Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/306 E. 2022/2029 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/306
KARAR NO: 2022/2029
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2020/470 Esas, 2021/1068 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 22.07.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİ: 16.12.2022
YAZILDIĞI TARİH: 19.12.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/470 Esas, 2021/1068 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekili, davalı … A.Ş. vekili, davalılar … ile … vekili ve ihbar olunan … vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; … tarihinde … plakalı aracın, müvekkili eşi …’ın da içinde bulunduğu … plakalı araca çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin eşinin vefat ettiğini, müvekkili eşinin kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını; müvekkilinin mahrum kaldığı desteğin tamamlanması adına … plakalı aracın sigortacısı … AŞ.’ne başvurduğunu, …nolu hasar dosyası açıldığını, müvekkiline ödeme Yapılmadığını; … plakalı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesi bulunmadığından müvekkili adına …’na başvuru yapıldığını, … nolu hasar dosyası açıldığını, … tarafından müvekkiline cüzi miktarda ödeme yapıldığını; … plakalı aracın sürücüsü …, malikinin ise … olduğunu, arabuluculukta da anlaşma sağlanamadığını; Mahkeme tarafından eşini kaybeden müvekkili lehine manevi tazminat belirlenmesini; Sonuç olarak, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalması kaydıyla davalarının kabulü ile, müvekkilinin, müteveffa …’ın vefatı sonucu destekten yoksun kalma tazminatının fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000TL’nin davalı … ve … açısından kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi ve davalı … açısından başvuru yapılan tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesini; müvekkili için 50.000TL manevi tazminatın davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile pirlikte davacıya verilmesini; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmilini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Esasa ilişkin beyanında … plakalı aracın ZMMS sigortalısı olduğunu, …. İli …. İlçesi … mevkiinde … tarihinde saat … da meydana gelen trafik kazasına karışan … plakalı aracın 08.11.2018-2019 tarih aralığında ve… nolu ZMMS poliçesi konusu olduğunu; davacının ileri sürdüğü manevi tazminat talebinin ZMMS’ınca sağlanan sigorta koruması dışında olduğunu; davacının müteveffadan destek aldıklarını ispat etmeleri gerektiğini; destekten yoksun kalma tazminatı hususunda yargılama bir ihtimal hesaplama yapılacak olursa, hesaplamanın sigorta poliçesi genel şartlarında düzenlenen esas ve usullere göre yapılması gerektiğini; davacının davaya konu kaza ile ilgili olarak tazminat ödemesi aldığını; müvakkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada kusursuz olduğunu; davacıların zarar taleplerinin sigorta Genel Şartları A.6 maddesi düzenlemeleri muvacehesinde hukuka aykırı olduğunu; müvekkili şirketin mesuliyetinin kusur oranı ve teminat limitleriyle sınırlı olduğunu; dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarının fahiş ve kabul edilemez olduğunu; sonuç olarak, cevap ve itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile, davanın öncelikle usulden, her halükarda esastan reddini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Maddi tazminat davasının kabulü ile davacı …için 164.608,16-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … yönünden temerrüt tarihi olan 27/03/2020 tarihinden itibaren davalı … A.Ş. yönünden dava tarihi olan 22/07/2020 tarihinden itibaren davalı … ve … yönünden ise kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı…’a verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile; davacı …için 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı…’a hakettikleri bedelin ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından başvuru şartı yerine tam olarak getirilmediğini, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, dosya kapsamında alınan raporların hükme elverişli nitelikte olmamasına rağmen ilk derece mahkemesince hükme esas alındığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kaza nedeniyle davacıya ödeme yapıldığına ilişkin müzekkere cevabı gelmesine rağmen ilk derece mahkemesi tarafından yapılan ödemenin mahsup edilmediğini, bu sebeple ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili kurumu tarafından davacıya yapılan ödeme doğrultusunda müvekkili kurumun kaza nedeniyle sorumluluğunun kalmadığını, müvekkili kurumun temerrüdü dava tarihi itibariyle oluşmuş olup müvekkili kurumu ticari şirket olmadığından yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesi tarafından müvekkili … yönünden 27.