Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/874 E. 2023/195 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/874
KARAR NO: 2023/195
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2022
NUMARASI: 2021/574 Esas, 2022/151 Karar
DAVANIN KONUSU: Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ: 26.08.2021
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 26.01.2023
YAZILDIĞI TARİH: 26.01.2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/574 Esas, 2022/151 Karar sayılı kararına karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili eşi …’in kullandığı… plakalı aracın, davalı …’ye ait olan davalı …’ün kullandığı … plakalı aracın kırmızı ışıkta geçmesi sebebiyle 02.07.2021 tarihinde … Mah… Bulv. … Cad. kavşağında hasara uğradığını; … plakalı aracın davalı … AŞ. tarafından … no’lu poliçe ile sigortalı olduğunu; kazada müvekkili kusurunun bulunmadığını; sonuç olarak, fazlaya ilişkin dava ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla, … plakalı aracın kaydına ihtiyati tedbir konulmasını; mobese kayıtlarının Kayseri Emniyet Müdürlüğünden celbini; fazlaya ilişkin talep dava ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırmak üzere asgari araçta meydana gelen 10.450,00TL hasarın 02.07.2021 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
… ve … vekili 15.09.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, … yönünde kusur bulunmadığını, kaza tespit tutanağında SBM raporunda kusurun 100 davacı aracı sürücüsüne verildiğini; müvekkilinin kırmızı ışıkta geçtiği yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığını; … yönünden davacının araç sahibinden alacağının bulunmadığını; kabul anlamına gelmemek kaydıyla, araç sürücüsünün kusurlu olduğu varsayılsa bile müvekkili …davacıya karşı sorumluluğunun bulunmadığını; davanın Kasko Sigorta Şirketi olan… AŞ.’ne ihbarını; sonuç olarak, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince;” Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Sigorta poliçesi incelenmesinde, … plakalı aracın aracın ZMSS’in davalı bünyesinde sigortalandığı anlaşılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumlluluk Sigortası Genel Şartlarının, “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1 maddesinde “sigortacının poliçede tamınlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği… ” öngörülmüştür.
… plakalı aracın davalı … adına kayıtlı olduğu ve sürücüsünün … olduğu görülmüştür.Kusur raporu alınmış, kusur raporu ve kamera görüntüsü uyarınca davalı …’ın kırmızı ışık ihlali yaptığı ve tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay Yerleşik uygulamalarına uygun olarak, kazalı aracın markası, modeli, yaşı ve hasarın boyutu birlikte irdelenmek suretiyle, kaza tarihi itibariyle hasarlı aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise, hasar bedeli, ekonomik değil ise kaza tarihindeki ikinci el satış bedeli ile kazadan sonraki hurda (sovtaj) değerinin tespit edilmesi, belirlenen rayiç değerden de aracın hurda bedeli indirilmek suretiyle davacının gerçek zararının tespiti yapılır.
Davacının aracındaki hasar bedeline dair değerlendirmede hasar bedelinin KDV dahil 10.454,80 TL olduğu, hesaplamaların yerleşik Yargıtay uygulamalarına ve hakkaniyete uygun olduğundan rapora itibar edilmiştir.
Davalı … haksız fiili hükümleri çerçevesinde zarardan sorumludur.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/6031, K. 2015/13494)
Somut olayda, aracın maliki ve yaralanan davalı … zarardan sorumludur.2918 Sayılı Kanun’un 99. maddesinde, sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel sartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluslarından birine ilettigi tarihten itibaren sekiz is günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı 2918 Sayılı KTK’nun 98/1, 99/1, ZMMS Genel Şartlarının B.2-c maddesi uyarınca hak sahibine kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağının ve bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya başvurmasından itibaren 8 iş günü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde, bu tarihte, böyle bir başvurunun yapılmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşeceğinden, temerrüt faizine bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir.
