Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/88 E. 2022/1860 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/88
KARAR NO: 2022/1860
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2021
NUMARASI: 2019/170 Esas, 2021/756 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 01.04.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 24.11.2022
YAZILDIĞI TARİH: 24.11.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/170 Esas, 2021/756 Karar sayılı kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle: 30/11/2017 tarihinde davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı, davalı …’in maliki olduğu, diğer davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkili davacının çocuğu …’e çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında, Helin’in vefat ettiğini, davacı annenin çocuğunun vefatından dolayı maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren davalılardan tazminine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. (Eski unvanı … A.Ş. ) vekili cevap dilekçesinde özetle; Meydana gelen kaza sebebiyle açılan … sayılı hasar dosyası üzerinden müteveffaya sakatlığı sebebiyle 16/08/2018 tarihinde 330.000,00-TL tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan bu ödemenin destek zarar hesabında nazara alınması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 225.863,43-TL destekten yoksun kalma zararına ilişkin maddi tazminatın davalı … A.Ş.’nin sıralı olarak 195.724,47-TL lik kısmı için ZMMS poliçesi nedeniyle temerrüt tarihi olan 01/03/2019 tarihinden itibaren ve bakiye kısım için İMMS ( Kasko ) poliçesi nedeniyle temerrüt tarihi olan 06/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve ZMMS ile İMMS ( Kasko ) poliçeleri teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise vefat tarihi olan 09/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 35.000,00-TL manevi tazminatın davalı … A.Ş.’nin İMMS (Kasko) poliçesi teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 06/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise trafik kaza tarihi olan 30/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, davacının maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden faizin başlangıç tarihine ilişkin sair istemlerinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri:
A-) Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın manevi tazminat yönünden kısmen redde ilişkin kısmının kaldırılmasını talep ettiklerini, dava konusu trafik kazasının oluşumunda müteveffanın hiçbir kusurunun bulunmadığını, bu hususun dosya kapsamında mevcut İstanbul Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 24.11.2020 tarihli adli tıp raporuyla da sabit olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesin tarafından yapılan yargılama sonucunda hükmedilen manevi tazminat miktarının, yargılama konusu olay sonucu müvekkili davacının kızının ölmesi nedeniyle uğradığı manevi zarar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde fahiş miktarda eksik ve yetersiz olduğunu, müvekkili davacının kızı …’nun ölümüne neden olan dava konusu kazada davalı sürücünün asli kusurlu olduğu da göz önüne alındığında müvekkil lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kısmen redde ilişkin hükmün davalılar aleyhine kaldırılarak müvekkili davacı lehine talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasını talep etmiştir.
B-) Davalılar … ve … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davaya konu kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığını, meteorolojiden kaza tarih ve saatindeki havanın karanlık olduğuna ilişkin bilginin celbedilmesi talepleri olmasına rağmen celbedilmediğini, Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın 05.12.2019 tarihli raporunu eksik, yetersiz inceleme ve gerekçesiz olmasından dolayı ve karanlıkta …’nin koyu renkli kıyafet giydiğine ve kulağında kulaklık bulunduğuna ilişkin fotoğraf bulunmasına rağmen dikkate alınmadığından kabul etmedikleri yönünde itirazda bulunarak müvekkiline atfedilen kusuru kabul etmediklerini, yeniden rapor alınması talebinde bulunmalarına rağmen itirazları doğrultusunda rapor alınmadığını, olay yerindeki trafik akışı ve yoğunluğunun müvekkilinin iradesi ve inisiyatifinde olmadığını, kaza olmaması için müvekkilinin tek başına kurallara uymasının yeterli olmadığını, kusurun tamamen müvekkiline izafe edilmesinin de bu sebeple hakkaniyete uygun