Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/686 E. 2023/249 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/686
KARAR NO: 2023/249
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2021
NUMARASI: 2017/514 Esas 2021/1168 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/12/2017
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 02/02/2023
YAZILDIĞI TARİH: 02/02/2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/514 Esas, 2021/1168 Karar sayılı kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu nedeniyle Dairemize gönderilmiş olmakla inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; sahibi … olan, …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 16.07.2017 tarihinde, yaya olarak kaldırıma yaklaşmış olan müvekkil …’ya çarparak ağır şekilde yaralanmasına neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde ceza soruşturmasında …’ın %100 kusurlu olduğunu, müvekkil …’nın ise herhangi bir kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin trafik kazası nedeniyle yaklaşık olarak iki ay boyunca Erciyes Üniverstesi Tıp Fakültesi’nde, yoğun bakım ünitesinde tedavi edildiğini, meydana gelen olay nedeniyle yaralanan müvekkille alakalı olarak Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi-Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından soruşturma dosyasına ibraz edilen 15.09.2017 tarihli raporda …’nın trafik kazasına bağlı vücudunda kemik kırıklarına ve akciğer kortüzyonuna neden olan yaralanmasının; şahsın yaşamını tehlikeye soktuğu, basit bir tibbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı, şahısta saptanan kırıkların müştereken hayat fonksiyonlarını Ağır (5) derecede etkileyecek nitelikte olduğununun belirlendiğini, yaklaşık 2 ay yoğun bakım ünitesinde kalan müvekkilin, çok uzun bir süre yatarak tedavi gördüğünü ve bu süre zarfında hiçbir iş yapamadığını, trafik kazası nedeniyle müvekkilinin bundan sonraki hayatını da sağlıklı bir şekilde idame ettiremeyeceğini, kalıcı hasarlara neden olduğunu, hafızasında oluşan problemlerden dolayı gerekse bedeninde meydana gelen problemlerden dolayı gündelik yaşamını 3. kişilerin yardımı ile idame ettirdiğini, meydana gelen geçici ve kalıcı iş göremezlik durumlarının tespit edilmesi suretiyle, müvekkil … lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, haksız fiile doğrudan doğruya maruz kalan … ile birlikte, …’nın eşinin ve çocuklarının da maddi ve manevi tazminat haklarının mevcut olduğunu, müvekkillerden henüz 5 yaşındaki … ve 6 yaşındaki … isimli müşterek çocuklar anne bakım ve şefkatine muhtaç iken annelerini kaybetme korkusu ve endişesi yaşadığını, doğuştan engelli olan ve hiç yürüyemeyen, her türlü ihtiyacı annesi … tarafından karşılanan ve henüz 9 yaşındaki müvekkillerden … da anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğunu, müvekkili …’nın hastalık sürecinde, müvekkilin eşi … çocuklarına hem annelik hem de babalık yaptığını, ayrıca eşinin hayati tehlikesi süresince ve eşi … yoğun bakımda iken işlerini aksatması nedeniyle bina görevlisi olarak çalıştığı işyeri ile çok ciddi problemler yaşadığını, müvekkil …’nın kardeşinin, işinden istifa ederek müvekkillerin çocuklarının bakımlarını üstlenmek suretiyle maddi olarak ciddi manada kayıplar yaşadığını, müvekkil …’ya karşı eşlik vazifesini tam ve gereği gibi yerine getiremez hale geldiğini, belirlenecek olan manevi tazminat miktarında tüm bu hususların nazara alınmasını, müvekkil …’nın henüz tam olarak iyileşemediğinin, kendi temel ihtiyaçlarını ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamadığının nazara alınmasını, tam olarak eşlik ve annelik yapamayacağının, müvekkilde kalıcı bedensel arızalar olduğunun da nazara alınmasını, dava açılmadan önce davalılardan … A.Ş. isimli firmaya 13.10.2017 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, davalı … A.