Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/300 E. 2022/1879 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/300
KARAR NO: 2022/1879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2021
NUMARASI: 2019/329 Esas, 2021/1140 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 28.06.2019
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 25.11.2022
YAZILDIĞI TARİH: 25.11.2022
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/329 Esas, 2021/1140 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Sürücü …. ‘in sevk ve idaresindeki …. plakalı araç ile …. karayolunu takiben Kayseri istikametinden Niğde istikametine seyir halindeyken yol dışında bulunan atıl vaziyetteki bordür taşına aracın sağ ön lastiğin çarpması sonucu takla attığını ve yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, …. plaka sayılı araç sürücüsünün kural ihlali yaptığını ve davacının işbu araçta yolcu olarak bulunduğu, kaza neticesinde yaralandığını, kazaya sebebiyet veren …. plaka sayılı aracın davalı …. A.Ş tarafından kaza tarihinde sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen kakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı ….A.Ş tarafından karşılanması amacı ile başvuru yapıldığını ve evrakların kuruma teslim edildiğini, başvuru dilekçesinde 5 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava yoluna gidileceğinin ihtar edildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından eksikliklerin giderilmesinin istenildiğini, işbu eksikliklerinin giderildiğini ancak davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir dönüş yapılmadığını belirterek davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 100,00-TL geçici iş göremezlik tazinatı ve 1.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı şirkete başvuru yapılan 20/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinden özetle; Dava konusu trafik kazasına karışan …. plaka sayılı aracın ….A.Ş nezdinde 10/11/2017 -10/11/2018 başlangıç ve bitiş tarihli, …. nolu karoyu motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, bu poliçedeki kişi başı sakatlık ve ölüm temanatlarının kaza tarihi tibariyle kişi başına 310.000,00-TL olduğunu, kaza başına sakatlık ve ölüm teminatı 3.300.000-TL olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatına dahil olmadığını, davalı şirketin sigortalısının dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun tespit edilmesi gerektiğini, sigortalı aracın kamyonet ruhsatlı olduğunu, sigortalı aracın yük taşıma maksadıyla kullanılması gerekirken binek otomobil gibi kullanılmasının karayolları trafik kanunu ve trafik sigortası genel şartlarına aykırı olduğunu, poliçede sadece davacının maluliyet hallerinin teminat altına alındığını, bu nedenle davalı şirketin sorumluluğundan bahsedilebilmesi için davacının sürekli sakatlığının adli tıp kurumundan alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanması gerektiğini, tedavi gideri talepleri yönünden davalı şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu trafik kazasında birden fazla şahsın yaralandığı ve vefat ettiği için mağdurların tazminat alacaklarının proporsiyon hesabına tabi tutulması gerektiğini, davacının müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek tedavi masrafları ve buna bağlı olarak geçici işgöremezlik ve çalışma kazanç kaybı taleplerinin reddine, davacının müterafik kusurunun araştırılması ve var ise tazminattan indirilmesini, yolcu taşınması yasak olan araçla yolcu taşındığının tespitine, istiab haddinin aşıldığının tespitine, çok sayıda mağdur bulunduğundan zarar görenlerin tazminat alacakları toplamının sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla olup olmadığının tespiti ile davacının tazminat talebinin proporsiyon hesabı uyarınca indirime tabi tutulmasına, haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddine, davacının sürekli iş göremezlik tazminat talebinin kısmen kabulüyle ve taleple bağlı kalınarak; 122.285,10-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 28/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin faiz talebin reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır. 06/01/2022 tarihli tashih şerhinin incelenmesinde; Gerekçeli kararın başlık kısmında; “DAVACI : ….’a velayeten ….-….-VEKİLİ :A….- [….] UETS” şeklindeki yazılmış ise de; davacının dava tarihinde 18(onsekiz) yaşından küçük olduğu, davanın, davacı ….’