olmadığını, davacının talep etmiş olduğu ve mahkemece hükmedilen manevi tazminatın çok yüksek olduğunu, kazaya karışan …’in mali durumunun değerlendirilmesi gerektiğini, kazaya karışan araç sürücüsünün maddi durumunun oldukça düşük olduğunu, geçimi konusunda ailesinden destek aldığını, davacının ekonomik durumunun da dikkate alınması gerektiğini, 09.04.2021 tarihli maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporunu kabul etmediklerini bildirdiklerini, olay tarihinde 16 yaşında olan müteveffanın öğrenci olup çalışmadığı gibi hiç bir gelirinin de bulunmadığını, kendisinin davacının desteğine ihtiyacının olduğunu, ülkemiz şartları bakımından da 18 yaşında çalışmaya başlamak ve asgari ücret tutarı karşısında geçinebilmek mümkün değilken anne-babaya destek olmanın da mümkün olmadığı gibi desteğin varlığının kabulünün hayatın olağan akışına, üstelik yine müteveffanın kadın olması nedeniyle örf ve adetler üzerine anne-babaya desteğinin de mümkün olmayacağının açık olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın da dektek oranı, miktarı ve süresinin de çok fazla hesaplandığını, ilk derece mahkemesince de bu rapor uyarınca hukuka aykırı bir karar verildiğini, ayrıca sigorta şirketi tarafından daha önceden ödeme yapıldığını, mükerrer talebin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirket nezdinde düzenlenen Trafik Poliçesinde belirtilen kişi sakatlı ve ölüm teminatının tamamı olan 330.000,00 TL ödendiğini, Trafik Poliçesinde bakiye teminat kalmadığı belirtilmesine rağmen işbu husus nazara alınmadan hüküm kurulduğunu, Trafik Sigortası Teminatı üzerinde kalan kısımdan müvekkili şirketin sorumluğunun müvekkili şirket nezdinde düzenlenen Kasko Sigortasında belirtilen İhtiyari Mali Mesuliyet Kasko Sigortasında belirtilen ihtiyari mali mesuliyet klozuna istinaden 75.000,00 TL (maddi-manevi) ile sınırlı olduğunu, işbu 75.000,00 TL teminatın hem maddi hem de manevi tazminat taleplerine ilişkin olarak toplam tutarı ifade ettiğini, işbu hususa göre hüküm kurulası gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından usul ve yasaya aykırı olarak hüküm kurulduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile iptal edilen maddelerin işbu dava bakımından dikkate alınmaması gerektiğini, bilirkişi raporunda progresif rant tekniğine göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hesaplamada kullanılan % 0,00 teknik faizin uygulanmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulüne karar verilip, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, tarafların istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince tarafların istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 225.863,43-TL destekten yoksun kalma zararına ilişkin maddi tazminatın davalı … A.Ş.’nin sıralı olarak 195.724,47-TL lik kısmı için ZMMS poliçesi nedeniyle temerrüt tarihi olan 01/03/2019 tarihinden itibaren ve bakiye kısım için İMMS ( Kasko ) poliçesi nedeniyle temerrüt tarihi olan 06/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve ZMMS ile İMMS ( Kasko ) poliçeleri teminat limiti ile sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise vefat tarihi olan 09/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 35.000,00-TL manevi tazminatın davalı … A.Ş.’nin İMMS (Kasko) poliçesi teminat limiti ile sınırlı ve temerrüt tarihi olan 06/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise trafik kaza tarihi olan 30/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 53. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı …) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı ve aynı zamanda ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olan olan davalı … A.Ş.’den isteme hakkı da vardır. Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından … hakkında taksirle öldürme suçundan ceza davasının görüldüğü Kayseri 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/270 Esas, 2019/946 Karar sayılı dosyasında … bakımından verilen 4 yıl 2 ay hapis cezası Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 26. Ceza Dairesi’nin 2020/479 Esas, 2021/427 Karar sayılı esastan ret kararıyla kesinleştiği dosya arasındaki ceza dava dosyası suretlerinin incelenmesinden anlaşılmıştır. Somut olayımızda, 30/11/2017 günü saat 06:55 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı minibüs ile … Bulvarını takiben … istikametinden … Bulvarı istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalli … Sokak kavşağını geçtikten sonra idaresindeki aracın ön kısımları ile seyir istikametine göre sağ tarafından taşıt yoluna girip, yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçiş yapan yaya …’ya çarpması sonucu bahse konu trafik kazası meydana gelmiştir. Davalı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan minibüs ile meskun mahalde alacakaranlık vakti seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola vermesi, bahse konu kaza mahalli yaya geçidi noktasına geldiği anda hızını yeterince azaltıp, öncelikli geçiş hakkını yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaya verdikten sonra seyrine müteyakkız şekilde devam etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüzce seyri sırasında idaresindeki aracın ön kısımları ile sağ tarafından taşıt yoluna girip, yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçiş yapan ve belirli mesafe kateden yaya çarpması sonucu gerçekleşen kazada %100 oranında kusurludur. Destek yaya … meskun mahalde alacakaranlık vakti bahse konu kaza mahalli yaya geçidi noktasında karşıdan karşıya geçiş yaptığı sırada sol tarafından gelen aracın sadmesine maruz kaldığı olayda atfı kabil kusuru bulunmamaktadır. Ceza yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan alınan 13/04/2018 tarihli kusur raporuyla ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş mahkumiyet kararıyla uyumlu değerlendirme yapıldığı nazara alınarak hukuk yargılaması kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 24/11/2020 tarihli kusur raporuna mahkemece itibar edilmesi doğru bulunmuştur. Hukuk mahkemesince alına kusur raporunun gerek dosya kapsamıyla gerekse de ceza davasındaki kusur raporlarıyla uyumlu olması nazara alınarak davalıların kusur raporu bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 09/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda, TRH-2010 yaşam tablosunun ve progresif rant yönteminin kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5068, K:2021/3211 sayılı kararındaki kabul ve açıklamalara uygun olup hesaplama sırasında 1,8 teknik faizin kullanılması gerektiği ayrıca Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli 2019/40 E-202/40 K. sayılı iptal kararının somut olayda dikkate alınamayacağı yönündeki davalı sigorta şirketinin istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir. Öte yandan; desteğin, davacının kızı olması nedeniyle destek ilişkisinin sabit olduğu, destek zararının desteğin 18 yaşında gelir elde etmeye başlayacağı varsayımına göre hesaplandığı anlaşıldığından bu kapsamdaki ayrıca hesap raporunda destek oranı, miktarı ve süresinin hatalı hesaplandığı yönündeki davalılar istinaf itirazları haklı bulunmamıştır. Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin destek zararı kapsamında olmadığı anlaşıldığından, mükerrer ödemeye neden olunduğu yönündeki davalılar … ve …’in istinaf itirazları haklı bulunmamıştır. 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Kayseri 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/168 Esas, 2021/292 Karar sayılı dosyasında aynı trafik kazası bakımından manevi tazminat talepli dava görüldüğü ve kısmen kabul kararıyla sonuçlandığı, gerekçeli karar başlığında davacılardan biri olarak …’nin gösterildiği anlaşılmıştır. Ancak bahsi geçen davanın destek … hayatta iken onun adına yaralamadan kaynaklı manevi tazminat talepli olarak açıldığı, trafik kazasındaki yaralanmasının ağır olması nedeniyle ilerleyen süreçte ölümle sonuçlandığı ve ölümü nedeniyle mirasçılarından biri olarak …’nin davaya devam etmekte olduğu dikkate alındığında derdestlik dava şartı bakımından bir engel oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, davalı sürücünün kusurunun ağırlığı, davacı ile ölenin anne – kız olarak yakınlıklarının derecesi, desteğin trafik kazasından sonra uzun süre bitkisel hayatta kalması ve ölümün yaklaşık 11 ay sonra gerçekleşmesi, Kayseri 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/168 Esas, 2021/292 Karar sayılı dosyasında verilen karar, davacının duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacı yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarının uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmış dolayısıyla da davacının manevi tazminat miktarının az olduğu, davalıların ise manevi tazminat miktarının fahiş olduğu yönündeki istinaf itirazlarının haklı olmadığı değerlendirilmiştir.