Ş. tarafından işbu davanın açılma tarihine kadar herhangi ödeme yapılmadığını, … Plaka sayılı aracın kaza esnasındaki sahibi olanı … işbu dava açılmadan önce vefat ettiğinden müteveffanın mirasçılarının tespit edilebilmesi için yetki ve süre verilmesini, takdir olunacak tazminat bedellerinin dava sonunda tahsil edilmesinin imkansız ya da tehlikeye düşecek olması nedeniyle, dava sonuçlanıncaya kadar … Plaka sayılı araç ile davalılar adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmaz mal varlıkları üzerine ve davalı gerçek kişilerin miras payları üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz işlemlerinin tatbik edilmesini, sonuç olarak fazlaya ilişkin her türlü dava, hak ve taleplerimiz saklı kalmak kaydıyla; şimdilik, müvekkil …’nın 500,00 TL’lik kısmı geçici iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL’lik kısmı sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminat alacağının muacceliyet tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkillerden … lehine 20.000,00 TL, … lehine 20.000,00 TL, … lehine 20.000,00 TL, … lehine 20.000,00 TL, … lehine 20.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL manevi tazminat alacığının muaceliyet tarihinden itibaren mevduata uygulanacak olan en yüksek faiziyle birlikte, … A.Ş, dışındaki diğer davalılardan, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 16/07/2017 tarihinde saat 20:15 sularında meydana gelen trafik kazasında yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmesi sebebiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/32115 soruşturma numaralı dosyada da beyan edildiği üzere, müvekkilin kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, şehir içi trafiğinde normal hızda aracı kullandığını, müvekkilinin seyir halinde bulunduğu yolda sol şerit ve orta şeritteki araçlar sola dönmek amacıyla durduğunu ve müvekkilim mevcut yolun sol ve orta şeritinin kapalı olmasından dolayı sağ şeritten geçmek zorunda kaldığını, sağ şeritten geçmek isterken görüş kapasitesini kapatan sol ve orta şeritteki araçlardan dolayı kusurlu olarak yola fırlayan davacıyı görmediğini, aniden önüne fırlayan davacıya çarpmamak amacıyla durmak isteyen müvekkilim başarı olamamış ve ani fren yapmasına rağmen davacıya çarpmak zorunda kaldığını, kazanın, karşı tarafın bir anda müvekkilimin kullandığı aracın önüne çıkması sonucu meydana geldiğini, müvekkilimin mevcut kazadan dolayı hemen aracından inerek davacı tarafa yardım ettiğini, kendisi de mevcut kazadan dolayı maddi ve manevi açıdan çok yıprandığını, müvekkilim herhangi bir geliri bulunmadığını, öğrenci olduğunu, olay tarihinden kısa bir süre sonra babasının vefat ettiğini, kaza ve babasının ölümü müvekkilini derinden etkilediğini, telafisi mümkün olmayan manevi zararlara sebep olduğunu, talep edilen miktarın çok fahiş olduğunu, kazaya sebebiyet verecek bir eylemi olmadığını, dolayısıyla haksız fiile konu eylemde müvekkilin herhangi bir kusuru da bulunmadığını, ceza yargılamasına esas alınan bilirkişi ve kusur raporları davacı tarafça delil olarak sunulmuş olsa da, bunların mahkemeyi bağlamayacağını, ceza dosyasında alınan raporun gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın sürekli iş görmezlik, geçici iş görmezlik ve başkaca masraflardan kaynaklanan maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde; sabit maaşının yanında performansa dayalı maaş aldığını, kaza geçiren kişinin bir süre tedavi görmesi, iyileşinceye kadar çalışamaması anlamına gelmediğini, davacı 5 yaşındaki … ve 6 yaşındaki … isimli müşterek çocukların manevi olarak zarar gördüklerini ve bu sebeple manevi tazminat talebinde bulunduğunu, bu talebi somut temelden uzak ve kötüniyetli olarak yapıldığını, doğuştan engelli olan ve hiç yürüyemediğini iddia edilen 9 yaşındaki …’nin mevcut sağlık durumu ile ilgili dava dilekçesinde herhangi bir delil göstermeden basmakalıp cümlelerle manevi tazminat talebinde bulunulduğunu, davacının tüm talepleri somut temelden uzak ve mevcut kaza ile ilişkilendirilemeyen soyut iddialar olduğunu, davacının ihtiyati tedbir isteminin yerinde olmadığını, dava konusu olmayan ve olmayacak müvekkilinin araç ve gayrimenkuüllerine ihtiyati tedbir konulması kanuna uygun olmadığını belirterek davanın ve tedbir talebinin reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; 16.07.2017 tarihinde kazaya