Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/246 E. 2022/2013 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/246
KARAR NO: 2022/2013
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2014/1407 Esas 2021/934 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 16/12/2022
YAZILDIĞI TARİH: 16/12/2022
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1407 Esas 2021/934 Karar sayılı ilamı davacı … vekili, davalı … vekili ve davalı … tarafından istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmekle inceleme aşamasında dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; 05/04/2012 tarihinde müvekkili …’ın ağır şekilde yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasında, davalılardan …’a ait ve diğer davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka nolu araçla, şehir merkezi istikametinden …nı takiben gelip, … istikametine seyrederken … ana girişinde bulunan otobüs durağı önünde aşırı süratli olarak seyrederken, otobüs durağının içinden karşıdan karşıya geçmekte olan yaya müvekkili …’ye çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazaya sebep olan … plaka sayılı aracın … A.Ş.’ de sigortalı bulunduğunu, kaza nedeniyle davalılardan … aleyhine sanık olarak Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/1208 Esas sayılı dosyasıyla, cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığını, kaza neticesinde davacının geçirdiği sağlık sorunları nedeniyle, iş ve çalışma gücü kaybına uğradığını, ekonomik geleceğinin de sarsılmasının söz konusu olduğunu, anne ve babasının bakımı ile hayatını devam ettirdiğini, bakım giderleri olduğunu, maruz kalacağı kazanç kaybı, çektiği elem ve acılara bir nebze karşılık olması amacıyla davacı müvekkile (…) için 25.000,00-TL manevi tazminat ve müvekkilenin ağır bedensel zararı nedeniyle davacının anne ve babası olan müvekkiler … ve … için 7.500’er TL den toplam 40.000,00-TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren davalılardan … ve … ‘den yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacı müvekkiline ödenmesine, yaralamalı trafik kazası nedeniyle büyük oranda iş yapma ve çalışma gücünü kaybeden, kazanç kaybına uğrayan ve ekonomik geleceği sarsılan müvekkilinin bu kayıplarından ve bakım giderlerinden dolayı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın, davalı … A.Ş den (poliçedeki limit dahilinde) dava tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve …’den ise kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava, talep ve iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, mezkur kazada yayanın müvekkilinin kullandığı araca çarptığını, kazanın oluşumunun tek müsebbibinin yaya … olduğunu, yayanın otobüsün önünden koşarak ve aniden fırlayarak yola çıktığını, trafik kaza tespit tutanağında bahsi geçen müvekkilinin aracına ait olduğu iddia edilen 61 metre fren izinin tamamen gerçek dışı olduğunu, kamera kayıtlarının kazanın oluş şeklini ve sebebini tamamen kanıtladığını, davacı iddialarının fahiş derecede abartılı olup tamamen duygu sömürüsü yapmaya yönelik olduğunu, manevi tazminat taleplerinin afaki ve fahiş olduğunu, müvekkilinin işsiz olup ekonomik ve sosyal durumunun zayıf olduğunu savunarak davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka nolu aracın müvekkili şirket tarafından 05/09/2011- 2012 vadeli … nolu ZMSS ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe azami teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın kusur ve zararı ayrıca bu zarar ile müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsü ile arasındaki illiyet bağını ispatla mükellef olduğunu, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, sakatlık tazminatı talebine itiraz ettiklerini, davacının ATK’ya sevk edilmesi gerektiğini, tedavi ve bakım masraflarının poliçe teminat kapsamına girmediğini, davacı tarafın müvekkili şirkete daha önce başvurmadan ve temerrüte düşürmeden işbu davayı açtığını savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
“…1)Davacının davalı sigorta şirketine yönelik açılan davasının feragat nedeniyle reddine,
2)Davacı …’ın sürekli iş göremezliğe ait talebinin kısmen kabulü ile 19.377,86-TL’nin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3)Davacı …’nin manevi tazminat isteminin kabulü ile, 25.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
