Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2732 E. 2023/1944 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2732
KARAR NO: 2023/1944
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2022
NUMARASI: 2020/858 Esas 2022/707 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 21.12.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 09.11.2023
YAZILDIĞI TARİH: 09.11.2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/858 Esas 2022/707 Karar sayılı ilamı davalılar vekili tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; … tarihinde saat 20:30 sıralarında …ili, … ilçesi, …mahallesi, … Cad. … Merkezi otoparkında 2. araya dönüşte davalılardan … sevk ve idaresindeki ve davalılardan … üzerine kayıtlı …plakalı, … marka ve modelli aracın yaya halinde olan davacılar …ve …’a aracın sol ön kısmı ile çarptığını, bu trafik kazası sonucunda …’ın ağır yaralandığını ve yine davacı …’ın da yaralandığını, olay yerine ambulans geldiğini ve davacı…’ın … Hastanesi’ne götürüldüğünü, yaşanan olaylar neticesinde tutulan … tarihli ve … kaza sıra numaralı Ölümlü – Yaralanmalı Trafik kazası tespit tutanağından anlaşılacağı üzere davalı…’nin kusurlu olduğunu ve davacıların kusursuz olduğunun tespit edildiğini, davacı …ın … Hastanesini … tarihli raporu ile basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek radius alt uç kırığının hayat fonksiyonlarını orta derecede etkileyecek nitelikte olduğunun tespit edildiğini, davacı …ın … Hastanesinin … tarihli raporu ile basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığının tespit edildiğini, davalı …idaresindeki ve davalılardan … Hizmetleri adına kayıtlı olan aracın söz konusu trafik kazasının yaşandığı tarih olan … tarihinde … Sigorta nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, aynı aracın … Sigorta nezdinde Genişletilmiş Kasko Sigortası poliçesi ile de sigortalı olduğunu, kaza nedeni ile Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/72 Esas 2020/259 karar sayılı ilamında sanık (davalı) …’nin bu yaralanmalı trafik kazasının vuku bulmasında kusurlu olduğunun hükme bağlandığını, davacı …’ın vücudunda meydana gelen yaralanma ve kırıklardan ötürü teşhis konduğunu ve tedavi olduğunu, ayrıca üç defa kırığın meydana geldiği kolundan ameliyat olduğunu, söz konusu bu işlemler için gerekli muayene, teşhis ve tedavi, ameliyatların masraflarını davacının kendisinin karşıladığını, yaşanılan kaza sonucunda davacının zararlarının 10.065,00-TL olmakla beraber davacıların ayrıca faturaya yansıtamadığı 2.000,00-TL zararının bulunduğunu, yaşanan bu kazadan dolayı toplam 12.065,00-TL zararının bulunduğunu, davacı …ın kaza tarihinde …Ticaret Şirketi’nde müdür olarak çalıştığını, yaşanan üzücü kaza neticesinde meydana gelen yaralanmanın sebep olduğu fiziksel engelden ötürü işine gidemediğini, ayrıca gerekli tedavi ve ameliyatlar için bir müddet hastaneye gitmek zorunda kaldığını ve hastanede kalkmak zorunda olduğu zamanların olduğunu, bu zaman diliminde vakit kaybı yaşadığını, işine gidemediğini, davacının iş yerinden maaşını da tam alamadığını, bu yönden de yine maddi zarara uğradığını, davalının bu süreçte davacılara herhangi maddi veya manevi bir destekte bulunmadığını, davacı …’ın eşinin yaralanmasından dolayı gelişen süreçte psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini, davacı…’ın manevi olarak zarara uğradığını, söz konusu trafik kazasında kusurlu olan davalı …’nin yanında araç işleteninde kusursuz sorumluluğu olduğunu, söz konusu kaza neticesinde davacıların maddi ve manevi zararlarının olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davacı …’ın geçirmiş olduğu yaralanma sonucu kendisinin karşılamış olduğu hastane masrafları bakımından maddi zararların giderilmesi adına maddi zarar tespiti ile şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davacı …’ın maaşının eksik olarak yatması ve gelirinin bir kısmından yoksun kalması nedeniyle uğramış olduğu maddi zararların giderilmesi adına maddi zararının tespiti ile şimdilik 100.00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davacı…’ın uğramış olduğu manevi zararının kısmen dahi olsa telafisi için davalılardan 15.