karıştığı belirtilen … plakalı araç, 27.12.2016-27.12.2017 vadeli, … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile müvekkili Şirkete sigortalı olduğunu, poliçede verilen şahıs başı sakatlanma ve ölüm teminatı 310.000-TL ile sınırlı olduğunu, poliçenin aracın 16.08.2017 tarihinde trafikten çekilme nedeniyle iptal edildiğini, poliçede teminat limitinin gösterilmesi bu rakamın mutlak surette ödeneceği anlamına gelmeyeceğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe teminat limiti dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın miktarı ile sınırlı olduğunu, sigortacı, sigortalısının kusur oranına isabet eden zarardan sorumlu olduğundan izafe edilecek kusur oranının tespiti gerektiğini, bu nedenle Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınması gerektiğini, kazanın meydana gelmesindeki kusur oranının ve maluliyet oranınında adli tıp ve uzman bilirkişiler tarafından belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, dolayısıyla yapılan başvuru usulüne uygun bir başvuru olmadığını, davacıların tedavi gideri, geçici işgöremezlik, vs. talepleri bakımından, trafik sigortaları kapsamında olmadığını, SGK tarafından karşılanması gerektiğini, Aktüer hesaplamaları özel bilgiyi gerektiren bir ihtisas kolu olduğundan uluslar arası kurallar çerçevesinde hesaplama yapabilecek aktüerya uzmanı bir bilirkişiden rapor alınmasını, davacının kalıcı sakatlığından dolayı herhangi bir sosyal kurumdan ve sigorta şirketinden tazminat alıp almadığının araştırılmasını, davacıya tazminat veya aylık bağlanması halinde bu ödemelerin sakatlık ve tedavi gideri tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini, belirterek davanın reddine, davacı tarafın faiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; toplanan tüm deliller, dosya kapsamı, dinlenen tanık anlatımları, düzenlenen maluliyet raporları ve oranları, kazanın meydana gelmesindeki tarafların kusur oranları, hesap bilirkişisi raporu içeriği dikkate alındığında, kazanın meydana gelmesinde, … plaka sayılı otomobil sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu ve kusurlu hareketi ile yaya olarak karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiği, kaza nedeni ile alınan raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp 2. Üst Kurulu’ndan alınan rapora göre davacı …’nın 16.07.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının zihinsel, ruhsal, davranış bozuklukları, geçici fonksiyon kaybına neden olan ruhsal hastalıklar, beyin hasarı, beyin işlev bozukluklarına bağlı davranış bozuklukları ve tedavi ile işlevselliğinin kısmen düzelmesi nedeniyle (%40 x 2/5 = %16) tüm vücut engellilik oranının %16 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği, belirlenen tüm bu maluliyet nedeniyle davacı …’nın “6 ay” süreli geçici iş göremezlik zararının %100 özür oranına göre 7.714,57 TL olduğu, “%16” özür oranına göre nihai sürekli iş göremezlik zararının, İşlemiş Dönem Geliri 94.576,14 TL, işleyecek dönem gelirinin 1.457.83247 TL, toplam 1.552.408,61 TL, %16 özür oranına göre (1.552.408,61 x 16) = 248.385,37 TL olduğu, kaza tarihinde ZMMS poliçe limitinin kişi başına 310.000,00 TL olduğu, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik toplam zararının (7.714,57 + 248.385,37)=256.099,94 TL olduğu ve toplam zararın poliçe limiti dahilinde kaldığı, belirlenen tazminatlardan davalı …’ın araç sürücüsü, araç maliki muris davalı … mirasçıları … ve …’ın da murisin mirasçıları olarak, davalı sigorta şirketinin de ZMMS poliçesi nedeniyle teminat limiti dahilinde sorumlu oldukları ve davacıya çarpan aracın hususi araç olduğu bu sebeple yasal faiz uygulanması gerektiği anlaşılmakla; davacı …’nın geçici iş göremezlik tazminatı olarak 7.714,57-TL’nin sigorta şirketi bakımından ZMMS poliçe limiti dahilinde ve 26/12/2017 dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek, diğer davalılar bakımından kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’nın kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile 248.385,37-TL’nin sigorta şirketi bakımından ZMMS poliçe limiti dahilinde ve 