Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/528 E. 2023/256 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/528
KARAR NO: 2023/256
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2021
NUMARASI: 2018/4 Esas 2021/1076 Karar
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 02/02/2023
YAZILDIĞI TARİH: 02/02/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/4 Esas 2021/1076 Karar sayılı ilamı davalılar… vekili ve … vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 25/02/2017 tarihinde, maliki…, sürücüsü … olan … plakalı diğer davalı sigorta şirketi taafından sigortalanan aracın 7 yaşındaki …ya çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, ifade tutanağı ve savcılık dosyasına göre …’nın yola fırlaması sonucu trafik kazasının meydana geldiğinin belirtildiğini, kusur raporunu kabul etmediklerini, yolu kontrol ederek … ve annesinin yola çıktığını, kazaya ilişkin olarak keşif yapılıp kusur raporu alınması gerkektiğini, …’nın olayda ciddi şekilde yaralandığını, bu nedenle maluliyet ve bakıma muhtaçlık tazminatı talep haklarının doğduğunu, sigorta şirketine başvuru yaptıklarını, ancak cevap verilmediğini, olaydan dolayı manevi zararların oluştuğunu, yüzünde iz oluştuğunu, belirterek 100,00-TL maluliyet, 100,00-TL bakıma muhtaçlık tazminatının faizi ile birlikte ve yine 100.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve … ‘tan faizi ile birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine davadan önce başvuru yapılmadığını, bunun dava şartı olduğunu, davacının eksik evrak ise başvuruda bulunduğunu, davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup davalı sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, bu nedenle kusurun net olarak ispatı gerektiğini, davacı tarafın daimi sakatlığa ilişkin taleplerinin olayın üzerinden 1 yıl geçmediği için reddi gerektiğini, genel şartlara göre hesaplama yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderinden SGK’nın sorulu olması gerektiğini, faize karar verilecek ise dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğinin davalının temerrüdünün oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesi özetle; 25/02/2017 tarihinde …’ın … plakalı aracı kullandığı sırada küçük …’nın yola çıkması ile kazanın meydana geldiğini, davalıların olaydaki kusuru olmadığını, davacıların iddiasının doğru olmadığını, davacıların ayrıca şikayetçi olmadıklarını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını, talebin çok yüksek olduğunu, keşifte de kusurun tespit edildiğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargılama devam ederken davacı vekilinin 15/11/2021 tarihli dosyaya sunduğu dilekçesinde, davalı sigorta şirketi ile sulh olduklarını ve maddi tazminat davasının konusuz kaldığının belirttiği görülmüş olmakla mahkememizce maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. Manevi tazminat davasına ilişkin olarak ise, alınan kusur ve maluliyete ilişkin raporlar, tanık beyanları, davalıların ekonomik ve sosyal durumları, davacının yaşadığı acı ve sıkıntılar hep birlikte dikkate alınmış ve böylece manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 20.000,00-TL tazminat bedelinin davalılar… ve …’dan kaza tarihi olan 25/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara (velayeten) verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı… vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili davalı…’ın dava konusu olaydaki aracın sahibi olduğunu, araç sahibinin kusursuz sorumluluğu gereği bu davanın tarafı olmak zorunda kaldığını, olay günü olay mahallinde kolluk güçlerince kaza tespit tutanağı tutulduğunu ve davalının kusursuz bulunduğunu, buna rağmen müvekkilinin mesleği gereği olay mahalini terk etmediğini ve davacı küçüğün tüm tedavi sürecinde yanında olduğunu, davanın olay tarihinin üzerinden 1 yıl kadar süre geçtikten sonra açıldığını ve dava sırasında olay tarihinin üzerinden geçen 2,5 yıl görmezden gelinerek yeni bir kusur tespiti yapıldığını, yeni alınan kusur tespit raporu olay tutanağında açıkça olay yerinde hiçbir trafik tabelası olmadığı yazmasına rağmen yapılan keşif sonrası trafik hız levhası olduğu ve hız sınırı bu sebeple aşıldığı gerekçesi ile davalıların kusurlu bulunduğunu, olay tarihinde tutulan olay tutanağında hiçbir hız belirleyici fren izi ve hız sınırı gösterir levha olmadığını, Erciyes Üniversitesi’nden alınan raporda ise hatalı alınan bilirkişi raporu doğrultusunda rapor tanzim edildiğini, ancak rapordaki tek hatanın bilirkişinin yapmış olduğu kusur tespitinin hatalı olmadığını, dava konusu olay neticesinde davacı çocukta kalıcı hiçbir hasar olmadığı, hatta takılan platinin kısa bir sürede çıkartıldığının görüldüğünü, davacı çocuğun hastanede yatışlı kalma süresinin kısalığı da göz ardı edilmemesi gerektiğini, buna rağmen belirlenen süreler ve fonksiyon kaybı oranı ilgili yönetmeliğe