Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/393 E. 2023/11 K. 09.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/393
KARAR NO: 2023/11
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2019/681Esas, 2021/611 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 10.10.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 09.01.2023
YAZILDIĞI TARİH: 09.01.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/681 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle: … tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki, … Ltd. Şti.’e ait … plakalı araç ile davacı …’in kullanmakta olduğu … plakalı motosiklete … caddesi üzerinde ikamet ettiği apartmana dönüş sırasında çarpışması sonucu müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, acil travma ile hastaneye giriş yaptığını, defalarca plastik cerrah, genel cerrah servislerinde tedavi gördüğünü, kazanın meydana gelmesine davalı sürücünün dikkatsiz ve tedbirsiz davranmasının sebebiyet verdiğini, davalıya ait aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca sigorta şirketinin de sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş görmezlik durumu için 25,00 TL, sürekli iş görmezlik nedeniyle 25,00, tedavi giderleri için 25,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan faizi ile birlikte, 25.000 TL manevi tazminatın ise kaza tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan faizi ile davalı …’ den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili, cevap dilekçesinde; Öncelikle dava dilekçesinde yer alan söz konusu talepler için zorunlu mali sorumluluk sigortası ve sigorta kapsamında 2918 Sayılı Karayolları ve Trafik Kanunu 97. maddesi gereğince dava yoluna gidilmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı başvurulması gerektiğini, başvuruda bulunulmadan dava açılamayacağını öncelikle dava şartlarına aykırılık nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesini, kazanın 24.09.2017 tarihinde meydana gelmesi nedeni ile zaman aşımının söz konusu olduğunu, kazanın meydana gelmesine davalının sebebiyet verdiğini, kaza sonrası motosikletin hız göstergesinin 100km/saat de takılı kaldığının görüldüğünü, … Plakalı araç … Tarih ve … poliçe numaralı sigortalı olduğunu, müvekkilinin gereken dikkat ve özeni yerine getirdiğini, sola dönerken hızını azaltıp sinyalini verdiğini ancak kazanın meydana geldiği yerde yeni yapılan inşaatların ve duvar engellerinin bulunması nedeniyle karşı tarafı kontrol edemediğini, davalının kaza anında hızını azaltmayarak, dikkat ve öze yükümlüğünü yerine getirmeyerek kazanın meydana gelmesine sebep olduğunu, müvekkilin kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacıda kaza nedeni ile sabit iz, geçici ve kalıcı iş görmezliğin de olmadığını, bu iddiaların ispatı gerektiğini talep edilen manevi tazminatın fahiş ve kabul edilemez olduğunu belirterek haksız açılan davanın usul ve esastan reddine, karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, geçici iş göremezlik zararı olarak 163,80-TL’nin sigorta şirketi bakımından limitle sınırlı olmak ve 10.10.2019 dava tarihinden itibaren faiz yürütülmek kaydı ile, 24.09.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının kalıcı maluliyet tazminatı talebinin reddine, davacının tedavi gideri zararı olan 231,00-TL’nin sigorta şirketi bakımından limitle sınırlı olmak ve 10.10.2019 dava tarihinden itibaren faiz yürütülmek kaydı ile, 24.09.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 2.000,00-TL manevi tazminatın 24.09.2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından dosya kapsamında alınan raporlarda eksik inceleme yapıldığını ve mahkeme tarafından itirazları doğrultusunda yeniden rapor aldırılmadığını, eksik inceleme yapıldığını, özellikle maluliyete ilişkin Adli Tıp kurumu Raporunun hatalı olduğunu, Skolyoz konusunda ortopedik incelemenin hiç yapılmadığını, bu hususu mahkemeye defalarca söylense de açıkça itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkilinin 17 yaşında iken yüzünde ve saç bölgesinde oluşan bu izler nedeniyle bazı toplumsal alanlardan dışlandığını, girdiği toplumsal alanlarda tüm gözlerin bu izlere döndüğünü, muhabbetlerin sürekli “yüzüne ne oldu” şeklinde başladığını, işe alımlarda yaşadığı sıkıntılar, her aynaya baktığında olayı hatırlayan iç huzursuzluk, saçlarının yara bölgesinde çıkmaması nedeniyle yaşadığı üzüntü, skolyoz+lomberde açıklığına sebep olan rahatsızlık nedeniyle yaşadığı ağrılar göz önüne alınarak manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, diğer yandan tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının paranın alım gücünün günün ekonomik şartları ve manevi tazminatı ceza olmadığı gibi zenginleşmeye sebep olmayacak ve felaketin özlenir hale gelmesini önleyecek miktarda olması gerektiği yönündeki yerleşik uygulama dikkate alınarak 25.000,00 TL manevi tazminatın davacı müvekkilinin manevi ıstırabını bir nebze de olsa dindireceği ve oluşan ruhsal tahribatı onaracağı