4)Davacı …’nin manevi tazminat isteminin kabulü ile, 7.500,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
5)Davacı …’ün manevi tazminat isteminin kabulü ile, 7.500,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
6)Fazlaya ait tüm taleplerin reddine,” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu kazaya maruz kalmasaydı hayatını idame ettirmiş olsaydı karar verilen tarih olan 2021 tarihinde üniversite öğrencisi olacağını, gerçekleşen kaza nedeniyle müvekkilinde oluşan ciddi maluliyet nedeniyle müvekkilinin üniversite sınavlarına girse bile barajı geçemediğini, müvekkilinin gelirinin asgari ücret üzerinde olacağına ilişkin bir çok delilin bulunduğunu, kaza tarihinden 1 ay sonra TEOG sınavına girmesi gereken müvekkilinin derece yapması beklenirken ciddi maluliyeti nedeniyle sınava giremediğini, sınıf puanının da 0 puan olarak kabul edildiğini, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle çalışkan ve başarılı bir öğrenci olup; üniversite okuması beklenen bir öğrenci olduğunu, kazadan sonra müvekkilinin üniversite giriş sınavlarında baraj puanını dahi geçemediğini, üniversite okuması beklenen bir öğrencinin asgari ücret üzerinde maaş alması gerektiği kabul edilmesi gerekmesi sebebiyle müvekkili yönünden hesaplama yapılırken asgari ücret düzeyi yerine asgari ücret üzerinde geliri olacağı kabul edilerek tam kabul kararı verilmesi gerektiğini beyan ederek müvekkilinin sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden verilen kısmen kabul kararının kaldırılarak tam kabul kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinafa cevap ve istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin müvekkiline atfedilen kusur oranına göre, tazminat taleplerinden % 75 kusur indirimi yapması gerekmekte iken, dosya içeriğine, adalet, hakkaniyet, kanuna ve hukuka göre bu indirimin yapılmadığını, zira davacı tarafa % 75 kusur verilmiş olup, bu hususun davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkilinin tamamen kusurlu olduğunu belirtmesine istinaden, manevi tazminat oranından indirilmesi gerektiğini, müvekkiline atfedilen % 25 kusur oranını da hiçbir şekilde kabul etmediğini, kazanın oluşumunda gerçekte müvekkiline ait hiçbir kusurunun bulunmayıp, araca çarpan, okulda çantasını unuttuğu için, otobüsten ok gibi inip, otobüsün önünden ana yola koşarak atlayan ve müvekkilinin aracına çarpanın bizzat davacının olduğunu, kamera kayıtları ile sabit olan bu hususa rağmen, kusur indirimi yapılmamış olmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın sigorta şirketi aleyhindeki taleplerinden feragat etmiş olmakla, maddi tazminat kapsamındaki ve sigorta poliçesi kapsamındaki tüm haklarından feragat etmiş olduğunu, sigorta poliçesinde ayrı ayrı klozlarda gösterilen iş göremezlik zararı, tedavi gideri ve zararı ile bakıcı gideri kapsamındaki tüm haklarından ve taleplerinden de feragat ettiğini, davacı tarafın 19/10/2021 tarihli ıslah dilekçesinin kendisine tebliğ edilmediğini, mahkemenin dahi bu dilekçeyi duruşma esnasında fark etmiş olup, dilekçenin Uyap sisteminden duruşma esnasında çıkartılıp, dosyaya eklendiğini ve ilk kez Hakim tarafından görüldüğünü, bu dilekçe içeriğine karşı, tarafına tebligat yapılmadığı ve duruşma esnasında tarafına tebliğ edilmediği için, beyan ve itirazda bulunulmadığını, bu nedenlerle 21/10/2021 tarihli duruşmadaki bu duruma ayrıca ve özellikle itiraz ettiğini, mahkemenin bu dilekçe içerikleri ile talepleri nazara almadan, 21/10/2021 tarihli duruşmada karar vermiş olduğundan, muhtemel durumlara karşı, yine de süresi içerisinde itiraz ve beyanda bulunduğunu, bu davanın belirsiz alacak davası ise, yapılan ıslah dilekçesi ve talebinin kanuna ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, bu dava kısmi dava ise, o takdirde de, daha önceki 15/02/2021 tarihli bedel artırım dilekçesi ve talebinin açıkça kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle hem ıslah dilekçesini hem de bedel artırım dilekçesini ayrı ayrı kabul etmediğini, her iki talep ve dilekçeye karşı ve öncelikle 19/10/2021 tarihli ıslah dilekçe ve talebine karşı, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarında bulunduğunu, iddia ve savunmanın genişletilmesine hiçbir şekilde muvafakat ve onayının olmadığını, dava dosyasında bulunan her türlü ve tüm aşamalarda ibraz ettiği cevap, cevaba cevap, beyan, itiraz, talep, bilirkişi raporlarına karşı itiraz ve beyan, delil bildirimi