Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2681 E. 2023/1877 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2681
KARAR NO: 2023/1877
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2022
NUMARASI: 2020/203 Esas 2022/168 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 11.03.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 03.11.2023
YAZILDIĞI TARİH: 03.11.2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/203 Esas 2022/168 Karar sayılı kararı davacı ve davalılar … ile … vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; olay tarihi olan 13.08.2018 tarihinde müvekkili …’un sevk ve idaresindeki … plakalı, … marka aracı ile seyrederken hızını azaltmadan, kavşağa kontrolsüz giriş yapan sürücü …idaresindeki … plakalı aracın ön kısımları ile çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucunda, müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini, Hollanda’da yaşayan müvekkilinin, Türkiye’ye gelebilmek için iş yerinden izin aldığını, müvekkilinin işyerinden aldığı izin süresi bittiğinde, ülkesine dönmek mecburiyetinde olduğunu, bu sebeple kaza sonrası aracını onarmaya zamanı olmadığı gibi onarım bedeli, aracın sürüm değerini aştığı için araçla zorunlu olarak ülkesine dönmesi gerektiğini, ancak Hollanda Devleti, aracı “tam hasarlı araç-pert” kabul edip, ülkesine almadığını, aracın Hollanda’ya nakil ücreti, hurda değerini aştığı için hiçbir çıkarı olmamasına rağmen bilakis çekici zararıyla, aracını zorunlu olarak gümrüğe teslim ettiğini, gümrüğün ise aracı satıp araç değerini hazineye aktardığını, kaza neticesinde müvekkilinin öncelikle Türkiye’de Özel Melikgazi Hastanesi’nde tedavi edildiğini, daha sonrasında kazaya bağlı olup ama bir süre sonra ortaya çıkan “Omurilik İncinmesi” rahatsızlığından dolayı Hollanda’da fizik tedavisi gördüğünü, kaza tespit tutanağında her ne kadar müvekkilinin asli kusurlu olarak belirtilmişse de Yargıtay içtihatları uyarınca kaza tespit tutanağının bilirkişi raporu yerine geçmeyeceğini, kazanın meydana gelmesine davalı araç sürücüsünün sebep olduğunu, müvekkilinin davaya konu kaza neticesinde vücut bütünlüğü, sağlığı ve mal varlığı zararına uğradığını, tedavileri ile maddi zarar gördüğünü tedavi giderleri ödediğini, sigortaya başvurulup, arabuluculuğa gidilse de bir sonuç alınamadığını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın davalı … A.Ş.’nce ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, usulüne uygun başvuruda bulunulmasına rağmen herhangi bir sonuç alınamadığını cevap verilmediğini, müvekkilin dava konusu kazada, pert olan aracını kanun gereği zorunlu olarak gümrüğe teslim etmesine, evine uçakla dönmek zorunda kalmasına, sigorta prim zararına, bedensel zararlarına, sağlık giderlerine, maaş kaybına uğramasına davalının kusuru ile sebebiyet verdiğini, bu nedenle araç işleten konumundaki malik ve araç süorücüsünün zarar neticesinden, trafik sigortasıyla birlikte hukuken müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını,kaza sebebi ile müvekkilinin yaşadığı korku, üzüntü, çektiği acılar dolayısıyla manevi varlığında oluşan zararın, tazmini gerektiğini belirterek, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davacıya ödenmesi gereken şimdilik 10,000,00 TL maddi tazminatın, davalılara başvuru tarihi olan 19.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00 TL manevi tazminatın ise araç sürücüsü ve ruhsat sahibinden müşterek ve müteselsilen olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … adına kayıtlı …plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde … poliçe no ile 13.01.2018 – 13.01.2019 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkili şirketin poliçe kapsamında sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu bedeni zararlarda 360.000,00-TL azami poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, öncelikle davacı tarafından … plakalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, … tarihli trafik kazası tespit tutanağında, … plakalı sigortalı araç sürücüsü …’ın asli kusurlu olduğunu, tutanaktaki kusur oranını kabul etmediklerini, gerçek kusur oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, öncelikle davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyeti bulunup bulunmadığı hususu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik doğrultusunda incelenerek rapor alınması gerektiğini, … tarihli … Hastanesi tarafından tanzim edilen tutanaklarda davacı …’un kaza sonrası yapılan tüm tetkikleri normal olarak değerlendirilerek sürekli bir iş göremezlik halinin bulunmadığı dosyada mübrez tedavi evraklarında anlaşıldığını, bu sebeple, dava konusu kazaya bağlı sürekli maluliyeti bulunmayan davacı yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının dava konusu kaza nedeniyle maluliyeti ve maluliyetin varlığı halinde dava konusu kaza ile irtibatı belirlenmesi gerektiğini, tedavi gideri ve tedavi giderlerinden sayılan geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlarına ilişkin maddi tazminat talebi sigorta poliçesi teminatı dışında olduğunu, müvekkil şirketin bu talep nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilmesi halinde tazminat hesabının, sigorta aktüerleri yönetmeliği uyarınca hazine müsteşarlığınca yetkilendirilen aktüerler listesine kayıtlı,bilirkişiler tarafından yapılmasını, her durumda, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçede belirtilen limit ile sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu tazminat ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte talep edilebileceğini belirterek, davacının davaya konu kaza sebebiyle maluliyeti bulunmadığından davanın reddine, davacının tedavi gideri, geçici iş göremezlik ve dolaylı zarar kapsamına giren araç tasfiye bedeli, uçak bileti ücreti ve benzeri giderlere ilişkin tazminat talepleri bakımından poliçe kapsamında sorumlulukları bulunmadığından davanın reddi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
