Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2381 E. 2023/1773 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
KAYSERİ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2381
KARAR NO: 2023/1773
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2022
NUMARASI: 2021/17 Esas 2022/355 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle AçılanTazminat)
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 20/10/2023
YAZILDIĞI TARİH: 20/10/2023
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/17 Esas 2022/355 Karar sayılı kararı davacılar vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf incelemesi için dairemize gönderilmekle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜP GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinden özetle; 27/09/2020 tarihinde davalı sigorta şirketinin ZMMS sigortacısı, davalı …’ın maliki olduğu, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın neden olduğu kazada davacıların müşterek çocukları …’in vefat ettiğini, …’nin vefatı ile davacı anne ve babanın çocuklarının desteğinden yoksun kaldığını beyanla fazlaya dait hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davacı … için 500,00 TL, davacı … için 500,00 TL, olmak üzere toplam 1.000,00 TL destek tazminatının sigorta şirketi temerrüt, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı…A.Ş vekilinin cevap dilekçesinden özetle; başvuru (dava) şartı usulüne uygun şekilde yerine getirilmediğini ve müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, meydana gelen trafik kazasında kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine gönderilerek kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, sürücü …’ın asli kusurlu sayılmadığı gibi üzerine atfı mümkün hiçbir kusur da bulunmadığını, kaza dava dışı 3. kişi olan …’ın tam kusurlu hareketi nedeniyle gerçekleştiğini, dava dışı 3. kişi olan …’ın tam kusurlu kabul edilmemesi halinde, ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesini, bu nedenle illiyet bağı kesildiğinden ve ktk m.86 gereğince müvekkkili yönünden davanın reddini, aksi takdirde müteveffanın araçta yolcu olduğunun kabul edilmesi durumunda emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmasını talep ettiğini, müteveffanın ölüm belgesinde ölüm nedenlerinin onaylanmadığı yazılı olup, kaza ile ölüm arasında illiyet bağı kurulamadığından davanın reddi gerektiğini, davaya konu olan kaza neticesinde Sgk başta olmak üzere kurum ve kuruluşlardan davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının irdelenmesi gerektiğini,müteveffanın kazadan önce sigorta kaydı olmadan çalıştığı iddiasının ispatlanamadığını, davacı taraf müteveffanın gelirine ve kazadan önce çalıştığına ilişkin vergilendirilmiş resmi delil sunamamış olup olası tazminat hesabında asgari ücretin esas alınması gerektiğini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ile …vekili cevap dilekçesinden özetle; öncelikle meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkillerinden … hakkında Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/487 E. Sayılı dosyası kapsamında yapılan kovuşturmanın devam ettiğini, davacı tarafın her ne kadar destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep etmiş ise kaza tespit tutanağı okunduğunda müteveffanın kazada emniyet kemeri takmadığını, diğer yolcuların emniyet kemeri taktığını ve kazadan yaralı olarak kurtulduklarını, bu durumda meydana gelen zarar ile fiil arasında ki illiyet bağının kesildiğinin ortada olduğunu, aksi düşünülse bile müteveffanın emniyet kemeri takmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, bu nedenle manevi tazminat talebinin kabulünün mümkün olmadığını, açılan davanın reddini, yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;
1-Davacıların destekten yoksun kalmaya ilişkin tazminat talebinin kısmen kabulü ile: davacı … için 174.423,31 TL, davacı … için 266.119,31 TL destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminatın davalı … A.Ş yönünden temerrüt tarihi olan 12//11/2020 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden ise ölüm tarihi olan 28/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacı… için 60.000,00 TL, davacı … için 60.000,00 TL, davacı … için 30.000,00 TL ve davacı … için 30.