Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/693 E. 2023/265 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/693
KARAR NO: 2023/265
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2020/681 Esas, 2021/794 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 18.10.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 13.02.2023
YAZILDIĞI TARİH: 13.02.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/681 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle: Sürücüsü davalı … olan … Plaka sayılı ve araç 15/06/2020 tarihinde yaya geçidinden karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkilimine çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kaza sonrası düzenlenen kaza tutanağında müvekkilinin tam kusurlu olduğu ifade edilmiş ise de bu durumu kabul etmediklerini, kaza yerinde keşif yapılmasını, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kazanın oluşumuna ilişkin kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, müvekkiline çarparak yaralanmasına neden olan … plakalı aracın sürücüsü davalı … maliki ve işleteni davalı … ve aracın zorunlu trafik sigortacısı davalı … A.Ş. olduğunu ve davalı sigorta şirketine, müvekkilinin kaza sonucu uğramış olduğu zararın tazmini için başvurduğunu ancak talebinin kabul edilmediğini, KTK gereği … plakalı aracın sürücüsü …, maliki ve işleteni … ve zorunlu trafik sigortacısı … A.Ş zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, kaza sonrası kazaya ilişkin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin kaza sonrasında beyin kanaması geçirdiğini ve uzun süre yoğun bakımda tedavi gördüğünü, kaza sonrasında müvekkilinde epilepsi nöbetleri başladığını, Erciyes Üniversitesi Hastanesinde tedavi gördüğünü, kaza nedeni ile müvekkilinin büyük zarar gördüğünü, ayrıca manevi ızdırap içerisinde olduğunu, arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek, maddi tazminat açısından fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydı ile; davalı sigorta şirketi açısından (sigorta poliçesinde yer alan limitler dahilinde), sigortaya ilk başvuru tarihi olan 21/07/2020 tarihinden itibaren diğer davalılar açısından ise kaza tarihi olan 15/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacı … için şimdilik 250,00 TL geçici iş gücü kaybı tazminatının, 250,00 TL sürekli iş gücü kaybı tazminatının toplamda 500,00 TL belirsiz alacakları olan maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 15/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL manevi tazminatın sadece davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkilimize ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun kusur ve police limiti ile sınırlı olduğunu, bedeni zararlar halinde maddi tazminat talepleri için şahıs başına azami police teminat limiti ile sınırlı olduğunu, usulüne uygun başvuru şartı yerine getirilmediğini bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini, kazaya karışan araç müvekkil şirket nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, poliçede azami teminat limitinin yazılı olması bu miktarın herhalükarda ödeneceği anlamına gelmeyeceğini, K.T.K. Mecburi Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta poliçeleri meblağ sigortası niteliğinde olmayıp zarar sigortası niteliğinde olduğunu, bu tür poliçeler ile üçüncü kişiler için haksız zenginleşmenin bir yolu olmayıp bu şahısların maruz kaldıkları gerçek zarar teminat altına alındığını, müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe teminatı ile sınırlı olup bedeni zarar halinde maddi tazminat talepleri şahıs başına sınırlı poliçe teminat limitleri ile sınırlı olduğunu, müvekkil şirketin geçici iş görmezlik tazminatından sorumlu olmadığını, davaya konu kazada trafik tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere … %100 asli kusurlu bulunmuş ve kendi kusuru ile zararın oluşmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirkete ait aracın kusurundan bahsedilemeyeceği gibi tazminattan kusursuz olması sebbei ile de sorumlu tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile; iş bu kazanın oluşumunda kusur konusunda adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi tarafından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, tazminat hesabının hazine müsteşarlığına kayıtlı uzmanlarca yapılması gerektiğini, tazminat hesabı uzmanlık gerektirdiğini, bu nedenle aktüer uzmanı tarafından inceleme yaptırılması gerektiğini belirterek, öncelikle dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle davanın dava şartı sebebiyle davanın reddine, esas incelemesine geçilmesi halinde müvekkilinin kusursuz olması sebebi ile davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılar … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Trafik kaza tespit tutanağında müvekkil …’ya hiçbir kusur atfedilmediğini, kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davacıya ait olduğunu, hiç kimse kendi kusurundan yaralanamaz ilkesi uyarınca davacı meydana gelen olayda bizzat ve tamamen kendi kusurlu olduğundan bu olay sonucu meydana geldiği iddia edilen zararlardan müvekkillerin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını bu nedenle haklarında açılan davanın reddine karar verilmesini kaza