Davalı sigorta şirketi nezdinde açılan hasar dosyası kayıtları incelendiğinde …Hastanesi tarafından düzenlenen 12/07/2018 tarihli sağlık kurulu raporunda destek …’nun 11/12/2017 görüldüğündeki nörolojik muayenesi ile 12/07/2018 tarihli muayenesinin aynı olması nedeniyle Persistan Vejetatif Durum ile uyumlu olduğunun yazdığı, Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığı tarafından düzenlenen … tarihli raporda destek …’nun rapor konusu trafik kazası ile illiyet bağı içerisinde gelişen ve sekel mahiyetinde ya da tıbben kalıcı olan veya iyileşme olanağı beklenmeyen patalojilerinin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiği, adı geçenin 30/11/2017 tarihli trafik kazası sonucu meydana gelen asetabulum kırığına, dalak laserasyonuna, kafa travmasına, beyin iskemisine bağlı mekanik ventilasyon ve gastostomi gereksinimi ile “Persistan Vejetatif Durumu” nedeniyle tüm vücut fonksiyon kayıp oranın %100 olduğunun saptandığının yazdığı görülmektedir. Yine hasar dosyası içindeki davalı sigorta şirketi tarafından ödeme tarihinden önce alınan 03/08/2018 tarihli tıbbi mütalaada Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığı tarafından düzenlenen … tarihli raporun tanzim tarihi ile kaza tarihi arasında yaklaşık 8 ay geçmiş olduğu, beklenen iyileşme süresinin tamamlanmadığı, öte yandan tanımlanan sekellerin beklenen iyileşme süresi sonunda dramatik düzelmesinin tıbben mümkün olmadığı, bununla birlikte sigorta şirketi tarafından gerekli görülmesi halinde ilgili yönetmelikte bulguların sürekli sakatlık hali olarak kabul edilebilmesi için en az 12 ay süreyle stabil kalması gerektiğinin bildirildiği, ibraz edilen raporun ise kazadan 8 ay sonra tanzim edilmiş olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle en erken Kasım 2018 sonrası tanzim edilecek yeni bir sağlık kurulu raporu ibrazının gerektiğini bildirebileceği hususunun mütalaa edildiği görülmüştür. Destek …’nun bitkisel hayatta olduğu, hayati tehlikesinin devam ettiği ve iyileşme sürecinin tamamlanmadan önce davalı sigorta şirketi tarafından …’nun vekiline sakatlık klozundan 218.757,85 TL tazminat ödemesi yaptığı, bu surette davalı sigortacının, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96/2. maddesi gereğince, davacılara karşı da sorumluluktan kurtulabilmesi için öngörülen “başka tazminat taleplerinin olduğunu bilmeme” ve “iyiniyetle ödeme yapma” şeklindeki şartları sağlayamadığı; basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olduğu halde, …’nun bitkisel hayatta olduğu, hayati tehlikesinin devam ettiği ve iyileşme süresinin tamamlanmadığı tarihte ayrıca davalı sigorta şirketince alınan 03/08/2018 tarihli tıbbi mütalaadaki görüşe de uyulmayarak destek vekiline ödeme yaparak ödeme konusunda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen davalı sigorta şirketinin kusurlu eylemi nedeniyle, hak sahibi davacının tazminat alacaklarının azaltılamayacağı; hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda davalı sigorta şirketinin düzenlediği poliçede kişi başına ölüm teminat limiti aşılmadan davacının tazminat alacaklarının belirlendiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı sigorta şirketinin zarardan sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, davalı sigorta şirketinin …’nun vekiline sakatlık klozundan yapılan 218.757,85 TL tazminat ödemesinin sigorta limitinden düşülmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2017/3157, K:2018/8372 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2016/19313, K:2019/7504 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2020/1402, K:2021/3299 sayılı kararlarında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafların aleyhine sonuç doğuracak mahiyette hukuka aykırılık bulunmadığı ve tarafların tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) a-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken harç olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) İstinaf başvurusu sırasında maddi ve manevi tazminat davası yönünden davalılar … ve … tarafından peşin olarak yatırılan 4.454,90 TL ve davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 4.454,90 TL istinaf karar ve ilam harçlarının alınacak harçtan mahsubu ile bakiye 8.909,79 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına, bu davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022