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihi olan 28/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; müteveffa …’in 05/12/2002 doğumlu olup kaza tarihinde henüz 17 yaşında ve bekar olduğunu, müteveffanın kaza tarihinde çalışma hayatına yeni atılmış olup ailesinin iaşesine katkı sağlamak için eğitim hayatına son vermek zorunda kaldığını, mahkemenin gerekçeli kararında ve … tarihli Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın raporunda da belirtildiği üzere davalı sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunu, davalı sürücü …’ın dava konusu kaza nedeni ile yargılandığı Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/487 E. – 2021/521 K. sayılı ve 09/07/2021 tarihli kararı ile bilinçli taksirle öldürme suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası aldığını, söz konusu kararın istinaf edildiği ve istinaf başvurusunun esastan reddedilerek kesinleşdiğini, Kayseri 10. Asliye Ceza Mahkemesinin kararında suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığı, meydana gelen tehlikenin derecesi dikkate alınarak sanığın takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına karar verildiğini, söz konusu eylemi bilinçli taksirle işlediğine kanaat getirilerek cezasının arttırıldığını, arz ve izah edilen sebepler ve dosya kapsamında da anlaşılacağı üzere müvekkillerinin lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre mahkemenin manevi tazminat adı ile hak sahiplerine verilmesine karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiğini, manevi tüm bu nedenlerle ve dairenizce resen dikkate alınacak olan hususlara istinaden mahkemece hükmedilen manevi tazminat oranı düşük olduğundan dava dilekçelerindeki taleplerinin dikkate alınarak daha yüksek manevi tazminat miktarına hükmedilmesini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, meydana gelen kazada müteveffanın müterafik kusurunun bulunduğunun tespitini ve maddi tazminatta indirim yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen maddi tazminat miktarının düşük olduğunu, mahkemece hükme esas alınan aktüer hesap bilirkişi raporunda müvekkillerin müşterek çocuklarının müteveffa …’in gelir durumunun asgari ücret düzeyinde olacağı kabul edilerek hesaplama yapıldığını, tazminat hesaplamalarında eğer asgari ücret birim olarak alınıyor ise haksız eylemin gerçekleştiği olay gününden başlanarak hüküm verilinceye kadar yürürlüğe giren yeni asgari ücretlerin uygulanması ve dikkate alınmasının gerekmekte olduğunu, bu nedenle dairenizce somut dosya hakkında yeniden hüküm tesis edilecek ve bu sırada asgari ücrette artış yapılmış olur ise bu artışların da tazminat hesabında gözetilmesinin gerekmekte olduğunu, mahkeme kararının müvekkilleri lehine kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş vekili tarafından süresi içinde verilen istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava açmadan müvekkilinin sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapmamıdığını, bu nedenle davanın reddi gerekmekte olduğunu, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmeyerek davanın kabul edilmesinin dava açılmasına sebebiyet verilmediği, temerrüde düşülmediği dikkate alınmadan müvekkilinin şirket aleyhine faize yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin şirket dava ile temerrüte düştüğü için başvuru usulsüz olduğundan dava dilekçesinde yazılı miktar yönünden dava tarihinden ıslahla artırılan miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekmekte olduğunu, tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken bu indirimin yapılmamasının hatalı olduğunu, dava dilekçesinde müteveffanın araçta yolcu olarak bulunduğunun iddia edilmekte olduğunu, müteveffanın anne ve babası olan davacılar yolcu olan müteveffanın araç sürücüsü … ile arkadaş olduklarını beyan ettiklerini, müteveffanın herhangi bir ücret ve menfaat karşılığı olmaksızın taşınmış olması nedeniyle hatır taşımasının olduğunun kabulü ve yapılacak bir tazminat hesabında bu durumun göz önüne alınması ve en az %20 oranında indirim yapılmasının gerekmekte olduğunu, dosyada alınan hesap raporundaki hesap yöntemi kanuna ve genel şartlara aykırı olduğunu, 2918 sayılı kanunda yapılan 19.06.2021 tarihli düzenleme ve 04.12.2021 tarihli ZMMS genel şartlarında yapılan değişiklik uyarınca tazminat hesabının “TRH-2010 Hayat Tablosu ile %1.65 teknik faiz devre başı ödemeli belirli sürelinin rant yöntemi kullanılarak yapılması gerekmekte olduğunu, dosyada alınan kusur raporunun da hatalı olduğunu, 17.09.2021 tarihli rapor eksik ve hatalı inceleme nedeniyle müvekkilinin şirket tarafından sigortalanan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu şeklinde düzenlenmişse de bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, … plakalı gri … marka araç sürücüsünün dava dışı …’ın davalı sürücü …’ın aracına kurallara aykırı şekilde makas attığını ve can güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde aracını sıkıştırdığını, davalı …’ın gerçekleşecek kazayı engellemek amacıyla hızını arttırmak zorunda kaldığı ve direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu işbu kazaya gerçekleştiğini, kazanın gerçekleşmesinde dava dışı …’ın tam kusurlu olup davalı …’ın kusurunun bulunmamakta olduğunu, kamera görüntülerinin olayın tamamını göstermemesine rağmen görüntülerden araçların manevra ve hareket biçimlerinin anlaşılmamasına rağmen sürücü …’ın sürücü …’ın aracının kendi