sonrası Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Soruşturma numarası ile yapılan ceza soruşturması neticesi kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru olmadığından ve tüm kusurun davacıya ait olmasından bahisle müvekkil … hakkında takipsizlik kararı verildiğini, davacı tarafça, 15.06.2020 tarihli kaza sonrası epilepsi nöbetleri başladığı belirtimişse de bu hususun kabulünün mümkün olmadığını epilepsi, bir anda ortaya çıkabilecek bir hastalık olmadığını, müvekkillerinin, kazanın meydana gelmesinde hiçbir kusurları olmamasına rağmen kaza sonrası davacı ve ailesi ile ilgilendiklerini, trafik kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere davacı, uzunca bir süre tramvay yolunda bekledikten sonra kendisine kırmızı ışık ve müvekkilin gidiş istikametine göre müvekkiline yeşil ışık yanmasına rağmen yola aniden atladığını, bunun üzerine müvekkil davacıya çarpmamak için yasal seviyede olan hızını tamamen düşürüp aracı sağ şeride geçirdiğini ancak yine da davacı müvekkilin aracının ön sol kısmına kendisinin çarptığını, müvekkillerine yükletilecek hiçbir kusur bulunmadığını belirterek müvekkilleri aleyhine açılan maddi manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Açılan davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar Adli Tıp Kurumu raporunda müvekkilinin %100 kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edilmiş ise de dosya üzerinden yapılan bu incelemenin kendilerince kabulünün mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesince yapılan keşif sonucu bilirkişi …’ın raporunda davalı …’nın %25 oranında kusurlu olduğunu tespit ettiğini, davalının yer işaretlemeleri ve yaya geçidi levhası bulunan yerlerde aracın hızını geldiği istikametteki yaya geçitlerini dikkate alarak hava yol ve trafik durumunu göz önünde bulundurup bu şekilde dikkatli seyretmesi ve yine bu geçitlerden geçen yada geçmek üzere olan yayalara durup yol vermesi gerektiğini kurallarını ihlal ettiğini, tüm bu hususların gerek İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda gerekse ilk derece mahkemesi tarafından gözardı edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde 6 bent halinde belirtilen koşulların varlığı durumunda ise davanın esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi 6. bendinde, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan veya değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması istinaf aşamasında duruşma yapılmadan istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilecek usul hatası olarak kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinaf başvurusuna konu ilk derece mahkemesinin dosyası 6100 sayılı HMK 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak incelendiğinde, aşağıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı ve ayrıca ilk derece mahkemesi kararında bu sayılan sebeplere ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığı, bir başka anlatımla sayılan sebeplere ilişkin hiçbir gerekçe bulunmadığı görülmüştür. Şöyle ki;
Dosya kapsamından; ilk derece mahkemesince alınan 15/03/2021 tarihli ilk kusur raporunda davalı sürücü …’nın kazanın oluşumunda %25 kusurlu, davacının ise %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yine ilk derece mahkemesince İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 06/08/2021 tarihli kusur raporunda ise davacının %100 kusurlu olduğu ve davalı sürücü …’nın kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince, davacı vekilinin kusura yönelik çelişkinin giderilmesi kapsamındaki itirazları doğrultusunda yeni bir kusur raporu alınmadan ikinci kusur raporu esas alınarak davacının kazada %100 kusurlu olduğu kabul edilip davanın reddine karar verilmiştir.
Bu haliyle; ilk derece mahkemesince, dosyanın İTÜ Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile kaza tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve dosya kapsamındaki iki kusur raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, davacının istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunarak kararın kaldırılması gerekmiştir. (Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/13431, K:2022/8667 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince hüküm kurulmuş olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/681 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacının istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen sebeplerle KABULÜNE, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 uyarınca Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29.09.2021 tarihli, 2020/681 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2 maddesi ve Dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verildiği gözetilerek; taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-) Davacı tarafından peşin olarak yatırılan maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde ilgilisine İADESİNE, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının ise Hazineye gelir kaydına,
5-) Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sonucu verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-) Davacı tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin HMK m. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/02/2023