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı …’ın uğramış olduğu manevi zararının kısmen dahi olsa telafisi için davalılardan 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.’nin cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından davalı şirkete dava öncesinde başvuru yapılmadığını, davanın başvuru şartı eksikliğinden reddinin gerektiğini, davanın çift taraflı trafik kazası olduğunu, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, davacıların kazaya karışan yaya konumunda olduğunu, davacının talebinin sadece eksik yatan ücret ve işe gidememesinden kaynaklı olduğu dikkate alındığında sürekli maluliyet tazminatı talebi olmadığı dikkate alınarak davacı …’ın çalıştığı ve sigortalı olduğu kendi beyanı ile sabit olduğu, geçici iş göremezlik ödemelerinin sosyal güvenlik kurumunun sorumluluğunda olduğundan davanın reddi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise maluliyet tespiti için rapor alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik dönemi ve bu döneme tabi geçici bakıcı tazminat taleplerinin tedavi giderleri kapsamında olup, poliçe teminatı dışında olduğunu, tedavi giderleri dolayısıyla davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, tüm sorumluluğun SGK’ da olduğunu, poliçe kapsamında manevi tazminat taleplerinin ise kişi sayısı fark etmeksizin 25.000,00-TL için sınırlı olduğunu, davalı şirket açısından sorumluluğun temerrüt tarihi ile başlamakta olduğunu, arabuluculuk başvurusu yapılmasının Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenen başvuru şartını tamamlamayacağından arabuluculuk başvuru tarihinin temerrüt tarihi olarak alınmasının mümkün olmadığını beyan etmiş, her iki davacı açısından sigortaya başvuru şartı yerine getirilmediğinden usulden reddi ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalılar … ve … Şti’nin cevap dilekçesinde özetle: dava şartı olan sigorta şirketine başvuru gerçekleşmeden ve arabuluculuk yapılmadan dava açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, yine zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazının bulunduğunu, davacı taraf ile davalı arasında vuku bulunan olay nedeniyle açılmış olan Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2020/72 Esas ve 2020/259 Karar sayılı davanın halen istinaf aşamasında olduğunu ve kesinleşmediğini, davaya konu olayda davalı …, diğer davalı şirket … A.Ş.’nin aracıyla …otoparkında 2. araya dönüşte yaya halde önüne aniden tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde çıkan davacılardan …’a çarptığını, ancak …’a herhangi bir çarpması olmadığını, hayatın olağan akışı mantık çerçevesinde değerlendirildiğinde aracın sol ön kısmının ebatlarının da dikkate alındığında 40 yaşındaki gelişimini tamamlamış yetişkin bir bireyle beraber iddia edilen katılan yetişkin …’a çarpmasının açık bir şekilde mümkün olmadığını, zaten kaza anında da …’ın kaza şoku ile düştüğü esnada oluşabilecek şekilde yaralanmış olduğunu, ağır ya da abartılacak derecede bir yaralanmanın dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, bu yaralanmanın illiyet bağı ile davalının isnat edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının kullanmış olduğu araçta herhangi bir kaza izi bulunmadığını, araç kaportasında göçük ve sair bir emare dahi bulunmamasına rağmen davacıların bu denli yaralanmalarının mümkün olmadığını, kazanın gerçekleşmiş olduğu yerde herhangi bir yaya geçidi bulunmadığı gibi havanın yağmurlu ve akşam saatlerinde ışıklandırmanın azlığından dolayı görüşün yetersiz olduğu da düşünüldüğünde davalının kusur atfının mümkün olmayacağını, ceza dosyasında davalının ifadesinde belirttiği tanık …’nun davaya esas olacak duruşmalarda ifadesine başvurulmasını istemesine rağmen tanığın ifadesine başvurulmayarak, hukuki dinlenilme, adil yargılanma ve taleple bağlılık ilkelerini zedeleyecek şekilde tanığın dinlenilmesinin yerine getirilmediğini, yargılamaya konu olan bilirkişi raporları ve sair tüm kusur ve maluliyete ilişkin raporlarda aleyhe olan hususları kabul etmediğini, Adli Tıp Kurumu tarafından verilen raporun da kabul edilemez olduğunu, bu rapora da itiraz ettiğini, davalıların bildirmiş olduğu tanık da dinlenilmek suretiyle ve yeniden olay yerinde keşif de yapılarak yeniden Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından rapor alınması gerektiğini, davacının eşi …’ın herhangi bir yaralanması olmamasına rağmen büyük miktarlarda tazminat talep edilmesinin hakkaniyete ve hukuka aykırılık oluşturduğunu, davalı …nin davacı …’a aracın köşesi ile