26/12/2017 dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek, diğer davalılar bakımından kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, manevi tazminat talepleri yönünden ise; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazanın oluş şekli, kusur oranı, kaza nedeniyle davacının uzun bir süre yatarak tedavi görmesi ve neticeten genç yaşta %16 oranında malül kalması, eşine ve çocuklarına karşı annelik ve eşlik görevlerini tam olarak yerine getirmeyecek ve bunun bir ömür boyu devam edecek olması, bu durumun eş ve çocuklar üzerinde ömür boyu sürecek bir etki bırakacağı, paranın alım gücü, günün ekonomik şartları ve kusur durumu ile manevi tazminatın ceza olmadığı gibi zenginleşmeye sebep olmayacak, felaketin özenir hale gelmesini önleyecek miktarda olması gerektiği yönündeki yerleşik uygulama da dikkate alınarak; davacı davacı eş … için 12.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 8.000,00TL manevi tazminatın davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın, davacıların manevi ıstırabını bir nebze de olsa dindireceği ve oluşan ruhsal tahribatı onaracağı kanaatine varılmakla, sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının müvekkilleri aleyhine olan kısımlarını kabul etmediklerini, dosyaya ibraz edilen ve hükme esas alınan ATK’nın maluliyete ilişkin raporunda yalnızca müvekkilinde var olduğu ifade edilen “Zihinsel, Ruhsal, Davranış Bozuklukları”ndan kaynaklı bir iş göremezlik tespiti yapıldığını, müvekkil de hem bedeni hem de zihinsel, ruhsal, davranış bozukluklarının olduğunu, aleyhe kısımlarını kabul manasına gelmemekle birlikte, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından dosyaya ibraz edilen raporda, müvekkilinde var olan bedeni arızalar nedeniyle kalıcı iş göremezlik durumu olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen, aylarca bilinci kapalı şekilde yoğun bakım ünitesinde tedavi gören ve halen iyileşememiş olan müvekkilinin bedeni arzıları ile ilgili olarak herhangi bir değerlendirme yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin tüm vücudunda halen iyileşmemiş yaraların mevcut olduğunu ve müvekkilinin yüzünde sabit izin mevcut olduğunu, özür oranı belirlenirken müvekkilin vücudunda kalan yaralar, yüzündeki sabit izin hiç nazara alınmadığını, ayrıca müvekkilin geçirmiş olduğu cerrahi operasyonlar, müvekkilin vücuduna takılan platinler/vidalar, müvekkilin hayati tehlike yaşamasına neden olan kırıklar, kırıklarla ilgili yapılan işlemlerin müvekkilinin yürüyüş bozukluğunun hiç dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda müvekkilinin yürüyüş bozukluğu veya yüzündeki sabit iz, vücudundaki platin/plak/vidalar gibi hiçbir arızaya yer verilmemesi, müvekkilin günlük aktivitelerini tam ve gereği gibi yapamadığı (örneğin artık bisiklet kullanamayacağı veya buna benzer aktiviteleri artık hiç yapamayacağı) gibi hususların hiçbiri nazara alınmadığını, müvekkilinde %40’ın da üzerinde maluliyet durumu mevcut iken herhangi bir gerekçe gösterilmeden %40’ının 2/5 ile çarpılmasının (indirim uygulanması) hukuka aykırılık teşkil ettiğini, tespit edilen %40 oranı üzerinden herhangi bir indirim yapılmaması gerektiğini, buna rağmen %40’ın 2/5 ile çarpılarak maluliyet oranının %16 olarak ifade edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinde var olan maluliyet oranının %40’ın da üzerinde olduğunu, hesap bilirkişisi tarafından yapılan hesaplamanın eksik olarak yapıldığını, asgari ücrette yapılan en sonki artış da dikkate alındığında müvekkili lehine yapılan zararın hesabının eksik yapıldığı hususunun açığa çıkacağını, müvekkili lehine hesaplanması gereken tutarın hesap raporunda ifade edilenin çok üzerinde olduğunu, müvekkilleri lehine tesis edilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, müvekilleri lehine ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, lehlerine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin eksik olarak tanzim edildiğini, her bir müvekkili yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak maddi ve manevi tazminat miktarlarının artırılmasını talep etmiştir.