ve cetvellere açıkça aykırı olduğunu, davacının manevi tazminat hususunda dosyaya hiçbir hastane raporu, doktor görüşü yada başkaca kesin delil niteliği taşıyan evrak sunamadığını, alınan tanık beyanlarının hükme esas alınması mümkün değilken sadece tanık beyanlarıyla ispatlanmaya çalışılan manevi tazminat hususunda hüküm verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, ilgili tazminatın miktarının neye göre hesaplandığı, hangi manevi kayıpların hükümde esas alındığının da belirtilmediğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında, alınan kusur raporlarına göre manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmişse de hangi kusur oranının kabul edildiğinin belirtilmediğini, dosya kapsamında birçok rapor düzenlendiğini ancak bunların hangisinin hangi gerekçe ile hükme esas alınıp alınmadığının belirtilmediğini, mahkeme kararlarının gerekçeli olmasının adil yargılanmanın temel unsurlarından biri olup, hukuk devletinin ve hukuki güvenlik ilkesinin de bir gereği olduğunu, davacıların kızlarına velayeten vermiş oldukları ifade tutanaklarında davalı müvekkillerinden herhangi bir şikayetlerinin olmadığını, küçük …’ nın kendi kusuru ile yola çıkıp karşıdan karşıya geçmek istediği için bahsi geçen kazanın meydana geldiğini kabul ettiklerini, davalıların, müvekkilinden şikayetçi olmamaları da açıkça açılan bu tazminat davasında müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağının bir göstergesi olduğunu, tanıkların yanlı beyanda bulunduğunu, tanık … ve …’nun kazaya ilişkin hiçbir görgüsü bulunmamakta olup bu nedenle de aleyhe beyanlarının kabul edilemeyeceğini, somut olayda kusur oranında etkili olan bu tanık beyanlarının hükme esas alınmaması gerektiğini, kusur değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin hızını azaltmadığı gerekçe gösterilerek kusurlu bulunmasının hiçbir geçerlilik payının bulunmadığını, yerel mahkemenin kazadan çok sonra yapılan keşif sonucu ortaya çıkan tespitlere dayanarak hüküm kurduğunu, ancak yapılan bu keşifteki tespitlerin hükme esas alınıp da kazanın hemen ardından düzenlenen kaza tespit tutanağının hükme esas alınmamasının hakkaniyete aykırı olduğunu, bu zaman zarfında kazaya ilişkin delillerin yok olabileceği göz önüne alındığında olayla ilgili ilk tanzim edilen raporun hükme esas alınmasının daha sıhhatli olacağını, bu hususa rağmen kazadan sonra yapılan keşif doğrultusunda tanzim edilen raporların müvekkilinin kusuru olmamasına rağmen aksi yönde olup müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verdiğini, mahkemenin kusur değerlendirmesinde maluliyete ilişkin raporu da göz önüne almışsa da bu raporu da kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede;
Dava, 25/02/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı …’ya velayeten annesi ve babası tarafından açılmış maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada toplanan deliller, kusura ilişkin trafik (makina) mühendisi bilirkişiden alınan raporda davalı sürücü …’ın kazada %50 oranında, küçük …’nın %50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, bu raporun ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporu ile uyumlu olmaması ve çelişki bulunması nedeniyle Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış ve bu raporda sürücü …’ın %35 oranında, 2010 doğumlu yaya … …’in %65 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ve bu rapor hükme esas alınmıştır. Maluliyet oranına ilişkin olarak ERÜ Adli Tıp Ana Bilim Başkanlığından alınan raporda ise; davacı …’nın kaza nedeniyle %6 oranında sürekli maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından maddi tazminat talebine ilişkin dava konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, istinaf incelemesi manevi tazminat talebi yönünden yapılmıştır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kazadaki kusur oranları, davacı küçük …’da oluşan maluliyet oranı dikkate alındığında; ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarı Dairemizce uygun bulunmuştur. Davalı… aracın maliki/işleteni, diğer davalı … aracın sürücüsü olmakla 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereği müteselsilen sorumludurlar. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalılar… vekili ve … vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-Davalılar… vekili ve … vekili istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 1.366,20-TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında peşin alınan toplam 683,10-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 683,10- TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılar… ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalılar… ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalıların üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması bakımından davalılar… ve … tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.