Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/436 E. 2022/2111 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/436
KARAR NO: 2022/2111
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2021
NUMARASI: 2019/660 Esas 2021/1147 Karar
ASIL DAVA DOSYASINDA;
DAVA:Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ :11/11/2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH:30/12/2022
YAZILDIĞI TARİH:30/12/2022
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/660 Esas, 2021/1147 Karar sayılı ilamı birleşen dosya davacı vekili, birleşen dosya davalısı … vekili ve asıl-birleşen dosya davalısı … A.Ş. vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar vekili asıl dosya dava dilekçesinde özetle; 13.03.2019 tarihinde meydana gelen 6 araçlı trafik kazası neticesinde … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların desteği …’ın vefat ettiğini, arabuluculuk görüşmesinin anlaşamama ile sonuçlandığını, davalının … plakalı aracın…sigortacısı olduğunu, sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde yalnızca … için 43.589,00-TL ödendiğini, ödemenin yetersiz olduğunu, …’in annesi ve desteğin imam nikahlı olan eşi …’ye ödeme yapılmadığını, davacı …’nin diğer davacı …’in annesi olduğunun nüfus kaydı ile sabit olduğunu, …’nin eski eşi … ‘ten Kayseri 1. Aile Mahkemesi’nin 2013/1107 E., 2014/245 K. sayılı dosyası ile boşandığını, kararın kesinleştiğini, yine Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/60 E. sayılı dosyası ile …’nin eski eşi … tarafından açılan fuzuli işgal nedeniyle taşınmazın tahliyesi davasında davacı … ile destek …’ın müşterek davalı olarak gösterildiğini, davacı … için dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte şimdilik 1.000,00-TL’nin, davacı … …için davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte şimdilik 1.000,00-TL’nin tahsili beyan ve talep edilmiştir.
Davalı … A.Ş vekili asıl dosyada cevap dilekçesinde özetle; kabul anlamda olmamak üzere davacı … …ile müteveffanın ortak çocukları olması aralarında imam nikahı bulunduğundan ve destek ilişkisinin müteveffanın ölüm tarihine kadar kesintisiz ve sürekli bir şekilde devam eltliğinin ispatı için yeterli olmadığını, davacının içtihatlara uygun olarak ispat etmesi, aksi halde taleplerin reddi gerektiğini; mütevaffanın oğlu davacı … için Genel Şartlar ve diğer mevzuatta belirlenen usul ve esaslara göre toplam 43.589,00-TL tazminat hesap edildiğini ve davacı tarafa ödendiğini, baki taleplerin haksız olduğunu; kusur oranının tespitini; müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi halde asgari ücret olarak alınmasını; mütevaffanın önceki evliliklerinden meydana gelen 8 ve 13 yaşlarında iki kız çocuğu ve annesi farazi destek kapsamında olduğunu, hesaplamada iş bu kişilerin destek paylarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini; davacının kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunu; re’sen gözetilerek müterafik kusurun tespiti halinde hesaplanan tazminattan indirim yapılmasını; müteveffanın çocukları için talepleri üzerine 29.806,14 * 43.679,00-TL olmak üzere toplamda 73.485,14-TL ödeme yapıldığını, iş bu ödemelerin de davacı … … için yapılan ödeme ile birlikte bakiye limitin tespitinde göz önünde bulundurulması gerektiğini; kabul anlamında olmamak üzere, faizin yasal faiz olması gerektiğini, davacının avans faiz talebini kabul etmenin mümkün olmadığını beyan ederek davanın esastan ve usulden reddini; yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmektedir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın babası …’ın 13.03.2019 tarihinde …’a ait ve …isimli kişinin sevk ve idaresindeki … plakalı ticari amaçlı kamyon içerisinde seyir halinde iken ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve olay yerinde hayatını kaybettiğini, aracın frenlerinin tutmadığı dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanmaktan araç sürücüsü …’ in kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu müvekkilinin bir kız çocuğu olarak kendisini ömür boyu koruyup kollayacak, maddi