ın babası ….’in velayeti altında açıldığı ve dosyaya sunulan vekaletnamenin de davacı ….’a velayeten babası …. adına olduğu, davacı vekilinin 06/01/2022 tarihli dilekçesi ile davacı ….adına vekaletname sunduğu ve tashih talebinde bulunduğu, davacının 18 (onsekiz) yaşını geçmiş olduğu anlaşılmakla, mahkemenin gerekçeli kararının başlık kısmının; “DAVACI : …. – …. -VEKİLİ : …. – [….] UETS” şeklinde tashihine karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketine başvuru esnasında ibraz edilen maluliyet raporunun geçersiz olduğunu, başvuru esnasında sunulan maluliyet raporunun Erciyes Üniversitesi hastanesinden Özürlülük Ölçütü yönetmeliğine göre …. tarihinde alındığını, rapor alınma tarihinde geçerli yönetmeliğe göre alınmadığını, raporun …. tarihli olduğunu, raporun tarihinde yürürlükte olan Erişkinler Yönetmeliği kapsamında rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporu hazırlanırken hangi yönetmelik hükmüne göre düzenlendiğinin açıkça belirtildiğini, Yönetmelik eklerinde hesap yöntemlerinin farklılık gösterdiğini, raporun başvuru sahibinin muayenesi yapılmadan sadece evrak üzerinden inceleme yapılarak hazırlandığını, raporun geçerli olması için bizzat muayene edilerek hazırlanmış olması gerektiğini, raporun muayene gerçekleşmeden hazırlanmış olup hukuka aykırı olduğunu, birey veya vasisinin bizzat başvurusuna ilişkin hususların araştırılması gerektiğini, başvurucunun bizzat başvurduğunu ve muayene edildiğini gösterir sağlık beyanının dosyaya sunulmadığını, maluliyet raporunun yetkili sağlık kurulu tarafından hazırlanmadığını, yargılama esnasında alınan raporlarda belirtilen oranların doğruluğu açısından denetim amacıyla başvuru yapılması mümkün olabilecekken; sigorta tazminatını talep etmek amacıyla şirketine başvuru esnasında adli tıp kurumları tarafından düzenlenen raporların kullanılmasının kanunen mümkün olmadığını, raporları düzenleyen doktorların uzmanlık alanları incelendiğinde maluliyet konusu ile ilgisiz olduğunun görüldüğünü, raporu düzenleyen doktorların uzmanlığının ortopedi alanında değil, dahili tıp alanında uzman olduklarının görüldüğünü, dolayısıyla tek bir maluliyet halinde o alanda uzman üç doktor tarafından rapor alınması zorunluluğuna da uyulmadığını, sağlık kurulu oluşturulmadan raporun düzenlendiğini, maluliyet raporunun ikametgaha yakın hastanenin sağlık kurulundan alınmasının gerektiğini, rapor temini için sigorta şirketinden talep yazısının alınmadığını, ortopedik yaralanmalarda 18 aylık bekleme süresine dikkat edilmesi gerektiğini, sigorta şirketine yapılan başvuru esnasında zorunlu evrakların sunulmadığını, aktüer hesaplamada TRH-2010 kadın/erkek tablosu ve % 1,8 teknik faiz uygulaması gerekirken % 0 teknik faize göre hüküm kurulmasının hukuka ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, kusura ilişkin tespite itiraz ettiğini, uyuşmazlık konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, kusura ilişkin yeni bir alanında uzman kusur bilirkişisi görevlendirilmesini ve kusurun bu bilirkişi eliyle tespit edilmesini talep ettiğini, tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, ek istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu kazada sigortalı aracın poliçesinde de görüleceği üzere taşıyabileceği maksimum insan kapasitesinin dört yolcu artı bir şoför olmak üzere toplamda beş kişi olduğunu, başvuru konusu kazada 4 yolcu kapasiteli araçta 7 yolcu ve 1 şoför olmak üzere 8 yolcunun bulunduğunu, aracın kapasitesinin üzerinde bir yolcu sayısı ile yolculuk yapılmasının kazanın meydana gelmesinde başvurucunun zararının artmasına sebep olduğunu, bu sebeple müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini beyan ederek yangın raporu ile bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden verilen mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun incelenebilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi gereğince ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi zorunludur. Bu şartlar kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu dosya kapsamı incelendiğinde; 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesinde düzenlenen ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davalının istinaf başvurusunun ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.) Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair kararına karşı kamu düzenine ilişkin hususlar ile davalının istinaf itirazlarıyla sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Somut olayda; davacının yolcu olarak bulunduğu …. plaka sayılı aracın karıştığı ve …. tarihinde gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucunda meydana gelen yaralanma nedeniyle davacının %6 (yüzde altı) oranında malul kaldığı belirlenmiştir. Bu olay nedeniyle ceza davasının görüldüğü Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/201 Esas, 2018/212 Karar sayılı dosyasında sanık sürücü …. hakkında 1 yıl 8 ay hapis cezası verildiği ve akabinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın itiraz üzerine 28/11/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davaya konu tek taraflı kazayı yapan araçta yolcu olarak bulunan davacının kazanın oluşumunda kusurunun bulunmasının mümkün olmadığı gözetilerek davacının yolcu olarak bulunduğu aracın tek taraflı kazasında Mahkemece kusur raporu alınmasına gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/17285, K:2018/9342 sayılı kararı