1-Geçici iş göremezlik 464,62 TL, nakliye ücreti 75,00 TL, sağlık gideri 17,00 TL, aracın pert total işlemine tabi tutulması nedeniyle 5.500,95 TL olmak üzere 6.057,57 TL’nin dava tarihinden itibaren (sigorta şirketi bakımından limitle sorumlu olmak kaydı ile) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
2-Davacının manevi tazminat talebi yönünden, 2.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …ve …’den kaza tarihi olan 13/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece yapılan kusur tespitinin hatalı olduğunu, mahkemece müvekkilinin aracının değerinin hatalı olarak tespit edildiğini, mahkemece hükmedilen tazminat miktarının müvekkilinin zararlarının gerçek anlamda tazmin etmeye elverişli olmadığını, iş göremezlik süresi ve tedavi masraflarının hatalı olarak hesaplandığını, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
Davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin yargılamaya konu trafik kazasının oluşumunda hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi bir cismani zedelenmesinin olmadığını ve kabul olmamakla birlikte davacının kazadan 40 gün sonra bir ağrısının olması durumunun da yargılamaya konu kaza ile bir illiyetinin olma olasılığının bulunmadığını, bu nedenlerin mahkemece göz ardı edildiğini bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Ve GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan, tedavi giderlerinden oluşan maddi tazminat ve aynı kanunun 56/1. maddesi gereği manevi tazminat ve aracın maddi hasarına ilişkin tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarih, 2020/203 Esas 2022/168 Karar sayılı kararı ile, trafik kazasından kaynaklı, geçici iş göremezlikten, tedavi giderlerinden ve aracın maddi hasarından oluşan maddi tazminat davasının ve manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili, davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, eldeki davada trafik bilirkişisi …’dan alınmış olan … tarihli kusur raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı aracın sürücüsü davalı …’ın %20 oranında, … plaka sayılı araç sürücüsü davacı …’un ise %80 oranında kusurlu olduğunun rapor edildiği; hükme esas alınan kusur raporunun kazanın oluşumunu ve kusurun kimden kaynaklandığını gösterir şekilde hazırlanmış olduğu ve kaza tespit tutanağını da doğruladığı kanaatine varılmış olunduğundan, taraf vekillerinin kusura ilişkin aksi yöndeki istinaflarının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Yargıtay uygulamalarına göre, maluliyet raporu adli tıp uzmanları tarafından düzenlenmeli ve maluliyet oranı kaza tarihindeki mevzuata uygun olarak belirlenmelidir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiil; 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 ila 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arasında Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/06/2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri, yaralananın çocuk olması halinde ise 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespiti gerekmektedir.Somut olayda, ilk derece mahkemesince, usulüne uygun olarak, davacı…’in maluliyet oranının ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak Dr. …’den alınmış olan 10/03/2021 tarihli Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri kapsamında alınmış olan rapor mevzuata uygun adli tıp uzmanından ve maluliyet yönünden mevzuata uygun yönetmelik uygulanarak ve maluliyetle trafik kazası arasında illiyet bağı kurulmak suretiyle hazırlanmış olduğu anlaşılmakla; taraf vekillerinin maluliyet raporunun usul ve yasaya aykırı olup, hüküm vermeye yeterli olmadığı yönündeki istinaflarının yerinde olmadığı görülmüştür.Yargıtay Yerleşik uygulamalarına uygun olarak, kazalı aracın markası, modeli, yaşı ve hasarın boyutu birlikte irdelenmek suretiyle, kaza tarihi itibariyle hasarlı aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise, hasar bedeli, ekonomik değil ise kaza tarihindeki ikinci el satış bedeli ile kazadan sonraki hurda (sovtaj) değerinin tespit edilmesi, belirlenen rayiç değerden de aracın hurda bedeli indirilmek suretiyle davacının gerçek zararının tespiti yönünden ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık bir rapor düzenlenmeli, alınan bilirkişi raporu gereğince araç perte ayrılacak ise değer kaybına yönelik talebin reddine karar verilmelidir.Somut olayda, Karayolları Genel Müdürlüğü trafik kürsüsünden seçilen heyetten … tarihli alınan raporda aracın kaza tarihi itibariyle ikinci el satış bedelinin 27.504,75 TL olduğu, aracın kaza gören parçaları ve işçilik ücretleri dikkate alındığında, aracın onarılmasının ekonomik olmadığı, perte ayrılması gerektiği, davacının gerçek zararının 27.504,75 TL olduğu tespit edilerek, trafik kazasının meydana gelmesinde davacının %80 oranında olduğu gözetilmek suretiyle mahkemece davacı lehine 5.500,95 TL tazminata hükmedilmiş olması isabetli olup, davacı vekilinin aracın kazadan önceki ikinci el değerine yönelik istinaflarının yerinde olmadığı görülmüştür.Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu kanaatine varılmış olmakla, davacı vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı anlaşılmakla, davacı vekili, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
A-) 1-) Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
B-) 1-) Davalılar … ve …’in istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 550,41 TL istinaf karar harcından davalılar tarafından başvuru sırasında peşin yatırılan 275,20 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 275,21 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
C-) 1-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana iadesine,
3-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1 – a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/11/2023