aracına çarpmaması için hızlandığını sonrasında direksiyon hakimiyetini kaybedip duvara çarptığını beyan etmesine ve aynı şekilde tanık …’ın da beyanda bulunmasına rağmen, raporda;”..28.09.2020 tarihinde saat 17.00 itibariyle düzenlenmiş CD İzleme Tutanağında bahsi geçen kamera görüntüleri izlendiğinde ise araçların manevra ve hareket biçimleri anlaşılmamakla beraber köprü altına giriş sırasında solda seyreden aracın kontrolden çıkarak önce seyrine göre soldaki duvara çarpıp devrilip sürüklendiği görülmüş…” denildiği ve devamında “…sürücü … idaresindeki … plakalı aracın sol şeridi takiben yüksek hızla köprü altına giriş yaptığı sırada solda seyreden aracın kontrolden çıktığı, bu aracın sağından seyirle köprü altına giriş yapan diğer sürücü … idaresindeki … plakalı aracın ise köprü altına düz seyirle girdiği ve … plakalı aracın seyir durumunun bozulmasına sebebiyet verecek bir hareket yapmadığı değerlendirilmiş..”denilerek hatalı şekilde sürücü …’a %100 oranında kusur atfedildiğini, Karayolları Trafik Yönetmeliği m.157’de yazılı hükmü gereğince de sürücü …’a kusur verilmesinin hatalı olduğunu, sürücü …’ın tam kusurlu kabul edilmemesi halinde ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesini bu nedenle 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiğinden ve “2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 86- İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” hükmü gereğince müvekkilinin sorumluluğunun olmadığının kabul edilmesi gerektiğini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:Dava, trafik kazasından kaynaklı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği destekten yoksun kalma tazminatı ve aynı kanunun 56/2.maddesi gereği manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/04/2022 tarih 2021/17 Esas 2022/355 Karar sayılı kararı ile trafik kazasından kaynaklı, destekten yoksun kalma tazminatı davasının ve manevi tazminat davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ve davalı … Aş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.Duruşma açılmasını gerektiren sebepler bulunmadığından HMK’nın 353 ve 355 maddeleri gereğince inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.
A-) Davacılar Vekilinin İstinaf Başvurusu Yönünden Yapılan İncelemede;
Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (6100 sayılı Kanun/HMK) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Konu, yargı içtihadı ile gelişmiştir. Bu aşamada asgari ücret ile ilgili olarak gerçek zarar hesabına etkisi nedeniyle açıklamalar yapılması gerekmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. maddesine göre: “İş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile ücretlerin asgari sınırları en geç iki yılda bir belirlenir.” 01/08/2004 tarihli ve 25540 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Asgari Ücret Yönetmeliğinin (Yönetmelik) “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, “Asgari ücret; işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Asgari ücret, tüm çalışanlar için uygulanması zorunlu “taban ücret” tir. Asgari ücretin, işçilerin yaptıkları işe uygun ve insanlık onuruna yaraşır bir yaşam seviyesini sağlaması için gerekli olan en az ücreti ifade ettiği ve adil bir ücret elde edilmesi, böylece çalışanların ekonomik ve sosyal durumlarının düzeltilmesi amacına yönelik olduğu gözetildiğinde asgari ücretin kamu düzeni ile ilgili olduğu ve bunun altında bir ücretten söz edilemeyeceği, asgari ücretin altında kararlaştırılan ücretlerin ve buna ilişkin sözleşmelerin geçerli olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.Kamu düzeni; toplumun temel yapısını ve bireylerin güvenlik, huzur ve sağlık içinde yaşamaları için kamusal yararları koruyan; devletin güvenliğini, düzenini ve bireyler arasındaki ilişkilerde hukuku sağlamaya yarayan kurallar bütününün oluşturduğu hukuk düzenidir (Türk Hukuk Lügatı, Ankara, 2021 Baskı, Cilt-I, s.636).Kamu düzeniyle ilgili durumlarda, kazanılmış usulî haktan söz edilemeyecektir. Bu niteliği dikkate alındığında asgari ücretteki değişiklikler de usulî kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde bulunup aynı davada ve yargılamanın her aşamasında hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/01/2004 tarihli, 2004/10-24 E., 2004/47 K. sayılı kararında da aynı yaklaşım benimsenmiştir.Tazminat hesabında hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınmasının nedeni tazminatların hesaplanma yöntemiyle ilgili olup tazminat miktarının belirlenmesi ileriye dönük varsayımsal hesaplamaları gerektirmesi ve gerçek belli iken varsayıma dayalı hesaplama yapılıp buna göre karar verilmesinin mümkün olmaması esasına dayalıdır. Bu durumun “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesine uygun olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/05/1991 tarih 1991/9-102 E., 1991/267 K. sayılı kararında da belirtilmiştir. Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde yeni verilecek hüküm tarihini esas alan bir hesaplama yapılması gerekmeyecek ancak bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak önceki rapordaki miktarlar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumlarında gözetilmesi gerekmektedir.(Yargıtay 4.HD’nin 28/02/2022 tarih ve 2021/20414 E. 2022/3521 K.sayılı ilamı)HMK’nın 357. maddesinde düzenlenen “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166’ıncı maddenin birinci fıkrası saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesince ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, ilk derece mahkemesinde karar tarihine en yakın güncel asgari ücret esas alınarak davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı ve davacı vekili tarafından 15/03/2022 tarihinde bu hesap raporu esas alınarak ilk derece mahkemesinde talep artırım talebinde bulunulduğu ve mahkemece taleple bağlılık ilkesi gereğince bu bedel üzerinden davacılar lehine müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmiş olduğu anlaşılmakla; HMK’nın 357. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar bölge adliye mahkemesinde istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden davacılar vekilinin güncel asgari ücret üzerinden istinaf aşamasında davacıların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması talebinin yerinde olmadığı görülmüştür.Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52. maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca sürücü ve yolcuların araçların kullanılması sırasında koruyucu tertibatları kullanması zorunludur. Araçlarla gerek sürücü gerekse de yolcu olarak seyir halinde iken zorunlu olan koruyucu ekipmanların kullanılmaması zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet veren etkenlerdendir. Özellikle de motorsiklet gibi bir araçla seyir halinde iken mevzuata göre sürücülerin ve yolcuların takmak zorunda olduğu koruma başlığı (kask) hayati öneme sahiptir. Bu nedenle müteveffa yolcunun kaza anında kasksız olduğunun anlaşılması halinde müterafik kusuru bulunduğundan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılıp yapılmaması hususu değerlendirilmelidir.Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.Somut olayda, dosya içerisindeki belge ve bilgilerden, davacıların desteği,… plaka sayılı otomobilde yolcu olarak bulunan …’in nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde emniyet kemeri takmadan yolculuk yaptığı anlaşılmakla, destek …’in emniyet kemeri takmadığı hususu dikkate alınarak, TBK’nın 52. maddesi uyarınca, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, hesaplanan tazminattan (Yargıtay 4.HD’nin 23/03/2022 tarihli ilamı – müterafik kusur indiriminin davalı ödemesinin tenzilinden önce yapılması hususuna dikkat edilmek suretiyle) mahkemece, müterafik kusur def’i olmadığından resen dikkate alınarak tazminattan %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması isabetli olup, davacı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılmaması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.Olay tarihinde yürürlükte olan TBK’nın 56. maddesi hükümlerine göre, hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında yaşanan olayın oluş şekli, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın uygun olduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarına ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
B-) Davalı Sigorta Vekilinin İstinaf Başvurusu Yönünden Yapılan İncelemede;
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir.2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.Somut olayda, kaza tarihi 27/09/2020 tarihi olup, dava 08/01/2021 tarihinde açılmıştır. Dava açılmadan önce davacı tarafça trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar bedelinin ödenmesi hususunda davalı sigortaya başvuruda bulunduğu, yazılı başvuru beyanının davalı sigortaya tebliğ edildiği, sigorta tarafından eksik birtakım belgelerin temin edilmesinin talep edilmesi üzerine davacı tarafça temin edilebilen belgelerin yazılı beyanla davalı sigortaya gönderildiği, davalı sigortaya bu belgelerin ve yazılı beyanın 18/11/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı sigortaca davacıya herhangi bir ödemede bulunulmadığı, bunun üzerine davacı tarafça arabuluculuğa başvurulduğu ve tarafların anlaşamaması üzerine 29/12/2020 tarihinde arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği ve eldeki davanın 2918 sayılı KTK’nın 97.maddesi gereği başvuru ön şartının yerine getirildikten sonra 08/01/2021 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmakla; davalı sigorta vekilinin başvuru şartının yerine getirilmeksizin dava açıldığı yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.2918 sayılı KTK’nın 99. maddesine