Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/728 E. 2023/222 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/728
KARAR NO: 2023/222
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2021/273 Esas, 2021/1200 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 07.04.2021
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 31.01.2023
YAZILDIĞI TARİH: 31.01.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/273 Esas, 2021/1200 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle: 17.12.2012 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı çekici aracı … istikametinden … istikametine devam etmekteyken D-975 32.km civarında sürücünün aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçip, karşı yön sol şeritte park halinde bulunan … plakalı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki araca çarpmış ve bedensel ve maddi zararlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde … plakalı aracın sol yan, arka ve dörse ön kısımlarında hasar meydana geldiğini, müvekkili …’un ağır şekilde yaralandığını, kazaya karışan … Şirketi … poliçe numaralı … plakalı araç kaza tarihinde ZMMS kapsamında sigortalı olduğundan poliçe limiti cetveline göre tazminattan sorumluluğunun bulunduğunu, sigorta şirketine yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını, arabuluculuk görüşmeleriyle davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin bu kazaya bağlı olarak on gün hastanede tedavi gördüğünü, iki aydan uzun süre bilincini yitirdiğini, tedavi sonrası eski sağlığına kavuşamadığını, kaza sebebiyle müvekkilde geçici ve kalıcı maluliyet meydana geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik 1.500,00 TL geçici işgöremezlik, 1.500,00 TL kalıcı işgörmezlik olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi zararın davalı sigorta şirketi … A.Ş. (… A.Ş.) ‘den tazminine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde; Davacı tarafın 14.12.2020 tarihinde, müvekkil sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru nedeniyle 2/186543 sayılı hasar dosyası açıldığını, yapılan incelemede gerçek zararın tespit edilebilmesi için maluliyet raporu olması gerektiği anlaşılarak eksik evrak nedeniyle yapılan başvurunun işleme alınmadığını, arabuluculuk şartı da oluşmadığından, yapılan arabuluculuk görüşmesinin de geçerli bir arabuluculuk görüşmesi olarak kabul edilemeyeceğini, bu nedenle dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden ve temerrüdden bahsedilemeyeceğini, davacının kazaya bağlı maluliyeti olup olmadığının ve oranlarının ve kazanın meydana gelmesindeki kazaya karışan araç sürücülerinin gerçek kusur oranlarının da belirlenmesi gerektiğini, kaza tarihi itibarı ile zaman aşımının da söz konusu olduğunu, davacı yanın kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle efor kaybının artmasında müterafik kusurunun olduğunu bu nedenle davacı yan için hükmedilebilecek tazminattan %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek, hukuki dayanaktan yoksun haksız davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Açılan davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar işbu dosyada alınan trafik bilirkişisi raporunda kusurun müvekkili …’a yüklenmiş olsa da davalı sigorta şirketinin sigortalısı …’ın dosyaya konu trafik kazasının gerçekleşmesinde asli kusurlu olduğunu, Trafik Polis memurları tarafından tutulan kaza tespit tutanakları dikkate alınmadan verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, sürücü …’ın Karayolunda gidiş yönüne göre en sol şeritte bulunmasının durma/duraklama gereği alması gereken tedbirleri almadığını gösterdiğini, bununla birlikte mevcut dava dosyasında sürücü Tuncer Kızılıışık’ın zorunlu haller dahilinde sol şeride park edip etmediğini ortaya koyacak bir delil bulunmadığını, müvekkilinin çalışmaya devam edemediği 3 ay için geçici iş göremezlik ve kazanç kaybının mevcut olduğunu, müvekkilinin tır şoförü olması dolayısıyla hastanede görmüş olduğu tedavi sonrası iyileşme (yeniden çalışmaya başlama) sürecinin evde devam etmesi bu sebeple müvekkilinin çalışmaya tekrar başlayabilecek duruma geldiği tarihin hesaplama yapılırken dikkate alınması gerektiğini, iyileşmeye yönelik harcanmış ve harcanacak tüm masrafların tedavi giderleri olarak sorumlulardan talep edilebileceğini, tedavi giderlerinin belgelendirilmemiş olması durumunda ise yapılmış olan ve olacak giderlerin hekim bilirkişi görüşüyle ortaya konulması gerektiğini, olayda müvekkilinin kaza sonrası ağır şekilde yaralanmış olduğunu, davalı sigorta şirketi sigortalısı …’ın kusur oranının belirlenmesiyle kusur oranında müvekkilinin zararının giderilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacının istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacının istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle maddi tazminat talepli davasının reddine, dair karar verilmiştir.