çarpmasının fizik kuralları ve aracın boyutları dikkate alındığına 2 yetişkin insana aynı anda çarpmasının mümkün değil hatta imkansız olduğunu, denge kaybı ve düşme ile oluşabilecek şekilde yaralanmış bulunan kimsenin davada belirtildiği gibi yüksek bir miktar tazminat talebinin hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu, davacı …’ın 3 kez ameliyat geçirdiği belirtilmiş olup bu ameliyatların içeriği salt olarak davaya konu edilmiş bulunan kaza dolayısıyla olup olmadığı veyahut doktor hatası gibi durumların ihtimalini içerip içermediği hususlarının belirsiz olduğunu, söz konusu bu belirsizlik mevcutken talep edilmiş bulunan tıbbi masrafların ve manevi tazminatın davalılardan istenmesinin hukuka aykırılık oluşturduğunu, yine davacı tarafından istenilen manevi tazminatın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğu gibi fahiş derecede olduğunu, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını, davalının da olayın olmasından dolayı son derece üzüldüğünü, davalının istemediği bir şekilde kaza meydana gelmiş olması karşısında davacı tarafın afaki ve fahiş bir miktar üzerinden maddi ve manevi tazminat isteminin kabul edilemeyeceğini, istenilen miktarların tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile orantılı olması gerektiğini, kusur oranı ne olursa olsun ayaktan tedavi ile iyileşmesi mümkün bir olayda sorumluların ekonomik gücünü yok edecek derecede yüksek bir tazminat isteğinin haklı olmadığını, davalının kusur durumunun netleşmemiş olduğunu, keşif yapılması ve kusur durumuna ilişkin yeniden rapor alınması ile kusur durumunun netleşeceğini, davacının yaşamı boyunca kazanamayacağı ve biriktiremeyeceği bir paranın manevi tazminat olarak istenmesinin, amacı aşan abartılı bir istek, bir para kazanma hırsı olarak açığa çıktığını, davalı …’nin davaya konu kazadan sonra olay mahallini terk etmediğini, kaza sonucunda kendisine kanunlarca yükletilen sorumluluklarını yerine getirdiğini, sonrasında ise söz konusu davanın açıldığını beyan etmiş, davalının asli kusurlu olduğu hususuna ilişkin tespitin yerinde olmaması nedeniyle sunulacak delillerle kusur incelemesinin yeniden yaptırılmasına ve ayrıca dava şartı noksanlığı ve sair itirazlar nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesini, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafı yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; 01/11/2019 tarihinde davalı …A.Ş. adına kayıtlı olan ve diğer davalı …’nin sevk ve idaresindeki …plakalı aracın yaya davacılar … ve …’ya çarptığı, bu kaza nedeniyle davacıların yaralandığı ve hastanede tedavi gördüğü, … Dairesi’nin … tarihli raporunda araç sürücüsü …’nin %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu yönünde rapor sunulduğu ve bu raporun mahkememizce denetime ve hükme esas almaya elverişli görüldüğü, davacı …’ın bu kazada yaralanması nedeniyle 2 ay iş ve güçten kaldığı, geçici malüliyet zararından ve tedavi giderlerinden davalıların sorumlu olduğu, meydana gelen kazanın ve kazada yaralanmalarının davacıların manevi dünyalarında elem ve hüzne sebebiyet vereceği ve bu sebeple manevi tazminat şartlarının oluştuğu kanaatine varılmakla, kazanın meydana gelmesindeki tarafların kusur durumu, sosyal – ekonomik durumları ve günümüz ekonomik koşulları dikkate alınarak manevi tazminatın davacı … için 15.000,00-TL, …için 5.000,00-TL olarak belirlendiği, sigorta şirketi yönünden temerrüdün arabuluculuk tarihi itibariyle oluştuğu, diğer davalılar yönünden temerrütün kaza tarihinde oluştuğu ve bu tarihten itibaren faiz yürütülmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Davalı … A.Ş. isimli şirkete ait … plakalı aracın genişletilmiş kasko poliçesinde manevi tazminat talepleri yönünden teminat limitinin şahıs başı 25.000,00-TL olarak belirlendiği görüldüğünden davalı sigorta şirketinin de manevi tazminattan sorumlu olması gerektiği kanaatine varılarak açılan davanın kabulü ile, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 1.087,83-TL, tedavi gideri zararı olarak 9.915,00-TL olmak üzere toplam 11.002,83-TL’nin sigorta şirketi bakımından 12/10/2020 tarihinden itibaren ve limitle sorumlu olmak kaydı ile 01/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı …’ın manevi tazminat davasının kabulü ile 15.