Emsal Mahkeme Kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2312 E. 2023/1655 K. 09.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
K A Y S E R İ
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2312
KARAR NO: 2023/1655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2022
NUMARASI: 2020/716 Esas, 2022/298 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ: 30.10.2020
İSTİNAF KARARININ
VERİLDİĞİ TARİH: 05.10.2023
YAZILDIĞI TARİH: 09.10.2023
Yukarıda ayrıntılı bilgileri yazılı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/716 Esas, 2022/298 Karar sayılı kararı kararına karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize tevzi edilmiş olmakla dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: 01/12/2019 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … Merkez istikametinden …Caddesi terminal alt geçidinden sol şeritte seyrederken seyrine göre sağ tarafından yani batı terminal girişi istikametinden yolun karşısına karşıdan karşıya geçiş yapan yaya …’a çarptığını ve yaya …’ın olay yerinde hayatını kaybettiğini, geriye eşi … ve oğulları … ve …’ın mirasçı kaldıklarını, gerçekleşen kazada sürücü …’in almış olduğu alkolün etkisinde 2.40 promil alkollü olduğunu, hız limitinin çok üzerinde seyir halinde olduğunu, meydana gelen neticeyi öngörmesine rağmen gerekli tedbirleri almadığını ve yaya …’ın ölümüne neden olduğunu, aracın ruhsat sahibinin davalı … olduğunu ayrıca kaza tarihinde aracın …. tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalanmış olduğunu, poliçe numarasının … olduğunu müvekkillerinin murisin vefatı nedeniyle hem maddi hem de manevi olarak yıkıma uğradıklarını, davalı tarafın kaza süresinde ve sonrasında müvekkillerinin özel durumlarıyla hiçbir şekilde ilgilenmediklerini, müvekkillerinin 11/09/2020 tarihinde Kayseri Arabuluculuk Bürosu’na başvurduklarını ancak 30/09/2020 tarihinde anlaşamama tutanağının düzenlendiğini ölüm neticesinde meydana gelen maddi manevi zararlar ile cenaze giderlerinin tazmini amacıyla işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 50.000,00 TL, … için 25.000,00 TL ve … için 25.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100,00 TL cenaze ve defin giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili, cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma haklarının ortadan kalktığını, dava öncesinde sigorta şirketine başvuru zorunluluğunun getirildiğini, başvurunun tam yapılması gerektiğini, davacıların resmi bir başvurularının bulunmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacılar için müvekkili şirket tarafından 25/08/2020 tarihinde yapılan 33.368,31 TL tutarındaki destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi ile davacıların maddi zararlarının karşılandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olacağını, doğru ve geçerli bir kusur oranı tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, işbu dava ispat külfetinin davacıda olduğunu, bu kapsamda müteveffanın davacılara destek olduğu hususunun ispat edilmesinin zaruri olduğunu, tazminat hesabının uzman bilirkişilere yaptırılması gerektiğini, müvekkilinin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve …, müşterek olarak sunmuş oldukları cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasının yerinde olmadığını, davayı kabul etmediklerini, olayda bir kusurlarının bulunmadığını, araçlarının sigortalı olduğunu, ölen kişinin tam kusurlu olduğunu, 8/2 kusur verilmesinin yerinde olmadığını, davacıların zararlarını sigorta şirketinden tahsil etmeleri gerektiğini, bir kişinin alkollü olmasının kusurlu olmasını göstermeyeceğini, alkollü araç kullanmanın cezasının ayrı olduğunu, yolun ana yol olduğunu geçiş şeridinin bulunmadığını, yayanın aracın önüne çıkmadığını, frene bastığını ancak duramadığını, istenen tazminatın fahiş olduğunu, hak ve hukuka aykırı olduğunu, zenginlik sebebi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı … tarafından ikame edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin davasının kabulü ile 62.018,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden 25/08/2020 tarihinden davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacılar tarafından ikame edilen cenaze defin gideri tazminatına ilişkin davasının kabulü ile 750,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden 25/08/2020 tarihinden davalılar …ve …yönünden kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına, davacı …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflarca İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: A-) Davacılar vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili … lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatının çok düşük olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, bilirkişi ek raporundaki tespit ve kabul edilen kusur oranları esas alınarak davacı …’ın sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin mahsubundan sonra hesap tarihi itibariyle 62.018,26 TL bakiye destek zararının bulunduğunun sonuç ve kanaatine ulaşıldığını, ancak Adli Tıp Kurumu raporunun eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak düzenlendiğini, bu rapora dayalı olarak yapılan tazminat hesabının hukuka uygun olmadığını, davalı …’in meydana gelen trafik kazasına ağır kusuruyla neden olduğundan %30 kusur oranı belirlenmesinin düşük olduğunu, müvekkili … lehine davalıların asli kusurlu olduğu dikkate alınarak destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanması gerektiğini, Adli Tıp Kurumu’nun ise kusur oranına itirazları değerlendirilmeksizin rapor düzenlendiğini, Adli Tıp Kurumu’nun raporunun tazminat hesabına esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili …’ın kaza gerçekleştiği sırada müteveffa …’ın yanında olduğundan vefatına şahit olduğunu, gözlerinin önünde eşini kaybettiğini, ilk derece mahkemesinin ise müvekkilinin acı ve elemini karşılaması mümkün olmayan cüzi bir miktar manevi tazminata hükmettiğini, müteveffanın çocukları lehine hükmedilen tazminatın da hakkaniyete aykırı ve düşük olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Davalı …vekili, süresi içinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; 01/12/2019 tarihli trafik kazası sonucu müvekkili şirket tarafından 25/08/2020 tarihinde 33.368,31-TL ödeme yapıldığını, davacının anılan ödemeyi kabul etmesi ile müvekkilinin sigorta poliçesi hükümlerini tamamen yerine getirdiğini net bir şekilde kabul ve ikrar edildiğini, hal böyleyken halen bir takım mesnetsiz sebeplerle hak iddia edilmesinin hiçbir iyiniyet kuralı ile izah edilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte işbu hasar aşamasında gerçekleştirilen ödeme, tazminat hesaplaması yapılırken tenzil edilmediğini, olası bir tazminat hesaplamasında ödemenin tenzil edilmesi gerektiğini, gerçekleştirilen ödeme tenzil edilmeksizin verilen haksız ve hukuka aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla zararın tespiti için davacı tarafından elde edilen kazanımların belirlenmesi ve aleyhe hüküm kurulacak olması halinde bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini, tazminat hesabı da uzmanlık gerektirdiğinden, hazine müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek hesaplamaların yaptırılması gerektiğini, bu konuda uzman olmayan hukukçuların görevlendirilmemesi gerektiğini, işbu davada ispat külfetinin davacılarda bulunduğunu, bu kapsamda müteveffanın başvuranlara destek olduğu hususunun ispatlanması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere paylarının tespit edilmesi ve davaya taraf olmaya destek paylarının ayrılması gerektiğini, yalnızca davacılar üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı sonuç doğuracağını, müvekkili şirketin Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olacağını, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi Heyetinden rapor alınmasının zorunlu olduğunu, hükmedilen cenaze giderinin son derece fahiş olduğunu, Bölge Müftülüğüne ve de Belediyesine yazı yazılarak vefat tarihi itibarile kabul edilen makul cenaze giderlerinin öğrenilmesi gerektiğini, doğrudan başvurulan tazminat tutarı esas alınarak karar verilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin değerlendirilerek incelemeye alınabilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarının gerçekleşmiş olması zorunludur. Bu maddede sayılan koşullardan birinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusunun usulden reddedilmesi gerekir. Bu şartlar kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmaktadır. İstinaf talebine konu eldeki dosya kapsamı incelendiğinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesinde sayılan ön inceleme koşullarında herhangi bir eksiklik bulunmadığı, davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının ön inceleme bakımından kabul edilebilir olduğu ve inceleme aşamasına geçilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus şudur; davalılar …ve … tarafından yasal istinaf süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen bu davalıların istinaf harçlarını eksik yatırdığı tespit edilerek eksik istinaf harçlarının tamamlanması için davalılara muhtıra gönderilmiştir. Akabinde muhtırada belirtilen sürede eksik istinaf harçlarının tamamlanmadığı tespit edilerek ilk derece mahkemesinin 20/07/2022 tarihli ek kararıyla davalılar … ve …’in istinaf başvurularının yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İstinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair 20/07/2022 tarihli ek karar davalılar … ve …’e ayrı ayrı tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı herhangi bir istinaf başvurusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle davalılar …ve …’in 10/06/2022 tarihli istinaf dilekçesi bakımından istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin, incelemesini kamu düzenine ilişkin hususlar hariç olmak üzere istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak yapması gerektiği hususu düzenlenmiştir. (Aynı yönde Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2018/9860 Esas ve 2018/14781 Karar sayılı ilamında da Bölge Adliye Mahkemelerinin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu vurgulanmıştır.)