ve benzeri tüm dilekçelerini aynen tekrar ettiğini, aynı dava içerisinde, hem bedel artırımı, hem de ıslah yapılmasının davanın niteliğine, hukuki yarar durumuna, dava çeşitlerinin özelliklerine ve HMK’ya açıkça aykırı olup, tüm bu durumlara itiraz ettiğini, davacı tarafın dilekçesindeki talepler ve içeriğindeki tazminat kalemlerinin, ayrı ayrı zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi olduğunu, bu nedenle zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduğunu beyan ederek davacı … vekilinin kanuna, hukuka, dosya içeriğine, fiili oluşa, delillere ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı olan, zamanaşımına uğramış, haksız ve yersiz, sigorta hukuku ve feragate aykırı olan istinaf talep, miktar ve dilekçesinin reddine, yerel mahkemenin bu hususlar açısından kanuna ve hukuka uygun olan kararının onanmasına, davacı tarafa %75, müvekkiline ise %25 oranında kusur izafesine istinaden, fiili oluş, dosya içeriği, kazanın oluşumu, hakkaniyet ve tazminat hukukunun ilkeleri nazara alınarak, manevi tazminat miktarının kusur oranında indirilmesine, dava dilekçesinde müvekkile atfen TAM kusur iddiası da nazara alınarak, bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının manevi tazminata ilişkin kısmının kaldırılarak, manevi tazminat talep miktarlarında %75 indirim yapılmak suretiyle karar verilmesine, ayrıca belirtilen hususlar ile feragat, sigorta şirketi ödemesi, aşamalardaki dilekçelerimizde belirttiğimiz hesaplama, yıl, maluliyet, müvekkilin kusursuzluğu vb. hususlar nazara alınarak, müvekkili ile ilgili tüm maddi tazminat talep ve miktarlarının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde kendisinin bir dahlinin söz konusu olmadığını, davacılardan …’ın kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, yola kontrolsüz bir şekilde çıkmış olup ayrıca müterafik kusurunun değerlendirmeye alınmaksızın karar verildiğini, davacı …’nin iş görmezlik durumu söz konusu olmayıp yaşı da dikkate alındığında kusuru gözetilmeden verilen iş görmezlik tazminatının fahiş olduğunu, bu yönde itirazlarının gözetilmediğini, öte yandan manevi tazminata yönelik değerlendirmede kazan elde ettirici ve özendirici nitelikte olduğunu, Yargıtay ve BAM uygulanmalarında bu tip tazminatların fahiş olduğu ve gelir elde ettirici olduğunun hükme bağlandığını, bu sebepledir ki; davcıların sigortadan yüklü bir tazminat aldıklarından bu şirket yönünden taleplerinden vazgeçtiklerini, mahkemenin tazminata esas aldığı değerlendirmelerin hem yülü hem de paranın alımı gücü dikkate alındığında özendirici olduğunu, kendisinin kusurunun ve dahlinin bulunmadığı davada yapılan değerlendirmelerde hatalı ve göreceli olduğunu, davacılardan … ve … yönünden verilen tazminatlarda fahiş olup; davacı …’nin ayağa kalkıp hayatını sürdürdüğü bir yerde yine kazanç elde ettirici bir nitelik oluşturduğunu, olayın üzerinden geçen zaman ve davacı …’nin günlük yaşantısına döndüğü bir yerde verilen tazminatların haksız olduğu gibi hakkaniyet incelemesi ve gerekli araştırmalar yapılmadan verildiğini, mahkemenin davacının kusurunu değerlendirmediğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacı … vekili, davalı … vekili ve davalı …’un istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
Dava, haksız fiilden kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. ve 56. maddeleri gereği cismani zarardan doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, 05/04/2012 tarihinde davalı …’in sevk idaresindeki … plakalı aracın karşıdan karşıya geçen davacı …’a çarpması neticesinde davacı …’nin yaralandığı sabittir. Davalı … Şirketi … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi olup diğer davalı … ise işletenidir.Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Eldeki davada; davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde HMK’nın 107. maddesi uyarınca dava açtığını açıkça belirtmiş iken davacının iradesinin kısmi dava açmak olduğunu düşünmek mümkün değildir. Dava açılmakla, belirsiz alacak davasında, alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı süresi kesilmekte iken, kısmi davada, talep edilmeyen kısım için zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Belirsiz alacak davasında, davalı tarafça dava açıldıktan sonra ileri sürülen zamanaşımı def’i sadece ilk talebi değil bedel artırım talebini de kapsar ve süresinde zamanaşımı def’in de bulunmaması halinde arttırılan bedel için sonradan zamanaşımı def’inde bulunulamaz. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/208 Esas, 2021/713 Karar Sayılı ilamı)
