Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2315 E. 2023/1715 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2315
KARAR NO: 2023/1715
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2022
NUMARASI: 2018/327 Esas, 2022/534 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 04.05.2018
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 17.10.2023
YAZILDIĞI TARİH: 17.10.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/327 Esas, 2022/534 Karar sayılı kararı kararına karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: Davalı …’nin işleteni ve maliki olduğu … plakalı araçla kendi sevk ve idaresinde iken 11.12.2015 günü saat 14:30 sıralarında … Mah. … Caddesi üzerinde seyir halinde iken, o sırada karşıdan karşıya geçmekte olan davacı …’a çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, kaza sonrasında davacı … yaralandığı için hastaneye sevk edildiğini ve kaza anında tutanak tutulamadığını, davalı aleyhinde açılan Kayseri 14 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/118 E. sayılı dosyasında davalının taksirle yaralama suçundan mahkum edildiğini, ceza dosyasında alınan Ankara Adli Tıp Kurumu’nun … tarihli raporunda, kavşakta ilerleyen davalı sanığın sola dönüş kurallarına uymayarak asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, aynı dava dosyasında davacının yaralanmasına ilişkin alınan raporda davacının femur kırığı sebebi ile hayati fonksiyonlarına etkisinin ağır (5) olduğunun belirtildiğini, davacının kaza esnasında bacağındaki damarların ağır hasar görmesi sonucu ameliyata alındığını ve davacıya platin takıldığını ancak platinin bacağa zarar vermesi sebebi ile bir başka ameliyat ile paltinin çıkarıldığını, kaza üzerinden 2,5 yıl geçmesine rağmen davacının koltuk değneklerinden kurutulamadığını, tedavisinin devam ettiğini, davacının kaza öncesinde emekli olup çeşitli işler yaparak ailesinin geçimini temin ettiğini ancak kazadan sonra çalışamadığı gibi ailesine destek olamadığını, birinin yardımı olmadan yaşamını idame ettiremediğini, gündelik işler için efor kaybının arttığını belirterek şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın davalı …’den kaza tarihinden itibaren, davalı sigorat şirketinden poliçe limiti dahilinde temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz ile birlikte, davacı … için 40.000,00 TL ve … için 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Kaza tarihinin 11.12.2015 olduğunu, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, kazanın dava dilekçesinde açıklandığı şekilde olmadığını, davalının kullandığı aracın seyir halinde olmayıp kavşakta durduğunu, duran aracın hareket etmeye başlaması ve en fazla 3-4 metre düşük hızda ilerlemesi ile birlikte davacı ile karşılaştıklarını, davacının kavşağa varmadan 5 metre önceki bölümden geçmesi gerekirken tam kavşağın içerisine, yayaların bulunmaması gereken bölüme girdiğini, davalının davacıya “seyir halinde çarpma” şeklinde ifade edilemeyecek biçimde çok yumuşak bir şekilde tams ettiğini, davacının sadece elleri ile aracın kaputuna dokunarak yere düştüğünü, bu hususu içeren cd kayıtlarının Kayseri 14 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/118 Esas sayılı dosyası içinde olduğunu, davalının kaza sonrası davacıyı kendi aracına bindirerek hastaneye götürdüğünü, davacının aynı bacağının olaydan 6 ay önce de kırıldığını ve bu sebeple malul olduğunu, dolayısı ile davacıdaki zarar ile davalının eylemi arasındaki illiyet bağının zayıf ve yok denebilecek kadar az olduğunu, kazanın oluşunda kusurun davacıya ait olduğunu, ceza dosyasındaki kusur raporunu ve oranını kabul etmediklerini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …Ş. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava açmadan önce davalı … şirketine geçerli bir başvuru yapmadığını, bu başvurunun dava şartı niteliğinde olduğunu, davacıların başvurusu üzerine sigorta şirketinin 74.053,00 TL zarar hesapladığını, bu zarar için davacıların ibraname göndermediklerini, ceza dosyasındaki kusur oranını kabul etmediklerini, maluliyet oranını kabul etmediklerini, davacının geçici iş göremezlikten doğan zararın tazmini talebinin SGK tarafından karşılanması sebebiyle davanın davalı şirket yönünden reddi gerektiğini, SGK tarafından davacı yana ödeme yapılmış ise hesaplanacak olan tazminat tutarından ödenen tutarın tenzil edilmesini, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti (kişi başına 290.000,00 TL) ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın başvuru tarihinden itibaren faiz talep etmesinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacı …’ın ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin tazminat davasının reddine, davacı …’ın sürekli iş göremezlik tazminat davasının kabulü ile; 193.983,54 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına, davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Kusur raporunda davalının yola dönüşünü kontrolsüzce aniden yaptığı belirtildikten sonra müvekkilinin de hatalı ve kontrolsüz davalının sevk ve idaresindeki otomobilinden korunma tedbiri almadığı için kusurlu olduğunun belirtilmiş olmasına rağmen %25 kusur atfedilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde müvekkilinin önlem alması olayın oluş şeklinin dikkate alındığında mümkün olmadığını, bu şekliyle meydana gelen kazada mağdur müvekkile kusur atfedilerek tazminatta indirim yapılmasının dosya kapsamına aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince … için 10.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, müvekkilinin ve eşinin yaşanan olay sebebiyle deni acı ve üzüntü yaşadığını, ancak hükmedilen manevi tazminat miktarları olayın oluş şekli, davalının kusuru, maluliyet oranı ve paranın alım gücü karşısında çok düşük kaldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı … vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Delillerin yanlış ve eksik değerlendirildiğini, kusur oranlarının hatalı ve yanlış değerlendirildiğini, illiyet bağı ve maluliyet oranlarının hatalı ve yanlış tespit edildiğini, davalının zaten önceden var olan maluliyeti ve tedavi süreçlerinin dava konusu olaya bağlanılarak hakkaniyete aykırı karar verildiğini, manevi tazminata ilişkin hükmün ve tespitin hatalı olduğunu, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas, 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;İstinaf incelemesine konu işbu dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Davacı …’ın ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin tazminat davasının reddine, davacı …’ın sürekli iş göremezlik tazminat davasının kabulü ile 193.983,54 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden ise kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına, davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 11/12/2015 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiştir.Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 54. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı … aynı zamanda araç malikidir) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacının, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı …Ş.’den isteme hakkı da vardır.Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından sürücü … hakkında taksirle yaralama suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/118 Esas, 2016/543 Karar sayılı kararıyla 2.240,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.Somut olayda; Davalı sürücü …, 11.12.2015 günü, saat 14.30 sıralarında idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile … geçidini takiben … sokak istikametine seyrederken, geldiği olay yeri kavşakta duraklayıp akabinde … istikametine sola dönüş yapmak istediği esnada kavşakta yolu karşıdan karşıya geçen davacı yaya …’a çarpması sonucu yaralanmalı dava konusu olay meydana gelmiştir. Davalı sürücü … idaresindeki otomobil ile seyrederken geldiği olay yeri kavşakta duraklama yaptığı, akabinde sola dönüşünü kontrolsüzce aniden yaptığı, yola dikkatini vermediği, bu esnada kavşakta yolu karşıdan karşıya geçen davacı yaya …’a önlemsizce çarpması sonucu meydana gelen olayda manevraları düzenleyen genel şartlara ve sola dönüş kurallarına uymadığı anlaşılmış olup olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle %75(yüzdeyetmişbeş)oranında kusurludur. Davacı yaya …, kavşakta yolu karşıdan karşıya geçerken yola gereken dikkatini vermediği, durakladığı yerden sola dönüşünü hatalı ve kontrolsüz bir şekilde yapan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobilden korunma tedbiri almadığı, dikkatsizce geçişine devam edip hatalı dönüş yapan aracın sademesine maruz kaldığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle %25(yüzdeyirmibeş)oranında kusurludur.Ceza yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumundan alınan 09/06/2016 tarihli kusur raporuyla ve ayrıca kesinleşen ceza mahkemesi mahkumiyet kararındaki maddi olayın gelişim şekliyle uyumlu değerlendirme yapıldığı nazara alınarak hukuk yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığından alınan … tarihli kusur raporuna ilk derece mahkemesince itibar edilmesi doğru bulunmuştur. Hukuk mahkemesince alınan kusur raporunun gerek dosya kapsamıyla gerekse de ceza davasındaki kusur raporlarıyla uyumlu olması nazara alınarak tarafların kusur oranı bakımından istinaf itirazlarının yerinde olmayıp reddedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun … tarihli raporuna göre davacının kalıcı maluliyetinin %19 oranında olduğu, iyileşme süresinin 12 (on iki) ay olduğu tespit edilmiştir. Davacının kaza sonrası gördüğü tedavilere ilişkin tıbbi belgelerin tamamı toplanarak ve davacının yaralanması bakımından tüm şikayetleri dikkate alınmak suretiyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca hüküm kurmaya ve denetime elverişli şekilde hazırlandığı anlaşılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu maluliyet raporunun hükme esas alınması doğru olup tarafların maluliyet raporu bakımından yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Zira gerek hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun … tarihli raporunda gerekse yargılama aşamasında temin edilen Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın … tarihli kök ve … tarihli ek raporunda davacının, trafik kazasıyla illiyet bağı olan yaralanmaları nedeniyle maluliyet oranının belirlendiği açıklanmıştır.Aktüerya uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanan ve sadece sürekli iş göremezlik tazminatı hesabının yapıldığı 02/03/2022 tarihli bilirkişi raporunun yeterli ve denetime elverişli şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla bu bilirkişi raporuyla belirlenen maddi tazminattan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları uygun bulunmuş, tarafların bu bakımdan yaptığı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.6098 sayılı TBK’nun 49 ve 56. maddelerine göre Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun (hak ve nesafetle) karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Dava konusu olayın işleniş biçimi, olay tarihi, davacı …’ın sürekli maluliyetinin bulunması, davacı …’in eşi olan diğer davacı …’in TBK md. 56/2 uyarınca manevi tazminat talep etme hakkının bulunması, davalı …’nin kazanın gelişiminde %75 oranında kusurlu olması, davacıların çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, tarafların sosyal ekonomik durumu birlikte değerlendirildiğinde ayrıca hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi gözden uzak tutulmayarak ilk derece mahkemesinin takdir ettiği manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu, kamu düzenini ilgilendiren başkaca bir aykırılık da tespit edilemediğinden tarafların manevi tazminat miktarının uygun olmadığı yönündeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekili ve davalı … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacılar ve davalı …’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) a-) Davacılardan alınması gereken harç olan 269,85’er TL harçtan davacı …’dan peşin alınan 80,70 TL ve davacı …’dan peşin alınan 80,70 harcın mahsubu ile bakiye 189,15’er TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harçlarının da Hazineye irad kaydına,
b-) Davalı …’den alınması gereken toplam 14.139,04 TL harçtan peşin alınan 3.534,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.604,28 TL harcın davalı …’den alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/10/2023