göre hak sahibince usulüne uygun olarak temin edilmiş belgelerin sigortaya iletildiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemeyen sigorta temerrüte uğramış sayılır ve temerrüte uğramış olduğu tarihten itibaren hak sahibine faiz ödemelidir.Somut olayda, davacı vekili tarafından dava açılmadan önce 2918 sayılı KTK’nun 97. maddesi uyarınca tazminat ödenmesi hususunda davacı tarafça temin edilebilen belgelerin yazılı beyanla davalı sigortaya gönderildiği, davalı sigortaya bu belgelerin ve yazılı beyanın 18/11/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı sigortaca davacıya herhangi bir ödemede bulunulmadığı, bunun üzerine davacı tarafça arabuluculuğa başvurulduğu ve tarafların anlaşamaması üzerine 29/12/2020 tarihinde arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği anlaşılmakla; Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre, her ne kadar davacıya ait kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre uygun kurumdan alınacak olan maluliyet raporunun temin edilememesi dava öncesinde davacıdan kaynaklı bir eksiklik olmasa da sigorta genel şartlarında davalı sigortanın ödemede temerrüte düşürülmesi için maluliyet raporunun davalı sigortaya sunulmasının şart olduğu sunulmadığı takdirde, davalı sigortanın başvuru neticesinde temerrüte uğramayacağı, ancak dava öncesinde arabulucuya başvurulduğu takdirde, tarafların anlaşamaması halinde, arabulucuya başvurulması ile davalı sigortanın davaya konu edilen destekten yoksun kalma zararı bakımından, arabulucuya başvuru tarihi itibariyle temerrüte düştüğünün kabulü gerektiğinden, davalı sigortanın temerrüt tarihinin 18/11/2021 tarihi olarak düzeltilmesi gerektiği, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinafının kısmen yerinde olduğu görülmüştür.Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. İşletenin veya sürücünün, araçta taşınandan, doğrudan doğruya ücret almasa bile taşıma, maddi veya manevi menfaati bulunuyorsa bu durumda hatır ilişkisinin varlığından söz edilemez. Aile bireylerinin taşınması yakıt, aşınma ve diğer giderlere dönük maliyet gerektirmesinin olağan ulaşım araçları ile yolculuk seçeneğinin tercihi halinde yapılması zorunlu harcamaların yerini tutacak olması nedeniyle hatır taşıması olarak kabul edilemez. Kardeşin taşınması hatır taşıması kabul edilemez. Çünkü bir kimsenin kardeşini taşıması ahlaki bir görevin ifası niteliğinde olup, bu taşımada maddi ve manevi yararları olduğundan davacının araçta hatır için taşındığı kabul edilerek tazminattan indirim yapılması doğru değildir. (Yargıtay 17. HD’nin 21/02/2012 tarih ve 2011/2195 E. 2012/1902 K. sayılı ilamı)Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51. maddesi (818 sayılı BK’nun 43. maddesi) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda TBK’nun 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta ise de bu indirimin yapılabilmesi için davalının süresi içerisinde savunmasında bu hususu ileri sürmesi icap eder.Dava HMK’nın yürürlükte bulunduğu tarihte açılmış olup davalı vekili cevap dilekçesinde hatır taşımasına ilişkin savunmada bulunmamıştır. Somut olayda, davacıların desteği … plaka sayılı araçta yolcu konumundadır. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre, davacıların desteği, sigortalı bulunan araç sürücüsü davalı … ile arkadaş olup birlikte yolculuk yaparken kazanın meydana geldiği, davalı … da destek … ile arkadaş olduğunu doğrulamıştır. Davacıların desteği yolcu ile araç sürücüsü …’ın arkadaş oldukları, herhangi bir menfaat temini olmadan gezdikleri esnada kazanın meydana gelmesi nedeniyle, somut olayda hatır taşıması bulunduğunun kabulü ile tescilsiz motorsikletin yaptığı kazadan dolayı Güvence Hesabının tazminat sorumlu tutulması halinde hesaplanan tazminattan % 20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmesi (Yargıtay 4.HD’nin 29/03/2022 tarih ve 2021/12550 E. 2022/6123 K. sayılı ilamı), … plaka sayılı otomobilin ZMMS’i davalı sigortanın sorumlu tutulması halinde ise hesaplanan tazminattan hatır indirimi yapılması hususunda değerlendirme yapılarak, davacılar için hesaplanan tazminattan %20 oranında hatır indirimi yapılarak oluşan sonuca göre karar verilmesi gerekirken; hatır indirimi hususunda araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması görülmüştür.Trafik kazası ile ilgili olarak, ceza dosyasında alınan kusur bilirkişisi raporu, eldeki davada alınan kusur bilirkişisi raporu ile aynı trafik kazasına bağlı olarak açılmış olan diğer tazminat davalarında alınmış olan kusur bilirkişisi raporlarının tutarlı olup, birbiriyle çelişkili olmaması gerekir. Raporlar arasında çelişki olduğu takdirde çelişkinin mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik kürsüsünden seçilecek heyetten ya da İTÜ trafik kürsüsünden seçilecek heyetten rapor aldırılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi gerekir.Somut olayda, eldeki davaya ilişkin olarak Ankara ATK’dan alınmış olan … tarihli kusur raporunda ise trafik kazasının meydana gelmesinde … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın %100 oranında kusurlu, araçta arka kısımda yolcu konumunda olan müteveffa …’in ise emniyet kemeri takmadığının, müterafik kusurun olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirin olduğunun rapor edildiği, raporun olayın oluş şekline uygun ve kaza sonrasında tutulmuş olan kaza tespit tutanağı ve Kayseri 10.