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek faize hükmedildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından usulüne uygun bir başvuru olmadığından müvekkili kurum açısından faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olan 22.07.2020 tarihi olduğunu, bu nedenlerle tehir-i icra talepli istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak müvekkili … yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, ek beyan dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında alınan kusur raporunun denetime elverişli olmadığını, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, dosya kapsamında yapılan Aktüer Hesaplamalarda TRH 2010 yaşam tablosu ve teknik faiz uygulanması gerektiğini, sürücünün dava konusu kazanın meydana geldiği gün alkollü olduğunu, bu hususun kaza tespit tutanağı ile de tespit edildiğini, müterafik kusura ilişkin tespitlerde yapılmadığını, tehir-i icra talepli istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın müvekkili … yönünden tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … A.Ş. vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davacıların usulüne uygun başvurusunun bulunmadığını, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, zararın artmasında müteveffanın müterafik kusurunun mevcut olduğunu, ayrıca hatır taşıması halinin de bulunduğunu, bu hususların dikkate alınmadan ve gerekli indirimler yapılmadan yapılan hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hükme esas alınan bilirkşi raporundaki tazminat hesaplama metodunun hatalı olduğunu, raporda TRH2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömür belirlendiğini, ancak progresif rant yöntemi ile hesaplama yapıldığını, yapılan hesaplamanın hukuka aykırı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kaza nedeniyle davacıya ödeme yapıldığına ilişkin müzekkere cevabı gelmesine rağmen yapılan ödemenin mahsup edilmediğini, diğer davalının … davacıya ödemiş olduğu miktarın ödeme tarihinde yeterli olup olmadığının araştırılmadığını, müvekkili şirketin mesuliyeti sigortalısının kusur oranı ve kaza tarihinde mevcut teminat limitleriyle sınırlı olduğunu, bu sebeple ilk derece mahkemesinin müşterek ve müteselsil tahsil kararının hatalı olduğunu, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: İhbar olunan … tarafından istinaf başvurusu yapılmış ise de; ilk derece mahkemesince davanın ihbar edilmiş olmasının …’ı davada taraf haline getirmeyeceği ayrıca ilk derece mahkemesince … aleyhine hüküm de kurulmadığı anlaşıldığından, davada taraf olarak yer almayan …’ın istinaf hakkının bulunmaması nedeniyle ihbar olunan … vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalılar … ve … vekili tarafından istinaf süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen istinaf harçlarını eksik yatırdıkları ilk derece mahkemesince tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalılar vekiline muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 19/01/2022 tarihli ek kararıyla davalılar … ve …’in istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 19/01/2022 tarihli istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına dair ek karar davalılar vekiline 24/01/2022 tarihinde tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalılar … ve … vekilinin 03/01/2022 tarihli istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, istinaf başvurusunda bulunan davalılar … ve … A.Ş.’nin istinaf başvuruları bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalılar … ve … A.Ş.’nin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davalılar … ve … A.Ş.’nin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, davacı …için 164.608,16-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden temerrüt tarihi olan 27/03/2020 tarihinden itibaren davalı … A.Ş. yönünden dava tarihi olan 22/07/2020 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı…’a verilmesine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü davacı …için 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı…’a ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine dair karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 53. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı … … plakalı traktörün sürücüsüdür) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … … plakalı traktörün malikidir) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Çift taraflı kazaya karışan … plakalı traktörün kaza tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigortasının bulunmadığı anlaşıldığından bu aracın neden olduğu maddi zararlar bakımından davalı …’nın sorumluluğu söz konusudur. Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını çift taraflı kazaya karışan diğer araç olan … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı … A.Ş.’den isteme hakkı da vardır.
Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından davalı … ve ihbar olunan … hakkında taksirle öldürme suçundan ceza davasının Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2022/408 Esas sayılı dosyasında görülmekte olduğu anlaşılmıştır. Ancak maddi olayın gelişim şekli itibariyle bir ihtilaf veya tereddüt olmadığından ceza dosyasının sonuçlanmasının beklenmesine gerek bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Somut olayımızda, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı traktörle … yolu 22. kilometresinde … tarihinde saat … sıralarında seyir halinde iken arkasından gelen ihbar olunan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı volkswagen transporter marka aracın arkadan çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, kaza sırasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan ve davacının desteği …’ın vefat ettiği anlaşılmıştır. Bu trafik kazasında … plakalı sayılı araç sürücüsü … 2918 sayılı KTK md. 52/1-b kural ihlali ile kusurlu ve md. 84/d kural ihlali ile asli kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü … 2918 sayılı KTK md. 30/a kural ihlali ile tali kusurlu olduğu, mevcut kural ihlallerine göre kusur oranı değerlendirilmesinde, … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın dava konusu trafik kazasının meydana gelmesindeki etki derecesi dikkate alındığından %75 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü …’in dava konusu trafik kazasının meydana gelmesindeki etki derecesi dikkate alındığında %25 oranında kusurlu olduğu, davacının desteği ölen/yolcu …’ın dava konusu trafik kazasının oluşumunda etkisinin olmadığı cihetiyle atfı kabil kusurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ceza yargılaması kapsamında alınan kusur raporuyla uyumlu değerlendirme yapıldığı nazara alınarak hukuk yargılaması kapsamında alınan trafik bilirkişisinden alınan 14/04/2021 tarihli kusur raporuna ilk derece mahkemesince itibar edilmesi doğru bulunmuştur. Hukuk mahkemesince alına kusur raporunun gerek dosya kapsamıyla gerekse de ceza davasındaki kusur raporlarıyla uyumlu olması nazara alınarak davalıların kusur raporu bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 21/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda, TRH-2010 yaşam tablosunun ve progresif rant yönteminin kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5068, K:2021/3211 sayılı kararındaki kabul ve açıklamalara uygun olup hesaplama sırasında 1,65 ve 1,8 teknik faizin kullanılması gerektiği yönündeki davalıların istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir. Öte yandan, davalıların, hesap raporunun usulüne uygun hazırlanmadığı yönündeki istinaf itirazlarının da haklı olmadığı, 21/09/2021 tarihli hesap raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/19530 Esas, 2019/9799 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/7337 Esas, 2011/1331 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/15913 Esas, 2015/3495 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/24482 Esas, 2017/4892 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; Hatır taşıması tartışılırken tarafların yakınlığı da nazara alınması gereken ölçütlerdendir. Zira yakın akrabalar arasında hatır taşımasından bahsedilmesi mümkün değildir. Çünkü yakın akrabalar arasında taşımanın menfaat karşılığı yapılması söz konusu değildir. Hatır taşımasının kıstaslarından biri olan “menfaat karşılığı olmama” koşulu mevcut olmadığından yakın akrabalar arasında hatır taşıması indirimi yapılamaz. Dosya arasına alınan nüfus kayıt örneklerinden de görüldüğü üzere dava konusu trafik kazasında ölen … yolcu olarak içinde bulunduğu … plaka sayılı aracın sürücüsü …’ın babasıdır. Ölen ile sürücü arasında yakın akrabalık bulunması sebebi ile davalı tarafın söz konusu olayda hatır taşıması indirimi yapılması yönündeki istinaf itirazı haklı değildir.Davalı taraf, ölen …’ın yolcu olarak içinde bulunduğu … plaka sayılı aracın sürücüsü …’ın alkollü olduğunu bilerek onun kullandığı araca bindiği için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini istinaf itirazı olarak ileri sürmüştür. Ancak ceza dosyası arasındaki belgeler ve iddianame içeriğinden anlaşıldığı üzere …’ın kaza sırasında 0,11 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir. 2918 sayılı KTK md. 48/6 ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97/1 maddesindeki yasal sınırların altındaki bu alkol miktarının kazanın meydana gelmesinde etken olduğuna dair dosya kapsamında bir delil olmadığı gibi kusur raporlarında da bu yönde bir tespit ve açıklama yoktur. Aksine kazanın meydana gelmesinde diğer araç sürücüsüne de kusur atfedilmiştir. Bu nedenlerle somut olayda müterafik kusur indirimi yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmış olup aksi yöndeki davalı taraf istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. (Benzer uyuşmazlıklarda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5168, K:2021/6652 sayılı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/8915, K:2022/1996 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/10239, K:2018/4816 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2012/15932, K:2013/16037 sayılı kararlarında da aynı yönde kabul ve açıklamalar yer verilmiştir.)