Anılan açıklamalar uyarınca davalının başvurusu dikkate alınarak faiz 15/07/2021 tarihinden yürütülmüştür. Davalı gerçek kişiler yönünden haksız fiil hükümleri çerçevesinde faiz olay tarihinden itibaren başlatılmıştır ” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, 10.450,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden 15/07/2021 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 02/07/2021 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, işbu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından işbu davanın reddinin gerektiğini, bilirkişi raporundaki kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, geçiş öncelik hakkının bilirkişi raporunda belirtildiği üzere başvurana ait olmadığını, sigortalı araç sürücüsünde olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün hızının kazaya etken olmadığı ve kazanın oluşumunu önlemeye yönelik bir tedbir almasının mümkün olmadığını, bu nedenle kazanın oluşumuna yönelik bir kural ihlalinin olmadığını, kaza tespit tutanakları aksi ispat edilene kadar geçerli resmi belge niteliğinde olduğunu, meydana gelen kazanın tutanakta belirtilen şekilde meydana gelmediğini iddia eden tarafın bu iddiasını MK. 6. maddesi uyarınca ispat etmekle yükümlü olduğunu, kaza tespit tutanakları, “aksi ispat olununcaya dek geçerli resmi belge” niteliğinde olduğundan ve müvekkiline sigortalı aracın sürücüsüne Kaza Tespit Tutanağı uyarınca atfı kabil kusur bulunmadığından ispatlanamayan davanın reddi gerektiğini, her halükarda bilirkişi raporunda başvuru konusu araçta meydana gelen hasar tutarına ilişkin yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğu genel şartlara göre belirlenen hasar miktarından İskonto uygulanmak suretiyle sınırlı olduğunu, gerçek zararın giderilmesi ilkesi uyarınca müvekkili sigorta şirketinin KDV’den sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin aracının onarırken KDV ödediğini ispatlaması ve yansıtma faturası kesmesi gerektiğini, bu nedenlerle sigorta şirketinin hesaplanan hasar tutarıyla birlikte KDV’den sorumlu tutulmasının kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve … vekili istinaf dilekçelerinde özetle; ilk derece mahkemesi tarafından yapılan kusur tespitinin hatalı olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde araç sürücüsünün yaşadığı panikle kusuru olmamasına karşın kusurlu olarak yazıldığının kabul edildiğini belirttiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi davacı tarafından kazanın ardından yasal süre içerisinde kusura ilişkin herhangi bir itirazda da bulunulmadığını, davacı vekilinin müvekkili …’ün kırmızı ışıkta geçtiği yönündeki iddialarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin itirazlarını dikkate almadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından davacının kusur durumunun incelenmediğini, karşı tarafın hız kurallarına, kavşağa girmeden önce alması gerekli tedbirlere ilişkin kanunda belirtilmiş ihlalleri bilirkişi raporunda gözardı edildiğini, bu hususta yeni bir rapor alınarak davacı kusurlarının da tespitinin gerektiğini, bilirkişi tarafından tespit edilen araç onarım bedeli ve işçilik ücretlerinin fahiş olduğunu, ilk derece mahkemesinin kusur yönünden olduğu gibi maddi tazminat yönünden de itirazlarını dikkate almadığını, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;
Dava maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle açılan araçtaki hasara ilişkin tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre kazanın meydana geldiği kavşakta kamera bulunduğu, bilirkişinin kamera kayıtlarının incelemek suretiyle kusur raporunu hazırladığı, davalı araç sürücüsünün kırmızı ışıkta geçtiğinin anlaşıldığı, böylece kazada %100 oranında kusurlu bulunmasında herhangi bir isabetsizlik olmadığı, davacının aracında meydana gelen toplam zararın 10.454,80 TL olduğu belirlenmiş ve mahkemece davacının talebi dikkate alınarak kabul kararı verilmiştir. Verilen kararda herhangi bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle davalıların istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketi her ne kadar istinaf dilekçesinde davanın yetkisiz mahkemesinde açıldığını ileri sürmüş ise de ilk derece mahkemesinde açılan davaya karşı süresinde cevap dilekçesi vermediği, 6100 sayılı HMK’nın 19/2 maddesi gereği yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, ayrıca HMK’nın 357/1 maddesi gereği ilk derece mahkemesince ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği anlaşıldığından bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalılar vekilleri tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 713,83 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında davalı … A.Ş.’den peşin alınan 178,46 TL, davalı …’den peşin alınan 178,45 TL ve davalı …’den peşin alınan 178,45 TL olmak üzere toplam 535,36 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 178,47 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (kesin) olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/01/2023