Eldeki davada davalı … vekilince alacağın zamanaşımına uğradığı ileri sürülmekte ise de belirsiz alacak davasına konu kazanın 05/04/2012 tarihinde gerçekleştiği davanın ise 21/01/2013 tarihinde açıldığı, dosya kapsamından ıslaha karşı ileri sürülmüş zamanaşımı defisi de bulunmadığı anlaşılmakla davalının zamanaşımına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Hükme esas alınan trafik-makina bilirkişisinin 07/02/2020 tarihli raporunda yayanın otobüs durağında duran otobüsün önünden karşıya geçmeye çalışırken yolu gerektiği kadar kontrol etmediği ve araçlara ilk geçiş hakkını vermediği gözetilerek %75 kusuru bulunduğu, sürücünün ise otobüsün indirme- yolcu alma yaptığı durağın yanından geçerken kör noktadan karşıya geçiş yapılabileceğini gözetilmeksizin yola gerekli dikkati vermediğinden bahisle %25 kusurlu olduğu yönündeki tespit, dosya kapsamında alınan 07/10/2019 tarihli bilirkişi raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 23/10/2013 tarihli raporu, kaza tespit tutanağı ve olayla uyumlu bulunmuştur. Bu itibarla kusura ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Somut olayda, davacı …’nin maluliyetinin tespitine ilişkin Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan … tarihli raporda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca davacının %49,71 oranında malul olduğu, 6 ay geçici iş göremez olduğu belirlenmiş iken, İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda ise aynı yönetmeliğe göre davacı …’nin %62 oranında malul olduğu, 9 ay geçici iş göremez tespit edilmiştir. Raporlar arasındaki çelişki sebebiyle Adli Tıp Üst Kurulundan alınan ve çelişkiyi gideren rapora göre davacının maluliyetinin %68,15 olduğu ve 9 ay geçici iş göremez olduğu kanaatine varılmıştır. İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan alınan 27/02/2020 tarihli ek rapora göre davacının 6 ay bakıcı ihtiyacı bulunduğu belirlenmiştir.Mahkemece aktüer bilirkişi ve adli tıp uzmanından alınan 24/09/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda PMF yaşam tablosu, prograsif rant yöntemi, asgari ücret düzeyinde gelire göre yapılan hesaplamada davalı sürücünün %25 kusur oranına göre davacı …’nin 198.270,40-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.275,62-TL geçici iş göremezlik, 1.372,50-TL bakıcı gideri ve 15.935,91-TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri talep edebileceği belirlenmiştir.Müteselsil sorumluluğa ilişkin hukuki sonuçlar BK’nun 61, 62, 106, 155, 162, 163, 166, 168. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır.Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (BK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder.(BK 163/2).Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(BK163/1).Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. (BK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur.Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (BK 166/3). Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur. (BK 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı işletenin aracının işletilmesi sırasında doğacak 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu trafik sigortacısı karşılamak durumunda olduğundan, somut olayda; davacıların dosyaya sunulan “ibraname, feragat beyanı ve sulh anlaşması” başlıklı ibra sözleşmesi ile 215.000,00-TL asıl alacak, 23.500,00-TL vekalet ücreti, 6.000,00-TL yargılama gideri ile 153.500,00-TL faiz olmak üzere toplam 425.000,00-TL ödeme karşılığında davalı sigorta şirketinden, hiçbir hak ve alacağı kalmadığından davalı sigorta şirketini tamamen ibra ettiğini, tazminat talebinden feragat ettiğini beyan etmiştir. Bilirkişi raporu ile belirlenen zarar, sigorta şirketinin ibra karşılığı davacıya yaptığı 215.000,00-TL asıl alacağa ilişkin ödemenin üstünde olması halinde davalı işleten; poliçe limitini aşan miktarda zarar varsa limiti aşan kısımdan sorumlu olacaktır. Eğer limitin altında bir zarar varsa davalı işleten ibra nedeni ile bu oranda sorumluluktan kurtulmuş olacaktır. Davalı araç sürücüsü ise poliçe ilişkisinin tarafı olmadığından ve haksız fiil sorumlusu olarak sürücünün sigorta şirketine rücu hakkı sözkonusu olmadığından, sigorta şirketi tarafından