Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/797 E. 2023/212 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/797
KARAR NO: 2023/212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2020/302 Esas, 2021/1119 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 13.09.2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 30.01.2023
YAZILDIĞI TARİH: 30.01.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/302 Esas, 2021/1119 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili ve davalı … A.Ş. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: 14/02/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı aracın (dolmuş) tek taraflı yaptığı kaza ile davacıların murisi ile birlikte toplam 6 kişinin vefat ettiğini, olay nedeni ile sürücünün de vefat ettiğinin takipsizlik kararı verildiğini, ölenin Bağkur’dan emekli olduğunu, ayrıca çiftlik ve hayvancılık ile uğraşıp ek gelir elde ettiğini, murisin ölümü ile eş ve çocukların destekten yoksun kaldıklarını, murisin ölümü ile manevi acılar yaşadıklarını, cenaze ve defin gideri talepleri olduğunu, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek destekten yoksun kalma ve manevi tazminatın talep ettikleri görülmüştür.
Davalı … Şirketi vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davacılara olay nedeni ile ödeme yapıldığını, öncelikle davanın reddini talep ettiklerini, talebin gerçek zararı karşılamaması durumunda 76.748 TL’nin güncellenmesini talep ettiklerini, eş haricindeki diğer davacıların desteklik durumundan çıktıklarını, ölenin emekli olup pasif döneme girdiğini, desteğin gerekli ve eylemli olması gerektiğini, aktüer hesabının TRH 2010 tablosuna göre olması gerektiğinin olaya ilişkin kusur raporu alınması gerektiğini, olayda mücbir sebep varsa davalının sorumluluktan kurtulacağını davacı tarafın görüşmek istemediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Anonim Şirketi vekili, cevap dilekçesinde özetle: Davacılara olay nedeni ile başvuruları sonucu 22/08/2017 tarihinde 76.748,22 TL ödeme yapıldığını, öncelikle davanın reddini mahkeme aksi kanaatte ise yapılan ödemenin dikkate alınmasını, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müterafik kusur var mı ve tarafların kusur durumunun tespiti için ATK rapor alınması gerektiğini, hatır taşıması olup olmadığının tespiti gerektiğini, aktüerden rapor alınması gerektiğini, cenaze ve defin giderleri taleplerinin sigorta kapsamında olmadığını, SGKdan ödemenin sorulması gerektiğini ve faizin başvurudan 15 gün sonra başlayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı …’nın maddi tazminat davası yönünden ödeme yapılmış olması nedeniyle, davanın konusuz kalmasından dolayı, karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar yönünden açılan davanın reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacı … için 40.000,00 TL ve davacılar …, …, …, …, …, …, … için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere 110.000,00 TL tazminatın davalı …. Şti’den olay tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince kurulan hükmü kabul etmelerinin mümkün olmadığını, rapora itirazlar ve bozmadan önceki ödemenin mahsup edilip edilmeyeceğine ilişkin hiç bir değerlendirme yapılmaksızın 09.11.2021 tarihli raporda hesap edilen miktar görmezden gelinerek müvekkili lehine hiç hak doğmamış gibi karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin gerçeğin ortaya çıkması için hiçbir çaba göstermediğini, bilirkişinin ilk karardan sonra yapılan ödemeyle ilgili takdiri ilk derece mahkemesine bıraktığını, bu hususta ilk derece mahkemesinin hatalı bir değerlendirme yaptığını, gerekçeli kararda ise “maddi tazminat davası yönünden ödeme yapılmış olması” demek suretiyle de kararının ne kadar yanlış olduğunu ortaya koyduğunu, eğer ki önceki ödemenin ilk derece mahkemesince mahsup edildiyse buna ilişkin bir hükmün kararda bulunmadığını, önceki bozulan hüküm doğrultusunda yapılan ödeme nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle ne gerekçesi, ne de hüküm kısmı hukuka uygun olmayan kararı kabul etmediklerini, ayrıca bozulan karar açısından müvekkillerinden sadece … açısından istinaf başvurusunda bulunulduğu ve manevi tazminat açısından da hiç bir müvekkili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığı ve manevi tazminat açısından karar kesinleştiği halde tüm müvekkilleri açısından manevi tazminat ve vekalet ücretleri hakkında yeniden karar verilmesininde açıkça hukuka aykırı olduğunu, 09.11.2021 tarihli raporda müvekkili lehine hesaplanan ancak hükme esas alınmayan bedel için herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına ek dava açılıp iş bu dava ile birleştirilmesini talep