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/487 E. sayılı dosyası içerisinde trafik kusur bilirkişisi …’dan alınmış olan 12/10/2020 tarihli kusur raporuyla da uyumlu olduğu kanaatine varılmış olmakla, davalı sigorta vekilinin aksi yöndeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.01/06/2015 tarihinden önce meydana gelmiş olan trafik kazalarında cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında Yargıtayca PMF -1931 yaşam tablosu esas alınıyor ve %10 artırım %10 iskonto yöntemiyle zarar görenlerin tazminat alacağı hesaplanıyordu. 01/06/2015 tarihinde yeni Genel Şartların yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01/06/2015 tarihinden sonra meydana gelen ve 01/06/2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olan poliçelerde PMF 1931 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yönteminden vazgeçilerek poliçelerin eki niteliğindeki genel şartlar gereğince tazminat hesabında TRH – 2010 yaşam tablosu ve 1,8 Teknik Faiz yöntemi kullanılmaya başlanıldı. Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nın 90. ve 92. maddelerinde “genel şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir. (Yargıtay 17.HD.’nin 2019/5206 E. 2020/8874 K. 22/12/2020 tarihli ilamı)Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik tazminatında hükme esas alınan aktüerya bilirkişisi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi esas alınmak suretiyle hesaplanmış olduğu anlaşılmakla;19/06/2021 tarihinde 31516 sayılı RG’de aynı gün yürürlüğe giren 7327 kanun numaralı “İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunularda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un; 18. maddesi ile 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesine yapılan değişiklik neticesinde “…sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu malu sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat üniteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır…” hükmünün 19/06/2021 tarihinden sonraki kazalar neticesinde açılan tazminat davalarında uygulanacağı, 27/09/2020 kaza tarihi dikkate alındığında eldeki davada uygulanamayacağı kanaatine varılmış olunduğundan, davalı sigorta vekilinin tazminatın TRH 2010 ve 1,65 teknik faiz uygulanmak suretiyle hesaplanması gerektiği yönündeki istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Yukarıda izah edilen sebeplerle, dosya içeriği, tarafların dayandığı ve davanın niteliği gereğince toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkeme kararında HMK’nın 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelerde, alacağa işletilecek faiz başlangıcı yönünden ve davalı sigorta lehine hatır indirimi yapılmayarak hata edilmiş olduğu anlaşılmakla; davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının ve 14/06/2022 tarihli ek kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere) ;
A-)Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
B-)Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/17 Esas 2022/355 Karar, 29/04/2022 tarihli sayılı kararı ve 14/06/2022 tarihli ek kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA, hükmün HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince YENİDEN TESİSİNE,
1-Davacıların destekten yoksun kalmaya ilişkin tazminat talebinin kısmen kabulü ile: davacı … için 174.423,31 TL, (davalı … A.Ş’ nin bu miktarın 139.538,64-TL’sinden sorumlu tutulmasına) davacı … için 266.119,31-TL(davalı … A.Ş’nin bu miktarın 212.895,19-TL’sinden sorumlu tutulmasına) destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminatın davalı … A.Ş yönünden temerrüt tarihi olan 18/11/2021 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden ise ölüm tarihi olan 28/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacıların manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; davacı …için 60.000,00-TL, davacı … için 60.000,00-TL, davacı … için 30.000,00-TL ve davacı … için 30.000,00-TL manevi tazminatın ölüm tarihi olan 28/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Maddi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 30.093,47-TL harçtan davacılar tarafından yatırılan 1.540,40-TL peşin harç ve 1.877,43-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 26.675,64‬-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 21.340,51-TL’sinden sorumlu tutulmasına) Hazine’ ye gelir kaydına,