ve manevi destekleyecek yegane kişi olan babasını kaybettiğini, müvekkilinin bundan böyle babasının maddi desteğinden yoksun şekilde yaşayacağını, eğitim hayatında da babasının desteğinden yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketinin de meydana gelen maddi zararlardan sorumlu olduğunu ve müvekkiline maddi zararlara ilişkin olarak 43.679,00-TL ödeme yaptığını, ödenen bu miktarın mahrum kalınan ve kalınacak olan zararları karşılamaktan uzak olduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile itirazı kayıt ile paranın alındığını, davalı …’ ın araç maliki ve işleteni sigorta şirketinin de sigorta poliçesi teminat limiti dahilinde sorumlu olduğunu belirterek, öncelikle araç maliki ve işleteni olan …’ dan 15.000,00-TL manevi tazminatın ve maddi tazminata ilişkin olarakta fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00-TL maddi tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yük için aracı 13.03.2019 günü Kayseri ili, … İlçesinde gönderilmek üzere aracı …’in teslim aldığını, …’e aracın teslimi öncesinde müvekkilinin eşi tarafından tüm bakımları yapılarak teslim edildiğini, …’in araç ile ilk seferi olması sebebi ile müvekkilinin kayın biraderi olan davacının babası …’ın da …’e eşlik etmek istediğini, bu sebeple araç içerisinde bulunduğunu, müvekkiline ait aracın teknik bir arızasının bulunmadığı, muamelene ve bakımlarının eksiksiz yapıldığını, araç şoförü tarafından hatalı fren kullanımı neticesinde kazanın meydana geldiğini, müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını, müteveffa’nın müvekkilinin kayın biraderi olduğunu, müvekkilinin ortağı veya işçisi konumunda olmadığını, müvekkilinin kaza sonucu hem kardeşini hem de malını tamamen kaybettiğini, tazminat taleplerini kabul etmediğini, olayla ilgili Cumhuriyet Savcılığında soruşturma başlatıldığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili birleşen dosyada cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın…poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, kaza neticesinde vefat eden …’ın oğlu ve imam nikahlı eşi olduğunu iddia eden davacılar tarafından maddi tazminat talep edildiğini, davacıların taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartları ve diğer mevzuatlar gereği davacıya 43.679,00-TL tazminat hesap edilerek ödendiğini, bakiye taleplerin haksız olduğunu, kazanın meydana gelmesindeki kusur oranının ve kusur oranına göre aktüer bilirkişiden rapor alınarak tazminat hesabı yapılması gerektiğini, müterafik kusurun tespiti halimde tazminattan indirim yapılması gerektiğini, öncelikle aynı kaza sonucu Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/660 Esas sayılı dava dosyası ile tazminat davası açıldığını ve yargılamasının devam ettiğini, işbu davanın 2019/660 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“…ASIL DAVA DOSYASINDA;
1-Davacıların maddi tazminat taleplerinin KABULÜ ile davacı … …için 200.435,85-TL, davacı çocuk … için 3.933,38-TL olmak üzere toplam 204.369,23-TL destekten yoksun kalma tazminatın davalı … A.Ş ‘den temerrüt tarihi olan 05/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsili ile davacılara verilmesine,
BİRLEŞEN KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2019/782 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
1-Davacı …’ın maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacı …’ın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile; davacı için 10.000,00-TL, manevi tazminatın kaza tarihi olan 13/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Birleşen dosya davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılardan sigorta şirketine yöneltilen destekten yoksun kalma (maddi) tazminat talebinin reddine dair karar verilmiş olunmasının tamamen hukuka aykırı olduğunu, mahkemece aldırılan 17/08/2021 tarihli bilirkişi kök raporu ve 09/11/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı gerek yazılı gerekse sözlü olarak her aşamada muteriz olunduğunu ve dolayısıyla bilirkişi raporlarındaki hatalı tespitlerin mahkemece yapılan