Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2680 E. 2023/1890 K. 03.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T. C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2680
KARAR NO: 2023/1890
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2022
NUMARASI: 2018/962 Esas 2022/135 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 27.12.2018
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 03.11.2023
YAZILDIĞI TARİH: 03.11.2023
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/962 Esas 2022/135 Karar sayılı kararı davalı … vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 14/06/2016 günü bisiklet ile seyir halindeyken … plakalı aracın kullanıcısı … ‘nun kusuru sebebiyle kazaya karıştığını ve kaza sonucu yaralanarak %43 oranında sürekli iş kaybına uğradığını, kazadan sonra Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/597 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucu … ‘nun ceza aldığını, daha sonra müvekkili adına sigorta iş takipçileri tarafındarı sigorta şirketine maddi tazminat için başvuru yapıldığını 51.704,81 TL ve 29.976,93 TL olmak üzere toplamda 81.681,74 TL maddi tazminat ödemesi … Sigorta tarafından yapıldığını, ödemenin alınan maluliyet raporu yönü ile eksik olduğunu, ayrıca kaza tarihinden sonra ve sigorta başvuru tarihinden itibaren faiz ödenmemesi sebebiyle de hak kaybına neden olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL maddi tazminat (sürekli iş görmezlik) tazminatının davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline (davalı sigorta şirketi poliçe limitleri ile sorumlu olmak üzere – sigorta başvuru tarihinden itibaren faizi ile tahsiline, müvekkilinin uğradığı manevi zararlar için 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘dan tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağına göre 14.06.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken yol üzerinde park halinde bulunan kamyonun yanında seyir halinde olan … sevk ve idaresindeki bisikletin sol yan kısımlarına kendi aracının sağ ayna ve kapı kısımlarıyla çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araç … nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza sonrası müvekkili şirkete yapılan başvuru sonucunda 21.03.2018 tarihinde 51.704,81 TL 23.05.2018 tarihinde 29.976,93 TL … hesabına ödeme yapıldığını, yapılmış olan ödemeler nedeniyle, davacının müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, davanın araç sigorta ettirenine, araç sürücüsüne ve SGK’ya ihbarı gerektiğini, davacı taraf herhangi bir ödeme almışsa aynı ödemeyi mükerrer şekilde tarafımızdan tazmin ettiği takdirde sebepsiz zenginleşmiş olacağını, ayrıca sigorta genel şartları gereği usulüne uygun başvuru olmaması nedeni ile davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca 2 yıllık dava açma süresi geçmiş ise davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kazanın meydana gelmesindeki gerçek kusur oranının belirlenmesi ve davacının kazaya bağlı gerçekleşen maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini, davacının belirlenen gerçek maluliyet ve iş görmezlik oranına göre aktüer siciline kayıtlı bilirkişiden rapor alınmasını, müvekkil şirket söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunun dikkate alınmasını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın usulden ve esastan reddine, karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesini davacının %43 oranında maluliyetinin olduğunu iddia edildiğini ancak dava dilekçesi ekinde tebliğ edilmediğini, kazanın meydana gelmesindeki gerçek kusur oranının ve davacının kaza sonrası uğradığı maluliyetin ve iş görmezlik oran ve zararlarının uzman bilirkişilerden rapor alınarak belirlenmesi gerektiğini, davacının bisikleti sürerken zorunlu olarak bulunması gereken kask, eldiven, dizlik gibi koruyucu ekipmanları bulunmadığını, bu durumun davacının yaralanmasında ve yarasının artmasında asli unsur olduğunu, davacı taraf, maddi tazminat yönünden de manevi tazminat yönünden de huzurdaki davayı sebepsiz zenginleşme amacıyla açtığını, davacının kendi kabulünde de olduğu üzere diğer davalı … Sigorta A.Ş.’den 81.681,74 TL tazminat aldığını, davacının zararlarının karşılandığını, işbu davayı açmasında hukuki yararı olmadığını, manevi tazminat talebi ise tamamen sebepsiz zenginleşme kastı ile talep edildiğini, davacının yaşı, müvekkilin ekonomik durumu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusur durumu, sigorta şirketinden tazmin ettiği miktar ile birlikte değerlendirilerek, manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacının sürekli iş göremezlik nedeniyle açtığı maddi tazminat davasının reddine,