da aynı yöndedir.) Dolayısıyla davalının kusur bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın …. tarihli raporuna göre davacının %6 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 4 (dört) ay olduğu tespit edilmiş, bu raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanarak kaza tarihinden 3 yıl 4 ay sonra usulüne uygun şekilde hazırlandığı anlaşıldığından davalı vekilinin maluliyet raporu bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi, kazaya karışan aracın trafik sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Ancak, bu tür davalarda sigorta şirketleri yönünden faiz başlangıcı (temerrüt) tarihinin hiç bir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirlenmesi gerekir. İlgililerce gerekli belgeler eklenerek 2918 sayılı Kanunun 98 ve 99. maddelerinde yazılı şekilde sigorta şirketine başvurulmasına karşın sekiz iş günü içerisinde ödeme yapılmadığı takdirde anılan sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin ve faiz başlangıcının da bu süre sonuna karşılık gelen tarih olduğunun kabulü gerekmektedir. Hiç başvurulmaması veya gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulması durumunda ise sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemeyeceğinden, şirkete karşı girişilen icra takip tarihinin veya takibe girişilmeden dava açılmışsa dava tarihinin faiz başlangıcı olarak kabulü zorunludur. (Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2018/3847, K:2020/823 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Somut olayımızda gerekli tüm belgeler eklenmeden sigorta şirketlerine başvuru yapıldığı anlaşıldığından bu başvurunun 2918 sayılı KTK md. 97 uyarınca sigortaya başvuru (dava) şartını sağlamasına rağmen 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca sigorta şirketini temerrüde düşürecek mahiyette olmadığı dolayısıyla davalı sigorta şirketinin dava açılmasıyla temerrüde düştüğünün kabul edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin hatalı belirlendiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olduğu ancak sigortaya başvuru dava şartının sağlanmadığı yönünden yaptığı istinaf itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 23/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda, TRH-2010 yaşam tablosunun ve progresif rant yönteminin kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5068, K:2021/3211 sayılı kararındaki kabul ve açıklamalara uygun olup hesaplama sırasında 1,8 teknik faizin kullanılması gerektiği ayrıca Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihli 2019/40 E-202/40 K. sayılı iptal kararının somut olayda dikkate alınamayacağı yönündeki davalı sigorta şirketinin istinaf itirazı haklı bulunmamış ve reddedilmiştir. Davalı vekili, ilk derece mahkemesindeki yargılama safhasında ve istinaf aşamasında, davacının içinde bulunduğu aracın kaza esnasında istiap haddinin üzerinde yolcu alması ve davacının da kapasite üzerinde taşınan yolculardan biri olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini savunmuştur. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Davacının yolcu olarak içinde bulunduğu ….plaka sayılı fiat marka aracın trafik tescil bilgilerine göre cinsi “kamyonet-BB van” olup koltuk sayısı (5) beştir. Kaza tespit tutanağında, kaza esnasında araçta bir sürücü yedi yolcu olmak üzere toplamda sekiz (8) kişinin olduğu yazılıdır. Ayrıca kaza tespit tutanağının ilgili bölümünde istiap haddinin üç kişi aşıldığı belirtilmiştir. Yolcunun nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde seyretmesi sürüş ve trafik akışı kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardandır. Yolcunun eylemi sebebiyle belirlenen kusur oranı bilirkişi tarafından tazminat tutarına indirim olarak uygulanamayacak olup tespit edilen gerçek zarar tazminatından TBK md. 52 uyarınca makul oranda hakkaniyete uygun müterafik kusur indirimi (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları ile bu oran %20) yapılması gerekir. Bu haliyle; ilk derece mahkemesince, davacının yolcu olarak bulunduğu aracın istiap haddinin üzerinde yolcu taşıdığı, davacının yaralanma bölgeleri, her bir yolcu için yeterli emniyet kemeri bulunmayacağından davacının emniyet kemeri kullanmadığının anlaşılmasına göre bu kapsamda istiap haddinin aşıldığının kabulü ile davacı yolcu yönünden müterafik kusurun oluştuğu kabul edilerek 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesi uyarınca tazminattan makul oranda (%20) indirim yapılması gerektiği nazara alınmayıp hatalı değerlendirmeyle müterafik kusur indirimi yapılmaması suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple kaldırılması gerekmiştir. (Benzer hukuki uyuşmazlıklarda Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/8951, K:2022/3223 sayılı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/13542, K:2022/8610 sayılı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/7361, K:2021/11034 sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2016/7175, K:2019/2279 sayılı, 17. Hukuk Dairesi’nin E:2014/13119, K:2016/10845 sayılı, 17. Hukuk Dairesi’nin E:2015/8735, K:2018/3336 sayılı, 17. Hukuk Dairesi’nin E:2018/3768, K:2020/1237 sayılı kararlarında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-2 uyarınca yargılamada bir eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya yargılamada bulunan eksikler duruşma yapılmadan tamamlanacak nitelikte ise Bölge Adliye Mahkemesince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi mümkündür. Bu yasal düzenleme ve imkan doğrultusunda, davalının istinaf başvurusu kısmen kabul edilip ilk derece mahkemesince hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporu ile belirlenen 122.385,10 TL sürekli iş göremezlik tazminat miktarı üzerinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, indirim yapılmaması şeklindeki hatanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-2 uyarınca Dairemizce duruşma açılmaksızın düzeltilmesi mümkündür. Zira bu düzeltme basit matematiksel işlemleri gerektirmekte olup Dairemizce re’sen yapılabilir. Bu doğrultuda diğer yönleri bakımından bir hata içermeyen aktüerya uzmanı tarafından hazırlanan raporda belirlenen 122.385,10 TL sürekli iş göremezlik tazminat miktarı üzerinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak davacının sürekli iş göremezlik tazminatının 97.908,08 TL olarak belirlenmesi suretiyle davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesi şeklinde ve ayrıca Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/8389, K:2022/2359 sayılı kararında da belirtildiği üzere yasal düzenlemeler gereği 6098 sayılı TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yargılama giderlerinin bölüştürülemeyeceğinin göz önüne alınması suretiyle yeniden esas hakkında Dairemizce hüküm kurulması gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 6100 sayılı HMK md. 353/1-b-2 uyarınca hükmün düzeltilerek yeniden tesisi amacıyla Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.12.2021 tarihli, 2019/329 Esas, 2021/1140 Karar
sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-) Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
1-) Davacının 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talebinin REDDİNE,
2-) Davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin kısmen kabulüyle müterafik kusur indirimi de yapılmak suretiyle belirlenen 97.908,08 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihi olan 28/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-) Alınması gereken 6.682,60-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harç ve 414,25-TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 6.223,98-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı ile 414,25-TL ıslah harcı toplamı 503,05-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 80,00-TL posta ve tebligat gideri, 171,75-TL müzekkere gideri, 500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 751,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-) Davalı tarafından yapılmış olan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 15.665,29-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Geçici iş göremezlik talebi yönünden, davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/2 maddesi uyarınca belirlenen 100,00-TL nispi vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-) Kısmen reddedilen sürekli iş göremezlik talebi yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-) 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul-red oranına göre belirlenen 1.318,92-TL’ sinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
11-) 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul-red oranına göre belirlenen 1,08-TL’ sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
12-) Tarafların yatırmış olduğu gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
C-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT’nin 2/2 hükmü dikkate alınarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verildiği nazara alınarak; istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu ve 2.007,80 TL nispi istinaf karar ve ilam harçlarının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya iadesine, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının ise Hazineye irad kaydına,
3-) Davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı masrafı, 133,00 TL tehir-i icra harcı, 103,60 TL posta gideri ve 7,80 TL e- tebligat gideri olmak üzere toplam 465,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-) İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, 6100 sayılı HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırına İADESİNE,
5-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin HMK m. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (kesin) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/11/2022