yargılamada hiçbir şekilde kabul edilmediğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında müvekkilinin 22 yaşına kadar destekten yoksun kalacağının kabul edilmiş olunmasının maddi hakikat ile bağdaşmamakta olup kararın hukuka aykırı olmasına sebebiyet verdiğini, 25 yaşına kadar destek alacağı/destek alması gerektiği son derece açık iken mahkemece 22 yaşına kadar bir destek zararının hesaplandığının bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olunmasının kabul edilebilir olmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında müteveffa …’ın gelir seviyesinin dosya münderecatındaki delil durumu ve gerçeklik ile bağdaşmayacak şekilde düşük tespit edildiğinden dolayı verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın gelir seviyesinin 2.020,90-TL olarak tespit edilmiş olunması karşısında bu miktarda bir geliri bulunan kimsenin öz ve üvey birden fazla çocuğun bakımını, eğitim-düğün masrafları vb. masraflarını karşılayabilmesi hayatın olağan akışına son derece aykırı olup tanıkların görgüye ve bilgiye dayalı anlatımları yok sayılarak maddi hakikate aykırı şekilde salt davalı vekilince sunulan 17.05.2021 tarihli dilekçe ile beyan edilen gelir seviyesinin net asgari ücret (2.020,90-TL) kabul edilerek bu miktar üzerinden zarar hesabının yapılmış olunması ve mahkemece de söz konusu tespiti tazammun eden bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olunması kabul edilebilir olmayıp müteveffanın hayatta iken çocuklarına desteği göz önüne alındığında bu miktarın kat kat üzerinde bir gelirinin bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketi tarafından eldeki davanın ikamesinden önce yapılan ödemeler hakkında hatalı tespitlerde bulunulduğunu ve mahkemece bu hatalı tespitler esas alınarak hüküm kurulduğunu, davalılardan …’a yöneltilen manevi tazminat talebinin kısmen reddine karar verilmiş olunmasının hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dosya davalısı … A.Ş istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … …ile müteveffanın ortak bir çocukları olmasının aralarında imam nikahı bulunduğundan ve destek ilişkisinin müteveffanın ölüm tarihine kadar kesintisiz ve sürekli bir şekilde devam ettiğinin ispatı için yeterli olmadığını, bu nedenle davacının bu hususları içtihatlara uygun olarak ispat etmesinin aksi takdirde taleplerinin tümden reddinin gerektiğini, dosya kapsamında sunulan tüm beyanlarına rağmen mevzuata aykırı olarak yapılan hesaplama üzerinden karar verilmesinin haksız olup kararın bu sebeple de kaldırılması gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere 19/06/2021 tarihinde Karayolları Trafik Kanunu 90. maddesinde yapılan değişiklikler doğrultusunda tazminat hesaplamasında genel şartların esas alınması gerektiğini, tazminat hesaplamasında TRH2010 tablosunun kullanılması, % 1,8 teknik faiz uygulanması ve hesaplamanın progresif rant yöntemi yerine aktüeryal yöntemlerle yapılması gerektiğini, trafik sigortası sözleşmesinin yasa ile zorunlu kılınmış olması ve bu sözleşmenin içeriğinin de Türk Ticaret Kanunu ve Sigortacılık Kanunu’nun ilgili maddeleriyle düzenlenerek halen yürürlükte olan genel şartlar ile poliçenin bir bütün olduğundan vurgulanmış olması ve iptal kararı sonrasında oluşan boşluğun ortadan kaldırılması adına KTK’da yapılan 19/06/2021 tarihli değişiklikler karşısında, dosyada tazminat hesaplanması bakımından genel şartlarda belirlenen usul ve esasların dikkate alınması gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere yeni kanun hükümlerinin uygulanmaması halinde dahi progresif rant yöntemi ile hesaplama yapılması ve teknik faizin hesaba katılmaması açık bir şekilde gerçek zarar ilkesine aykırı olup ülkenin ekonomik yapısı ve koşulları da gözetilerek irat halinde yapılması gereken ödemenin peşin yapılması halindeki reel getirisi hesaplamada gözetilmesi gerektiğini ve aktüeryal hesaplama yönteminin kullanılması gerektiğini, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık hallerinde tazminat hesaplamasında % 1,8 teknik faizin uygulanmasının Türk