Dosya arasındaki SGK Kayseri İl Müdürlüğü’nün yazı cevaplarında davacıya destek tazminatı kapsamında kalan ve rücuya tabii herhangi bir ödeme yapıldığının belirtilmemesi, aynı kazada davacının kendi yaralanmasıyla ilgili yapılan tedavi gideri ödemeleri bakımından bilgi verildiği anlaşıldığından davacının destek zararı bakımından mahsubu gereken bir ödeme olmadığı ortaya çıkmakla bu kapsamda hesap raporunda bir hata bulunmadığı davalı tarafın aksi yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan 21/09/2021 tarihli hesap bilirkişisi raporunda davalı …’nın ödeme yaptığı 25/03/2020 tarihindeki verilere göre davacının destek zararının tamamıyla karşılanıp karşılanmadığı bakımından da alternatif bir hesaplama yapılmış ve zararın tamamen karşılanmadığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla böyle bir hesaplama ve değerlendirme yapılmadığı yönündeki davalı taraf istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gibi kısmi ödemeyle tüm sorumluluklarının sona erdiği yönündeki davalı taraf istinaf itirazlarının da haklı olmadığı belirlenmiştir.Davacının desteği …’ın kazaya karışan … plakalı araçta yolcu olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusuru söz konusu değildir. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kusur indirimi yapılamayacağı yönündeki gerekçesi doğru olup kazaya karışan ve kusurlu bulunan iki araç bakımından sorumlulukları söz konusu olan davalılar … A.Ş. ve …’nın müteselsil sorumluğunun bulunduğunun kabul edilmesi de yerinde olup davalıların bu kapsamdaki istinaf itirazları da yerinde değildir.
Davalı … A.Ş., kazaya karışan … plakalı aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Kazaya karışan … plakalı aracın trafik sigortası olmadığı için sorumluluğu bulunan davalı …’nın sorumluluğu da aynı kapsamdadır.
Bu tür davalarda sigorta şirketleri yönünden faiz başlangıcı (temerrüt) tarihinin hiç bir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirlenmesi gerekir. İlgililerce gerekli belgeler eklenerek 2918 sayılı Kanunun 98 ve 99. maddelerinde yazılı şekilde sigorta şirketine başvurulmasına karşın sekiz iş günü içerisinde ödeme yapılmadığı takdirde anılan sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin ve faiz başlangıcının da bu süre sonuna karşılık gelen tarih olduğunun kabulü gerekmektedir. Hiç başvurulmaması veya gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulması durumunda ise sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemeyeceğinden, şirkete karşı girişilen icra takip tarihinin veya takibe girişilmeden dava açılmışsa dava tarihinin faiz başlangıcı olarak kabulü zorunludur. (Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2018/3847, K:2020/823 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Somut olayımızda gerekli tüm belgeler eklenmeden sigorta şirketlerine başvuru yapıldığı anlaşıldığından bu başvurunun 2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca sigortaya başvuru (dava) şartını sağlamasına rağmen 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca sigorta şirketini temerrüde düşürecek mahiyette olmadığı dolayısıyla davalı … A.Ş.’nin dava açılmasıyla davalı …’nın ise kısmi ödeme tarihinde temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, davalıların, 2918 sayılı KTK md. 97’deki dava şartının yerine getirilmediği ve ayrıca temerrüt tarihinin hatalı belirlendiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafların aleyhine sonuç doğuracak mahiyette hukuka aykırılık bulunmadığı ve davalılar … ile … A.Ş. vekillerinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) 1-) Davada taraf olarak yer almayan ihbar olunan …’ın istinaf hakkının bulunmaması nedeniyle ihbar olunan … vekilinin istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2-) İhbar olunan…tarafından istinaf başvurusu sırasında peşin yatırılan harcın talep halinde yatırana İADESİNE,
3-) İhbar olunan …tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-) Davalılar … ile … A.Ş.’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu sırasında davalılar … tarafından peşin olarak yatırılan 2.812,00 TL ile … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 2.811,50 TL istinaf karar ve ilam harçlarının alınacak harçtan mahsubu ile bakiye 5.620,88 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına, bu davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre karar kesinleştiğinde yatırana İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/12/2022