değerlendirilerek manevi tazminat talebinin tam kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmi kabul kararı verildiğini, ilk derece mahkemesi tarafından yeterli araştırma yapılmadan eksik hüküm tesis edilmesi sonucu müvekkilini mağduriyet ve zararının tazmin edilemediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.B-) Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İşbu davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, davacının davasını bu şekilde ikame etmesinin mümkün olmadığını, iş bu nedenle davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, ilk derece mahkemesi tarafından zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, azami dikkat ve ihtimamı gösteren hiç kimsenin bu şekilde meydana gelen kazayı önleyebilmesinin mümkün olmadığını, kazanın oluşmasında müvekkilinin kusurunun olmadığını, kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davacıya ait olduğunu, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın … tarihli ve … sayılı raporunda kaza ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının bulunmadığının belli olduğunu, ancak ilk derece mahkemesi tarafından bu hususlar dikkate alınmadan müvekkili aleyhine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, işbu dosya kapsamında müvekkilinin yargılamaya konu davada kusurunun bulunmadığını, kaldı ki ilk derece mahkemesi kararında davacının %30 kusurlu olduğuna kanaat getirilmiş olsa dahi davacıya hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, reddinin gerektiğini, ilk derece mahkemesi bilirkişisi raporuna ve ıslaha karşı beyanlarını dikkate almadığını, çelişkili ve hesaplamalar sonucu tanzim edilen bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, ilk derece mahkemesinin eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın belirttikleri istinaf sebepleri kapsamında kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacı vekili ve davalı … vekilince yapılan istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu tespit edilmiştir.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesinde 6 bent halinde belirtilen koşulların varlığı durumunda ise davanın esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verileceği aynı maddede düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi 6. bendinde, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan veya değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verilmiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması istinaf aşamasında duruşma yapılmadan istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilecek usul hatası olarak kabul edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında, istinaf başvurusuna konu ilk derece mahkemesinin dosyası 6100 sayılı HMK 355. maddesindeki düzenleme gereğince tarafların istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak incelendiğinde, aşağıda belirtilen ve esasa etki eden hususlarda delillerin eksik toplandığı ve ayrıca ilk derece mahkemesi kararında bu sayılan sebeplere ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığı, bir başka anlatımla sayılan sebeplere ilişkin hiçbir gerekçe bulunmadığı görülmüştür. Şöyle ki;
1-) İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.Somut olayımızda; davacının sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi açısından düzenlenen Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığının 24/03/2020 tarihli raporunda, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının kalıcı maluliyetinin olmadığı, geçici maluliyetinin ise 5 gün olduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir. Dosya arasındaki Kayseri Şehir Hastanesinin 25/01/2019 tarihli özürlü sağlık kurulu raporunda davacının “skolyoz + lomberde açıklığa sebep olan” rahatsızlığının bulunduğu da belirtilmek suretiyle %10 oranında özürlü olduğu tespit edilmiştir. Davacı bu rahatsızlığın kaza nedeniyle ortaya çıktığını iddia etmesine rağmen ilk derece mahkemesince hükme esas alınan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığının 24/03/2020 tarihli raporunda “skolyoz + lomberde açıklığa sebep olan” rahatsızlıkla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamış, bu rahatsızlığın kaza nedeniyle ortaya çıkıp çıkmadığı, kazayla arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konularında hiçbir açıklamaya yer verilmemiştir. Dolayısıyla 24/03/2020 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Eksik inceleme ile karar verilemez.Bu durumda; ilk derece mahkemesince, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığından ek rapor alınarak davacıda “skolyoz + lomberde açıklığa sebep olan” rahatsızlığının mevcut olup olmadığı, böyle bir rahatsızlık varsa bu rahatsızlığın kaza nedeniyle ortaya çıkıp çıkmadığı, kazayla arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konularında açıklama yapılmasının istenmesi gerektiği halde yetersiz rapora dayalı olarak karar verilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle kaldırılması gerekmiştir.