Yukarıda açıklaması yapılan 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar ile bağlı kalınarak ilk derece mahkemesine ait dava dosyası esas bakımından incelendiğinde;
İstinaf incelemesine konu dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davacı …tarafından ikame edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin davasının kabulü ile 62.018,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden 25/08/2020 tarihinden davalılar …ve … yönünden kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacılar tarafından ikame edilen cenaze defin gideri tazminatına ilişkin davasının kabulü ile 750,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden 25/08/2020 tarihinden davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 30.000,00 TL, davacılar … ve … için 20.000,00’er TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, trafik kazasında sürücünün kusurlu olması halinde zarar gören maddi ve manevi zararını 6098 sayılı TBK’nun 49. ve 53. maddeleri uyarınca sürücüden (somut olayımızda davalı …) isteyebilir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesinin bir kişinin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zararına sebep olması halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi bu zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Aynı Kanun md. 3 uyarınca aracın maliki işleten sayıldığından araç malikinden (somut olayımızda davalı …) de maddi ve manevi zararın tazmini talep edilebilir. Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın, maddi zararını … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı …’den isteme hakkı da vardır.
Kural olarak 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir. Ancak, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir, ceza mahkemesince fiilin hukuka aykırılığına yönelik kesinleşen maddi olgular hukuk hakimi bakımından da bağlayıcı olup, taraflar yönünden de kesin delil niteliği taşımaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 17/09/2008 Tarih, 2008/4/564 Esas, 2008/536 Karar). Dava konusu trafik kazası bakımından davalı … hakkında taksirle öldürme suçundan ceza davasının Kayseri 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/1114 Esas, 2020/420 Karar sayılı dosyasında görüldüğü ve sanığın 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair karar verildiği bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin 2021/1277 Esas, 2021/1462 Karar sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi hükmünün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği ve bu suretle mahkumiyet kararının 22/10/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Somut olayımızda, 01/12/2019 tarihinde, saat 18:50 sıralarında, … Mahallesi, … Bulvarı üzerinde, sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde bulunan davalı sürücü …’in, o sırada karşıdan karşıya geçmekte olan davacılar desteği …’a aracı ile çarptığı, çarpma sonucu maktulün hayatını kaybettiği, 01/12/2019 tarihinde, kesin ölüm sebebinin tespiti için yapılan ölü muayenesi neticesinde, …’ın trafik kazası ile oluşması mümkün künt genel beden travmasına bağlı kafatası açık parçalı çökme kırığı ve çok sayıda ekstremite kırıkları ile birlikte beyin doku harabiyeti ve beyin kanaması sonucu öldüğünün tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu trafik kazasında yaya … kaplama üzerinden karşıdan karşıya geçiş davranışı ile kaza riskinin oluşumunda KTK m. 138-b kural ihlalinden kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in ise seyrinde aracının hızını yol ve hava şartlarına göre ayarlamadığı, müteyakkız şekilde dikkatli ve özenli davranmadığı, klakson ve etkin frenleme tedbirlerine müracaat etmediği cihetiyle 2918 sayılı KTK.m.52/1-b kural ihlalinden kusurlu olduğu, belirtilen kusur şartlarında yaya …’ın trafik kazasındaki etki derecesine göre kusur oranının %70, … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in kusur oranının %30 olduğu tespit edilmiştir.