2-Davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘ndan alınarak davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kabulünün mümkün olmadığını, davacının manevi tazminat talebinin tamamen sebepsiz zenginleşme kastı ile talep edildiğini, davacının yaşı, müvekkilinin ekonomik durumu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusur durumu ve davacının sigorta şirketinden tazmin ettiği miktarın birlikte değerlendirildiğinde manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece kusur durumunun gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, KTK’na göre davacıya kusur izafe edilmediğini, özürlülük ölçütü değerlendirilmesi için bakılan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde değerlendirme yapıldığını ve 3 ayrı bilirkişi raporu alındığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte alınan son bilirkişi raporuna göre tüm vücut engellilik oranının %21 olduğu göz önüne alındığında, davacının iş göremezlik zararının 52.255,86 TL olduğu belirlendiğini, buna rağmen sigorta şirketinin davacıya 81.680,00 TL ödeme yaptığını, işbu ödeme tutarı davacının gerek maddi gereken manevi tüm zararını yeterince karşılamakta olup, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin hükmetmiş olduğu 20.000,00 TL’lik manevi tazminat hükmü davacı açısından tamamen sebepsiz zenginleşmeye sebep olduğunu ve manevi tazminat talebinin unsurlarını içermeyen hukuka aykırı olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi gereği cismani zarardan doğan maddi tazminat ve aynı kanunun 56. maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2022 tarih 2018/962 Esas 2022/135 Karar sayılı kararı ile trafik kazasından kaynaklı, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/597 Esas sayılı dosyasında, trafik bilirkişisi … ‘tan alınmış olan 13/02/2017 tarihli rapora göre, trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü … ‘nun asli kusurlu olduğu, davacı bisiklet sürücüsünün ise kusursuz olduğunun rapor edildiği; eldeki davada trafik kusur bilirkişisi … ‘dan alınmış olan 14/11/2019 tarihli kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde … plakasa sayılı araç sürücüsü davalı … ‘nun %100 oranında kusurlu olduğu, davacı bisiklet sürücüsü … ‘ün ise kusursuz olduğunun rapor edilmiş olduğu, raporlar arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı, hükme esas alınan kusur raporunun olaya ve oluşa uygun olduğu ve kaza tespit tutanağı ile de uyumlu olduğu anlaşılmış olup, davalı vekilinin kusura ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması hâlinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiil; 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 ila 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne, 01/06/2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri, yaralananın çocuk olması halinde ise 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespiti gerekmektedir.Somut olayda, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan dava öncesinde davacının maluliyet oranının tespitine ilişkin 10/04/2018 tarihli raporda, davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının %43 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 3 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu bildirilmiştir. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 10/04/2018 tarihli raporun “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne” göre düzenlenmiş olduğu; eldeki dosyada Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan davacının maluliyet oranının tespitine ilişkin 17/02/2020 tarihli raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının %25 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 6 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu bildirilmiştir. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınmış olan 17/02/2020 tarihli raporun “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmiş olduğu; mahkemece iki rapor arasında çelişki olduğu gerekçesiyle İstanbul ATK.
2. İhtisas Kurulu’ndan alınmış olan 16/06/2021 tarihli raporun 14/06/2016 kaza tarihinde yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında değerlendirilmek suretiyle tesis edilmiş olduğu, İstanbul ATK. 2. İhtisas Kurulu’ndan alınmış olan raporda davacının vücut genel çalışma gücü kayıp oranının %21 oranında kaybettiğinin, trafik kazası nedeniyle davacının mutat iş ve gücünden kaldığı sürenin 3 ay olduğunun rapor edilmiş olduğu ve bu sebeple raporlar arasındaki çelişkinin giderildiği anlaşılmakla; davalı vekilinin maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulduğu yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin manevi tazminatın miktarına ve şartlarına ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-) Davalı ‘nun istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) İstinaf başvurusu nedeniyle alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından davalı tarafından başvuru sırasında peşin yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.024,65 TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-) Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-) İstinaf yargılaması bakımından davalı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/11/2023