Borçlar Kanununun gerçek zararın tespiti ilkelerine aykırı olmadığını, tam aksine bu hususun gözetilmeden hesaplama yapılmasının başvuran tarafın sebepsiz zenginleşmesine neden olacak şekilde fahiş tazminatlar ödenmesine ve bu suretle gerçek zararın çok üzerinden kazanımlar elde edilmesine yol açacağını, somut olayda davacı … için müvekkili şirketçe 05/07/2019 tarihinde 43.589,00-TL ödeme yapılmış olup kabul anlamına gelmemek üzere raporda bu tarihte davacının hak ettiği tazminat tutarının 43.956,18-TL olduğunun tespit edildiğini, yapılan ödeme ile hesaplanan tutar arasındaki farkın 367,18-TL olup müvekkili şirketin söz konusu raporda yapılan hesaplama doğru kabul edilse dahi bu zararın % 99’undan fazlasını karşılamış olduğunu, müteveffanın dava dışı annesi … tarafından müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde hak sahibi için de 04/12/2019 tarihinde 26.401,00-TL tazminat ödendiğini, bu nedenle müvekkili şirketin bakiye limitinin raporda kabul edilenin aksine 216.524,86-TL olduğunu, bu nedenle kabul anlamına gelmemek üzere bu tutarı aşan taleplerin her halükarda reddinin gerektiğini, dolayısıyla şirketin poliçe teminat limitleri ve kusur oranı dahilinde üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğinden sorumluluğunun kalmadığını, ancak şirketin tüm iyiniyetiyle ödeme yapmış olmasına rağmen tekrardan dava açılmasının sigorta hukukunun ilke ve mantığına aykırı olduğunu, kaza esnasında sigortalı araçta yolcu olan başvuranın emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğunu, öncelikle bu hususun netleştirilmesi ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, dava konusu kaza sırasında davacı sigortalının araçta yolcu konumunda bulunduğundan, dava konusu taşımanın davacı açısından hatır taşıması niteliğinde olması nedeniyle tazminattan hatır indirimi uygulanması gerektiğini, davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istenebilmesi için, müteveffanın davacılara desteği olduğunun ispatlanması gerektiğini, davacıların zararının tespiti için elde edilen kazanımların belirlenmesi ve bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini, bu hususa dikkat edilmeksizin hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasının son derece teknik bilgi gerektirdiğini, bu rapor ve kök raporun teknik açıdan son derece eksik ve hatalı olup Hazine müsteşarlığına kayıtlı bir aktüer tarafından hesaplama yapılması gerekirken hatalı bilirkişi raporu esas alınarak verilmiş olan hükmün hukuka aykırı olduğunu, hükmedilen tazminat tutarına kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesinin yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Birleşen dosya davalısı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece belirlenen manevi tazminatın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin dava konusu maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazasında hem kardeşini hem de malını tamamen kaybettiğini, ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olup öncelikle müvekkilinin kusurunun bulunmaması nedeniyle kaldırılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise hak ve nesafet kuralları gereğince uygun bir manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:İstinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esas yönünden incelenebilmesi için öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun ön inceleme aşamasında usulden reddedilmesi zorunludur. Bu şartlar kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf başvurusuna konu dosya kapsamı incelendiğinde; 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, birleşen dosya davacı vekili, asıl ve birleşen dosya davalısı … Şirketi vekili, birleşen dosya davalısı … vekilinin istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği görülmüştür.