Ceza yargılaması kapsamında Adli Tıp Kurumundan alınan kusur raporuyla ve ayrıca kanun yolu incelemesinden geçerek kesinleşen ceza mahkemesi mahkumiyet kararındaki maddi olayın gelişim şekliyle uyumlu değerlendirme yapıldığı nazara alınarak hukuk yargılaması kapsamında trafik bilirkişisinden alınan 08/06/2021 tarihli kusur raporuna ilk derece mahkemesince itibar edilmesi doğru bulunmuştur. Hukuk mahkemesince alınan kusur raporunun gerek dosya kapsamıyla gerekse de ceza davasındaki kusur raporlarıyla uyumlu olması nazara alınarak tarafların kusur oranı bakımından istinaf itirazlarının yerinde olmayıp reddedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 11/01/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporunda, TRH-2010 yaşam tablosunun ve progresif rant yönteminin kullanılması Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin E:2021/5068, K:2021/3211 sayılı kararındaki kabul ve açıklamalara uygundur. Dolayısıyla hesaplamada 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiği yönündeki davalı sigorta şirketi istinaf itirazı yerinde değildir. Hesap bilirkişisinin yukarıda doğruluğu açıklanan kusur oranlarına göre sonuç tazminatı belirlediği anlaşıldığından tazminat miktarının hatalı kusur durumuna göre eksik hesaplandığı yönündeki davacı istinaf itirazı haklı bulunmamıştır. Destek tazminatı talebinde bulunan davacı …, ölenin eşi olduğundan ve eşlerin birbirlerine destek oldukları yasal bir karine oluşturduğundan destek ilişkisinin ispatlanamadığı yönündeki davalı istinaf itirazı yerinde değildir. Hükme esas alınan hesap raporunda destek payları bakımından bir hata gözükmediğinden bu yönüyle raporun hatalı olduğu şeklindeki davalı istinaf itirazı da yerinde değildir. Öte yandan, hesap bilirkişisi raporunda davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemenin rapor tarihine güncellenerek mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapıldığı anlaşıldığından davalının ödemenin güncellenmeden mahsup edildiği ve kısmi ödemeyle sorumluluklarının tamamen sona erdiği yönündeki istinaf itirazı da haklı bulunmamış ve reddedilmiştir.
Dosya kapsamındaki Kayseri Melikgazi Sosyal Güvenlik Merkezi’nin … tarihli yazı cevabından dava konusu trafik kazası nedeniyle davacılara rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşıldığından bu kapsamda mahsubu gereken bir ödeme olmadığı tespit edilmekle davalının Sosyal Güvenlik Kurumu ödemelerinin mahsup edilmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olmadığı ve reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yeşilhisar Belediye Başkanlığı’nın 15/10/2021 tarihli yazı cevabında cenaze ve defin işlemleri için 750,00 TL masraf olduğu bildirildiğinden ilk derece mahkemesince bu miktar üzerinden cenaze ve defin giderine hükmedilmesi doğru olup belediyeden ve müftülükten bilgi istenmeden karar verildiği yönündeki davalı istinaf itirazının da yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacılar, kazada ölen …’ın eşi ve çocuklarıdır. 6098 sayılı TBK 56/2. fıkrası gereğince manevi tazminat istenmesinde ölenin her bir yakınının ayrı ayrı manevi tazminat isteme hakkı mevcut olduğu gibi bu hak mirasçılık sıfatına da bağlanmamıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E:2019/1346, K:2020/4083 sayılı kararı)
6098 sayılı TBK’nun 56 maddesi gereğince; hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İBK gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu somut olayın gerçekleşme şekli, yeri, zamanı, ölenin olay tarihindeki yaşı, ölenin ve davalı sürücünün kusur oranları, davacılar ile ölenin eş/çocuk şeklindeki yakınlıklarının derecesi, davacıların duymuş olduğu elem, üzüntü ve yıpranmanın giderilmesi ayrıca gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğinden, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davacılar yönünden hükmedilen manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmış dolayısıyla da davacıların manevi tazminatların az olduğu bakımından yaptıkları istinaf itirazlarının haklı olmadığı değerlendirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesinde belirtilen koşulların varlığı halinde, incelenen ilk derece mahkemesine ait dava dosyasındaki kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda istinaf incelemesi sırasında istinaf talebinin esastan reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durum istinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadan karar verilebilecek haller kapsamında yer almaktadır.
Hal böyle olunca yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme üzerine; ilk derece mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde esas ve usul bakımından istinaf kanun yoluna başvuran tarafların aleyhine sonuç doğuracak mahiyette hukuka aykırılık bulunmadığı ve davacılar vekili ile davalı … vekilinin tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-1) bendi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar verilmesi gerektiği anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere)
1-) Davacılar ve davalı ….’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-) a-) Davacılardan alınması gereken harç olan 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
b-) Davalı … den alınması gereken 4.287,69 TL harçtan peşin alınan (1.072,00 TL + 7,29 TL) 1.079,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.208,40 TL harcın davalı ….’den alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, bu davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının da Hazineye irad kaydına,
3-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-) İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından AAÜT md. 2/2 uyarınca taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-) Taraflarca istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK’nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE,
6-) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 353/1-b-1 uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlık miktarı itibariyle Yargıtay’da temyiz yolu kapalı (KESİN) olmak üzere oybirliği ile karar verildi.05/10/2023