Ek maluliyet tazminatı talebi yönünden başvuru şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacıya destekten yoksun kalma tazminatı talebi yönünden davacıya 02/07/2019 tarihinde 37.614,00 TL ödeme yapıldığını, ödemenin yetrisz olduğu iddiasının doğru olmadığını, kazada araç sürücüsünün kusur oranının tespiti için rapor alınması gerektiğini, TRH tablosunun esas alınması ile rapor düzenlenmesi gerektiğini, davalının limit ile sınırlı sorumluluğu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Maddi Tazminat Davası Yönünden; Maddi tazminat davasının kabulü ile, 208.566,65 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı …’tan kaza tarihi olan 01/05/2019 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 02/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşetereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Manevi Tazminat Davası Yönünden; Manevi tazminat davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile 90.000,00 TL tazminat bedelinin olay tarihi olan 01/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı Güvence Hesabı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili Güvence Hesabı’na başvuru yaptığını, başvuru neticesinde 02.07.2019 tarihinde 37.614,00 TL maluliyet tazminatı ödendiğini, ödenen tazminatın yetersiz olduğu gerekçesi ile davacı tarafından ek tazminat talep edilmesine rağmen bu konuda müvekkili kuram herhangi bir başvuru yapmadığını, davacı tarafın ek tazminat ödemesi talebinin öncelikle müvekkili kuruma iletilmesi gerektiğini, başvuru şartı yerine getirilmediğinden dava ikame edilmesinde müvekkili Güvence Hesabı’nın kusuru bulunmadığını, başvuru şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, kusur oranlarının tespitine ilişkin bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığından hükme esas alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kusur incelemesinin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiğini, davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde tarafların hangi oranda kusurlu olduklarının şüpheye yer kalmayacak şekilde tespit edilmesinin zaruri olduğunu, işbu tespit ve incelemelerin uzman bilirkişilerce yapılması gerektiğini, hükme esas alınan kusur raporunda tespit edilen kusur oranlarının olması gerekenden yüksek olduğunu, kaza tarihinde 10 yaşında olan başvuru sahibinin anne ve babasının da denetim ve gözetim yükümlülüğünün bulunduğunu, bu nedenle de kusurlu olduklarından başvurunun reddinin gerektiğini, teknik faiz uygulanmaksızın yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek ile birlikte TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz ile hesaplama yapılması gerektiğini, başvurunun 8 iş günü sonrasından itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının müvekkili kuruma usule uygun bir başvuru yapmadığını, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat ödenmesine hükmedilecek ise faiz başlangıç tarihi Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru tarihi olması gerektiğini, bu nedenlerle tehir-i icra kararı verilmesini, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, reddedilen kısım bakımından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, maddi tazminat davasının kabulü ile, 208.566,65 TL destekten yoksun kalma tazminat bedelinin davalı …’tan kaza tarihi olan 01/05/2019 tarihinden itibaren, davalı Güvence Hesabı’ndan temerrüt tarihi olan 02/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 90.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir. Bu karara karşı sadece davalı Güvence Hesabı vekilince istinaf harçları yatırılmak suretiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dolayısıyla istinaf incelemesi davalı Güvence Hesabı’nın istinaf itirazları kapamında maddi tazminat yönüyle yapılacaktır.
Somut olayda; 01/05/2019 günü saat 17:13 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki… plaka sayılı otomobili ile … Caddesi üzerinde … Caddesi yönünden … Caddesi yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan yaya geçidine geldiği esnada seyir istikametine göre sol tarafından kaplamaya girerek yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçiş yapan maktul yaya … ‘e çarpması neticesi davaya konu trafik kazası meydana gelmiştir. Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobili ile yaya geçidini ve mahal şartlarını dikkate alıp hızını her an durabilecek seviyeye düşürerek müteyakkız bir şekilde yaya geçidine yaklaşıp durup geçiş yapan yayaya ilk geçiş hakkını vererek geçişini tamamlamasının akabinde seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği mevcut hızıyla yaya geçidine yaklaşıp önlemsiz bir şekilde mevzu bahis geçiş yapan yayaya çarptığı, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde araç kullanarak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği olayda %100 oranında kusurludur. Maktul yaya … yaya geçidi üzerinde karşıdan karşıya geçişi esnasında gelen aracın sadmesine maruz kalarak ölümü ile gerçekleşen kazada atfı kabil bir kusuru bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince, Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığından alınan 02/04/2021 tarihli kusur raporunda da yukarıdaki tespit ve kusur dağılımına yer verilmiştir. Bu kusur durumu ceza yargılamasının devam ettiği Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/89 Esas sayılı ceza dosyası kapsamında tespit edilen maddi olayın gelişim şekliyle uyumludur. O halde, ilk derece mahkemesince, dosya kapsamındaki delillerle uyumlu olduğu anlaşılan Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığından alınan 02/04/2021 tarihli kusur raporuna itibar edilerek davalı sürücünün %100 oranında kusurlu kabul edilmesi doğru olup davalı Güvence Hesabının, Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu ve kusur oranının hatalı belirlendiği bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Kazaya karışan… plakalı aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortasının bulunmadığı anlaşıldığından bu aracın neden olduğu maddi zararlar bakımından davalı Güvence Hesabı’nın 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi (2) numaralı fıkrası uyarınca sorumluluğu söz konusudur.Davacı tarafça dava açılmadan önce davalıya başvurulduğu ve davalı tarafından 02/07/2019 tarihinde 37.614,00 TL ödeme yapıldığı bu haliyle 2918 sayılı KTK md. 97 kapsamında başvuru şartının yerine getirildiği kısmi ödemenin üzerindeki tazminat talepleri bakımından yeniden başvuru yapılması zorunluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davalının KTK md. 97’deki başvuru şartı yerine getirilmeden dava açıldığı yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2020/8835, K:2021/2355 sayılı kararındaki açıklamalar da nazara alındığında; TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması doğru olup davalının %1,8 teknik faiz uygulanarak tazminatın hesaplanması gerektiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.Davacı tarafça dava açılmadan önce davalıya başvurulduğu ve davalı tarafından 02/07/2019 tarihinde 37.614,00 TL ödeme yapıldığı tarafların kabulünde olduğuna göre temerrüt tarihinin 02/07/2019 olarak kabul edilip bu tarihten itibaren yasal faize hükmedilmesi de doğru olup davalının temerrüt tarihinin hatalı belirlendiği yönündeki istinaf itirazı da haklı görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı, davalı Güvence Hesabı vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davalı Güvence Hesabı’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken 14.247,19-TL istinaf karar ve ilam harcından istinaf başvurusu sırasında peşin alınan 3.562,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.685,19 TL’nin davalı Güvence Hesabı’ndan alınarak Hazineye gelir kaydına, davalı Güvence Hesabı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye gelir kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin bu davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) Davalı Güvence Hesabı tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/02/2023