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta; davacıların desteği …’ın içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı kamyonun park halindeki araçlara çarpması neticesinde desteğin vefat ettiği, asıl davada imam nikahlı eş ve çocuğun destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, birleşen dosyada ise yine desteğin çocuğu tarafından destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep edildiği görülmektedir. Davaya konu kazada sürücü …sevk ve idaresindeki … plakalı ticari kamyon ile Erciyes istikametinden … şehir merkezi istikametine seyir halindeyken şeridinden çıkarak park halinde bulunan …plakalı hususi otomobilin arkasına çarpıp, akabinde …plakalı hususi otomobil ve yanında bulunan … plakalı hususi otomobili de önüne alarak 56 nolu ikametin giriş depo kısmına araçları sürüklediği ve yine park halindeki …plakalı hususi kamyonetin arka kısmına çarpıp yine park halindeki … plakalı aracın da sağ yanına çarptıktan sonra durabildiği neticesi ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği tespit edilmiştir. Eldeki davaya konu kazada desteğin araçta yolcu olduğu gözetilerek kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunması beklenemez. Hükme esas alınan trafik bilirkişi raporu ve kaza tespit tutanağında da kazanın meydana gelişinde …’in %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418) Ancak kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamına göre desteğin müterafik kusurunun bulunduğu ispatlanamamıştır. Bu kapsamda davalı … A.Ş. vekilinin istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıda anlatılanlardan, sürücünün sebep olduğu trafik kazası neticesinde aracın işleten – malikinin de trafik kazası neticesinde mağdur olanlara karşı aynı kusur oranında sorumlu olduğu, işletenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk olduğundan, işletenin sorumluluk derecesinin sürücüye karşı açılabilecek rücu davasında, yani iç ilişkide dikkate alınabileceği bir durum söz konusudur. Bu itibarla birleşen dosya davalısı işleten …’ın kusura ilişkin istinaf sebepleri haklı bulunmamıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda; müteveffa ile davacı …’nin 7-8 yıldır birlikte yaşadığı, dosya kapsamında …’nin eski eşi tarafından kendisine ait evde müteveffa ile …’nin oturması nedeniyle ecrimisil davası açıldığına dair bilgilerin bulunduğu, ölenin dini nikahlı eşi olan … ile 2015 yılında doğan müşterek çocuğu bulunduğu, dosya kapsamındaki fotoğraf ve belgelerden müteveffa ile … arasında desteklik ilişkisinin bulunduğu kanaatine ulaşıldığından aksi yöndeki sigorta şirketi vekilinin istinaf başvuru sebebi haklı bulunmamıştır.
Ancak desteğin, … ve … ve … Şirketi ortağı olduğu, aylık gelirinin 10.000,00-15.000,00-TL olduğu ileri sürülmekte iken Ticaret Sicil Müdürlüğünden dava aşamasında terkin olunan şirketin kaza tarihi itibariyle ortaklarının kimler olduğunun sorulmadığı eksik inceleme ile karar verildiği görülmektedir. O halde mahkemece, davacılara desteklerin gelirinin tespiti hususunda ispat imkanı verilmesi, murisin şirket ortağı olduğunun belirlenmesi halinde hissedarı olduğu şirkete ait defter, vergi, muhasebe kayıtları, SSK kayıtları gibi kayıtların getirilmesi ile ortakların elde ettiği gelirlerden desteğin şirkette konumu ve şirkete katkısı kişisel çabaları ile oluşan artışın ve bunun davacılara destek oranının tespit edilerek tazminat miktarının belirlenmesi, desteğin geliri net kriterlerle belirlendikten sonra, yukarıdaki açıklamalar da gözetilerek denetime ve hüküm kurmaya elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmelidir.
Eldeki dosyada sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce davacı …’a 43.956,18-TL ödeme yapıldığı, sözkonusu ödeme nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak sigorta şirketinin ibra edildiği, aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada ödeme tarihine göre davacı …’ın hak ettiği tazminat tutarının 43.956,18-TL olduğu, bu kapsamda davacının zararının tamamı karşılanmadığı ve açıkca fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu da ibranamede belirtildiğinden rapor tarihindeki verilere yönelik hesaplama yapılması isabetlidir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1235 Esas, 2021/2304 Karar Sayılı ilamı da aynı yöndedir.)