4-Manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 12.295,90-TL karar ve ilam harcının davalılar … ile …’ tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ ye gelir kaydına,
5-Davacılar tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcı, 1.540,40-TL peşin harç ile 1.877,43‬-TL ıslah harcı toplamı 3.417,93-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 2.734,34-TL’sinden sorumlu tutulmasına) alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yargılama boyunca yapılan; 122,00-TL tebligat gideri, 153,50-TL posta ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 723,00-TL Adli Tıp Kurumu ücreti olmak üzere toplamda 1.798,50-TL yargılama giderinden 1/2’sinin maddi 1/2’sinin manevi tazminat davasında yargılama gideri olarak yapıldığı gözetilerek; maddi tazminat davasında yapılan 899,25‬-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 719,40-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı …A.Ş’nin bu miktarın 575,52-TL’sinden sorumlu tutulmasına), manevi tazminat davasında yapılan 899,25‬-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 359,70-TL’sinin davalılar … ile …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı… A.Ş. tarafından 50,00-TL e-tebligat masrafı olarak yapılan yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 10,00-TL’sinin davacılardan alınarak işbu davalıya verilmesine, bakiyesinin işbu davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 20.520,22-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak (davalı … A.Ş’nin bu miktarın 16.416,17-TL’sinden sorumlu tutulmasına) işbu davacıya verilmesine,
9-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 27.078,36-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak (davalı … A.Ş’ nin bu miktarın 21.662,68-TL’sinden sorumlu tutulmasına) işbu davacıya verilmesine,
10-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ile… ‘tan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
11-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ile … ‘ tan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
12-Davacı… tarafından açılan manevi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ile … ‘ tan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
13-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davası yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ile … ‘ tan müştereken ve müteselsilen alınarak işbu davacıya verilmesine,
14-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında reddedilen miktar yönünden davalı … ile … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 10/2. maddesi uyarınca belirlenen 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara verilmesine,
15-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında reddedilen miktar yönünden davalı … ile … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 10/2. maddesi uyarınca belirlenen 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara verilmesine,
16-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında reddedilen miktar yönünden davalı …ile …kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 10/2. maddesi uyarınca belirlenen 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara verilmesine,
17-Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasında reddedilen miktar yönünden davalı … ile … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 10/2. maddesi uyarınca belirlenen 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara verilmesine,
18-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.400,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 1.120,00-TL’ sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
19-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.400,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 280,00-TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
C-) Davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvurusu kısmen kabul edilmiş olmakla;
1-) İstinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-) Davalı tarafından yatırılan 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Ç-) Davacıların istinaf başvurusu reddedilmiş olmakla;
1-) Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15-TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
2-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
3-)Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
D-)1-) İstinaf yargılaması bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümleri uyarınca yatırana iadesine,
2-)Kararın kesin olmaması nedeniyle taraflara tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı yönünden 6100 sayılı HMK’nın 362/1 – a maddesi gereğince KESİN olmak üzere, davalı yönünden 6100 sayılı HMK md. 361/1 uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/10/2023