yapılan 215.000,00-TL ödeme kadar davalı sürücünün borcu sona erecek, sigorta ödemesinin üstünde kalan zarar miktarından ise sürücü sorumlu olacaktır. Ancak davacı … vekili 15/02/2020 tarihli talep arttım dilekçesiyle tüm davalılar yönünden poliçe limiti olan 225.000,00-TL’nin mahsubu sonucu bakiye 130.328,01-TL’nin tahsilini istemekle sürücünün de poliçe limiti kadar sorumluluktan kurtulmasını istemiştir.Hemen burada tartışılması gereken bir diğer husus ise davacı …’nin gelir durumunun tespitidir, davacı yaralandığında 14 yaşında olup, 8. sınıf öğrencisidir. Dosya kapsamına sunulan karneler, takdir belgeleri ve üstün başarı belgesinden davacının üniversite eğitimi alacağı, dolayısıyla gelirinin asgari ücretin iki katı olacağının kabulü gerekirken aksi yöndeki kabul isabetli görülmemiştir. Nitekim dosya kapsamında dinlenen ve davacının sınıf öğretmeni tanık …’nun beyanı da dikkate alındığında davacının sınıfın en başarılı üç öğrencisi arasında olduğu bu kapsamda yüksek tahsil yapacağına kanaat getirilmesi gerektiği açıktır. Nitekim emsal nitelikteki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2013/10008 Esas, 2014/1247 Karar sayılı ilamına konu olayda da davacının 14 yaşında ve 8. sınıf öğrencisi olduğu okul başarısı gözetilerek gelirinin asgari ücretin iki katı olarak kabul edilmesi gerektiği açıkca vurgulanmıştır. Hal böyle iken davacı … vekilinin gelire ilişkin istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Davacı vekili maddi tazminat yönünden yalnız sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf yoluna başvurmuş olup, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede; davacı …’nin davalının kusuruna isabet eden 412.618,30-TL tazminatından poliçe limiti olan 225.000,00-TL’nin mahsubu ile 187.681,30-TL daha sürekli iş göremezlik tazminatı olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak maddi tazminata ilişkin davalı … vekili ve davalı …’un istinaf başvuru sebepleri haklı bulunmamış olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve açıklanan hataların düzeltilmesi için yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nun 49 ve 56. maddelerine göre Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayın işleniş biçimi, olay tarihi, davacı …’nin yaralanmasının mahiyeti, davacının maluliyetinin %68,15 olduğu, 9 ay geçici iş göremezliği ve 6 ay bakıcı ihtiyacı bulunduğu, davalı sürücünün %25 oranında kusurlu olması, davacının çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, tarafların sosyal ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde, davacı …’nin yaralanmasının ağır zarar kapsamında olduğu, bu nedenle anne ve babasının yansıma yoluyla zarar gören kişiler olması hasebiyle manevi tazminat talep edebileceği gözetilerek davacı … için 20.000,00-TL, anne … için 7.000,00-TL, baba … için 7.000,00-TL manevi tazminat takdirinin uygun olduğu gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm tesisine karar veriliş, manevi tazminata yönelik davalıların istinaf başvuru sebebi yapılan açıklamalarla sınırlı olarak kabul edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-2 uyarınca yargılamada bir eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya yargılamada bulunan eksikler duruşma yapılmadan tamamlanacak nitelikte ise Bölge Adliye Mahkemesince düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi mümkündür. İlk derece mahkemesi kararındaki belirtilen hatalar bakımından gerekli düzeltmelerin yapılması amacıyla davacı … vekili, davalı … vekili ve davalı …’un istinaf başvurusu açıklanan sebeplerle sınırlı olarak kabul edilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak Dairemizce duruşma açılmaksızın yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-) Davacı … vekili, davalı … vekili ve davalı …’un istinaf başvurusu açıklanan sebeplerle sınırlı olarak KABULÜ İLE,
B-) Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1407 Esas 2021/934 Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
“1)Davacı …’ın davalı sigorta şirketine yönelik açılan davasının feragat nedeniyle reddine,
2)Davacı …’ın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; sürekli iş göremezlik talebi yönünden 187.681,30-TL’nin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihi olan 05/04/2012 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