Davalılar …,…, … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasının oluşumunda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, dahili davalılar…, … mevcut olaydan kaynaklı herhangi bir kusuru bulunmamasına rağmen kusur atfedilmesini kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, davacı tarafın sürekli iş göremezlik, geçici iş görmezlik ve başkaca masraflardan kaynaklanan maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerinin reddinin gerektiğini, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkilleri aleyhine hükmedilen manevi tazminatı kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, ilk derece mahkemesinin kararına gerekçe yapılan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, raporda hesaplamanın yanlış yapıldığını, mevcut raporun aksine Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda: “…’nın duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması/yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik ya da fonksiyonel kayıp tarif tespit edilemediği kanaatini bildirir” şeklinde rapor bulunmasına rağmen Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunca …’nın iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği ve %16 engellik oranı olduğu yönünde rapor düzenlenmesini kabul etmediklerini, davacı taraf 23/08/2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davasını ıslah ettiğini, ilk derece mahkemesine 31/08/2021 tarihinde sundukları dilekçe ile rapordaki eksikliklere ve hukuka aykırılıklara itiraz edildiğini, davacının bu eksiklikler gözetilmeden eksik bilirkişi raporuna dorultusunda ıslah talebinin hukuka uygun olmadığını, kabul etmemekle birlikte davacı tarafın ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunmalarına rağmen bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesini kabul etmediklerini, ilk derece mahkemesi tarafından müvekkilleri aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretini kabul etmediklerini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince kararın mevcut içtihatlara, yasa ve usul hükümlerine aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hükme esas alınan ve maluliyet oranının belirlenmesi için dosyaya sunulan ATK raporunda uygulanması gereken maluliyet yönetmeliğinin yanlış olduğunu, kaza tarihi 16.07.2017 olduğunu, davacının maluliyet oranı özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, …’nın yaralanması ile 16.07.2018 tarihinde geçirdiği kaza arasında nedensellik bağı bulunsa da kişinin son durumunu gösterir muayene bulgularına bakıldığında basitçe anlaşılacağı üzere kişide yönetmelikler kapsamında kalıcı bir maluliyet bırakmadan iyileştiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tazminat hesaplama metodunun hatalı olduğunu, raporda TRH2010 Yaşam Tablosuna göre bakiye ömür belirlendiğini, ancak progresif rant yöntemi ile hesaplama yapıldığını, yapılan hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, kusur konusunda itirazlar değerlendirilmeden çelişki içerene kusur raporlarına karşı çelişkiyi giderecek rapor alınmadan tek bir rapor ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yargılama içerisinde alınan hesap raporunda tazminat hesaplamasında kullanılan prograsif rant yöntemi, mağdurun maluliyet oranı hesaplamasında eksik/hatalı ve çelişkili olan raporlar yine kusur raporunda ortaya çıkan çelişkili durumun giderilmemesi, mahkemenin tarafların itirazları dikkate alınarak ve yine tereddüte yer vermeyecek şekilde aydınlatıcı yeni kusur raporu, maluliyet raporu ile hesap raporu alınması gerekirken davanın kısmen kabulününe dair vermiş olduğu kararın açıkça yasa ve usul hükümlerine güncel yargı içtihatlarına aykırı olduğunu, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada toplanan deliller ve kusura ilişkin alınan raporlar, davalı sürücü …’ın meydana gelen kazada % 100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş, bu kusur raporunun ceza yargılamasında ATK’dan alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, davalıların kusur oranına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yine kaza nedeniyle davacıda oluşan maluliyet oranına ilişkin olarak ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan rapor ve bu rapora itiraz üzerine ATK 2. Üst Kurulu’ndan alınan raporlarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Hakkındaki Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak hazırlanan raporda, davacı …’daki tüm vücut engellilik oranının % 16 olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği belirtilmiş, mahkemece bu maluliyet oranlarına göre aktüerya bilirkişisinden rapor alınmıştır. Aktüerya bilirkişi tarafından hazırlanan raporun Yargıtay kararlarına uygun şekilde düzenlendiği anlaşılmakla, tarafların maluliyet oranı ve aktüerya raporuna karşı ileri sürdükleri istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.Kazadaki kusur oranları davacı…’nin yaralanma derecesi, maluliyet oranı, tedavi süresi ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu görülmüş, tarafların manevi tazminat miktarlarına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yine 6098 Sayılı TBK’nın 56/2 maddesi gereği ” Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınları da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesi de karar verilebilir. ” hükmü dikkate alındığında kazada ağır derecede yaralandığı anlaşılan davacı …’nın eş ve çocukları olan diğer davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesininde de bir isabetsizlik yoktur.
Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut bulunduğundan davacı … lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden ve her bir davacı için hükmedilen manevi tazminatlar yönünden ve kısmen reddedilen manevi tazminatlar yönünden davacılar ve davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince bu hususun gözden kaçırıldığı anlaşılmış, davacılar ve bir kısım davalıların buna yönelik istinaf sebeplerinde haklı oldukları anlaşılmakla, hükmün bu yönüyle düzeltilmesi yoluna gidilmiştir.
Bu durumda dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalı … A.Ş’nin istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, davacılar ve davalılar …, … ile … vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri kısmen yerinde görülerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-)1- … A.Ş’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacılar ve davalılar …, … ve …’ın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/514 Esas, 2021/1168 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
1-) Davacı …’nın geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne, 7.714,57 TL’nin sigorta şirketi bakımından ZMMS poliçe limiti dahilinde ve dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek, diğer davalılar bakımından kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
2-) Davacı …’nın kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne, 248.385,37 TL’nin sigorta şirketi bakımından ZMMS poliçe limiti dahilinde ve dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek, diğer davalılar bakımından kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
3-)Davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine,
4-)Davacı … için 12.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-) Davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
6-) Davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
7-) Davacı … için 8.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihi olan 16/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
😎 Maddi tazminat yönünden alınması gereken 17.494,18 TL karar harcından peşin alınan 344,97 TL harcın ve ıslah ile alınan 875,00 TL harcın mahsubuna bakiye 16.274,21 TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
9-) Takdir olunan manevi tazminatlar yönünden alınması gereken 3.825,36 TL karar harcının davalılar …, … ve …’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
10-) Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 26.377,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı …’ya verilmesine,
11-) Davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
12-) Davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
13-) Davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
14-) Davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
15-) Davacı … lehine hükmedilen manevi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … ve …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
16-) Davalılar …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı …’nın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine,
17-) Davalılar …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı …’nın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2. maddesi gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine,
18-) Davalılar …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı …’nın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2. maddesi gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine,
19-) Davalılar …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı …’nın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2. maddesi gereğince hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalılara verilmesine,
20-) Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 344,97 TL peşin harç, 875,00 TL peşin harç 3.147,00 TL posta giderleri, Adli tıp ve bilirkişi ücretleri toplam 4.398,37 TL yargılama giderinin takdiren tamamının davanın kabulü yönünde yapıldığı, manevi tazminat yönünden ayrıca bir masraf yapılmadığı anlaşılmakla, tamamının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
21-) Davalılar tarafından yapılan gider olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
22-)6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
23-) Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, yazı işleri müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
B-) Davacıların istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davacılar tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 38,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 259,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
C-) Davalılar …, … ve …’ın istinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davalılar tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 93,60 TL posta masrafı olmak üzere toplam 314,30 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
Ç-) Davalı … A.Ş’nin istinaf başvurusu reddedilmiş olmakla;
1-) Alınması gereken 17.494,18 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 4.400,00 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 13.094,18 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1,2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/02/2023