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince, yetersiz inceleme ve araştırmayla hatalı tespit ve değerlendirme sonucunda karar verildiğini, kusur durumu hakkında Adli Tıp Kurumundan alınan raporun hatalı olduğu, Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz ettikleri halde itirazlarının giderilmediği, meydana gelen kazada davalının da kusurunun bulunduğu belirtilerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi uyarınca motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracı işleten zarara uğrayan 3. kişilere karşı tehlike sorumluluğu esasına göre sorumludur. 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Meydana gelen kazada araç sürücüsünün hiç kusurunun bulunmaması halinde kaza ile araç sürücüsünün sorumluluğu arasında uygun illiyet bağı ortadan kalkmış olacağından, 2918 sayılı KTK 86. maddesi uyarınca işletenin sorumluluğu da ortadan kalkacaktır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/14785, K:2021/3429 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Dolayısıyla işletenin sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali mesuliyet sigortacısının da sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.
Somut olayda; 17.12.2012 günü saat 11.30 sıralarında davacı sürücü … sevk ve idaresindeki arkasına … plaka sayılı yarı römork takılı olan … plaka sayılı çekici ile … istikametinden … yönüne doğru seyir halinde iken kaza mahalline geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybetmek sureti ile karşı yön bölümüne girerek idaresindeki aracın sol yan arka ve dorse kısımları ile karşı yön sol şeridinde park halinde bulunan sürücülüğünü …’ın yaptığı arkasına … plaka sayılı yarı römork takılı olan … plaka sayılı çekicinin sağ ön kısımlarına çarparak sürüklemesi sonucu dava konusu olay meydana gelmiştir. Davacı sürücü … idaresindeki çekici ile seyrini; aracının teknik özellikleri ile hava, yolun geometrik yapısı ve zemin durumunu dikkate alarak kontrollü ve tedbirli bir şekilde sürdürmesi gerekirken bahsedilen bu hususa riayet etmeyip sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı yön bölümüne girmesi akabinde gerçekleşen dava konusu olayda %100 (yüzde yüz) oranında kusurludur. Davalının sigortaladığı araç sürücüsü …, sürücülüğünü yaptığı aracı sol şerit üzerine park etmesi sonrası gerçekleşen kazanın oluşumunda etkenlik arz edecek hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından dava konusu olayda atfı kabil kusuru bulunmamaktadır.
Bu haliyle; Gürpınar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/771 Soruşturma, 2013/49 Karar sayılı sürücünün kusursuz olması nedeniyle verilen takipsizlik kararı, takipsizlik kararına dayanak alınan Adli Tıp Kurumu, Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nin 04/12/2013 tarihli raporunda davalının sigortaladığı araç sürücüsü …’ın kusursuz olduğunun belirtilmesi de nazara alındığında bu tespitlerle ve dosya kapsamıyla uyumlu, tekniğine uygun, yeterli ve denetime elverişli şekilde hazırlanan Adli Tıp Kurumu, Trafik İhtisas Dairesi’nin 11/11/2021 tarihli raporuna itibar edilerek, dava konusu kazada davalı tarafın kusursuz olduğu anlaşıldığına göre meydana gelen maddi zarardan davalının sorumlu tutulması mümkün değildir. Dolayısıyla da davalı aleyhine açılan maddi tazminat davasının ilk derece mahkemesince reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının anılan hususlara değinen istinaf istemi yerinde değildir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacının tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) Alınması gereken harç olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irat kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Davacı tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/01/2023