3)Davacı …’nin manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 20.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
4)Davacı …’nin manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 7.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
5)Davacı …’ün manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 7.000,00-TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
6)Feragat ile sonuçlanan maddi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 80,70-TL harcın davacılar tarafından peşin yatırılan 140,05-TL peşin harç, 255,00-TL ıslah harcı ve 445,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 840,05-TL harçtan mahsubu ile davacı tarafından yatırılan peşin harcın 759,35-TL olarak ele alınmasına,
7)…’ın kısmen kabul ile sonuçlanan maddi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 12.820,50-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 759,35-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.061,15- TL harcın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
8)Manevi Tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 2.322,54-TL harcın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
9)Davacı tarafından peşin yatırılan 759,35-TL peşin harç ve 24,30-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 783,65-TL harcın davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10)Davacı tarafından yapılan 5 müzekkere gideri 27,95-TL, 15 elektronik tebligat gideri 78,50-TL, 48 tebligat gideri 527,50-TL, ATK posta gideri 308,22-TL, Dosya fotokopi gideri 118,60-TL, ATK fatura gideri 2.407,09-TL, tanık gideri 160,00-TL, 3 kep reddiyat gideri 1,60-TL ve bilirkişi reddiyat gideri 1.380,00-TL olmak üzere toplam 5.009,46-TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 4.523,62-TL’sinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı taraflara verilmesine artan kısmın davacı taraflar üzerinde bırakılmasına,
11)Davalı … tarafından yapılan keşif harcı 314,00-TL, keşif taksi ücreti 150,00-TL, 16 tebligat gideri 219,40-TL, bilirkişi ücreti 550,00-TL, ATK posta gideri 45,75- TL, ATK fatura gideri 829,00-TL, 11 elektronik tebligat gideri 59,50-TL, 2 müzekkere gideri 22,35-TL olmak üzere toplam 2.190,00-TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 212,39-TL’sinin davacılardan alınarak davalı …’e verilmesine, artan kısmı … üzerinde bırakılmasına,
12)Diğer davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
13)Kısmen kabul ile sonuçlanan maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 29.152,20-TL vekalet ücretinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
14)Kısmen red ile sonuçlanan maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’e verilmesine,
15)Manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
16)Manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 7.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
17)Manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 7.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
18) Kısmen red ile sonuçlanın manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’e verilmesine,
19) Kısmen red ile sonuçlanın manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 500,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’e verilmesine,
20) Kısmen red ile sonuçlanın manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 500,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’e verilmesine,
21) Artan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen yatıranlara iadesine,
C-) Davacı …’ın istinaf başvurusu kısmen kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davacı tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 2 adet tebligat gideri 52,00-TL, 6 adet elektronik tebligat gideri 33,00-TL ve 53,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 300,10-TL’nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
D-) Davalılar … vekili ve davalı …’un istinaf başvuruları kısmen kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-)Davalı … tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-)Davalı … tarafından yatırılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-)İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
6-)Kararın kesin olmaması nedeniyle taraflara tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1 -a maddesi uyarınca davacılar yönünden KESİN, davalılar … ve … yönünden 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/12/2022