2-) Davalı … vekili, ilk derece mahkemesindeki yargılama safhasında ve istinaf aşamasında, kazaya karışan motosikletin sürücüsü olan davacının kaza sırasında kask takmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini savunmuştur.Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.İlk derece mahkemesinin 09/09/2020 tarihli, 2 numaralı celsesinde davacının kask takmadığı anlaşıldığından yaralanmalarında kask takmamasının bir etkisinin olup olmadığı bakımından Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığından rapor alınmasına karar verilmiş ve Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığının 17/11/2020 tarihli raporunda, davacı kaza sırasında kask takmış olsaydı yüzündeki sabit izin gerçekleşmeyeceği belirtilmiştir. Buna rağmen ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında müterafik kusur bakımından indirim yapılması gerekip gerekmediği hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmamış ve tazminatlar belirlenirken müterafik kusur indiriminin neden yapılmadığı noktasında herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir.Bu haliyle; ilk derece mahkemesince, kazaya karışan motosikletin sürücüsü olan davacının kaza sırasında kask takıp takmadığı ve kask takmadığı sonucuna varılırsa kask takmaması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesi uyarınca tazminattan makul oranda (%20) müterafik kusur indirimi yapılması gerekip gerekmediği bakımından bir değerlendirme yapılması ve varılacak sonucun gerekçesinin gerekçeli kararda açıklanması gerektiğinden kararın bu nedenle de kaldırılması gerekmiştir.3-) 6098 sayılı TBK md. 56 maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Somut olayın özellikleri, olay tarihi, davalının kusur durumu, haksızlığın boyutu, davacının yaşadığı mağduriyetin boyutu, geçici iş göremezlik süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacı lehine belirlenen manevi tazminatın az olduğu değerlendirilmiştir. Bu haliyle, yukarıda bir numaralı bentte açıklanan şekilde Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanlığından ek rapor alındıktan sonra davacının manevi tazminat talebinin ilk derece mahkemesince yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden kararın bu nedenle da kaldırılması uygun görülmüştür.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davanın çözümünü sağlayacak ve esasına etki edecek nitelikteki deliller usulünce ve tam manasıyla toplanmadan dolayısıyla değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince hüküm kurulmuş olduğundan, davacı vekili ve davalı … vekilince yapılan istinaf başvurularının kabul edilerek, ilk derece mahkemesi olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/681 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararının, duruşma yapılmaksızın, kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp davanın (istinaf kanun yoluna başvuran/başvurmayan taraf lehine/aleyhine oluşan usuli kazanılmış haklara riayet edilerek) yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince duruşma açılmaksızın karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacı ve davalı …’in istinaf başvurularının, gerekçe bölümünde ayrıntılı olarak belirtilen sebepler yönünden KABULÜ İLE; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.06.2021 tarihli, 2019/681 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-) Davanın yukarıda gerekçe bölümünde belirtilen hususlar değerlendirilerek yeniden görülmesi için dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2 maddesi ve Dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verildiği gözetilerek; davacı ve davalı … lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-) Davacı ve davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde ilgilisine İADESİNE, taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının ise Hazineye gelir kaydına,
5-) Davacı ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sonucu verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-) Davacı ve davalı … tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
7-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin HMK m. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a-6 gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 353/1-a, 362/1-g uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/01/2023