edeceklerini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil şirketin ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçedeki teminat tutarıyla sınırlı olarak sorumlu olabileceğini, eldeki dava değerlendirilirken poliçe genel şartlarındaki ve kanundaki teminat kapsamı gözetilmesi gerektiğini, mevcut poliçenin sağladığı teminat kapsamında olmayan hiçbir talepten müvekkil şirket sorumlu tutulamayacağını, dava öncesinde müvekkili şirkete yapılan başvuru doğrultusunda müvekkili şirket tarafından 76.748,72 TL ödeme yapıldığını, ayrıca icra dosyasına da ödeme yapıldığından dolayı sorumluluklarının bulunmadığını, bilirkişi tarafından öncelikle ödeme tarihi göz önüne alınarak o tarihte ödenmesi gereken tazminat tutarının hesaplanması ve bulunan tutar ile gerçekte ödenen tutarın karşılaştırılası gerektiğini, ancak eldeki raporda ödeme tarihindeki verilere göre müvekkili şirketin ödediği ve ödemesi gereken tutarın belirlenmeden ve arada fahiş bir fark olup olmadığı tespit edilmeden doğrudan güncelleme yapıldığını, ilk derece mahkemesince bu hususun irdelenmediğini ve hatalı hesaplama üzerinden hüküm kurulduğunu, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda müteveffanın askerden döndükten sonra eski işinde çalışmaya devam edeceği ve ardından mezun olduğu alanda iş bularak asgari ücret üzerinde yüksek kazanç elde etmeye başlayacağı varsayılarak hesaplama yapıldığını, varsayımlara dayanan bu hesaplamanın ülke gerçekleriyle bağdaşmadığını, dosya kapsamında müteveffanın gelirine ilişkin net bilgiler bulunmadığından tazminat hesaplarında asgari ücret tarifesinin kullanılması gerektiğini, müvekkilinin manevi tazminattan sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ilk derece mahkemesince manevi tazminat yönünden müştereken ve müteselsilen karar verilmişse de müvekkili sigorta şirketinin manevi tazminat yönünden teminatı ve sorumluluğunun bulunmadığını, iddia ve savunmaları ve delilleri belirtilmesizin ve değerlendirilmeksizin tartışılmadan hüküm verildiğini, yargılama sırasında belirttikleri itirazlarının hiçbiri gerekçeli kararda irdelenmediğini, tartışılmadığını, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı … vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.
Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur; davalı …. Şti. vekili tarafından katılma yoluyla istinaf süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen istinaf harçlarını eksik yatırdıkları ilk derece mahkemesince tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalı vekiline muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 15/03/2022 tarihli ek kararıyla davalı … Şti. vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair 15/03/2022 tarihli ek karar davalı vekiline 20/03/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalı … Şti. vekilinin 25/02/2022 tarihli katılma yoluyla istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde 6 bent halinde belirtilen koşulların varlığı durumunda ise davanın esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi 6. bendinde, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan veya değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması istinaf aşamasında duruşma yapılmadan istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilecek usul hatası olarak kabul edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinaf başvurusuna konu ilk derece mahkemesinin dosyası davacı … vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin hususlara bağlı kalınarak incelendiğinde; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı … vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yürütülen yargılama kapsamında verilen 30/10/2019 tarihli birinci kararda; destekten yoksun kalma maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 30.852,56 TL tazminat bedelinin davalı … şirketinden temerrüt tarihi olan 22/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …. Şti’den olay tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, diğer davacılar yönünden talebin reddine, Cenaze ve defin giderlerine ilişkin maddi tazminat davasının kabulü ile, 200,00 TL tazminat bedelinin davalı … şirketinden temerrüt tarihi olan 22/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı …. Şti’den olay tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 40.000,00 TL ve davacılar …, …, …, …, …, …, … için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere 110.000,00 TL tazminatın davalı …. Şti’den olay tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine dair karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin 30/10/2019 tarihli birinci kararına karşı sadece davacı …’nın istinaf başvurusu yapması ve yalnızca destekten yoksun