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi bakımından 12/10/2020 tarihinden itibaren ve limitle sorumlu olmak kaydı ile 01/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı…’ın manevi tazminat davanın kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi bakımından 12/10/2020 tarihinden itibaren ve limitle sorumlu olmak kaydı ile 01/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigorta şirketlerince yazılan primlerin bir kısmının Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktarıldığını, aktarılan primler neticesinde sigorta şirketlerinin sağlık teminatı kapsamında yükümlülüğünün herhangi bir şarta bağlanmaksızın sona erdiğini, geçici iş göremezlik tazminatı ve tedavi giderlerinin SGK sorumluluğunda olmasına rağmen müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda katkı payı, pijama, refakatçi vb. giderlerin ortalama 2.000,00 TL olduğunu kanaat getirildiğini, bu miktar belirlenirken hiçbir somut veri kullanılmadığını, miktarın hangi kalemlerden kaynaklanabileceğinin dahi belirtilmediğini, bilirkişi raporunun hukuki dayanaktan ve denetimden yoksun olduğunu ve hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, davacılar yönünden maluliyet oluşmamasına rağmen manevi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hukuki dayanaktan ve hakkaniyetten yoksun olduğunu, maddi tazminattan fazla manevi tazminata hükmedilmesinin de hükümdeki çelişkiyi ortaya koyduğunu, bu nedenlerle ilk derece kararının kaldırılarak istinaf talebinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ve … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosya içerisindeki bilirkişi raporunda katkı payı, pijama, refakatçi vb. giderlerin ortalama 2.000,00 TL olduğu şeklinde değerlendirme yapıldığını, bu durumun dosya içeriği ile somut veri olmaksızın tespiti yapılan bir durum olduğunu, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, maddi tazminatın üzerinde manevi tazminata hükmedilmesinin de ayrı bir hata olduğunu, davacıların hiç birinin kalıcı maluliyeti olmamasına rağmen yüksek düzeylerde manevi tazminata hükmedilmesinin haksız olduğunu, müvekkilinin de olaydan ötürü son derece üzgün olduğunu, müvekkilinin istemediği bir şekilde kazanın meydana geldiğini, istenilen manevi tazminatın çok yüksek miktarda olduğunu ve kabul edilemez olduğunu, bu nedenlerle ilk derece kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dairemizce, HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede; Dava, yaralanmalı trafik kazası nedeniyle açılmış maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada kusur hususunda ATK’dan alınan raporda davalı sürücü …’nin %100 kusurlu olduğu belirlenmiş, bu kusur raporunun ceza yargılamasının yapıldığı Kayseri 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/72 Esas, 2020/259 Karar sayılı dava dosyasında alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Bu durumda davalıların kusura ilişkin istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır.
Davalı …’nin yaya davacılar … ve …’a kullandığı araç ile çarptığı, davacı …’ın kolunda kırıklar meydana geldiği, bu nedenle ameliyat olduğu, iki ay süre ile geçici işgöremezliğinin söz konusu olduğu, diğer davacı …’ın basit tıbbi müdahale ile (BTM) giderilecek şekilde yaralandığı, davacı …’ın geçici işgöremezlik zararının 1.087,83 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin 9.915,00 TL olduğu, toplam maddi zararının 11.002,83 TL olarak belirlendiği, bu miktar üzerinden maddi tazminat talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Yine ilk derece mahkemesince tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve davacıların yaralanma dereceleri dikkate alınarak manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verildiği, verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle dairemizce istinaf kanun yoluna başvuran davalılar … Anonim Şirketi vekili ile… ve …A.Ş. vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmeyerek 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalılar… Anonim Şirketi ile … ve … A.Ş.nin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken toplam 2.117,80 TL istinaf karar harcından davalılar tarafından başvuru sırasında peşin yatırılan 1.139,60 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 978,20 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalılar tarafınca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi 09/11/2023