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/5068 Esas, 2021/3211 Karar Sayılı ilamında ve aynı Dairenin 2021/2781 Esas, 2021/2223 Karar sayılı ilamında ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/6352 Esas, 2020/8575 Karar Sayılı ilamında % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu itibarla davalı sigorta şirketinin teknik faiz uygulanması suretiyle tazminat hesaplanması gerektiğine ilişkin istinaf sebepleri haklı bulunmamış ise de hesap raporunda dosya kapsamında bulunan ve desteğin annesi olan dava dışı …’a yönelik ibranamenin değerlendirilmediği görülmektedir. Davalı sigorta şirketi destek …’ın vefatı nedeniyle …’a 04/12/2019 tarihinde 26.401,00-TL ödeme yapıldığını, bunun karşılığında ibraname düzenlendiğini ileri sürmüş olup dosya kapsamında anılan ibraname mevcut ise de ödeme belgesinin bulunmadığı tetkik edilmiştir. Mahkemece desteğin annesi …’a yapılan ödemeye ilişkin belgelerin dosya kapsamına alınması akabinde garameten paylaşıma ilişkin ek rapor alınarak hüküm tesis edilmesi gerekmektedir.
Yargıtayın yerleşik ve kabul gören uygulamasına göre, yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Birleşen dosya davacısı …’nın kaza tarihinde 9 yaşında olduğu, üvey babası …’ın açık öğretim kaydının oluşu çocuğun yüksek öğrenim göreceği yönünde kanaat getirmeye yeterli olmayacağı gözetilerek …’nın 22 yaşına kadar destek alacağının kabulü isabetli bulunmuştur.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, kusur durumu, davacı … ile ölenin yakınlık derecesi, davacının duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde birleşen dosya davacısı … yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğu, talebin tamamen kabul edilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmış dolayısıyla birleşen dosya davacı vekilinin mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğu yönündeki istinaf itirazlarının haklı olduğu değerlendirilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin tazminat davasında, alacak haksız fiilin yani kazanın meydana gelmiş olduğu tarihte muaccel olduğundan, alacağa kaza tarihinden itibaren araç sürücüsü ve işleten malikten faiz istenebilecek, sigortadan ise sigortaya başvuru tarihinden itibaren 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi uyarınca 8 işgünü içerisinde tazminatın ödenmemesi halinde temerrüte uğradığı tarihten itibaren, dava açılmadan sigortanın temerrüte uğratılmamış olması halinde ise dava tarihinden itibaren faiz istenebilecektir.
Somut olayda asıl dava yönünden dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığı, 05/07/2019 tarihinde davacı … … kısmi ödeme yapıldığı gözetilerek ödeme tarihinin temerrüt tarihi olarak belirlenmesi yerinde olup istinaf yoluna başvuran tarafın sıfatı da gözetilerek asıl dosya davacıları yönünden belirlenen temerrüt tarihi uygun bulunmuştur.
Ancak kamu düzeni yönünden yapılan inceleme; karar başlığında asıl dava ve birleşen dava tarihlerinin hatalı yazıldığı, birleşen dosya davacı … adına dava açan velisi …’ın adının yazılmadığı görülmekle birlikte birleşen dosyada manevi tazminat yönünden sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren faiz talep edilmesine rağmen talep aşılarak kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de isabetli değildir.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olduğundan, taraf vekillerinin istinaf talebi yukarıda yapılan açıklamalarla sınırlı olarak kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Taraf vekillerinin istinaf talebi yukarıda yapılan açıklamalarla sınırlı olarak KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/660 Esas, 2021/1147 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE,
3-) Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvuran taraflara iadesine,
4-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuranlar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-) İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK’nın md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/12/2022