kalma tazminatına yönelik istinaf itirazında bulunması nedeniyle istinaf incelemesi davacı … bakımından hükmedilen destek tazminatıyla sınırlı olarak yapılmış, Dairemizin 26/02/2020 tarihli 2020/106 Esas, 2020/178 Karar sayılı kararında; her ne kadar desteğin ölümünden sonra çiftçilik ve hayvancılık işinin devam etmesi halinde davacının gelir elde etmeye devam edeceği kabul edilmeli ise de mahkemece desteğin yerine başkasının çalıştırılması olanağı gözönüne alınarak ona ödenecek ücret ya da ödenmesi gereken ücret temel esas alınarak bu miktar üzerinden destek zararının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Buna göre tarım ve hayvancılık işi ile uğraşan desteğin bedensel ve yönetsel katkısının ve bu kişinin yerine başkasının çalıştırılması halinde ona ödenecek ücretin ne kadar olduğu belirlenmeli, murisin gerçek geliri üzerinden destek zararı hesaplanmalıdır. (Benzer bir hukuki uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/6440, K:2016/7620 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Bu bakımdan murisin yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan araştırmalarla gerçek gelirinin belirlenmesi ve belirlenecek bu gerçek gelirine göre aynı aktüer bilirkişiden ek bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla ve aktüer bilirkişi raporunda da belirtilmiş olan eksik husus ikmal edilmeden karar verilmesi doğru bulunmamış, bu yöne temas eden davacı …’nın istinaf başvurusunun haklı olduğu kanaatine varılarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına cihetine gidilmiştir.
Dairemizin 26/02/2020 tarihli, 2020/106 Esas, 2020/178 Karar sayılı kaldırma kararı sonrasında ilk derece mahkemesince devam edilen yargılama kapsamında temin edilen 10/11/2021 tarihli ziraat mühendisi ve hesap bilirkişisi tarafından müştereken hazırlanan ek rapor Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/6440, K:2016/7620 sayılı kararındaki açıklamalar kapsamında hazırlandığından hüküm kurmaya ve denetime elverişli olup mahkemece bu raporun hükme esas alınması doğrudur. Ne var ki; ilk derece mahkemesince, bu ek rapora karşı yapılan taraf itirazlarının reddine ilişkin ara karar kurulup, davacılar vekilinin 17/05/2019 tarihli dilekçesinin 6100 sayılı HMK md. 107 kapsamında bedel artırım dilekçesi mahiyetinde olması nedeniyle davacının ıslah hakkının mevcut olduğu da nazara alınarak ıslah hakkını kullanıp kullanmayacakları konusundaki tereddütün giderilmesi (zira davacı vekili rapora karşı itirazlar bakımından mahkemece bir karar verilmediği için ıslah hakkını kullanamadıklarını esasen ıslah haklarını kullanmak istediklerini istinaf dilekçesinde beyan etmektedir), ıslah hakkı kullanılırsa yeni talep sonucuna göre kullanılmazsa bedel artırım dilekçesine göre taleple bağlı kalınarak karar verilmesi ve her halükarda birinci karar doğrultusunda icra dosyasına yapılan ödemenin hükmün infazı sırasında icra aşamasında dikkate alınması gerektiğine işaret edilerek hüküm kurulması gerektiği halde kararın bölge adliye mahkemesince kaldırılması sonrası icra takibinin 2004 sayılı İİK md. 40/1 uyarınca olduğu yerde duracağı nazara alınmaksızın maddi tazminat talebinin konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması doğru bulunmamış, kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda belirtilen hata ve eksiklik 6100 sayılı HMK md. 294 ve 297’ye aykırılık oluşturduğundan davacı … vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının kabul edilip kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden ve ayrıca 6100 sayılı HMK md. 294 ve 297’ye aykırılık oluşturacak şekilde ilk derece mahkemesince hüküm kurulmuş olduğundan, davacı … vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf talebi kısmen kabul edilerek, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/302 Esas, 2021/1119 Karar sayılı kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacılar ve davalı … A.Ş.’nin istinaf başvurularının, gerekçe bölümünde ayrıntılı olarak belirtilen sebepler yönünden KISMEN KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli, 2020/302 Esas, 2021/1119 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2 maddesi ve Dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verildiği gözetilerek; taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-) Davacılar ve davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde ilgilisine İADESİNE, taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının ise Hazineye gelir kaydına,
5-) Davacılar ve davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sonucu verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin HMK m. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/01/2023